UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TÜRKİYE’NİN KONUŞTUĞU ANNEDEN AÇIKLAMA!

Türkiye’nin gündemine oturan 'Elmalı Davası' ile ilgili çocukların annesi tarafından bir açıklama yayımlandı. Twitter hesabı açıp oradan olayları anlatan şüpheli anne Merve Akman 'Çocuklarının babaannesi tarafından psikolojik istismara uğradığını' söyleyerek kendinin savundu.

TÜRKİYE’NİN KONUŞTUĞU ANNEDEN AÇIKLAMA!

İşte Merve Akman’ın Twetleri:

Elmalı DavasI’nın sanığı, çocuklarımın öz annesi olarak bugün size, çocuklarımın aslında sözde babaanne tarafından psikolojik istismara uğradığını, buna ilişkin psikolog raporunu, yine dosyada yer alan bu psikolog raporuna göre ifadelerin çocuklara nasıl ezberletildiğini ö zellikle internette dolaşan o resimlerin nasıl çizildiğini, adli tıp raporlarında gerçekte ne yazdığını ve ne anlama geldiklerini, bahsettiğim psikolog raporunda ifadelerin ezberletilmiş olması nedeniyle çocuklarıma "munchausen by proxy" sendromu teşhisi konulduğunu  bu sendromun ne olduğunu ve olayın nasıl bir iftira ürünü olduğunu, neden üzerimize iftira atıldığını tüm delillerini (psikolog raporu, adli tıp raporları) yayınlayarak anlatacağım. Çocuklarım davanın başından beri Balıkesir Ayvalık Sosyal Hizmet Merkezi'nde psikologla görüşmektedir. Balıkesir Valiliği tarafından dosyaya gönderilen 30.04.2021 tarihli evrakta, her ne kadar 23.10.2020 tarihinde mahkemeye görüş bildirilse de… Yapılan mesleki çalışma sonucu “ÇOCUKLAR HAKKINDAKİ KANAATLERİNİN DEĞİŞTİĞİ” bildirilmiş, bu yazının ekinde de çocuklarımla görüşen uzman psikoloğun 6 sayfalık raporu gönderilmiştir.

Rapordan takip edebileceğiniz üzere psikologda şüphe uyanmasına neden olan somut olaylara tek tek yer verilerek, "babaanne Günay Soytok'un istismar davası, velayet davası ve çocukların sağlık kontrolleri hk. tutarsız ve yalan beyanlarda bulunduğunun gözlemlendiği"nin raporun sonuç kısmında Munchausen by Proxy (bir başkasına yüklenen yapay bozukluk) şüphesi nedeniyle çocukların BABAANNE YANINDAN ALINARAK, ONUNLA GÖRÜŞMESİNİN ENGELLENMESİNİN, çocukların MARUZ KALDIKLARI MANİPÜLASYON VE DUYGUSAL ŞİDDETTEN uzaklaştırılarak   olayları net biçimde anlatabilmeleri için babaanne ile görüşmelerinin engellenmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir

Raporu okuduğunuzda göreceksiniz ama ben yine de bazı şeyleri burada tekrar etmek istiyorum. raporda çocuğum, öz kızım Ece'min psikologla görüşürken annesine yani bana mektup yazmak istediğini söylediği fakat babaannesi kızar diye psikologdan bu raporu saklamasını istediği  yazmaktadır. şimdi sizlere soruyorum ben öz kızımı istismar etsem sözde babaannenin alıkoyduğu kızım bana mektup yazmak ister mi? psikoloğa beni özlediğini söyler mi? kızım neden bu mektubu babaannem görürse bana kızar demektedir? iyice baskı altına alındığından olabilir mi?

