UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

SERKAN TATAR SORDU, BARIŞ MUSLU YANITLADI!

1994 yılından başlayarak, beynin işleyişi ve ruhsal ve bedensel sağlık üzerindeki etkisi üzerine araştırmalar yapan Muslu, dünyanın pek çok yerinde konuyla ilgili eğitimler almıştır. Araştırma ve eğitim çalışmalarını bir araya getirerek, birçok metodun beraber çok daha etkili bir şekilde kullanımını sağlayan NeuroFormat Sistemini geliştirdi. Çok satan listelerinden aylarca inmeyen Yıka Beynini, Beynine Format At ve Sağlığına Format At kitaplarının yazarıdır. Çalışmalarına bireysel ve kurumsal danışmanlık hizmetleriyle devam etmektedir.

SERKAN TATAR SORDU, BARIŞ MUSLU YANITLADI!

ST: Nasılsınız?

BM: İyiyim Serkan bey, sizlerin de iyi olmanızı temenni ediyorum.

ST: NeuroFormat nedir gerçekten beynimizi formatlamamız mümkün mü? Siz bunu nasıl sağlıyorsunuz?

BM: Hafızayı sildirmeye gerek yok, asıl yapılması gereken hafızanın hatırlanıp duygulardan arındırılması. Zaten bu bizim NeuroFormat ismini verdiğimiz sisteminin de ana noktası. Bu arada size farklı bir şey söyleyeyim, bazı insanlar yaşanan kötü olayları unutmanın iyi bir şey olduğunu zannediyorlar. Unutmak, yaşadığın kötü olayın beynindeki adresini artık bilmemek ve ona ulaşamamak anlamına gelir. Ama sen yerini bilmesen de o kötü travmatik olay seni kötü etkilemeye devam edecektir. Fobilerin, depresyonun, hastalıkların sen olayı hatırlamasan da devam eder. Doğru çözüm olayı gün yüzüne çıkarıp, duygudan arındırarak beyne korkulacak bir şey olmadığını anlatmakla olur. Bu da duygunun de şarj edilmesiyle mümkün. Biraz da ağlayarak, beyinde olay duygusuz ve nötr bir hale gelince beyinde sorun kendiliğinden çözülüyor. Yaptığımız şey, fiziksel olarak beynin bu bilgileri sakladığı noktalara ulaşıp kötü duyguları çok hızlı ve etkili bir şekilde temizlemek. Böylece, duygu yoğunluğuna göre birtakım kararlar almış olan beynin o kararları geri almasına olanak tanıyoruz. Yaşayabileceğimiz iyileşmelerin sınırsız olmasının nedeni tam da burada yatıyor. Çünkü biz beyine yeni bir şey öğretmiyoruz. Sadece yoğun duygular yaşadığı için her ne yapıyorsa, onu yapmamasını (duyguları temizleyerek) sağlıyoruz. Beyin ne karar aldıysa geri alıyor.

ST: Hastalık dediğimiz şey beynimizin yarattığı biyolojik bir program diyorsunuz, gerçekten öyle mi?

BM: “Beynimiz hastalıkları, büyük bir tehlikede olduğumuzu düşündüğü anlarda kapasiteyi arttırmak için tetikliyor.” Nasıl dostlar kötü günde belli oluyorsa, beynimiz de kötü günlerde değişiyor. Kötü günler sonrasında bir şekilde beynimiz travmatik olaylardan sonra eski haline bir türlü dönemiyor. Ancak, çoğu zaman hayatımızda yaşadığımız kötü dönemlerden sonra, sağlığımızın kötüye gittiğini biliriz ya da en azından çevremizde bunun farkına varmışızdır. Birileri çok kötü günler yaşar, sonra hasta olur. Ve hepimiz aslında her şeyin beyinde bittiğini çok iyi biliriz. Evet, bilim ve tıp dünyası genelde tedaviyi ilaç geliştirmekte arıyor ki, bu zaten onlar için en karlı olanı. Ne yazık ki gerçek bilimin beyinde olduğunu unutuyoruz. Aslında yaşadıklarımız ve beynimiz sağlığımızı belirliyor. Zaten beyinle uğraştığınız zaman sağlıkla da uğraşıyorsunuz. Bu sadece pozitif düşünceden çok daha fazlası… Size çok enteresan ve ezber bozan bir şey söyleyeceğim. “Beynimiz hastalıkları, büyük bir tehlikede olduğumuzu düşündüğü anlarda kapasiteyi arttırmak için tetikliyor.”

