UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

ZORUNLU OLACAK...

Genelgelerle zorunlu olarak belirtilenler dışındaki kurumlar da Hayat Eve Sığar (HES) koduna geçmeye başladı. Bazı hastane ve bakanlıklar, tüm ziyaretçiler ve çalışanları HES’le takip ediyor.

 ZORUNLU  OLACAK...

Coronavirüs nedeniyle zorunlu olarak alınan önlemlere yenileri ekleniyor. Testi pozitif çıkanlar, temaslı olanlar veya karantina döneminde olması gerekirken buna uymayanlarla ilgili takip sistemi olan HES, önümüzdeki dönemde oldukça öne çıkacak.

Ankara Sağlık Bilimleri Üniversitesi ile Maliye Bakanlığı, zorunlu olmadığı halde HES koduna geçen ilk kurumlar arasında yer aldı. Uzmanlar, hastaneler başta olmak üzere, kamu ve özel işyerlerinin de çalışma güvenliği açısından bir süre sonra HES kodunu zorunlu olarak uygulayacaklarını, böylece denetimin sağlanacağını belirtiyorlar.

Sağlık Bakanlığı ve hükümette yapılan toplantılarda da, HES kodu zorunluluğu olan alanların arttırılması yönünde önerilerin gündeme geldiği belirtiliyor.

Kurumlarla ilişkisi olan kişilerin, hastalıkla ilgili yaşadığı bir gelişme anında sisteme düşüyor ve kırmıza koda geçiyor. Sağlık Bakanlığı’nın sistemine entegre olan tüm kurumlar, hem personeli hem de kuruma giriş çıkıp yapan herkesi bir yıl süreyle sistemden takip edebiliyor.

Uzmanlar, bu sistemin bir süre sonra otomatik olarak işleyeceğini, bankalar, hastaneler, sigorta, tapu gibi tüm kurumların bunları zorunlu olarak isteyeceğini ifade ediyorlar.

Hürriyet’in haberine göre; pandemiyle ilgili olarak son iki hafta içerisinde yapılan toplantılarda ise yaz göçünün tamamlandığı, bundan sonra vakaların yerinde bulaş olarak nitelendirileceği ifade ediliyor.

Buna göre, İstanbul ve Marmara Bölgesi’ndeki gelişmelerin bu hafta da izlenmesi gerekiyor. Bu bölgeye dışarıdan gelenlerin etkisi bu hafta görülecek. Ancak, alınan önlemler nedeniyle artışın kademeli olacağı, hızla yükselişler beklenmediği öne sürülüyor.

Toplantılardaki değerlendirmelere göre, büyükşehirlerde ani değişiklikler beklenmiyor. Her il yönetiminin, kendi bulaşıyla mücadele edeceği, bölgesel kararlar ve yerel kontrollerle devam edileceği belirtiliyor.

Yetkililer, “Her il, kendisi için normal olan pandemi yüzdesini biliyor. Dolayısıyla oradaki her oynamada, önlemleri arttırarak, kontrolü sağlayabilir. Geçtiğimiz 6-7 aylık süreçte il yönetimleri deneyim kazandı. Bariz bir hata yapılmazsa, bu kışın kontrollü şekilde, büyük iniş-çıkışlar yaşanmadan geçmesi gerekir” dediler.

Öte yandan yeni tip koronavirüs salgını hem yayılmaya hem can almaya devam ediyor. Küresel ölçekte eşi benzeri görülmemiş bir salgınla baş etmeye çalışan dünya çapında tespit edilen yeni tip koronavirüs vaka sayısı 35 milyonu geçti.

Bir milyondan fazla kişinin ölümüne neden olan Kovid-19’a karşı ne bir aşı ne de etkin bir tedavi bulunmuş değil. Tüm dünya ülkeleri Kovid-19 salgınına karşı aşı çalışmalarından gelecek umutlu habere odaklanmış durumda. Ancak bilim insanlarına göre virüs daha uzun yıllar bizimle birlikte olacak.

Mert İnan'ın haberine göre, İstanbul Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Eraksoy, Milliyet’e yaptığı açıklamada, pandemide ikinci dalganın da görüleceğini belirterek, “Normalleşmeyi umarken, virüsun uzunca bir süre daha bizimle birlikte olacağını aklımızdan hiç çıkarmamak ve önlemleri asla gevşetmemek zorundayız” dedi.

"Bu virüsun nasıl yenileceği sorusunun bugün verebilecek tek yanıtın “Sağ kalarak ve başkalarının da sağ kalmasını sağlayarak” olduğunu aktaran Eraksoy, şunları dedi:

“Uyulacak kurallar belli; maske takmak, mesafeye dikkat etmek ve el yıkamak. Sürü bağışıklığını sağlamanın en etkili yolu elbette bağışıklama. Ancak virüse karşı gelişen bağışıklığın ne kadar sürdüğünü bile bilmiyoruz.

