İşte böyle anlarda sığındığımız ofisler, alışveriş merkezleri ya da klimalı diğer ortamlar; yaz gribi dediğimiz bu hastalığa davetiye çıkarıyor. Peki nedir bu yaz gribi? Rahatımızdan ödün vermeden yaz gribinden korunmak mümkün mü? Gelin hep birlikte bakalım…
Genellikle soğuk havalarda karşı karşıya kaldığımız grip, türlü kırgınlıklarla ve ateş ile birlikte kendini gösteren bir hastalık. Çoğu insan yazın gribe yakalanmayacağını düşünse de bu yanlış bir düşüncedir.
Aksine ani hava değişimlerinden dolayı yaz ayları, gribe oldukça uygun bir ortam hazırlar. Örneğin klimalı ve soğuk bir ortamdan çıkıp, aniden sıcak bir ortama geçerseniz; bu hızlı hava değişiminden dolayı gribe yakalanma ihtimaliniz çok yüksektir.
Fakat yaz gribi, kış aylarından yaşadığımız grip ile benzer belirtiler gösterse dahi farklı bir hastalıktır ve farklı bir tedavi gerektirir. Bu yüzden yaz gribine yakalandığınızı düşünüyorsanız, kış gribi için kullandığınız ilaçları kullanmamalı ve bir doktora danışmalışınız. Ayrıca, yaz gribinin kişiden kişiye bulaşmadığını da belirtelim.
Hem hastalıktan korunmak hem de hastalığı hızlı bir şekilde atlatmak için yeterli su tüketimi oldukça önemlidir. Günde en az 2 litre su tüketmek, vücut ısınızı dengeleyecek ve sizi hastalıktan koruyacaktır.
Uzmanlara göre klima kullanımını minimuma indirmek şart. Eğer ki kullanılması gerekiyorsa ya da kullanılan bir ortamda bulunmanız gerekiyorsa klimanın doğru ayarda kullanılması gerekiyor. Klimayı sık sık kapatmalı, bulunduğunuz ortamı camları açarak havalandırmalısınız.
Bu hastalığın asıl sebebi klimalar ve havalandırma sistemleri desek yalan söylemiş olmayız. Rutin bakımı ve temizliği yapılmayan, filtresi belirli aralıklarla değiştirilmeyen havalandırma sistemleri ve klimalar; yaz gribinin ortaya çıkmasında etkili olan hastalık mikrobu için oldukça uygun bir ortam hazırlar.
Belirttiğimiz gibi bakımsız olan klima ve havalandırma sistemlerinde mikroplar çoğalır ve biz nefes alıp verdikçe vücudumuza yerleşir. Bu durum, günler içerisinde fark etmeden hastalanmamıza sebep olur.
Klimanın sıcaklık ayarı 22-23 dereceden daha düşük olmamalıdır. Soğuk hava çıkışı yani fan ayarı en düşük seviyede olmalıdır.
Klimanın hava çıkış yönü ise tavana çevrilmeli ve direkt olarak üstünüze gelmesi engellenmelidir.
Yani en doğru kullanım biçimi; uygun bir sıcaklıkta, en düşük fan ayarında, havanın çıkış yönü tavana sabitlenmiş halidir. Ayrıca, ıslak ya da terli bir haldeyken klimanın karşısında oturmamak da en büyük kurallarımızdan biri.
Eğer hastalıktan korunmak istiyorsanız ilk tercihiniz klimayı değil camı açmak olmalıdır. Eğer ki mecburen klimalı bir odada uyuyorsanız ya da hava sıcaklıklarından dolayı klimayı açmanız gerekiyorsa; klima asla üstünüze hava üflememelidir.
Daha önce de söylediğimiz gibi klimanın hava çıkışını tavana doğru sabitlemek en doğru yöntem olacaktır. Ayrıca uzmanlar, uyuduğunuz odada hem klimayı hem de camı açık bırakmamanız gerektiğini belirtiyor.
Klimalı bir odada uyurken üşüme hissi ile uyanırsanız klimayı kapatmamalı, derecesini birkaç derece yükselterek çalıştırmaya devam etmelisiniz.
Hepimizin bildiği bir kural olan “Terliyken soğuk su içilmez” kuralı, tam da burada kendini gösteriyor. Bu sıcak havalarda serinlemek için içtiğiniz çok soğuk sıvılar, sizi serinletmek yerine hasta edecektir.
Girdiğiniz havuzların rutin bakımlarının yapıldığından mutlaka emin olun. Bu sinsi hastalığın mikropları için diğer bir uygun ortam ise su tesisatları.
Bu tesisatların içerisinden geçen su zerreciklerinin solunması da hastalığa davetiye çıkartıyor. Ayrıca deniz ya da havuzdan sonra ıslanan mayo, bikinilerinizi mutlaka değiştirmelisiniz.
