UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

SEDA SAYAN'DAN, MURAT KARABOVA-DENİZ SEKİ AŞKINA İLK YORUM!..

Seda Sayan, Posta gazetesinden Oya Çınar’a çok özel açıklamalarda bulundu. Sayan, Murat Karabova-Deniz Seki aşkı hakkında da ilk kez yorum yaptı!

SEDA SAYAN'DAN, MURAT KARABOVA-DENİZ SEKİ AŞKINA İLK YORUM!..

İşte o röportaj:

Nasılsınız?

Valla şahaneyim! Hayatımın en güzel dönemindeyim. Hayallerimin 10 numara büyüğü geldi bana Allah’ımdan. Çocukken de böyle bir hayat istiyordum. O gecekonduda ne hayaller kurardım. Ama O bana hayallerimin de ötesinde bir hayat bahşetti. Başka türlü bir şey bu! Sağlığım yerinde. Sevdiklerim iyi. Daha ne isterim.

Doğduğunuz evden bahsediyorsunuz...

Evet. Eyüp’teydi evimiz. Tuvaleti dışarıdaydı. Gece tuvalete gideceğim zaman korkar, ablamı uyandırırdım. Genç kızlığım Kadırga’da geçti. Orası da ufak bir yerdi. Mahallemizde bir çeşme vardı, herkes suyunu oradan taşırdı. Bir şekerci vardı, herkes lokumunu oradan alırdı. Tüm esnaf beni çok severdi.

Güzel bir çocuk muydunuz?

Ben o kadar güzel değildim. Ablam güzeldi. Ben sarı, çiroz bir şeydim. Çok zayıftım. Rüzgar esse alıp götürürdü beni. Ama çenemle sevdirirdim kendimi. Kadere bakın ki yıllar sonra çenemle para kazanıyorum. Hahaha! 

Hiç o yokluğa isyan eder miydiniz?

Asla! Başka türlüsünü bilmiyordum ki. Herkesin hayatı bizim gibi sanıyordum. Fakirliğinden utanan bir çocuk değildim. Aksine dile getiren bir çocuktum. Mesela okulda bir yardım dağıtıldığında gider, “Efendim, biz de fakiriz, bizim de bu yardıma ihtiyacımız var. Ne güzel botlar veriyorsunuz. Bize de verin” derdim. Şimdi etrafıma bakıyorum, gençler utanıyor. Ya bu durumu saklıyor ya da fakirliğinden ötürü anne babayı suçluyorlar. “Sen doğurdun beni. Yapmak zorundasın. Almak zorundasın” diyerek isyan ettiklerini görüyorum. Çok üzülüyorum.

Siz hiç anne ve babanızdan bir şey istemediniz mi?

Gönlümden geçirsem de dile getirmezdim. Bilirdik çünkü babamızın parasının olmadığını. Belki de bu yüzden yıllar sonra yaptığım ‘Yetiş Bacım’ programı rekor kırdı. Çünkü oralardan geldim ben. O insanlarla empati kurabiliyorum.

Ve her yıl ‘Türkiye’nin en güvenilir insanları’ arasında ilk üçe giriyorsunuz. Politikaya atılsanız çok oy veren olur size sanki...

Çok istiyorlar ama ben düşünmüyorum. Adı üstünde, politika. Ben politik olamam ki. Son söyleyeceğimi en başta söylerim.

Sizi korkutan bir şey yok mu?

Yavrum ben farelerin içinde büyümüş bir kadınım. Neden korkacağım? Hiç unutmam, çocuğum daha... Bahçede minderin üstünde oturuyorum. Altımda yumuşak yumuşak bir şey kımıldıyor. Anneme seslendim, “Anne altımda bir şey kımıldıyor” diye. Meğer yılanmış. Annem korkusuz bir kadındı. Geldi yavaşça, “Sakın kımıldama” dedi. Yılanın kafasını tuttu, götürüp attı. Allah onu başımdan eksik etmesin. Ben de ona benzemişim. Allah’tan başka kimseden korkum olmaz benim.

Gerçekten göründüğünüz kadar mutlu musunuz?

