UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

CEMİL İPEKÇİ BİLİNMEYENLERİNİ ANLATTI...

Bu hafta köşemizde konuğumuz; Bıyığı ve gözündeki sürmesiyle gündem yaratan konuşma ve tepkileri ile de dikkat çekmeyi her dönemde başarmış Türk kültürünü dünyaya taşıyan tasarımları ile Türk halkının kalbinde taht kuran modacı Cemil İpekçi konuğumuz.

CEMİL İPEKÇİ  BİLİNMEYENLERİNİ  ANLATTI...

ST: Öncelikle Nasılsınız? Aileniz saray soyuna dayanıyor lalalar ile büyüdüğünüzü biliyoruz hep farklı bir çocuk olduğunuzu ifade ediyorsunuz. Yetişme tarzınızın artı ve eksileri ne oldu hayatınıza diye sorsam?

Cİ: Selanikli bir baba ile son derece ağdalı Safranbolulu bir anneden geliyorum. Sarayın cinci hocasının ve uncubaşısının akrabasıyım. Anne tarafından meşhur Karaköy börekçisi Hasan Çeyrekgil’in torunuyum. Babam jinekologdu. Babamın babası Remzi Efendi, Sultan II. Abdülhamit’in hekimi Mahir Tokay’dı. Küçük Efendi’ diye severlerdi. Kurallarla büyüdüm! Her çocukla oynamam yasaktı. Akşam 9’da yatılacak, devamlı kitap okunacak, çatal bıçaklı yemek yenmeyecek… O yüzden yaramaz değil de, sinsi bir çocuk oldum zamanla. 4,5 yaşına kadar da hiç konuşmamışım. Ailem bana hep destek çıktı, Çok renkli kişiliğim ön yargılı olmamam yenilikçi tavrım ailemin bana kattığı artıları oldu ben çok şanslı bir çocukluk geçirdim. 

ST: Meslek hayatınıza nasıl başladınız?

Cİ: Annemin vefatından sonra dolabında küçükken yaptığım işleri buldum. Bir mendile kanaviçe işlemişim, arkasında “Cemil 4 yaşında” yazıyor, bir bebek paltosu dikmişim, arkasında “Cemil 5 yaşında” yazıyor. Muazzam iğne tutuyormuşum. Belçika’da üniversiteyi okuduktan sonra, İstanbul’a dönüp atölyemi açtım. Annemle ortak olduk. 20 sene beraber elbise kestik, prova yaptık. Bir ara 10 yıl Nice’te yaşadım, orada bir butik işlettim. Babam iki yıl boyunca moda okuduğumu bilmedi. Belçika’da iktisat okuduğumu zannediyordu. Çünkü babam çok ağır bir adamdı. Benimle ilgili de farklı hayalleri vardı. O yıllarda bizim sinemalarımız vardı. Çemberlitaş, Yeni Melek, eski Emek Sineması... Hepsi bizimdi. Eğer işletme ya da iktisat okursam ileride ona yardım ederim, sinemaların başına ben geçerim diye hayal ediyordu. Ben de her gittiğimde “Allah’ım inşallah iflas ederler de bana kalmaz” diyordum. Sonra hakikaten iflas ettiler. Ben bu işe başlayıp başarılı olduktan sonra babam destek oldu bana. O da ruhen tabii, maddi olarak değil.

 

 

 

Ben Türkiye’nin ilk tasarımcısıyım. Bir dünya markası olduğumu biliyorum. AnaBritannica dahil, ansiklopedilere girmiş biriyim. Belçika’da okudum. 1971’de Türkiye’ye döndüğümde ‘Fashion designer’ diye bir kavram yoktu, terzi vardı. 272 tane ödülüm var, evde ödülleri koyacak yer yok.

ST: Moda ve tasarımın dışında Cemil İpekçi neler ile ilgilenir?

Cİ: Araştırmacıyım Astrolojiyi farklı felsefeleri çok araştırırım çok okurum bilenleri dinlerim.

ST: Yıllara meydan okuyan fiziğinizi nasıl korumayı başardınız?