Raporda sözde babaanne olan bu varlığın, kızım oyun oynarken durduk yere kalbini dinleyip, ortada hiçbir şey yokken ambulans çağırdığını ve kızımın bu olayı nasıl anlattığını gördünüz mü? sözde babaanne olan bu varlığın gerçek yüzünü gördünüz mü? 12- yine raporda; çocuklarım hiçbir fiziksel acıdan bahsetmezken ve psikolog sorduğunda da yok demelerine rağmen babaanne denen canlının çocuklar fiziksel acı çekiyor demesinin sebebi sizce nedir? Bu kadının amacının ne olduğunu şimdi anlıyor musunuz?

Raporda İNTERNETTE DOLAŞAN RESİMLERİN nasıl çizildiğini okudunuz mu? resim çizme pratiği olmayan oğlum Efe'nin psikologla görüşmeye geldiğinde doğrudan kendi isteği ile resim çizmek istediğini ve şaşırtıcı şekilde Ece'nin de kendi isteği ile resim çizmek istediğini söylediklerini okudunuz mu? psikoloğun da bu durumdan şüphe ederek rapora "her iki çocuğun da NE SÖYLEMELERİ, NE ÇİZMELERİ GEREKTİĞİ konusunda YÖNLENDİRİLDİKLERİ şüphesi uyanmıştır" şeklinde yazdığını da okudunuz mu?

Okuyup araştırmaktan aciz, linç bağımlısı bazı insanlar bana inanmak zorunda değilsiniz linçlerinize küfürlerinize devam edebilirsiniz, bu raporu okuyan bir kişinin aklına bir soru işareti dahi düşürebildiysem benim için yeterli.

Sözde babaanne olan varlığın avukatları! siz dürüst müsünüz? bu rapordan bahsedecek yüreğiniz var mı? siz ancak bu rapor hakkında duruşmada "psikolog masanın başına oturmuş, kendi kendine böyle bir şeyler yazmış" demeyi, algı yaratmayı iyi bilirsiniz.

"Adli tıp raporları var, nasıl salınırlar" diye bas bas bağıranlar! raporlarda ne yazdığını, bunun hukuken karşılığının ne olduğunu neden anlatmıyorsunuz? Bekleyin.. ben bütün adli tıp raporlarını yayınlayıp anlatacağım. Anlatacağım ki herkes gerçeği görsün!

Önce kızımın raporlarını anlatayım elbette hukukçu olmadığım için avukatımın da söylediklerini kullanarak anlatacağım. bu davanın soruşturmasına 2020 yılının mayıs ayında başlanmıştır. kızımın 7 mayıs 2020 tarihli adli tıp kurumu raporunda "VAGİNAL MUAYENESİNDE YIRTIK BULUNMADIĞI" yani, vajinal muayenede istismar bulgusu olmadığı yazmaktadır. anal muayenede ise "FİSSÜR MEVCUT OLDUĞU" bu bulgunun livata (ters ilişki) eylemi ile olabileceği ANCAK kabızlık, parazit gibi hastalık nedeniyle de oluşabileceği

dolayısıyla bu bulgunun istismar bulgusu olduğundan kesin olarak bahsedilemeyeceği yazılıdır. Gelelim bu rapordan 1 ay sonra alınan yine kızım Ece hakkındaki 2. adli tıp kurumu raporuna. En can alıcı noktalardan birisi burası. Tabii ilk rapor bu şekilde gelince  savcı adli tıpa tekrar yazıyor ve “olayın üzerinden 1 yıl geçtiği iddia ediliyor bu bulgular buna rağmen istismar belirtisi olabilir mi" diyor.ardından 10.06.2020’de adli tıp buna cevap olarak KIZIMDAKİ BULGU İLE FİİLİ LİVATA ARASINDA İLLİYET BAĞI KURULAMAYACAĞINI söylüyor.

Bu şekilde de kızımda hiçbir bulgu olmadığı anlaşılmış oluyor. “Adli tıp raporlarına rağmen nasıl salınırlar” diye bağıranlar, buyrun size adli tıp raporu. Sizlere kesinlikle kızmıyorum, asıl suç raporlar böyle iken algı yaratanlarda.

