SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET
Hayallerin kuyruğu
Hamdi Alkan, Nurgül Yeşilçay ve Fırat Parlak’ın jüri olduğu, yakında Star TV’de başlayacak ‘Geleceğin Starı’nın elemelerinde adaylar, uzun kuyruklar oluşturuyor.
'Geleceğin Starı' elemelerini izlemek üzere İzmir ayağındaydım. Bizde sabahın 06.00’sı dedikleri olay mevcuttur... Emeklinin banka, insanların hastane önünde sırasını beklediği zamanlardır.Kuyrukta, 9.5 yaşında Safa da vardı, emekli Ümmü Hanım da... Şöhretin de bir beklemesi vardır. Söylenen, 4 bin başvuru içinden seçilen, 500 kişinin kuyruğu bu... Daha başlangıç... Programın seçmelerinin Ankara’sı, Eskişehir’i, Adana’sı, İstanbul’u ve Berlin’i var. 39 bin başvurudan bahsettiler. Bu koca rakamların, yıldız olma hayallerinin geleceği sayı 16... Evet bol sıfırlar, iki haneye düşecek. Ve o iki haneden de iki isim çıkacak.
‘Çok teşekkür ederiz’
Jüride yer alan Hamdi Alkan ve Fırat Parlak geldi, ardından, Nurgül Yeşilçay... İzmir Hilton Garden Inn’de yapılan elemelerde otelin önü ve lobi dolu... Bir ara itiş kakış olmuş, stres yükü fazla şöhret beklemesinde... Polis bile ziyaret etmek mecburiyetinde kalmış. Tirad hazırlayanı, hatta kostümüyle geleni bile vardı, işine sadık adaylar...
Çoğu, “Siz bana söyleyin, ben oynayayım” diyordu. Elektrik-elektronik bölümünü bırakıp, “Oyuncu olacağım” diyen kardeşimiz de vardı. Yıldız adayı geliyor. Dosyası jüri masasında... Dosyalar birikiyor. “Kameraya bak, seni seviyorum diye bağır” komutu veriliyor. ardından “Çok teşekkür ederiz”, “Bu kadar mı?” Saatlerce beklemelerin sonucunda, bir bakış ve bir teşekkür... Bir de sanki Nurgül Yeşilçay’la fotoğraf çektirmek için gelmişler kadrosu vardı. “Annem sizin hayranınız bir fotoğraf bekliyor lütfen...”
‘Spiker yüzün var’
“Ne güzel gülüyorsun sen” ve “Aslında komiksin”e karşılık, ‘Ben ne olduğumu bilmiyorum ki’ bakışı... Heyecan son noktada olunca, bakışların kıymeti bilinmiyor ki... “Sende tam spiker tipi var” diyor jüri... Genç kız, hiç aynanın önünde haber okudu mu acaba? Bundan böyle oyuncu değil de spiker olmak için mi sıraya girecek? Annesi Koreli, babası Türk bir aday geliyor. Süre bittiğinde, “Bir reklam filminin ihtiyacı olur bu yüz” sözünü almış olarak çıkıyor. “Aydan Şener’e ne çok benziyor” diyor Alkan bir aday için... Ama onun haberi yok, oynarken... “Deli dolu” diyorlar, bir Aleyna Tilki misali kızımız geliyor. Belli ki ona hep “Sen güzelsin, zaten seni beğenirler” denmiş. Fazla bir şey yapmıyor. Dikkat çekmenin dayanılmaz özgüveniyle, şöhretin zaten onu bırakmayacağı inancında gibi...
Ve hayatlar...
Hayat hikayeleri olmaz mı? “Çocuklarından ayrılan bir öğretmeni oyna” dediklerinde, kadın öylece kaldı. Oyuna gerek yoktu. Hayatın kendisiydi zaten... Ümmü Hanım, “Biliyor musunuz, 39 yıllık eşimden biraz önce ayrıldım. Mahkemeden geliyorum” diyor.
Çok sayıda oyunculuk okuyan öğrenci vardı
Adaylar arasında çok sayıda oyunculuk okuyan öğrenci vardı... Şöhreti en çok onlar hak ediyorlar. Hamdi Alkan hep uyarıyordu, “Fazlalıklar var, gidecek bu kilolar ve spor yapılacak.” Star olmanın vazgeçilmez kuralları.... Çok başarılı örnekler de vardı. Tiyatronun bolluğunu ve bereketini hissettim onları görünce...
MESUT YAR-POSTA
Haftaya iftardan sonra...
