SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET
Aile dostu dizi nasıl olur?
Ev ahalisi, ‘Yasak Elma’yı izlerken masanın etrafında oturan üç bilinmezi konuşuyordu: Zehra, Erim ve Lila... Halit’in üç ayrı eşinden, üç ayrı çocuğu var. Şimdi yeni ve en genç cici anne geliyor, Yıldız... Masada oturanların ikisiyle aynı kuşaktan... Bu üç çocuğun ikisinin annesi biliniyor. Lila, Zerrin’nin kızı, Erim Ender’in oğlu... Ender, uzun süredir kardeşiyle tek göz odada kalıyor. Gündüz fakir, gece zengin havalarında olan Ender, her daim hareket halinde... Zerrin’le ittifak yaptı, taze gelin Yıldız’a karşı... ‘İttifak’lar çok moda... Eskiden ‘cephe’ diye söz edilirdi. Zengin dizilerin çapkınlarının meslek tercihleri, estetik cerrahlık... Galiba gerçek hayatta da böyle... Estetikçi Sinan, Ender’i kafaya almıştı, sırada Halit’in büyük kızı Zehra var. Bir de Yıldız’la Zeynep’in anneleri de ortaya çıktı. Bütün milletin dönüp dolaşıp geldiği nokta, Halit’in paraları...
‘Aile salonumuz vardır’ durumu
Bizim gazetede geçtiğimiz pazartesi Önder Yılmaz imzalı ‘Aile dostu yapımlara reklam teşviki verilsin’ diye bir haber vardı. TBMM’nin ‘izdivaç programları’ raporunda yer alan öneriler paketiyle ilgili...
Yukarıdaki dizimiz aile dostu mu? Evlilik bol miktarda... Biri bitiyor, biri başlıyor.
Müessese el değiştiriyor, son bulmuyor ve süreklilik arz ediyor. Aile salonu mevcut. Salona giren çıkan bol. Rapor, ‘steril aile’den bahsediyor. ‘Çocuklar Duymasın’ öyleydi, baktı ‘ilgi’ azaldı Haluk sevgili yaptı icabında... ‘Seksenler’, son dönemdeki en çarpıcı örnek galiba bu rapora... Yoksa o yıllar mı böyleydi? ‘İkinci Bahar’ sonra, ‘Yedi Tepe İstanbul’ ve ‘Mahallenin Muhtarları’... TRT, “Ben yapıyorum aile dizisini” diyor. ‘Kalk Gidelim’ idare ediyor, ‘Aslan Ailem’ pek kıvamda değil... ‘Yasak Elma’, geliri yeterli olmayan, hatta muhafazakâr kategorinin listesinde dördüncü sırada izlenme oranlarında... Şöyle diyelim, ‘alengirli ilişkiler ailesi’yle ‘saf ve temiz aile’ arasını bulup, buna ‘mizah’ katabilen diziler yapılırsa, ‘aile dostu’ kavramı yerini bulmuş olur.
‘8. GÜN’ FIRSATI TEPTİ
Türkiye bir nevi ‘komplo teorisi’ cenneti... ‘8. Gün’ dizisi komplolar üzerine kurulu ve zengin kadrosuyla farklılık yaratır diye düşünenlerdendim. Bizim izleyici profilini mi sarmadı? Senaryo mu açamadı? Değişik görüşler var. Final yaptı ve “Farklı bir konuyu işledim, olmadı” dedi. Bir daha deneme yapılır mı? Bilemiyorum.
MESUT YAR-POSTA
İftardayız mı izleyeceğiz?
“Yemekteyiz” programının akıbetini merak ediyorum. İki aylık bir aradan söz ediliyordu. Sanırım önümüzdeki haftanın başında o tatil gündeme gelebilir...
Malum Ramazan ayı geliyor ve programın yayın saati iftar saatinden önce olduğu için yarışmacılar çorbayı kaşıklayıp birbirlerine çemkirmek hattına giremeyecekler. Hal böyle olunca iki seçenek var; programa erken tatil yaptırmak, bir. Formatı bir parça değiştirip iftar sonrasına denk getirmek, iki...
İkinci şık Survivor bu hızla giderken bir parça zor. O yüzden çare ilk seçeneğe kilitleniyor...
Prime time diliminde magazin mi?
Ve Show TV, perşembe akşamları için dizi sevdasından vazgeçerek miladına döndü diyebiliriz. Bu perşembe gecesi ekranın en eski magazin işlerinden “Hey Canlı” yine yayında olacak...
Gece 22.00 magazin izlemek için ideal bir saat mi, o düşünülür elbette. Çünkü hemen her ana akım kanalda gündüz saatleri magazin işleriyle dolu. Kimi polemikler üzerinden tartışma programı, kimiyse bildiğin kesintisiz magazin bülteni...