Oğlumun raporları da benzer şekildedir, onun raporlarını anlamak için size öncelikle oğlumun SÖZDE BABASI, ESKİ KOCAM GÜRHAN’IN YANINDAYKEN UĞRADIĞI İSTİSMARI, bu olay nedeniyle BİZİM YARGILANDIĞIMIZ DAVADAN ÖNCE açılan soruşturmada oğlum ve kızımın sözde babaanneleri tarafından 2020 Şubat ayında götürülmeden tam 1 ay önce 2020 OCAK ayında oğlum için alınan hastane raporunda "HİÇBİR İSTİSMAR BULGUSU OLMADIĞI"nın yazdığını, fakat her ne hikmetse  çocuklarım babaanne tarafından 2020 Şubat ayında götürülmeden önce oğlumun 24.01.2020 tarihli Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi raporunda (bizim soruşturma dosyamız daha açılmadan önce alınan raporda) hiçbir istismar bulgusu saptanmamışken babaannenin şikayeti üzerine alınan atk manisa adli tıp şubesi raporunda yine kızımın ilk raporuna benzer şekilde fissür gibi bulguların olduğu FAKAT BUNLARIN KESİN VE TEK BAŞINA İSTİSMAR BULGUSU OLARAK KABUL EDİLEMEYECEĞİ, olayın adli tahkikatla aydınlatılması gerektiği yazılmıştır. şimdi soruyorum size oğlum; annem babam ve kardeşlerimin de olduğu Finike'deki evimize geldiği 2019 yılı mayıs ayından itibaren istismara uğradığını söylemesine rağmen neden 24.01.2020 tarihli raporunda istismar bulgusu yok?

Şimdi bizim hakkımızdaki soruşturma açılmadan ÖNCE, 6 senenin ardından yanımıza gelen oğlum hakkında neden istismar şüphesiyle soruşturma açıldığını, oğlumun ne ifade verdiğini ve bize atılan iftiranın kaynağını açıklayayım.

Kızım doğduğunda eski kocam Gürhan GENÇ ile ayrılmıştık, kızımın velayeti bendeydi oğlumun velayeti de kocamdaydı. Kızım doğduğunda oğlum 2-3 yaşlarındaydı. Kızım doğduğundan beri ben ve ailemle büyüdü. Oğlum ise ayrıldıktan biz boşandıktan sonra 3 yaşından 6 yaşına kadar.

Babası Gürhan GENÇ ile birlikte Mersin'de yaşadı. Daha sonra yeniden evlenen öz baba Gürhan, 2019 yılı mayıs ayında bizi arayarak "senin oğlun benim karımın altınlarını çalıyor, okulda kızlara sataşıyor, ben zaptedemiyorum" diyerek oğlumu almamızı istedi.

ben o sırada yağma suçuna yardım nedeniyle cezaevinde bulunmaktaydım. (ileride bu olayımı da anlatacağım merak etmeyin) bu nedenle okulların kapanmasına 2 hafta kala apar topar bir şekilde öz baba Gürhan babama çocuğun okul kaydını taşıması için vekaletname vermiş. Babam da Mersin'e gidip oğlumu Finike'ye getirmiş ve oğlum Finike'de ailemle birlikte yaşamaya başlamış ve oğlum kız kardeşini ilk defa o zaman tanımıştır. Aradan bir süre geçtikten sonra cezaevinde telefon görüşündeyken kızım telefonu alarak bana  sessizce abisinin kendisinin dudağından öpmeye çalıştığını bana söylemiş, annem de bunu doğrulayarak kızımın banyodan çıktığı bir gün oğlumun kızımın bornozunu kaldırmaya çalıştığını söylemiştir. Bunları duymam üzerine kızımı cezaevine yanıma aldım kızımı cezaevinin bir iş yeri olduğuna inandırarak onunla birlikte kalmaya başladım. Dava dosyamızda cezaevinin düzenlediği kızımı teslim aldığıma dair tutanaklar mevcuttur. Ancak kızımın cezaevinde çok sıkılması üzerine kendisini aileme geri teslim ettim.