BİR KELEBEĞİN KANAT ÇIRPMASI BİR ÇIĞ GİBİ BÜYÜYEREK KASIRGAYA SEBEP OLUYORSA, SADECE KASIRGAYA MÜDAHALE ETMEK SORUNU ÇÖZER Mİ?

Kilolu olmaktan fibromiyaljiye, sindirim sorunlarından migrene, panik ataktan değersizlik hissine yaşadığımız sağlık ve psikolojik sorunlarının çoğu yaşadığımız travmalarla ilgili. Bu benzetmede kasırga yaşadığımız psikolojik ya da sağlık sorunuyken, kelebekse onun sebebi olan travmatik olay. Aslında bilinçaltımız travmalar sırasında yaşadığımız çaresizliğe yani hayatta kalmamıza yardımcı olabilmek için vücudumuzda bir takım kapasite artışları gerçekleştiriyor. Tamamen iyi niyetli ama mesela anlık heyecanlandığımızda kalbimizi daha hızlı çarptırarak, savaşmamız ya da kaçmamız için kol ve bacak kaslarına daha fazla kan göndermesi gibi gereksiz bir şekilde... Bir başka deyişle bir sınavda kalbimiz daha hızlı çarpıyorsa bu tepki atalarımızın vahşi hayvanlardan kaçması ya da savaşmalarıyla ilgili. Beynimiz kötü olaylar sırasında sadece kalp değil ilgili tüm organlar üzerinden tepki veriyor. Ne yazık ki kelebeklerse bu travmalar hafızamıza kazındığı için sonsuza kadar kanatlarını çırpmaya devam ediyorlar. Patronumuz bize bağırdığı için bunu sindiremeyerek mide hastası ya da birini kaybettiğimiz için cildimiz artık ona dokunamayacağımız için bizi egzama ya da sedef yapabiliyor.

'ASIL ÇÖZÜM: KELEBEĞİ TRAVMAYI BEYİNDE TEMİZLEMEK'

Biz NeuroFormat ile aslında işte bu kilit anlarda ortaya çıkan psikolojik ve sağlık ile ilgili sorunlara fayda sağlamak için doğru travmayı bularak, onun etkisini beyinden duygusal olarak temizleme üzerine odaklanıyoruz. Silmiyoruz ama duygudan arındırıyoruz. Zira, çünkü bir olayın ne kadar kötü duygu ile saklandığı onun beyin için ne kadar önemli olduğunu belirliyor. Biz duyguları deşarj ederek, kötü olayların önemi kalmadığını beyne iletme üzerine odaklıyız. Zira, bilinçaltı seviyesinde beyinde zaman kavramı yok. Beyin geçmişteki bir olayı her an tetikleyip onu şu an yaşıyormuş gibi devreye girebiliyor.

O yüzden travmaların aslında önemli olmadığını duyguyu boşaltmak suretiyle beyne iletmek çok önemli…

ST: Size en çok hangi sorunlar ile geliyorlar ve nasıl bir uygulama yapıyorsunuz?

