ALİ EYÜBOĞLU / MİLLİYET
POPCORNU BIRAKIN REKLAMLARA BAKIN
Film yapımcıları Necati Akpınar, Timur Savcı, Muzaffer Yıldırım ile oyuncular Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar, geçen hafta Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’u İstanbul’daki çalışma ofisinde ziyaret etti. Bu görüşmede yapımcı ve oyuncuların Kültür Bakanlığı’ndan taleplerinden biri, Ocak 2015’te ilk olarak Yılmaz Erdoğan’ın dile getirdiği şu konuydu:
“Sinemadaki gelir dağılımına baktığınızda en az parayı alan filmin yapımcısıdır. Bir sinema biletinin 10 TL, mısırın 8 TL olması enteresan. Mısırcıya çalışıyoruz gibi bir hava var. Sinema sektörünün toplanarak gelir dağılımındaki bu soruna bir çözüm bulması gerekiyor.”
10 yıldır Telif Kanunu’nu çıkaramayan Türkiye, sinemalarda fahiş fiyata satılan patlamış mısır ve içeceklerden film yapımcılarına pay verecek bir düzenleme yapabilir mi?
Sanmıyorum. Zaten yapımcılar bile hemfikir değil bu konuda.
“Ayla”nın yanı sıra bu sezon vizyona girecek “Müslüm”, “Çiçero” ve ‘Turkish’i Dondurma”nın yapımcısı, yapımcıların talebine karşı çıktı. 18 Mart’ta vizyona girecek “Turkish’i Dondurma” filminin tanıtımı için Kilyos’taki platoda basın toplantısı düzenleyen Mustafa Uslu, bu konuyla ilgili şunları söyledi:
“Sinemalardaki patlamış mısır ve içecekleri, filmimizi izlemeye gelenlere satıyorlar, o yüzden satıştan pay istiyoruz derseniz, yarın sinemanın çevresindeki fast food’lar ve AVM’lerden de pay istemeye kadar gider bu haksız talep.
Film izlemeye gidenlere yarım saat reklam izlettiriliyor ve o gelirinden yapımcılara bir kuruş verilmiyor. Yapımcılar olarak sinemalardan pay almamız gereken tek mecra o reklamlar… Benim de 22 sinemam var, hiçbirinde reklam göstermiyorum. Sinemada iş yapan filmlerin her seansında 30 ile 45 dakika arasında reklam oynatanlar, yapımcılara haklarını verse, biz de yasa gereği senarist, yönetmen, besteci ve oyuncularla paylaşmamız gerekir bu parayı. Türkiye’de düzeltilmesi gereken şey budur.”
AYLIK INTERNET PAKETİ 15 GÜNDE NİYE BİTER?
Evde Superonline abonesiyiz. Bunun için ödediğimiz para aylık 195 lira… Düne kadar bu paket yetiyordu bize… Bu ay gelen uyarıyla anladık ki, 30 günlük paketi farkında olmadan 15-20 günde bitirmeye başlamışız.
Aslında aylardır yaptığımız şey aynı; Digitürk BeinConnet’te film, Netflix’te dizi izlemek ve laptopla internette sörf.
Hal böyleyken düne kadar bitmeyen internetin ayın ortasında niye S.O.S verdiğini sorunca Superonline’a, aldığımız yanıt şu oldu:
“İzlediğiniz televizyonlar yayın kalitesini yükseltti. Artık yayınların çoğu 4K. Siz TV izleme süreniz aynı olsa bile, yayın hızı ve kalitesi yükseldiği için erken bitiriyor internet paketinizi.”
Çözüm ne diye sorunca da yanıt, “Ya internet paketinizi yükselteceksiniz ya da izlediğiniz yayınların kalitesini düşüreceksiniz” oldu.
MEVLÜT TEZEL / SABAH
ALANSON’UN HAFTASI
Fizy Müzik Ödülleri Töreni'nde Mabel Matiz ve Edis, ödüllerini almaya asistanlarını gönderdi.
Ödül verilmesine rağmen törene Tarkan ve Sezen Aksu da katılmadı.
Gecenin sonunda Tüm Zamanların En İyi Grubu ödülünü almak için sahneye çıkan Mazhar Alanson, "Biz maalesef asistanımızı gönderemedik, kendimiz geldik" dedi. Peki, Alanson, bu açıklamasında kimi hedef aldı?