Aradan bir süre geçtikten sonra 2019 yılı sonunda oğlumun teyzesi olan kardeşimin telefonunu alarak kendisini çıplak bir şekilde videoya alması ve ailemin bu videoyu öğrenmesi nedeniyle ailem oğlumu Mersin'e geri gönderme kararı aldı. Ailem ve ben maalesef ki oğlumun bu gibi hareketleri yüzünden kızımın psikolojisinin de kötü etkileneceğini düşünerek bu kararı aldık. Tabii ailem oğlumu Finike'de birkaç gün bu sebeple okula göndermeyince öğretmenleri annemi arıyorlar ve oğlumun neden okula gelmediğini soruyorlar. annem de öğretmenine "bize uygunsuz bir video çekmiş, babasına geri göndereceğiz" dediği için öğretmen müdahale ediyor ve eşinin polis olduğunu bu durumun araştırılması gerektiğini söylüyor. Ardından olay bu şekilde savcılığa intikal edince bahse konu video kaydı inceleniyor, oğlum ifadesinin alınması için Antalya Eğt. ve Araş. Hastanesi Adli Tıp Birimi'ne sevk ediliyor, ailem de oğlumu polis nezaretiyle hastaneye götürüyor, ifadesi alınıyor ve yukarıda söylediğim "BULGU YOK" şeklinde bir rapor düzenleniyor peki oğlum bu ilk ifadesinde (24.01.2020) yani bizim hakkımızdaki soruşturma açılmadan (07.05.2020) önceki ifadesinde ne diyor? Mersin ilinde iken babasının kamyonetinin kasasında arkadaşı olan Eren isimli çocukla 5-6 kez ilişkiye girdiklerinden bahsediyor.

Şikayet ediliyoruz. Bana inanmak zorunda değilsiniz elbette ama rica ediyorum attığım belgeleri okuyun ve vicdanınızı dinleyin göre hareket edin, ister inanın isterseniz küfretmeye linç etmeye devam edin. Bir kişinin bir aklında soru işareti oluşması bile benim için yeterli.

Konuyu dağıtmamak adına çocuklarımın ifadesi gibi konuları ilerleyen günlerde anlatacağım, kızımın duruşma esnasında Balıkesir Adliyesi Adli Görüşme Odası'nda dinlenirken, adli görüşmecinin odadan çıktığı farklı anlarda KIZIMIN "YALAN SÖYLEDİM" dediği duruşma tutanağını da paylaşacağım. Şimdi son olarak çocuklarımın "beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği" yönünde alınan adli tıp raporlarını da açıklayayım. Balıkesir'deki hastaneden "çocukların beyanlarına itibar edilebilir" şeklinde rapor geldikten sonra avukatımın talebi üzerine çocuklar aynı rapor için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na sevk edildiler ve geçtiğimiz mart ayında raporda geldi. Bu raporda da "çocuklarda bir akıl sağlığı bulunmadığı ve beyanlarına itibar edilebileceği" yazıyor. Şimdi bunun anlamını avukatımın da  duruşmada söylediklerini tekrar ederek anlatmaya çalışacağım. Biz bilmiyorsak, avukatım da yanılıyorsa lütfen bunu okuyan hukukçular bizi yalanlasın. Şayet doğruysa lütfen bunların doğru olduğunu söylemekten korkmayın. Raporlardaki "beyanlarına itibar edilebilir" cümlesinin  anlamı şudur: adli tıp bu raporu alırken çocuklarda zeka geriliği gibi bir durumun olup olmadığını ya da benzer bir hastalığın olup olmadığını inceler. Böyle bir durum varsa "beyanlarına itibar edilemez" der ve çocukların beyanları hiçbir şekilde dikkate alınmaz.

