UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

LABORATUVAR YAPIMI PIRLANTA GERÇEĞİNİN YERİNİ ALABİLİR Mİ?

Evlenme teklifinin olmazsa olmazı pırlanta bir yüzük. Peki ya bu pırlanta yüzüğün pırlantasının laboratuvarda üretildiğini öğrenseniz ne hissedersiniz? Dünya pırlantanın yerini sentetik pırlantanın alıp alamayacağını tartışıyor.

LABORATUVAR YAPIMI PIRLANTA GERÇEĞİNİN YERİNİ ALABİLİR Mİ?

Pırlanta kimilerine göre yıllardır evliliğin ve aşkın sembolleri arasında yer alıyor. Günümüzde doğal pırlantaya alternatif olan sentetik pırlanta oldukça popüler.

Laboratuvar ortamında üretilen sentetik pırlanta üretiminde geri dönüştürülmüş elmasların yanı sıra farklı metaller de kullanılıyor. Doğal pırlantanın aksine laboratuvarda üretilen ve üretiminde geri dönüştürülmüş elmasların yanı sıra geri dönüştürülmüş metaller kullanılan bu mücevher türü, Amerika ve Avrupa’da özellikle 1980 ve 1999 yılları arasında doğan Y kuşağına daha çok hitap ediyor. Türkiye'de “sahte” olarak da algılanan sentetik pırlanta, yeni bir tartışmanın habercisi: Sentetik pırlanta doğal pırlantanın yerini alabilir mi?

‘DAHA UYGUN VE ÇEVRECİ’

The Wall Street Journal'da yayınlanan bir makale bu konuya dikkat çekiyor. Mimar, dekan yardımcısı ve profesör olan 45 yaşındaki Thomsen Martin, nişanlısı Camille için pırlanta yüzük almak istediğinde doğal pırlanta ile sentetik pırlanta arasında kalmış. Martin, hem Amerika'daki hem de Danimarka'daki mücevher evlerine bakıyor. Bu sürecin sonunda tercihini sentetik pırlantadan yana kullanıyor. İnsanların elmas satın alma süreçlerinin kendisini hayal kırıklığına uğrattığını belirten Martin, ekonomik olarak imkânı olduğu hâlde “güzel bir yüzüğe sahip olmak için diğer insanlara ve dünyaya zarar vereceğimi bilerek yaşayamazdım” diyor.

HER ŞEY BİR REKLAM İLE BAŞLADI…

Y kuşağını temsil eden ve yeni evli ya da evlenmek üzere olan insanlara sorduğumuzda, çoğunun sentetik pırlanta hakkında net bir bilgisi olmadığını görüyoruz. Bilgi sahibi olanların neredeyse tamamı, fiyatı ve eleştiri konusu olan tarihi nedeniyle doğal pırlantayı tercih etmeyeceğini söylüyor. Doğal pırlantayı tercih edenler de gelenekler yüzünden buna mecbur kaldığını ifade ediyor. Ancak bu “gelenekler” sadece 70 yıl önce başlayan bir reklam kampanyasının sonucu. Tarihe baktığımızda yüzük geleneğinin Roma medeniyetine kadar uzandığını görüyoruz. Antropologların iddiası bu yönde. Peki nasıl oldu da Roma’daki bu gelenek dünyaya böylesine yayıldı? Birçok farklı tarihi detay olsa da yakın tarihe dair en net imzanın ardında Londra merkezli bir şirketin adı var. Küresel bir elmas tekeli olan bu şirketin adı De Beers Company.

Pırlantanın evlilik teklifinde yaygınlaşmasını sağlayan ‘Pırlanta sonsuza kadar’ isimli reklam.