Kelebek yazarı Cengiz Semercioğlu, Alanson'u aramış.
Alanson da "Ne yapayım, gelişine vurdum topa. Ama öyle de pas verilmez ki... Ne demek geceye asistanını göndermek!
Ödül aldıysan kalkıp geleceksin.
Bu genç arkadaşların yaptığı şımarıklıktan başka bir şey değil" demiş. Ne yazık ki Türkiye'de ödül töreni düzenlemenin en can sıkıcı tarafı, sanatçıların ödül almaya gelmemesi. Alanson da Edis ve Mabel'in törene asistanlarını göndermelerine içerlemiş. Bu noktada töreni düzenleyenlerin de eksiği var. Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu başta olmak üzere birçok insan törene gelmiş ama Mabel ve Edis yok. Ne yapıp edip onları getireceksin arkadaş!
Alanson'un açıklaması da tartışmaya açık. 'Genç arkadaşlar' demesi Alanson'un golü Edis ve Mabel'e attığı olarak algılandı.
Cengiz de "Mazhar isim vermedi ama Tarkan ve Sezen Aksu'ya demeyeceğine göre, adres törene asistanlarını gönderen Edis ve Mabel Matiz'di" diye yorum yapmış.
Neden Alanson; Tarkan ve Sezen Aksu demeyecekmiş?
Onların törene katılmaması da şımarıklık değil mi? Alanson neden kendi ayarındaki Sezen ve Tarkan'ı eleştirmiyor ki?
Alanson; Edis ve Mabel'e laf çakarak kendi seviyesini düşürmüş olmuyor mu?
SİNA KOLOĞLU /MİLLİYET CADDE
YENİ AYÇECİK
Bizim zamanımızda Ayşecik vardı. 60’lı yıllarda pek sevilirdi. Yazlık sinemaya giderdik. Nezire yengem ve İzzettin amcamla ellerde çekirdekler, koltuk altında yastıklar, Kadıköy Selamiçeşme’de... Bugünün Beren Gökyıldız’ı da öyle işte. Bir sevildi mi bu küçük oyuncular, o zamanlar filmleri, şimdi de dizileri tutuyor. TV8’in az ama öz dizilerinden ‘Kızım’, kanalın ‘Sadece Acun programları izlenir’ tabusunu yıkacak gibi görünüyor. Unutmadan ‘Yemekteyiz’ var aslında, bunu kıran.
Buğra Gülsoy, baba rolünde. Yüz hatları o kadar yumuşak ki, gaddar bir baba olmaz. Şahsen bu ikili, iyi iş çıkartacak gibi görünüyor. Tugay Mercan (Uğur) da mesela gayet uyumlu olmuş. ‘Oyuncu seçimi’ yerinde, temiz bir iş ‘Kızım’... Umarım, sündürmeden de bitirirler.
KUDRET ÖLMELİYDİ
Hikâyesi demirparmaklıklarla örülü, sertlik, şiddet epey fazla. Vurması, kırması olmayan sahne yok gibi. Eleştirdiğimiz bu konuların ‘Avlu’daki farkı, anlatacak bir hikâyesinin olması ve bu karakterlerin öyküye gönlünü vermesi. Bir Zerrin geldi, yeni cezaevi müdiresi, biraz abartılı da olsa, ‘psikopatın önde gideni’ halini öyle bir veriyor ki... Nergis Öztürk, “Oyuncuyum” diyor. Ev ahalisi, Deniz’in (Demet Evgar) düşmanına salladığı bıçak darbeleri sonrası Kudret’in (Nursel Köse) ölmesi gerektiğini söyledi. Senaryo, komadan çıkardı. Hatta evde, “Bakalım hangi psikopat karakter gelecek?” diye konuşmaya başlamıştık. ‘Bizim işimiz bu, size icabında unuttururuz tekrar Kudret’i, diziye monte ederiz’ diyeceklerdir. Böyle sert bir dizinin yeri geldiğinde, en baba karakterleri bile öldürmesi, raconuna yakışırdı. Bu arada dövüş sahnelerinin her birinin özenli çekimi dikkat çekiyor. Ev ahalisi, uzun süre kalamıyor, fazla sert geliyor, bunu da belirteyim...
