Uzun süredir ratingler pek konuşulmuyor, tartışılmıyordu.
Önceki yıllarda yaşanan AGB skandalından sonra bir sessizlik hakimdi.
O dönemde de AGB skandalını yine UçanKuş ortaya çıkarmış ve olaylar aylarca sürmüştü.
Şimdi yine bir “gariplik” var. Sessiz sedasız da bir gözlem var TV dünyası içinde…
İstemeye istemeye, belki de bugün düğmeye basıyoruz biz de…
Çünkü herkes “Garip Çarşamba”yı konuşuyor!..
Neden?..
Bizim de kulağımıza gelince; şu “meşhur” çarşambaları inceleyelim dedik ve baktık ki gerçekten de feci bir “garip”lik var!..
Dikkatimizi anında çeken bir dizi oldu: “Benim Adım Melek”!..
Çünkü iki Çarşamba arasındaki “fark” inanılmaz!
Bir önceki Çarşamba sonuçlarına baktığımızda; yani 25 Eylül Çarşamba; TRT 1’deki “Benim Adım Melek” totalde 3.70 rating, 9.33 share; AB’de 3.68 rating, 10.13 share ve ABC1’de 4.04 rating, 9.66 share almış…
Bir sonraki haftayla birlikte baktığımızda ise neden “Benim Adım Melek”in hemen dikkatimizi çektiğini anlayacaksınız.
Önce şunu söyleyelim, bir dizinin bir sonraki haftayla arasındaki fark, taş çatlasın 2-3 share oluyor, olabiliyor. Burada ise neredeyse izlenme payları ikiye katlanmış, İKİYE!..
Akıl almaz, inanılır gibi değil…
Bugüne dek hiç görülmemiş bir şey…
Bir hafta izlendiğinin, bir sonraki hafta iki katı kadar izlenmiş!..
Hani bir yayın günüde Milli maç falan olur da düşük çıkar ya… Öyle bir şey de yok!.. Şartlar tamamen eşit yani…
Ama tabi hangi şartlar diyeceksiniz?.. Önce bir sonraki hafta TRT 1’in “Benim Adım Melek” dizisinin ratinglerine bakalım ve bir anda nasıl ikiye katlandığını görelim:
Totalde 5.68 rating 15.02 share, AB’de 5.91 rating, 16.78, ABC1’de 6.31 rating 15.88 share…
Vay, vay, vay… 9 share’lerden 16 share’lere…
İşte bu teammüllere, geçmişe, dizilerin tarihine baktığımızda hiç göremediğimiz tablo, böyle bir haftada, benzeri olmamış şekilde çıkıyorsa karşımıza, kimse kusura bakmasın sorgulamak gerek…
Sorularımız var:
1- 25 Eylül Çarşamba ile 2 Ekim Çarşamba arasındaki farkı kim açıklayacak?..
2- Detaylı inceleme yaptığımızda bir anda Ankara’daki deneklerin bu diziye (hemen bir hafta sonra) topluca yığıldığını kim açıklayacak?.. (Diziyi izleyenlerin yarısı Ankara’dan!..)
3- Bu dizinin yapısının Diriliş dizisiyle yakın-uzak bir ilgisi yok, konu, içerik v.s olarak!.. Ama çok detaylı baktığımızda, araştırmamızı geçen seneye kadar dayandırdığımızda Diriliş seyircisinin(o deneklerin) bu diziye yöneldiğini görüyoruz. Bu da çok ilginç bir tesadüf!.. Tesadüf mü acaba?.. (Merak edenlerin bilgisine, bu rapor da matematiksel olarak önümüzde… Dirliş’i izleyenler aynı hanelerden geçiş ABC1’de yüzde 50.3!!! Sanki geçen hafta Diriliş vardı!!!))
