UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

BİLMEDEN HEPİMİZ YAPTIK!

Bu inanışları kendimizi bildiğimizden beri yapıyoruz. Peki tahtaya vurmakla, kara kedilerden kaçmakla, evin duvarlarına nazarlık asmak gibi batıl inançlar nereden geliyor biliyor musunuz?

BİLMEDEN HEPİMİZ YAPTIK!

Başımıza gelen kötü şeyleri otomatik olarak batıl inançlara ve geleneklere bağlamayı seven bir toplumuz. Ay kızım tahtaya vur, oğlum merdiven altından geçme… gibi cümlelerle büyüyen çocuklar olduk biz. Peki bu batıl inançların nereden geldiğini bizim bunları neden yaptığımızı hiç merak edip sorguladınız mı? Tüm bu batıl inançlar geçmişten günümüze hakikatten de bildiğimiz halleriyle mi gelmişler?

 

İşte cevabı...

 

Sorgulamadan yapıyoruz! Meğer anlamı çok başkaymış

TAHTAYA 3 KERE VURMAK.

Aman Allah korusun ile birlikte gelen bu inanç, neredeyse tüm dünyada geçerli ve refleks haline gelmiş. Bunun tarihi ise Pagan’lara dayanıyor. İyi ruhların ağaçlarda yaşadığına inanan Paganlar isteklerini söyledikten sonra tahtaya vurup, iyi ruhları uyandırırdı.

MERDİVEN ALTINDAN GEÇMEK.

Başka bir batıl inanç, yine bir Mısır geleneği. İnsanlık tarihi ile ilgili pek çok detayın da Mısır’a dayanması gözlerden kaçmadı. Kutsal gördükleri üçgen şekli bozulduğundan dolayı merdiven altından geçmek Mısır’da kötü karşılanırdı. Çünkü merdiveni bir yere dayadığınızda üçgen oluşur ve altından geçerseniz de o üçgen bozulur. Olaylara gel…

PASTAYA MUM DİKMEK VE MUMLARI ÜFLEMEDEN ÖNCE DİLEK TUTMAK.

Temel teori, pasta mumlarının bir Antik Yunan geleneği uzantısı olduğuna işaret ediyor. Bu dönemde insanlar, tepesine mum dikilmiş pastalarla av tanrıçası Artemis tapınağını ziyaret ediyorlarlardı. Yakılan mumların tıpkı ay ışığı gibi parladığı düşünülüyordu. Ay ışığı, Artemis ile oldukça ilintili bir semboldü. Yine de başka açılardan da bakalım. Birçok eski kültür de, dumanın ölümlülerin dualarını yaratıcı katına taşıdığına inanır. Yani ‘Bir dilek dile ve mumları üfle, böylece dileğin kabul olacak’ zinciri de buradan gelmiş olabilir. Mumlarla ilgili bir başka inanış da kaynağını Almanlarda bulmuş görünüyor. 1746’da Kont Ludwig von Zinzindorf, haşmetli bir partiyle doğum gününü kutlamıştı.Bu partide, üzeri mumlarla süslenmiş devasa bir pasta vardı. Şöyle tasvir edilmiş: “Herhangi bir fırının pişirebileceği büyüklükte bir pasta, üzerinde kişinin dünyada geçirdiği yıl kadar delik olan. Her delikte bir mum tüter, bir tane de tam pastanın ortasında.“ Pastanın tam ortasında kalan bu artık mum ise “yaşam ışığını” temsil ederdi. Almanlar aynı zamanda Kinderfest’lerinde pastalı mumlu kutlamalarını yaparlardı. 1700’lerden bu yana çocuklara özel kutlanan bir festival bu.

ÖNÜNDEN KARA KEDİ GEÇMESİ.

Hemen hemen hepimiz kedilere bayılıyoruz ve tüm internet alemi de kedi videolarıyla yıkılıyor. Ancak geçmişte Mısır, Sümer gibi medeniyetler siyah kedilerin kötülük habercisi olduklarına inanırmış. Tarihte cadılık ile ilişkilendirilen kadınların hayvanlar ile iletişim kurduğuna ve kara kedilerin aslında kılık değiştirmiş cadı olduklarına inanılıyormuş.