Bu yüzden “Hey Canlı” belki güldür güldür güldüremeyecek kanalın yüzünü. Ama alternatif gece ekranı arayışına eskilerden bir “yeni” soluk getirecek. Takip edip göreceğiz bakalım...
ADA ŞENLENECEK!
Aleyna Tilki “Survivor” adasına gidiyor. Son yılların en çok konuşulan ismi olan genç star birleşme partisinde şarkı söyleyecek...
Saba Tümer “Anlat Bakalım” ile yarıştıracak savaşçıları. Yeni damat olan İbrahim Büyükak da orada olacak. Acun, parti etkinliklerinde “Survivor” dışı isimleri de yarıştırma niyetinde...
Kabul etmek lazım ki bu yıl farklı bir format çıktı ortaya. Yarışmaysa yarışma, rekabetse keza. Üstüne bir de curcuna. Tam bir seyirlik oldu yarışma!
Eşkiya'dan Bal Kaymak'a...
“Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” dizisinin yönetmeni Onur Tan önümüzdeki hafta “Bal Kaymak” isimli filmiyle beyazperde sevdalılarının karşısına çıkıyor...
Filmin hikayesi kadar çekildiği Balkan coğrafyası da etkileyici. Daha da önemlisi filmin kadrosu elbette. Kadronun neredeyse tamamı “Eşkıya” dizisinden seçilmiş. Eh usta yönetmenin kadrajında hazır olan isimler hepsi...
Tarık Ünlüoğlu’ndan Sabina Toziye’ye, Kenan Çoban’dan Yunus Emre Yıldırımer’e kadar kuvvetli bir kadrosu var. Makedonya manzaralarının yanı sıra merak ettiğim en büyük ayrıntı Abdülhey karakterinden bu yana aksiyon hattından hiç çıkmayan Kenan Çoban’ın filmde ilk kez çok farklı bir karaktere nasıl hayat verdiği...
Birlikte sahne aldığı oyuncular “efsane” diyor. Hal böyle olunca filme gitmek için “elde bir” nedenim oluyor. Gişesi bol olsun!
DİRİLİŞ'TEN SIZAN O FOTOĞRAF
“Diriliş Ertuğrul” setinden sızan fotoğraf ortalığı karıştırdı. Ertuğrul Gazi’yi oynayan Engin Altan Düzyatan makyajla yaşlandırılmıştı...
Fotoğrafa bakarak gördüğüm en iyi plastik makyaj olduğunu geçirdim içimden. Bir de gerçekler vardı tabii. İşin sürprizi kaçsa da Düzyatan gelecek yıl karşımıza Ertuğrul Bey’in yaşlanmış haliyle çıkacaktı. Keza dizi “Diriliş Osman Bey” ismiyle yoluna devam edecekti...
Bu iki sürpriz de gün ışığına çıkan gelişmeler olarak cebe girdi. Şimdi en büyük soru önümüzdeki sezon kimin Osman Gazi karakterine can vereceği? Bunu da sanırım biz bir şekilde öğrenip notunu düşeceğiz bu sayfaya...
alternatif ekran yükseliyor
Anlık ölçülen kanallar arasına TLC ile D-Max de katıldı. Hal böyle olunca izleyicinin alternatif programlara artan eğilimleri de ortaya çıkmış oldu...
TLC, ilk 100 program listesine iki haneli sayıda program sokabiliyor. Emlaktan tutun da kilo sorununa kadar bir sürü farklı iş var bu kategoride. Aynı şekilde erkek izleyici ağırlıklı D-Max de zengin içerikleriyle kendine listede yer buluyor. Ana akım kanalların giderek uzaklaştığı alternatif ekran rakamlarla gücünü ortaya koymaya başladı. Biz hâlâ takılalım dizilerin dümen suyuna. Peh!
MEVLÜT TEZEL-SABAH
Naim’e de mezarda rahat yok
Sekai Mori, Naim Süleymanoğlu'nun kızı olduğunu kanıtlamak için hukuki süreç başlatmıştı. Naim'in 1988 Seul Olimpiyatları sırasında tanıştığı Japon gazeteci Kyoko Mori'nin dünyaya getirdiği öne sürülen Sekai, Türkiye'de avukatlara vekalet vererek ünlü haltercinin babası olduğunun tespitini istedi. Sekai, haltercinin yasal mirasçıları olan üç çocuğuna babalık davası dava açtı. 4 Temmuz'da Naim'in mezarı açılarak, DNA ve doku örnekleri alınacak.
Cem Karaca, Bedri Koraman, Naim Süleymanoğlu vs. birçok ünlüye mezarda da rahat yok. Ama bu durum biraz da onların hatasından kaynaklanıyor. Örneğin Sekai'nin Naim'in kızı olduğu efsanesi halterci yaşarken de yazılıp çizilmişti. Sekai'nin mirastan pay isteyeceği belliydi. Keşke Naim sağlığında her şeyi netleştirseydi.