BM: Yıllara panik atak, fobiler, korkular, sigara ve kilo gibi konularla uğraşırken şimdi yelpazenin çok genişlediğini söyleyebilirim. Bir yıldan fazla süredir her akşam Instagram’da @barismusluofficial hesabında ortalama 2 saat süren canlı yayınlar yapıyorum. Burada çok geniş bir kitleye ulaşma şansımız oldu. Bir çok sorunun aslında beyinden travma ile tetiklendiğini anlattıktan sonra artık bize her türlü sorunla ilgili gelen insan olduğunu söyleyebilirim. Çalışmaları psikolog kökenli ekip arkadaşlarımız yapıyor. Ayrıca, ben corona virüsüyle ilgili olay patlayana kadar istisnasız her hafta sonu başka bir şehirde bu sistemi öğretmek adına seminerler düzenledim. Böylece çok ciddi bir kitle birçok psikolojik ve fizyolojik sorunu bu sistemi kullanıyor. Tekniğin detaylarını çok kısa bir süre içinde anlatmak oldukça zor. Ama mesela kötü olayların bilinçaltındaki etkisini temizlediğimiz uygulamayı kısaca özetleyeyim. NeuroFormat tekniğini uygulayan kişi beynin 2 lobunun da aktif olmasını sağlayan özel bir pozisyonda oturuyor. Bu arada, gözleri kapalı bir şekilde, kendi bedeninde bu olayı yeniden yaşadığını hayal ediyor ve bir yandan bu olayı sesli olarak anlatıyor. Kötü olayı yeniden yaşarken, kötü hissettiği anlarda "zamanı durdurarak", gözlerini sanki kitap okur gibi en üstten başlayarak, sağdan sola sıra sıra yavaşça hareket ettiriyor. Bu göz hareketlerinin amacı, hangi göz pozisyonlarında duyguların çok daha yoğun olduğunu bulmak ve o kötü duygulara erişmek. Kötü duygunun en yoğun olduğu göz pozisyonu yakalandığı an, bu duyguyu genelde baş ve köprücük kemiği üzerinde bulunan iki noktaya devamlı yapılan vuruşla temizliyoruz. Seçilen vuruş noktaları doğu tıbbında enerji meridyenlerinin başladıkları, ve kesiştikleri özel merkezler. Vücudumuzun ortalama elektrik direnci 400,000 ohm. Ama, vuruş noktalarında rezistans 10,000 ohm’a düşüyor. Direncin az olması, enerjinin vuruş noktalarında çok daha kolay hareket edebildiği anlamına geliyor. O noktalara vurulduğu zaman, beyne nörolojik olarak “her şey yolunda” sinyali iletilerek duygu boşaltılıyor. Baş ve köprücük kemiğinin sivri köşesi tecrübeme göre, duygunun deşarj edildiği en etkili noktalar. Travmanın o anının beyindeki etkisinin temizlenmesi için, tarama sırasında bulunan tüm göz pozisyonlarının birer birer temizlenmesi gerekiyor. Bu şekilde, bu olayın en kötü anlarını birer birer formatlıyoruz. Bu uygulama sonucunda, eğer olayın tüm anlarının yarattığı etkileri temizlediği zaman, kişinin olayla ilgili fikri anında değişiyor. Bu olayın pek de önemli olmadığını söyleyebiliyor, zaten yeniden anlattığı zaman olayla ilgili hiç bir şekilde kötü hissetmiyor.

ST: Kendinizde en sevdiğiniz ve sizi en çok zorlayan özellikleriniz neler?

BM: En çok sevdiğim ve beni en çok zorlayan aslında aynı özellik. Çok azimli olmam. Bir şeyi başarmadan bırakmıyorum. Ama bu da çok yıpratıcı bir özellik aynı zamanda.

ST: Spor ve beslenme ile ilgili neler yapıyorsunuz? Spor hayatınızın neresinde?

BM: İtiraf etmek gerekiyorsa spor yapmaktan çok hoşlanmıyorum. Spora en yakın yaptığım şey düzenli olarak evde bateri çalıyorum. Çok ciddi terlettiğini söyleyebilirim.

ST: Kitaplarınızın bu denli okunmasının sebebi nedir size göre? Yeni kitap hazırlığınız var mı?

BM: İşe yarıyor olmaları. Yani güzel diye okunmuyorlar, binlerce insan çok büyük ve çözülmez denilen sorunlarını çözüyorlar bu kitaplarla.

