“Günlerden 25 Nisan 2023 Salı… Bir istihbarat alıyorum. “UçanKuş’ta özellikle Adliyeler’le ilgili haberlerden sonra sana bir kurgu yapıldı! Uydurma bir suçla seni tutuklatacaklar” deniyor! Hoppala… Bir araştırayım bana iletilen, “kurguyu MİT’in yaptığı!.. Allah Allah… Yine birkaç kişiyi arıyorum. Çok güvendiğim genç bir işinsanı, “Mit asla böyle kurgular peşinde koşmaz. Burada seni özellikle MİT’e karşı yönlendirme var. Bence sizin UçanKuş’un MİT Tarafına yıpratıcı yazılar yazmasını istiyorlar. Bu aralar sizin UçanKuş çok gözde… Ayrıca bu sana tuzak” diyor. Emin misin diye soruyorum. “Bekle” diyor dostum ve öbür telefondan yakın dost olduğu MİT’in önemli isimlerini arıyor ve diğer telefonda da benim olduğumu söylüyor. Cevap: “Can Tanrıyar yılların adamı, nasıl inandırmışlar buna? MİT asla kurgu yapmaz. Selamlar” diyor. Teşekkür edip, kapatıyorum. Ve kendime kızıyorum MİT’ten nasıl şüphelendim diye!.. Birgün sonrası… 26 Nisan 2023… Gözüme uyku girmiyor, sabaha kadar düşünüyorum ve evet, beni MİT’e yönlendiren Emniyet!!!
Sabah 11:00 civari…
İstanbul Emniyeti içinde bu işlere bulaşmadığını düşündüğüm İstihbarat’tan sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı’na mesaj atıyorum. Uzun uzun mesajlar yazıyorum. Bana Emniyet ile Adliye arasından birilerinin kurgu yaptığını söylüyorum. Hatta açık açık Emniyet’te bu işin içindeki çok önemli kişinin ismini ve gizli ilişkileri de yazıyorum. Sonrasında, ne olursa olsun susmayacağımı söylüyorum.
Müdür bu kez sesli olarak arıyor. Hem ben, hem de yanımda olan eşim telefonu alıp, İstanbul Emniyeti’ne bunların yakışmadığını haykırıyoruz. Sonra kapatıyoruz telefonu… Ve bir, iki saat sonra…
Saat 14:00 civarı… Kapı çalınıyor. Bir sürü polis. Dalıyorlar içeri… Arama-tarama ve beni kelepçeleyip götürme!!!
Ben organizede “Bakalım nasıl bir kurgu yaptılar” diye beklerken, 1 Yaşındaki bebeğimiz-kızımız da korktuğu için eşim annesine geçmiş, o da oradan araştırıyor.
Bir gün sonrası…
27 Nisan 2023… (Bundan daha sonra haberimiz oldu) Ben organizede “ÇİŞ İŞKENCESİ” denilen şeye maruz kalırken (Sonra anlatacağım) bu kez “UçanKuş kapatılsın” diye (Sözü edilen haberlerin yazılmaması için) Çağlayan’da bir Sulh Ceza’ya gidilmiş. Ancak mahkeme böyle bir durum Anayasa’ya aykırı olduğu için bu talebi kabul etmiyor ve reddediyor!
Yani UçanKuş devam…
UçanKuş kapatılamayınca, elde bir tek Can Tanrıyar var! 3-4 gün Organize’de bekletilip, sonrasında kendimi mahkemede “yağmaya teşebbüs” diye bir suçla hakim karşısında buluyorum. Söylenince gülüyorum tabi ve “kimi yağma etmişim” diye ve yine gülerek soruyorum. O da bana Ramazan şahit diyor. O da kim? Hiç tanımıyorum. Diğer şahit de Adliye’nin büfecisi
Güler misiniz, ağlar mısınız?
Sonuç, bu dosyaya tabi ki hiçbir mahkeme bakmak istemiyor. Çağlayan’da da Anadolu Adliyesi’nde de dosyayı eline alan “yetkisizlik” veriyor!
Şimdi adresimi Ankara Swiss otel göstermişler! Hiç kalmadığım bi otel!!! İster misiniz davama Ankara Mahkemeleri baksın!!! Onlar da bakmaz ki bu dosyaya!
Sonuç… 7 aydır, mahkemesi bile olmadan tutukluyum. Belki de REHİN demek lazım!
Ama şimdi MİT’in Cumhurbaşkanı’na verdiği raporu duyunca!!! Eee keser döner, sap döner!