UçanKuş olarak TNS-Kantar Medya’dan bir breef almış ve son derece modern çalışma sistemlerine şahit olmuştuk. Sistem bizim gördüğümüz kadarıyla 10 numara çalışıyor. TİAK’la da yakın ilişkilerimiz var. Onlar da sistemi daha verimli hale getirmek için ellerinden geleni yapıyor ve hatta modernleşme adına önemli-büyük hamleler üzerinde çalışıyorlar.
Geriye kalıyor bir tek taraf; DENEKLER… Yani ölçüm cihazlarının olduğu haneler…
AGB skandalında ortaya çıkardığımız gibi yine birileri bu hanelere mi ulaştı?.. Kimseyi suçlamak istemiyoruz. Hemen TRT ve “Benim Adım Melek” dizisinin yapımcılarını itham ettiğimizi de düşünmeyin… Ortalığı karıştırmak isteyen birileri belki de bu diziyi “oyun kurucu” olarak da seçmiş olabilir. Ama sonuçlar normal değil…
Biz sonuca bakıyoruz; bu işte bir gariplik var. TV tarihine “garip Çarşamba” olarak geçecek bir gariplik!..
Şayet bu durum aydınlatılmazsa, tabi ki doğal olarak TRT töhmet altında kalacaktır.
Bakalım TV dünyası bu “Garip Çarşamba”ya seyirci mi kalacak, yoksa birileri bu işin içinde bit yeniği olduğunu algılayıp, düğmeye basanların peşine takılacak mı?.. Onu da yakında anlarız.
Kimse girmezse bile biz bu işin peşini bırakmayacağız, herkesin bilgisine…
Öncelikle önümüzdeki çarşambanın sonuçlarını merakla bekleyeceğiz!!! (Tek üzüldüğümüz, bu dizi iyi bir dizi… Yapım, birilerinin düğmeye basması yüzünden kendini bir yangının içinde buldu!.. Umarız bu yazıdaki anlatımlardan oyuncuları ya da yapımcıları hedef olmaz. Çünkü genel görüntüden anladığımız bir şey varsa, o da dizinin yapım-oyuncu v.s olarak aslında bu kargaşadan uzak olduğu… Ancak piyango onlara vurmuş, “Benim Adım Melek”i, uygulamada(!) sadece talihsiz bir şekilde “hedef” seçilmiş bir “yer” olarak algılıyoruz!.. O tarafını sonra açacağız ki, bizim anladığımız bir “Diriliş” operasyonu var bu işin içinde, tahminimiz bu yönde!!!)
Ve… Son bir not… Bizim bağlı olduğumuz UçanKuş Medya içinde yine bir ulusal kanal var, UçanKuş TV… Ama bizim; şu yazıları yazarken, en büyük rahatlığımız ve bağımsızlığımız UçanKuş TV’nin ölçüm içinde-bu şekilde ölçüm alan bir kanal olmayışı… Bu da bizim; tamamen tarafsız, objektif olabilme ve her şeyi yazma şansımızı yüzde 100’e taşıyor.
O yüzden biz de UçanKuş’un Digital tarafı olarak bu işi sonuna kadar son derece rahat takip edebileceğiz ve hem halkı, hem TV’leri objektif olarak bilgilendireceğiz.
Zaten UçanKuş Medya’nın en büyük gücü; medyanın bu kadar tartışıldığı, masaya yatırıldığı bir dönemde; siyasetten, spora, ekonomiden, özellikle de en güçlü olduğumuz konu olan magazine kadar her konuda tamamen tarafsız ve özgür davranabilmesinden kaynaklanıyor. Özgürüz, tarafsızız ama inandığımız konuda da tarafız, yani bir kimliğimiz var tabi ki… Ama esası özgürlük üzerine kurulu, inancıyla, etik kurallarıyla yürüyen, inandıklarını da sonuna kadar destekleyen bir medya kuruluşuyuz. O yüzden de böyle bir haberi ilk bizden okuyorsunuz!!! Yoksa şu “Garip Çarşamba” olayını, bizden başka kimse görmedi mi, farkına varmadı mı sanıyorsunuz???