1929 yılında başlayan ve 1930’lu yıllar boyunca devam eden “Büyük Buhran” nedeniyle ABD’de elmas yüzüklere yönelik talep ciddi anlamda azalmıştı. İkinci Dünya Savaşı’ndan iki yıl sonra, 1947 yılında bir kampanya başlatıldı. De Beers Company adındaki elmas madenciliği ve işleme şirketi “A Diamond is Forever” kampanyasını başlattı. Artık elmas sonsuzluk demekti! Elmasın dayanıklılığı, Amerikan ruhunda evliliğin sonsuza kadar süreceği anlamına geliyordu. Reklam kampanyası üç yıl içinde elmas satışlarını yüzde 50 oranında artırdı. Bir elmasın saflığı ve ışıltısı, bir erkeğin sevdiği kadına bağlılığının derinliğini ifade etmeye başlıyordu. Üstelik bu anlayış neredeyse tüm dünyaya yayılacaktı. Elmasın işlenmesi sonucu meydana gelen pırlanta, evlenme teklifinin vazgeçilmez bir unsuru olacaktı.

İKİSİ DE BİR YATIRIM UNSURU DEĞİL

Laboratuvarda üretilen insan yapımı elmasların kimyasal olarak topraktan çıkarılanlarla çıkarılanlarla aynı olduğu öğrenildi. Her ikisi de aynı karbon kimyasına ve kristal yapısına sahip. Laboratuvarda yapılan elmaslar doğal elmaslara göre daha ucuz. Fiyat almak için görüşüne başvurduğumuz bir kuyumcu, 10 bin lira değerindeki bir doğal pırlantanın sentetik pırlanta olması durumunda 2 bin liraya satıldığını söylüyor.

Doğal elmas üreticilerinin görüşüne başvurduğumuzda ise “sentetik pırlantanın, doğal pırlantanın yerini alamayacağı” yanıtını alıyoruz. Doğal pırlanta üreticileri, milyonlarca yıldır yer altında bulunan bir değerli taşın, laboratuvarda yapılan başka bir taşla aynı olamayacağını söylüyor. Doğal pırlanta üreticilerinin dikkat çektiği bir başka konu da “sentetik pırlanta” ismi. Bu türe sentetik sıfatı eklense de pırlanta denilemeyeceğini belirtiyorlar. Bunun insanları aldatmak olduğunu söylüyorlar.

 

KAMAR: SENTETİK PIRLANTA DENMEMELİ

Mücevher İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kamar toprak altından çıkarılan pırlantanın 800 milyon ila 1 milyar yıl içerisinde oluştuğunu belirterek sentetik pırlantaya ‘pırlanta' denmesine bile karşı olduğunu belirtiyor. “Pırlantaya benzer bir ürün yapmışlar, laboratuvarlarda yapılan ürünler bunlar. Onun içir bir şey uydurdular. Bunun sentetik pırlanta olarak satılması bile doğru değil” ifadelerini kullandı. Büyük firmaların da sentetik pırlantaya yatırım yaptıklarını anımsattığımızda Kamar, “Başka firmalar bu alana yatırım yapabilir. Neticede adam camdan da yüzük yapıp satabilir. Tüm Türkiye’de kuyumcular zirkonlu ürün satıyor ama kimse adına sentetik pırlanta veya başka bir şey demiyor” ifadelerini kullandı.

Y KUŞAĞI NE DÜŞÜNÜYOR?

Türkiye’de yaşı Y kuşağına (1980-1999 doğumlular) denk gelen ve şu anda evlenme çağında olduğu kabul edilen insanlara sentetik pırlantaya ilişkin görüşlerini sorduk.

Nişanlısına evlenme teklifi etme hazırlığında olan özel bir şirkette satış danışmanlığı yapan Eyüp A (29) sentetik pırlantanın hem ekonomik hem de doğa açısından daha cazip geldiğini söylese de gelenekler yüzünden doğal pırlantayı tercih ettiğini söylüyor.

Nedenini ise şöyle anlatıyor: “Nişanlımın da benim gibi düşüneceğini biliyorum. Ancak insan yine de “doğal pırlanta olsun” diyor. Sonuçta bir defa alınan bir şey. Açıkçası nişanlımın veya ailesinin az da olsa beni yanlış anlama ihtimalinden çekindim. O yüzden doğal pırlanta aldım. Bu yüzük sonradan satılacak bir şey değil. Hatıra olarak kalacak. Ancak satılacak olsa bile yarı yarıya zarar ediyorsunuz. Bu yüzden 8-10 bin lira doğal pırlantaya vermektense benzer bir yüzüğü 2-3 bin lira verip almayı tercih ederdim ama sanırım Türkiye henüz buna hazır değil.” diyor.