İnan ki öyleyim. Etrafım da bilir. Uyanınca ayağımı yere bastığıma bile şükrederim. Hamdederek uyanırım. Yapamayabilirsin çünkü. Allah korusun. Elin tutmaz, ayağın tutmaz... Sevenlerime de diyorum. Kocanla kavga mı ettin, çık kahkaha at kız. Amaaan. Ölmeyecek miyiz! Değer mi yani. Çocukken de böyleydim. Hep özgüvenli, pozitif bir çocuktum. Şöhret olunca gelmedi bu hal bana.

Peki ilk flört, ilk aşk?

Bizim zamanımızda flört uzaktan uzağaydı yavrum. Uzaktan bakışınca aşık olduk sanıyorduk. Birbirimizi de öyle uyarırdık. “Falan çocuğa bakma, o şununla bakışıyor” derdik. Şimdi aşklar nasıl oldu baksana halimize... Benim sık sık evlenmem de bu yüzden. Flört etmeyi bilmiyorum ben.

Neden?

Düşünsene, öyle dar bir çevrede yaşıyorsun ki her şey yasak! Bir tane gazete alınıyordu, tüm kızlar elden ele dolaştırıyorduk onu. Nerede flört edeceksin? Birini görüp beğendiysem evlenmem lazım. Öyle zannediyordum. O yüzden altı kere evlendim.

Yoksa toplum kötü bakar duygusu mu bu?

Derinine inersek olabilir, evet. Aslına bakarsan bu da garip. Karşındaki 150 kişiyle flört ediyor, bir şey diyen yok. Flört etseydim benimkilerin de adı geçmeyecekti. Ama benimki kayıt altında ya, ha babam “Altı kere evlenen Seda Sayan” diye başlıyorlar. E, ne yapayım. Öbür türlüsünü bilmeyince ben de gidip gidip evlendim. Ama artık evlenmeyeceğim. Flört de etmeyeceğim, sevgilim olmayacak.

Bunu söylemeniz için erken değil mi?

Bilmiyorum. Böyle hissediyorum artık. Kendimi arkadaşlarıma adadım. Hepsi susamış bana. Kolumda çanta, arayana gidiyorum. Parti parti geziyorum. Hahaha! Tüm zamanımı onlara veriyorum artık. Bir de işin aslı Oğulcan da istemiyor, “Anne frene bas artık” dedi.

Rahatsız mı olmaya başladı?

Valla bilmiyorum. Eskiden karışmazdı ama artık, “Dikkat et anne” alarmları veriyor.

Oğlunuzun babası Sinan Engin ve ailesiyle yakınsınız. Kadınlar bazen birbirinden rahatsız olabilir oysa...

Sinan ile eşi Ayşe bizim ayrılığımızdan çok sonra evlendiler. Ayrılık sebebimiz o olmadığı için, öyle kadınsal duygularımız olmadı. Onun da benim de. O yüzden kızını da kızım gibi görüyorum. Oğlum da aynı zamanda onun oğlu. Geçen Oğulcan evini taşıdı, işlerden gidemedim. Ayşe yerleştirdi her şeyini düşün. Hiç kötü bir şey yaşanmamıştır aramızda bugüne kadar.

Oğulcan’ın kız arkadaşlarıyla da tanışıyor musunuz?

Ben hiç ‘cadı kayınvalide’ olmam. Hiç karışmam. Ama artık tanıştırmıyor. Çünkü kimi getirse çok seviyorum, “Ay ne tatlıymış oğlum, evlensene ” diyorum. Hahaha! O da getirmiyor artık. Bıktı benden.

Diyaloğunuz nasıl oğlunuzla?

Gurur duyuyorum evladımla. Etrafımdan da hep iyi şeyler duyuyorum. Bir kere çok vicdanlı bir çocuk. En önemlisi bu. Zaten artık her şeyimi ona teslim ettim. Bütün paramı o idare ediyor. Tüm sülale onun eline bakıyoruz. Ben de harçlığımı ondan alıyorum. Sürekli kontrol ediyor. Arada isyan ediyorum, “Olmaz böyle” diyorum. “Yok anne limitini aştın” diyor. Maşallah! Çok akıllı bir çocuk.

Aşıkken nasıl bir kadın oluyorsunuz?