Cİ: Sık ama az sağlıklı ev ürünlerini tüketirim yıllardır.

ST: Son derece fit bir bedeniniz var spor yapıyor musunuz? Ve Nasıl besleniyorsunuz?

Cİ: Yıllardır düzenli yürüyüş yaparım hem kilomu korur hem de sağlıklı kalırım bu sayede.

ST: Siz defilerinize hazırlanırken müzikleriniz le de farklı bir ambiyans oluşturuyorsunuz bunları nasıl belirliyorsunuz ilham kaynağınız nedir?

Cİ: Hayal dünyam çok geniş defilelerime hazırlanırken

ST: Boks sporuna bakış açınız nedir?

Cİ: Açıkçası Serkan boks yaparken büyük bir stresin üzerinizden kalktığını düşünüyorum.

ST: Hayatınızda en büyük pişmanlığınız nedir?

Cİ: Çok şükür hiç pişmanlığım olmadı.

ST: Peki tasarımcı olmasaydınız meslek olarak seçiminiz ne olurdu?

Cİ: Benim ruhum tasarlamak ile uyumlu dünyaya bir daha gelsem yine tasarımcı olmak isterdim.

ST: Sizi en çok ne öfkelendirir?

Cİ: Belki olabilir gibi kelimeler beni öfkelendirir. Bu kelimeler benim lügatımda yok.

ST: Cemil İpekçi nin en önemli özelliği tek kelime ile nedir?

Cİ: Hissetiklerim neyse çekinmeden söylerim.

ST: Meslek hayatınızda hedefleriniz neler? Televizyonda görebilecek miyiz sizi?

Cİ: Hedeflerim var tabi ki pek çoğunu da gerçekleştirdim çok şükür. Teklifler de geliyor bakalım kısmet.

ST: Pek çok ünlü isimle çalıştınız çalışıyorsunuz da unutamadığınız bir anınızı okurlarımız ile paylaşır mısınız?

Cİ: Benim tasarımcı olarak kendi kanunlarım oldu her zaman.

Ajda Pekkan ile bir anımı paylaşabilirim. Kırmızı bir elbise hazırlıyordum ona çok ta güzel bir elbiseydi provayı yaptık bitti 1 hafta sonra geldi elbise dar oldu ona. Tekrar prova yaptık sonra yine geldi yine denedik bu kez elbise bol. Bana geldiler ve çabuk buradan gidiyorsun dedim ve atölyemden gönderdim kendisini bir daha da ona elbise dikmedim arkadaş kaldık.

ST: Türk ve Dünya moda ve modacıları arasındaki en temel farklar nelerdir size göre?

Cİ: Dışarıdakiler bize göre çok daha serbestler kendi tarzlarını oluşturmada.

ST: Sizin kendinize ait bir stiliniz tarz var ve sanat moda dünyası haricinde tasarımlarınız görüldüğünde bu Cemil İpekçi’nin tasarımıdır dedirtiyorsunuz bunun sırrı nedir?

Cİ: Cemil İpekçi bu toprakların kültürünü taşıyor tasarımlarına buda insanların hafızalarına kazınıyor sağ olsunlar.

ST: Genç tasarımcılara örnek oluyorsunuz onlara önerilerini neler olur?

Cİ: Çok çalışmak. Bu işi yapmaya gönülden bağlı olmaları ve çok araştırma yapmaları.

ST: Türkiye’de ve dünyada yeni nesil tasarımcılardan en beğendikleriniz kimlerdir?

Cİ: Ümit Ünal

ST: Son olarak okurlarımıza öneri ve tavsiyeleriniz ne olur?

Cİ: Öncelik ile bu güzel röportaj için sana teşekkür ediyorum Serkan. Okurlarınıza önerilerim ise, kendilerini sevsinler başkaları ile kıyaslamalar içinde olmadan bedenlerini ruhlarını sevip kendi karakterlerini yansıtacakları kıyafetler tercih etsinler, kendilerine hediyeler alsınlar değerli olduklarına önce kendileri inansınlar ve onları özel hissettiren insanların kıymetini bilerek hareket etsinler.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERcemil ipekçi  söyleşi