ST: Beynine format at ve Sağlığına format at kitaplarınızda neleri paylaştınız? Okurlarınızdan nasıl geri dönüşler aldınız?

BM: Kitaplarda o kadar çok bilgi var ki… İlk başta kitapların tam anlaşıldığını söyleyemem, ama düzenli Instagram canlı yayınlarından sonra, kitaplar çok daha başarılı şekilde kullanılmaya başlandı.

ST: Bireysel ve Kurumsal hizmetleriniz neler?

BM: Kurumsal konuşmalar yapıyorum ama şu an odağımız kurumsal diyemem. Yüzbinlerce insanın sürekli takip edip servis aldığı bir ekibi yönetiyorum.

ST: Sosyal medyayı aktif olarak kullanıyorsunuz bunun size ve takipçilerinize getirdiği artı ve eksiler neler?

BM: Evet, son 1,5 yıldır Instagram’dayım aslında. Daha önce yoktum. Bir girdim pir girdim diyebilirim. Binlerce insan inanması güç psikolojik ve fizyolojik hastalıktan iyileşti ve yakınlarını iyileştirdiler. Yayınlar oldukça eğlence ve şamata ile geçiyor aslında. Sonundaki canlı gitar da cabası diyebilirim.

ST: Özel hayatınızdan bahseder misiniz? Format kısmı ilişkinizde de etken mi?

BM: Evli ve üç yaşında bir kız babasıyım. Eşimle 16 senedir beraber, 11 senedir evliyiz.

ST: En son hangi kitabı okudunuz? Okurlarımıza önerir misiniz?

BM: İtiraf etmek gerekirse artık, aradığım bilgileri kitaplarda bulamıyorum. 8-9 sene öncesinde haftada 2-3 kitap bitiren biriyken, son yıllarda aradıklarımı sadece spesifik makalelerde buluyorum. Kendi konum dışında odağımı pek dağıtmamaya çalışıyorum. Ama çok enteresan ve konu bizimle ilgili diye Soner Yalçın’ın Kara Kutu kitabını okudum. Çok detaylı bir araştırma. Tavsiye ederim.

ST: Son derece yoğun günler geçiriyoruz toplum olarak beynimizi formatlayacak günlük hayatımızı daha iyi hale getirmemize yardımcı olacak önerileriniz olur mu bizlere?

BM: Unutmayın bağışıklık sistemini düzenleyen en önemli faktörlerden biri de beyindir. Özellikle de korku duygusu bağışıklığı düşürür. Sağlıklı olmak için tüm tedbirleri alın ama sakin kalın. 1918 yılında yaşanmış ve 18 ay içinde 50 ile 100 milyon arası insanın ölümüne sebep olarak insanlık tarihinde bilinen en büyük salgın olan İspanyol gribinin tam da 1. Dünya Savaşı’nın bitiş yılına denk gelmesi sizce bir tesadüf mü? Milyonlarca insanın tam da aynı anda yaşadıkları savaş travmasıyla düşen bağışıklıklarının salgının bu hale gelmesindeki etkisi inkar edilemez. Buna göre savaş boyunca devam eden korkuyla sanki bir kuluçka döneminde hazırlanan virüs savaş bitince aktif hale gelmiş ve milyonlarca insanın yaşamına mal olmuştur. Çok şanslıyız ki, bağışıklığımız bu kadar uzun süren bir korku dönemiyle karşı karşıya değil. Ama siz siz olun, bütün tedbirlerinizi alın ama sakin kalın.

ST: Mesleki hedefleriniz neler ve en büyük hayaliniz nedir?

BM: Fazla iddialı hiç paylaşmayayım.

ST: Son olarak Ucankus.com okurlarına öneri ve tavsiyeleriniz neler olur?

BM: Canlı yayınlara mutlaka beklerim. Çünkü hastalıkların arkasında çoğunlukla yaşanmış travmatik olaylar olduğunu, bu travmalar temizlendiğinde her şeyin değişebildiğini öğrendiğinde dünya artık eskisi gibi olmuyor.


Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERSerkan Tatar