“‘Yemekteyiz’ (TV8) şu sofra işini ne yapacak?” diye merak ediyordum. Malumunuz yayın saati değişmedi. Ama iftardan önce kurulan ve ezilen sofralar tam da orucun finaline yakın izleyene bir zorluk çıkaracaktı...
Tam da bu yüzden yayın boyunca sıklıkla alt yazı geçen kanal, çekilen bölümlerin Ramazan’dan öncesine ait olduğunu hatırlatarak, önümüzdeki günlerde her şeyin saatine uygun hale geleceğini not düştü...
Bir hafta önce sorduğum soru da yanıtını buldu. Bu tamam da orucun diğer faziletlerinden olan “yalan söylemeyip entrika çevirmeme” meselesini nasıl halledeceğiz acaba? Ne diyelim belki Ramazan sofra ahalisine iyi gelir!
AMA ÇOK AYIP OLUYOR
İftar vakti, imsak vakti (vakitleri). Ramazan ayının iki önemli vakti. Bu tamam. Ama bu vakit çizelgesini toplam 30 saniyelik parçalar halinde bir günde en az beş altı kez “programmış gibi” bölerek reyting listesine sokmak nedir?
Bir saatten üç saate kadar uzanan dizi, yarışma, film, kuşak programları listenin diplerine doğru inerken 30 saniyelik bu programlar en çok izlenen 100 program içinde kendine rahatça yer buluyor...
Benzer bir tuhaflık hava durumu ve spor bültenlerinde de yapılıyor. Yahu eskiden bunların hepsi bir bütündü. Listede kaos yaratmanın ne anlamı var? Binlerce kişinin emeğini 30 saniyede harcıyorsunuz. Hakikaten olmuyor!
EV BAŞROLE ÇIKTI VALLAHİ
“Ufak Tefek Cinayetler”de (Star TV) Merve Aksak’ın evi herkeste bir saplantı haline geldi... Sarmaşık kadınları Merve’nin evine sahip olunca dünyayı fethetmiş gibi oluyorlar... Merve’nin evi önce Pelin’in ardından da Oya’nın oldu. Sanırım senarist Meriç Acemi, iyi bir “Yaprak Dökümü” izleyicisiymiş...
Burada da her karakter “evim de evim” takıntısıyla ömrünü tüketiyor baksanıza. Hoş geldiniz Ali Rızagiller!
EN ÇOK HANGİ GÜNLÜK DİZİ İZLENİYOR?
Toplam izleyici grubunun dünkü verilerinden hareketle en çok izlenen günlük diziler şöyle sıralanmış... “Beni Affet” (Star TV) artık kaçıncı sezonunda bilemiyorum ama sıralamada başta duruyor. Hemen arkasından yine Star TV’nin işlerinden olan “Adını Sen Koy” geliyor.
(Dizi sezonu ağırlıklı olarak zirvede geçirdi.) Atv’nin “Beni Bırakma” isimli dizisi üçüncü sıraya yerleşmiş. Ve hemen peşinden de Kanal 7’nin prime time diliminde yayınladığı “Elif” isimli dizi var... Hint dizilerini bu gruba koymuyorum. Çünkü onlar farklı bir rekabetin tarafı. Bu arada “Elif” toplam izleyici grubunda rakipleriyle yukarı doğru sık sık yer değiştiriyor. Durum budur!
ÇEKTİĞİYLE KALDI...
Dizi karakterlerine “ne çektin be?” demeyi seviyorum. Ama bu kez hem hevesim kursağımda hem de çeken çektiğiyle kaldı sanırım. “İnsanlık Suçu” (Kanal D) bu akşam final yapıyor... Dolayısıyla hızlandırılmış bir “çekme” kariyerinin daha sonuna geldik.
Açıkçası bu dizi başlangıç ve gelişme itibarıyla son dönemin aklı başında işlerinden biriydi. Hızlı akıyordu.
Öyle de sona geldi. Cemal çektiğiyle kaldı. Biz de olup biteni izlediğimizle. Ne denir ki, “ne çekiyoruz be şu erken ayrılıklardan?”...
EVLENİNCE ÇOK BOZDU
“Yasak Elma” (FOX) dizisinde güçlü kötülerden Ender ile en az onun kadar hırslı bir kadın olan Yıldız’ın birbirini alt etme sürecindeki güç savaşlarını izlemek çok keyifliydi... Bu ezeli düşmanlıktaki rekabette kazanan taraf Yıldız oldu.
Garson kızın çevirdiği entrikalar sonuç verdi, kendisini bir anda zengin ve yaşça büyük iş adamı Halit ile nikah masasında buluverdi... Ancak hayatıyla birlikte karakteri de değişti. Entrikacı su kurnazı kızımız gitti yerine fevri, bir adım sonrasını düşünmeyen ezik bir kadın geldi...