Bizim dosyamızdaki gibi “beyanlarına itibar edilebilir” deniliyorsa eğer bunun anlamı “bu çocukların beyanlarını dikkate alabilirsin” şeklindedir. yoksa bunun anlamı "evet çocuklar doğruyu söylüyor" şeklinde değildir. Yine bana aktarılan hukuk uygulamasına göre bizdeki gibi “beyanlarına itibar edilebilir” deniyorsa mahkeme bu beyanları elbette dikkate alır fakat DİĞER DELİLLERLE VE ÖZELLİKLE ADLİ RAPORLARLA ÇELİŞMİYORSA VE ÖRTÜŞÜYORSA, BEYANLAR ARASINDA TUTARSIZLIKLAR DA YOKSA işte o zaman çocukların söyledikleri doğru kabul edilerek cezalandırma için yeterli kabul edilir. Şimdi lütfen, attığım psikolog raporunu, adli raporları, ifadeleri hepsini okuyup bir düşünün acaba mahkemenin bizleri neden tutuklamadığını. Soruşturmada savcının da bırakın tutuklamayı adli kontrol dahi istemediğini...

Ben bu insan formundaki varlıklarda HER TÜRLÜ ve HER YERDE YÜZLEŞMEYE HAZIRIM, sanmayın ki anlatacaklarım bitti. Bizlere bu iftirayı atanlar hem bu dünyada hem de ahirette hesabını verecekler bundan hiç şüphem yok.

 

Son olarak belirteyim ki sosyal medyada gezen ses kaydı kesinlikle benim kızıma ait değildir ve bizim dosyamızla alakası yoktur, anladığımız kadarıyla bu ses kaydı ya Çanakkale ya da Antalya’da daha önce yaşanan bir istismar olayına aittir.

Ayrıca bazı yerleri sansürlenmiş fakat içinde “BEN EBRU” yazan yazı da bizimle ilgili değildir. Bizim dosyamızda Ebru diye birisi yoktur. Bu art niyetli insanlar, okumadan araştırmadan, kendilerine sunulan bu “hazır” bilgiyi fütursuzca paylaşmaktadır

İlerleyen günlerde başka açıklamalar da yapacağım. Konuyu daha fazla uzatmamak için ifadelere ve diğer delillere değinmiyorum. İleride başkaca belgeleri de yayınlayıp bunların değerlendirmesini kamuoyunun vicdanına bırakacağım.

Çocuklarımın da bu şekilde afişe olmasından etkileneceğini, örseleneceğini merak etmeyin biliyorum ancak her şeyi açık açık paylaşmaktan başka çare bırakmadılar bu linç karşısında. Attığım evraklarda sadece bazı kişilere zarar gelmemesi adına isimlerini kapattım.

İlerleyen günlerde başka açıklamalar da yapacağım. Konuyu daha fazla uzatmamak için ifadelere ve diğer delillere değinmiyorum. İleride başkaca belgeleri de yayınlayıp bunların değerlendirmesini kamuoyunun vicdanına bırakacağım.

Ayrıca bazı yerleri sansürlenmiş fakat içinde “BEN EBRU” yazan yazı da bizimle ilgili değildir. Bizim dosyamızda Ebru diye birisi yoktur. Bu art niyetli insanlar, okumadan araştırmadan, kendilerine sunulan bu “hazır” bilgiyi fütursuzca paylaşmaktadır.

Son olarak belirteyim ki sosyal medyada gezen ses kaydı kesinlikle benim kızıma ait değildir ve bizim dosyamızla alakası yoktur, anladığımız kadarıyla bu ses kaydı ya Çanakkale ya da Antalya’da daha önce yaşanan bir istismar olayına aittir.

 

 

Son Güncelleme: 30.06.2021 20:06:41
ETİKETLERELMALI DAVASI  MERVE AKMAN