Görüşünü aldığımız diğer kişiyse bir tekstil şirketinde tasarımcı olarak çalışan Tuğçe K. (28) Kendisi yaklaşık bir yıl önce evlenmiş. Eşi Özgüç de ona evlenme teklifi esnasında doğal pırlanta hediye etmiş. Tuğçe pırlanta sentetik olsa da bunu önemsemeyeceğini söylüyor. “Türkiye’de çok yaygın değil, o yüzden insanlar önyargıyla bakıyor” diyen Tuğçe, şu ifadeleri kullanıyor: “Aslında düşününce sentetik pırlanta insana daha mantıklı geliyor. Biz fırsat buldukça doğaya kampa giden bir çiftiz. Hâliyle doğayı fazlasıyla önemsiyoruz. Bu yüzden doğaya zarar veren bir şeyi almayı tercih etmem. Bu konuda eşim de benim gibi düşünür. Ancak pırlanta bir gelenek hâline gelmiş durumda. İnsanlar kendilerini ister istemez zorunlu hissediyor. Eğer gelecekte sentetik pırlanta doğal pırlantanın yerini alırsa bunun birçok açıdan daha iyi olacağını düşünüyorum. Bir de biliyorsunuz, pırlantanın tarihine ve çıkarıldığı ülkelere baktığımızda pek de hoş şeylerle karşılaşmıyoruz.”

 

 

Başrollerde Leonardo DiCaprio, Jennifer Connelly ve Djimon Hounsou’nun yer aldığı 2006 yapımı Blood Diamond (Kanlı Elmas) filmi, Afrika’daki savaş bölgelerinde çıkarılan ve savaş düzenini finanse etmekte kullanılan elmaslara dikkat çekiyordu. Hikâyesi Sierra Leone’de başlayan film, elmas endüstrisine eleştirel bir yaklaşım getiriyor.

%99 ORANINDA DOĞALA BENZİYOR İDDİASI

Tekrarlanabilir ilk sentetik pırlanta sentezinin 1953 yılında üretildiği belirtiliyor. 1990'lı yıllarda piyasaya sürülen sentetik pırlantaların görünüş olarak doğal pırlantalara yakın bir çizgi yakalaması pek mümkün değildi. The Wall Street Journal makalesine dönecek olursak; günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte yüzde 99 oranında doğal pırlantaya benzeyen pırlantalar üretmek mümkün. Bu sentetik pırlantalar, bir sertifikalandırma kuruluşunun onayı olmaksızın doğal pırlantadan ayırt edilemiyor.

Pırlanta yüzüğün bir gelenek hâline gelmesine sebep olan De Beers Company şirketinden bahsetmiştik. Bu şirketin de laboratuvarda yapılan elmas teknolojisine yatırım yaptığını söylemekte fayda var. Şirket, yatırım olarak düşünülmeyen günlük parçalar üretip bu alanda da önemli bir aktör hâline gelmeyi amaçlamış. Belçika'daki Anvers kentinin elmas endüstrisi ailelerinde büyüyen Jessica Warch (27) ve Sidney Neuhaus (27) ise sentetik pırlanta sektörünün Y kuşağından temsilcileri. Kimaï adlı şirketin kurucuları olan ikili, 2018 yılında kurdukları şirket için şöyle diyor: “Bizim neslimiz, satın aldığımız şeylerin nereden geldiğiyle gittikçe daha fazla ilgileniyor. İzlenebilirlik istiyorlar, sürdürülebilir ambalaj istiyorlar ve mücevherlerinin yapımına dahil olan insanlara ödeme yapıldığını ve adil bir şekilde çalıştığını bilmek istiyorlar.”

 

Kaynak: Sözcü

Son Güncelleme: 21.10.2020 18:03:51
ETİKETLERpırlanta  evlilik  imitasyon