“O Hayat Benim”in Efsun’u, “Kara Ekmek”in Asiye’si ve “Bir Mucize Olsun”un Maksude’si kadar kaba olmasa da aynı familyanın içine girebilecek niteliklere sahip artık... Bu gidişle “Beni Affet”in Bahar’ı ile “Beni Bırakma”nın Zeynep ve Sıla’sı gibi aşırı saf karakterlere dönüşmesinden de endişeliyim hani. Vah ki vah!
OYA DOĞAN-VATAN
BABA KIZ SAHNESİ AĞLATTI
Finale doğru koşan Vatanım Sensin’in perşembe akşamı ekrana gelen bölümünde büyük sır ortaya çıktı. Filipos Cevdet’in Türk ordusu için çalıştığını anladı ama onu tutuklamak yerine takip etmeyi seçti. Cevdet her şeyden habersiz gibiydi. Ancak oyunu yine Cevdet kurmuştu. Filipos’u ava giderken avlamanın peşindeydi. Finale kadar da Cevdet yakalandı zannettik.
Oysa zaten Cevdet yakalandığını zannetmemizi istiyormuş. Final sahnesine gelirsek; benim için biraz gözü yaşlı bitti. Bir kızın hayatta ilk güvendiği erkek babasıdır. Bir kez, sadece bir kez babasına güvenini kaybederse hayatı boyunca tanışacağı tüm erkeklere güvenini kaybeder. Hilal ve Cevdet arasında da böyle bir ilişki vardı. Hilal babasını kaybetmenin acısını onun yüzüne baka baka yaşadı. Biz de tam iki sezon onun ve Cevdet’in acısını izledik. Birbirini çok seven baba ve kızın nasıl kavuşamadığına şahit olduk. Ta ki Perşembe akşamına kadar! Hilal babasının kapısına dayandı ve arkadaşlarını öldürdüğü için ona silah çekti. İşte o anda babasının aslında Türkiye bayrağından hiç vazgeçmediğini öğrendi. Miray Daner duygularını gözünden öyle iyi fışkırtan bir oyuncu ki, ona kapılmamak elde değil. Halit Ergenç zaten bu konuda tartışmasız Türkiye’nin en iyi aktörlerinden biri. İkisi karşılıklı birbirine özlemle baktı ve ben de Hilal’le beraber ağlamaya başladım. Yapacak bir şey yok sulu gözlüyüm. Artık Cevdet’in yanında Hilal de var. Finale giden yolda aksiyon hızlanacaktır. Bu dizinin finalinde sanırım sadece ben değil, Türkiye ağlayacak.
Hürkuş haftaya sinemalarda!
Bu yaz sinemalarda hareket var. Geçen hafta Kral Şakir: Oyun Zamanı filmi vizyona girdi. Çocuklarınızın gerçekten çok eğleneceği bir film. Ben içimdeki çocuğu mutlu etmek için izledim. Oldukça da keyif aldım. Dün Bal Kaymak filmi vizyona girdi. Bu hafta onu da yazdım. Ailece izleyebileceğiniz, umutla gülümseyeceğiniz bir film. Onu da listenize alın derim. Sırada büyük prodüksiyonlu bir film var. Yönetmenliğini Kudret Sabancı’nın üstlendiği, Hilmi Cem İntepe, Gizem Karaca, Bora Akkaş, Miray Daner, Gurur Aydoğan ve Birol Üner’in rol aldığı Hürkuş: Göklerdeki Kahraman filmi 25 Mayıs’ta vizyona giriyor. Film; Vecihi Hürkuş’un iki sevdasını da beyaz perdeye taşıyor: Gökler, tayyare düşkünlüğü ve ayrı kaldığı eşi Hadiye Hanım. Filmin bir başka merak uyandıran kısmı ise efektleri. Çünkü 15 milyonluk bütçesi olduğu açıklanan film; Türk sinema tarihinde hava muharebelerinin en uzun gösterileceği sahnelerin olduğu film iddiasını taşıyor. Bunun için 82 tasarımcı tarafından özel efektler çalışılmış. 18 kişi süpervizörlük yapmış. Filmde Batman ve Superman filmlerinde kullanılan lazer tarama teknolojisi de yer alıyormuş. Teknik elbette çok önemli ama Vecihi Hürkuş’un hayatını nasıl anlattıkları benim için daha önemli. Film 25 Mayıs’ta vizyona giriyor. Bakalım, göklerin kahramanı sinemaya nasıl bir uçuş yapacak?