TUZ DÖKMEK.

Omuzdan arkaya bir tutam tuz dökmenin kötü şansı yok edeceğine inanılır. Önceleri tuzu dökmek, pahalı olduğu için kötü karşılanırdı ancak daha sonrasında kötü ruhları ve şeytanı uzaklaştırdığına inanılmaya başlandı.

YATAĞIN ÜZERİNDE ŞAPKA BIRAKMAK.

Genelde saygı göstergesi olan şapkalar, boş yatağın üzerine koyulduğunda bir mezarı çağrıştırdığından dolayı kötü şans getirdiğine inanılır. Kime göre neye göre mezar orası tartışılır ama şapkayı genel anlamda yatakta unutmak pek de mantıklı değil.

EVLENMEDEN ÖNCE ESKİ, YENİ, ÖDÜNÇ ALINMIŞ VE MAVİ BİR EŞYA BULMAK.

Daha çok Amerikan kültüründe olan bu gelenek, 1500’lerden kalan bir mantraya dayanıyor. Evlenmeden önce söylenen bu mantrada yukarıda yazan “şartların” hepsi bir bir geçiyor. Arkasındaki sebep ise gelinin yeni ufuklara yelken açarken şansının yaver gitmesini sağlamak.

AYNA KIRMAK.

Bir ayna kırmanın 7 yıl kötü şans getireceği ile ilgili batıl inanç taa Roma İmparatorluğu dönemine dayanıyor. O zamanlar evde ayna sahibi olmak çok büyük bir lükstü ve kırılan aynanın bedeli bir işçinin 7 yıllık maaşına denk geliyordu.

İÇ MEKÂNDA ŞEMSİYE AÇMAK.

Bu inanç aslında belki de içlerinden en mantıklısı. Hikâyesi ise İngiltere’de Viktoryen döneme denk gelen şemsiyenin icadına bağlı. O dönemlerde kocaman sopalara tutturulan şemsiyeler kaş göz yarmak için biçilmiş kaftandı. Başka bir rivayete göre Mısır medeniyetinde güneşi engellediği için şemsiye görevi gören şeyler de kötü görülürdü.

HAPŞIRDIKTAN SONRA ÇOK YAŞA DENMESİ.

Bu inancın kökeni ile ilgili iki farklı hikâye var. Bir tanesi 590’lı yıllarda farklı türde bir veba Roma’ya doğru ilerliyordu ve hapşırmak belirtilerinden biriydi. Tüm din adamlarına ve halka hapşıran biri gördüklerinde iyi bir dilek, bir dua okumaları emredildi ki bu kötü hastalık durdurulabilsin. Diğeri ise daha genel. Hapşırdığımızda insan kalbi kısa bir süreliğine durur. Tekrardan yaşayabilmek ve kalbi çalıştırabilmek için insanlar birbirine çok yaşa der.

UĞURSUZ SAYILAN 13 SAYISI

İnsanlık tarihinin ilk resmî belgesi Hammurabi kanunlarında 13. Maddenin üzeri çizilmişti. Buradan hareketle 13. Sıradaki her şeyin şanssız olduğu, silindiği ve unutulduğu düşünülür. Bunu destekleyen bir başka teori ise öncesinde gelen 12 rakamının gün, ay, saat, yıl gibi şeylerde kullanılması ve “mükemmel” olarak algılanmasıdır.

NAZAR BONCUĞU

Nazar boncuğu, insanı kem gözlerden koruduğuna inanılan boncuk. Tarih boyunca, çoğu kültürde ve dinsel inançta, göz figürü kötülükleri savan güçlü bir tılsım olarak kabul edilmiştir. Bu figüre Müslüman, Musevi ve Hristiyan toplumların yanı sıra, Budist ve Hindu toplumlarda da rastlanır.

AVUCUM KAŞINDI, PARA GELECEK!

Sağ tarafta ise para gelir, sol tarafta ise para gider. Ya da aslında vücudunuzun verdiği alerjik reaksiyonu fark ediyorsunuz. Kökeni ile ilgili farklı dedikodular olsa da, William Shakespeare'in oyunlarından bir tanesine dayandığına inanılıyor.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERBATIL İNANÇ