UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

KORKU FİLMLERİNİ ARATMAYACAK BİR HİKAYE…

BBC, 2011 yılında Romanya'dan eğitim için İngiltere'nin başkenti Londra'ya giden Anna'nın filmleri aratmayan hikayesini aktardı... Geçici işlerde çalışan Anna, bir gün kaçırıldı ve İrlanda'ya götürülerek seks kölesi oldu, okuyanı şaşkına çeviren bu hikaye sosyal medyada büyük ilgi gördü. Kan donduran bu hikayedeki bütün kişilerin ismi değiştirilmiştir.

KORKU FİLMLERİNİ ARATMAYACAK BİR HİKAYE…

Anna kaçırıldığında evinin çok yakınlarındaydı. Kuzey Londra’da Wood Green’de evine doğru yürürken kulaklıklarında Beyoncé’nin I Was Here şarkısı çalıyordu. Evin önüne gelince anahtarı çıkarmak için çantasını açtı. Tam o sırada biri arkasından yaklaşıp boynunu sıktı, ağzını kapadı ve koyu kırmızı bir arabaya bindirdi. Arabada iki erkek ve bir kadın vardı. Anna’ya vuruyor ve Rumence bağırarak tehditler savuruyorlardı. Kadın Anna’nın çantasını ve gözlüklerini aldı. Söylediklerini yapmazsa Anna’nın Romanya’daki ailesini öldürmekle tehdit ettiler.

Anna o anları, “Neler olduğunu, nereye götürüldüğümü anlayamadım. Organlarımı mı çalacaklardı, tecavüz mü edeceklerdi, beni öldürecekler miydi? Aklıma her türlü olasılık geliyordu” diyerek anlatıyor. Çantasını alan kadın Anna’nın cüzdanını, telefonunu karıştırmaya başladı. Pasaportu da çantasının içindeydi – Anna odasına hırsız girdikten sonra pasaportunu hep yanında taşımaya başlamıştı. Anna arabadan kaçmaya çalışmanın beyhude bir çaba olacağını anlamıştı. Onu havaalanına götürdüler. Yanında adamlardan sadece biri vardı. Anna kaçmak için tek fırsatının o an olabileceğini düşündü. Havaalanı çalışanlarından yardım isteyebilir miydi? “Tehdit altında olduğunuzda çığlık atmaya da korkuyorsunuz. Tüm kimlik bilgilerimi almışlardı. Annemin nerede yaşadığını, hakkımdaki her şeyi biliyorlardı.”Anna o an bu riski alamadı.

HAVAALANINDA KİMSE UMURSAMADI

Kontuarda beklerken Anna ağlıyordu ve suratı kıpkırmızıydı ama görevli Anna’nın ne halde olduğunu fark etmedi ve onlara biniş kartlarını verdi. Adam dikkat çekmemek için Anna ile sevgililermiş gibi davranıyordu. Güvenlikten hızlıca geçerek uçağa bindiler ve en arka koltuklara oturdular. Adam hareket eder, çığlık atar ya da ağlarsa onu öldüreceğini söyledi.

Anna uçak kaptanının anonsundan İrlanda’ya, daha önce adını hiç duymadığı bir havaalanına gittiklerini anladı. Uçaktan inerken Anna’nın yüzü ağlamaktan şişmişti ama hostesler de aynı bilet bankosundaki görevli gibi, durumda bir gariplik olduğunu fark etmedi.

“İKİ ROMANYALI BEKLİYORDU”

Anna uçaktan inince koşarak kaçmaya kararlıydı. Ama indikleri havaalanı bir otobüs terminali kadardı ve orada onları yine Romanyalı iki adam bekliyordu. Şişman olan adam Anna’ya bakıp gülümsedi ve “Neyse ki bu seferki güzel” dedi. Anna o an neden kaçırıldığını anladı; “O an beni satmak için kaçırdıklarını anladım.”

Onu kirli bir daireye götürdüler. Daire, bahis dükkanlarının yakınındaydı. İçeride perdeler kapalıydı, alkol, sigara ve ter kokuyordu. Evdeki erkekler sigara içerek bilgisayar ekranlarına bakıyordu. Masanın üstünde 10’dan fazla telefon vardı. Telefonlar sürekli çalıyor ya da titriyordu. Neredeyse çıplak olan kızlar odalar arasında gidip geliyordu. Kırmızı bir sabahlık giymiş bir kadın Anna’ya yaklaşıp üstündeki kıyafetleri yırttı. Anna’nın kabus dolu günleri o an başladı.

Duvara asılmış kırmızı, saten bir kumaşın önünde, üzerinde sadece iç çamaşırlarıyla fotoğrafları çekildi. Anna bu fotoğraflarla internette pazarlanacaktı. Ona birçok farklı, sahte kimlikler yaratıldı – adı Natalia, Lara, Rachel ya da Ruby oldu. 18, 19 ve 20 yaşında Litvanyalı, Polonyalı ve bazen de Macardı. Sonrasında binlerce erkekle seks yapmaya zorlandı. Aylarca gün ışığı görmedi. Sadece müşteri olmadığı zamanlarda uyumasına izin veriliyordu ama sürekli müşteri geliyordu. Günde 20 erkekle birlikte olmak zorunda kaldığı oluyordu.

Bazen ona yemek bile vermiyorlardı, bazense ince bir dilim ekmek ya da başka birinden arta kalan yemeklerini yiyordu. Açlık, uykusuzluk ve sürekli olarak istismar edilmekten çok hızlı şekilde çok kilo kaybetti. Beyni düzgün çalışamıyordu.

ŞİDDETE UĞRADI, KAN KAYBI YAŞADI

Müşteriler yarım saat için 60-80 euro, bir saat için 160-200 euro ödüyorlardı. Bu paralar Anna’ya verilmiyordu. Bazıları Anna’ya o kadar sert davranıyordu ki Anna kan kaybediyor, bazen ayakta durmakta bile güçlük çekiyordu. O kadar çok acı çekiyordu ki Anna birçok kez öleceğini sandı.

Anna müşterilerin, kadınların kendi rızaları dışında bu genelevde tutulduğunu bildiklerini söylüyor; “Burada zorla tutulduğumuzu biliyorlardı. Bunu biliyor ama umursamıyorlardı.” Orada zorla çalıştırıldığı Anna’nın vücudundaki morluklardan bile anlaşılabilirdi. Biri geçmeden başka bir morluk beliriyordu. Müşteriler bu morlukları görüyor ama rahatsız olmuyorlardı. Temmuz’da yani Anna’nın esaretinin dördüncü ayında bir gün at yarışları vardı ve telefonlar hiç olmadığı kadar çok çalıyordu.

 Birkaç gün sonra polisler eve baskın yapıp tüm kadınları gözaltına aldı. Genelevi işleten adamlar ve başlarındaki kadın esrarengiz bir şekilde, bilgisayarları ve paraların çoğunu alarak ortadan kaybolmuştu. Anna onların polis baskınından nasıl haberdar olduklarını anlayamadı. Polis dairenin, prezervatiflerin, iç çamaşırlarının fotoğraflarını çekti. Anna ve onun gibi orada zorla tutulan diğer üç kadına kıyafetlerini giymelerini söylediler. Anna hiç kıyafetleri olmadığını ve burada zorla, kendi iradeleri dışında tutulduklarını açıkladı. “Hiçbir kıyafetimiz, kimliğimiz olmadığını görmek kolaydı. Polislere bunu söyledim ama dinlemediler.” 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERtecavüz  seks kölesi  ürkütücü