Enfekte olmuş kişilerin aradan yeterli bir süre geçtikten sonra bir daha enfekte olmayacakları ileri sürülüyor. Kovid-19’dan iyileşmiş birinin yeniden enfekte olmayacağını söylemek için çok erken.

Koronavirüsün hızlı ve kontrolsüz biçimde yayılmasının sona ermesinden sonra bile, virüs insandan insana yıllarca bulaşmaya devam edecek.

Halen sayısı 160’ı geçen aşı adayından birkaçı, Faz 3 aşamasına kadar gelmiş durumda. Güvenli ve etkili bir aşının kullanıma hazır olması, en erken 2020 sonlarını bulacak. Önümüzde uzun bir yol var.”

Haziran, temmuz ve ağustosun ilk yarısına kadar olan döneme kıyasla test pozitif oranında artış görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Haluk Eraksoy, “İstanbul özelinde bu artışın henüz klinik karşılığını görmüş değiliz.

Testi pozitif çıkanların çoğu evlerinde tedavi sürecini atlatıyorlar. Şu an için çok nadiren yoğun bakıma hasta kaldırıyoruz. Hastanede yatış yapılarak tedavi olması gereken hasta sayısında belirgin bir artış olduğunu söyleyemem. Üniversite hastanelerine şu an hücum söz konusu değil ancak ilerleyen günlerde tablo nasıl olur kestirmek çok güç” dedi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 34 üyeli yönetim kurulu toplantısında konuşan Acil Durum Programı Direktörü Dr. Michael Ryan, en iyi tahminle her 10 kişiden yalnızca 1’inin, yani dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unun virüse yakalanmış olabileceği konusunda uyardı.

Bu sayının açıklananın 20 katı olduğunu da ekleyen Ryan, “zor bir döneme girdiklerinin” dikkat çekti. Ryan’ın bu açıklamalarında göre 7.6 milyarlık dünyada sadece 760 milyon insanın koronavirüse yakalanmış olabileceği anlamına geliyor. Ancak bu sayı bile DSÖ ve Johns Hopkins Üniversitesi tarafından kayıt altına alınan doğrulanmış vaka sayısının çok üzerinde.

Rakamların şehir ile kırsal bölgeler ve farklı gruplar arasında farklılık gösterdiğini belirten Ryan, dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun hâlâ risk altında olduğun vurguladı. Ryan, salgının yayılmaya devam edeceğini ancak bulaştırmayı kontrol altına alma ve hayat kurtarma araçlarının olduğunu ekledi.

“Birçok ölüm önlendi ve daha birçok hayat korunabilir” diyen Ryan, Güneydoğu Asya’da vaka sayısında, Avrupa ile Doğu Akdeniz’de ise ölüm sayısında artış yaşandığını, ancak Afrika ile Batı Pasifik’te ‘durumun çok daha olumlu’ olduğunu anlattı.

Prof. Dr. Haluk Eraksoy, ellerindeki mevcut bulguların çocukların erişkinler kadar enfekte olmadığı ve olduklarında da hastalığı daha hafif geçirdiklerini belirterek, “Kaygı verici bir durum söz konusu. Çocuklar, erişkinlerden daha fazla virüs yükü taşıyıp, saçtıklarından Kovid-19’u etkili biçimde yayabiliyorlar.

Bazı veriler, Kovid-19 bulaşan kişilerin yüzde 80’inin hastalığı asemptomatik geçirdiğini ortaya koyuyor” dedi. “Üniversite hastaneleri şu aşamada pandeminin dışında tutulmalı ve asli işlevlerine dönmelidir” diyen Eraksoy, şunları söyledi:

 “Pandemi merkezleri doluncaya kadar üniversite hastaneleri eğitim, araştırma ve öğrenci yetiştirmeye devam etmeli. Çapa’da Kovid-19 hastaları için ayırdığımız belli sayıda yatak var. Normalleşme döneminde ayırdığımız yatak sayısının üzerine çıkılmadı.

Üniversite hastanesinde bir yatak bile ayırmanız kapınıza hasta gelmesine, yönetimsel anlamda vardiya düzeni ve personel planlaması yapmanıza neden oluyor.

Bu durum organizasyon yükü getiriyor ve bilimse araştırma, eğitim, öğrenim alanındaki hizmetlerin aksamasına neden oluyor. Beklenen görevleri yapamaz duruma geldik. Şu an için eğitim veremiyoruz. Asistan eğitimi ortadan kalkmış durumda. Öğrenci eğitimi askıda.

Son Güncelleme: 6.10.2020 09:07:41
ETİKETLERcorona  coronavirüs