Bence mezar açılmasını önleme vazifesi önce rahmetli olan kişiye düşüyor. Öncelikle bir insan, yaşadığı dönemde babalık davası açılmasına neden olacak bir işe kalkışmamalı. Kalkışırsa da ileride mezarının açılabileceğini düşünüp önlemini almalı. İşin içine miras girdi mi, insanların gözü paradan başka bir şey görmüyor. Mezarınızdaki huzur kimsenin umurunda olmuyor!
Gerçekten doğal mı?
Dikkat ediyor musunuz; marketten aldığımız birçok ürününün üstünde doğal yazıyor. Örneğin yoğurt ve paket UHT süt ürünlerinin üzerinde de doğal yazıyor. GDO'lu yemlerle beslenen hayvanların sütünden elde edilen yoğurt, UHT süt, ne kadar doğal olabilir ki? İçinde birçok kimyasal madde bulunan bisküvilerin üzerinde de doğal yazıyor. Peki, bu ürünler gerçekten doğal mı?
İşte bu soruya yanıt arayanlar, change.org'ta 'Doğal teriminin pazarlama malzemesi olarak kullanılması yasaklansın' diye bir imza kampanyası başlattılar. Özetle şöyle diyorlar:
'Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği Hakkında Kılavuz'un içeriğindeki 'doğal' ve aynı anlama gelen 'tabii', 'natürel' ve 'natural' terimlerinin izin verilen kullanım esasları, tüketicide sağlıklı, müdahale edilmemiş ürün algısı yaratarak tüketiciyi yanıltabilecek ve organik tarım açısından haksız rekabete yol açabilecek koşullar içeriyor…
Türk Dil Kurumu'na göre; doğal; doğada olan, doğada bulunan, doğada rastlandığı gibi, doğaya uygun olan, doğa güçlerine, kurallarına uyan, tabii, natürel, kendiliğinden olan, insan eliyle yapılmamış, yapay karşıtı anlamlarına geliyor. Tüketici algısına daha yakın olan bu tanıma göre, endüstriyel koşullarda üretilmiş hiçbir gıdanın doğal olması mümkün değil ve bu şekilde etiketlenmiş gıdalar tüketicide sağlıklı, müdahale edilmemiş, hatta organik ürün algısı yaratabiliyor.'
Özetle doğal terimi pazarlama malzemesi olarak kullanılmamalı, kullanılacaksa da gerçekten doğal olan ürünlerde kullanılmalı!
Serhat’ın anları
Fenerbahçe'nin eski golcüsü Serhat Akın'ın twitch videolarını izliyor musunuz? Serhat elinde tespih, ağzında nargile anılarını anlatıyor. İşte o anılardan bazıları:
"Bir gün Sefa Kalya (Fenerbahçe'nin rahmetli amigosu) ile bir kafede buluşacaktık. 'Abi hayrola, sen tek takılır mısın?' dedim. 'Biz mafya mıyız, tek başıma takılıyorum herhalde' dedi. Sonrasında 'Ben derneğe geçiyorum, gelirsiniz' dedi, o kalktı, bütün kafe birlikte kalktı."
"Konya ile kupa maçı oynuyoruz. Ben oynamıyorum. Konya 2'nci ligde. Takım ateş ediyor. 25 tane falan atacağız herhalde. Kahvaltı yapıyoruz. Başkan bir geldi, 'Pendik maçını unutmayın' dedi. Hayda! Birader boğazımda lokma! Yanımda Revivo, Rapaic oturuyor, diyorlar ki 'Pendik maçı ne?' Ben nasıl anlatacağım adamlara. Rüştü abi de masada. Sopa çektiririm hesabı şekil verdi başkan. Maça bir çıktık. 1-0 kaybettik."
Serhat’ın anları
Fenerbahçe'nin eski golcüsü Serhat Akın'ın twitch videolarını izliyor musunuz? Serhat elinde tespih, ağzında nargile anılarını anlatıyor. İşte o anılardan bazıları:
"Bir gün Sefa Kalya (Fenerbahçe'nin rahmetli amigosu) ile bir kafede buluşacaktık. 'Abi hayrola, sen tek takılır mısın?' dedim. 'Biz mafya mıyız, tek başıma takılıyorum herhalde' dedi. Sonrasında 'Ben derneğe geçiyorum, gelirsiniz' dedi, o kalktı, bütün kafe birlikte kalktı."
"Konya ile kupa maçı oynuyoruz. Ben oynamıyorum. Konya 2'nci ligde. Takım ateş ediyor. 25 tane falan atacağız herhalde. Kahvaltı yapıyoruz. Başkan bir geldi, 'Pendik maçını unutmayın' dedi. Hayda! Birader boğazımda lokma! Yanımda Revivo, Rapaic oturuyor, diyorlar ki 'Pendik maçı ne?' Ben nasıl anlatacağım adamlara. Rüştü abi de masada. Sopa çektiririm hesabı şekil verdi başkan. Maça bir çıktık. 1-0 kaybettik."