Oğlak burcuyum, fena huylarım var. Pire için yorgan yakarım. Sezen’in şarkısındaki gibi, “Alırım başımı giderim efeler gibi hey!” durumum var. Mutsuzsam, kafam attıysa, ölsem de giderim. Ama bu da aslında sabırlı olduğumdan. Hep içime atarım, çat çat söylemem. Biriktiririm. Sonra da bir anda gemileri yakarım.

Yaş aldıkça esnek olmadınız mı?

Yok anam, kimse değişmez. Yine olsa yine aynısını yaparım. Ama büyük konuşmamayı öğrendim. Öyle, “Kimse bana karışamaz” gibi lafları etmeyi bıraktım.

Murat Karabova ile ilişkiniz...

Zaten başlamamıştı ki. Sadece birbirimizi tanımaya çalışıyorduk. Olmadı. Ama severim. Kimseye zararı olmayacak, dürüst bir insandır. Hatta Deniz Seki ile haberi çıkınca ilk Deniz’i ben aradım tebrik ettim.

Yine ilgi gösterenler vardır size... Kimseye şans vermeyecek misiniz?

Yoo, ilgi de yok. Acaba var da ben mi göremiyorum kız yoksa? Allah allah... Hiç duymuyorum bu ara. Acaba çekiniyorlar mı benden! Taliplerim azaldı. Hahaha!

Hiç aldatıldınız mı?

Aldatılmışımdır ama hiç suçüstü yakalamadım. Karda yürüyorlar izlerini belli etmiyorlar. Korkuyorlar tabii. Serde Kadırgalılık var. Ben adamı ne yaparım biliyor musun sen!

Ne yaparsınız?

Deli yaşlarımda olsa fena şeyler yapardım. Ama artık çeker giderim herhalde.

Şiddet gördünüz mü?

Babamdan çok dayak yedik çocukken. Ama ailede en az ben yemişimdir. Büyük abim ve annem şiddet gördü daha çok. Ben genelde hep çalıştığım ve dışarıda olduğum için yırtıyordum dayaktan. Babam dışında bir erkekten şiddet görmedim. Zaten istesek bu adamları döveriz biz biliyor musun! Allah bize o gücü vermiş. Biz doğuruyoruz onları be! Bizim içimizden çıkıyorlar. Bunları mı dövemeyeceğiz? Ama şiddet güzel bir şey değil tabii.

Bir erkeğe şiddet uyguladınız mı?

Kendine el kaldırmadıysam da arabasına falan zarar vermişimdir. Öyle kızsal şeyler yaptım.

Nasıl erkeklerden hoşlanıyorsunuz?

Beni enayi yerine koymayacak. Yalan söylemeyecek. Çalışkan olacak. İsterse simit satsın. Bir ‘inşaatçılar’ lafı ettim, onu bile yanlış anladılar. Ben zaten inşaatlarda çalışan bir babanın kızıyım. “Aşağıladı” dediler. Bana normal geliyor. Onlara anormal geldiğine göre aslında onlar aşağılamış oluyor. Niye ya? Ayakkabı da boyayabilir. O erkek değil mi? Onun hisleri yok mu?

Gerçekten aşık olur musunuz?

E, baksana aşık olduğum adamlara. Hangisi holding sahibiydi? Hiç duydun mu Seda Sayan’ın zengin bir adamla birlikte olduğunu. Hiç öyle ‘Seda Sayan gibi’ evlenmedim. Hep normal bir kadının yapacağı evlilikler yaptım.

Fiziksel olarak aradığınız şeyler yok mu?

Ellerine ve ayaklarına bakarım. Güzel elli, güzel ayaklı adam severim ben. Bir de ayakkabı önemli. Ona da bakarım.

Kıskançlıklarınız var mıdır?

Hiç sevmem. Kıskançlık felaket getirir. Hele öyle telefon karıştırmalar falan... Ben yapmam, kimse de benimkini karıştıramaz. Dışarıdan dominant görünüyorum ama öyle bunaltmam kimseyi. O da beni bunaltmasın.

Yıldırım aşkına inanır mısınız?

İnanıyorum. Yaşamadım ama inandığım bir şey. Keşke olsa. Bırakmam peşini.

Nasıl? Hiç ‘cool’ olmaz mısınız?

Yok be! Ben hiç cool takılan bir kadın değilim. Hemen belli ederim duygularımı. Pazarda gezen, bakkala giden kadınım ben.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERseda sayan  murat karabova  deniz seki