ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET
5 yılda kaç TV kanalı kapandı?
Türkiye Radyo ve Televizyon Yayıncıları Birliği’nin (RATEM) 2018 Sektör Raporu ilginç verilerle dolu.
RTÜK’ten alınan resmi rakamlar ışığında hazırlanan rapor, Türkiye’deki radyo ve televizyonların MR’ı gibi... Her şey bütün çıplaklığıyla ortada...
Bölgesel televizyonların hali içler acısı.
Türkiye’de bölgesel yayın yapan 12 TV kanalı var. Bunlardan sadece birinin değil, 12’sinin yıllık toplam reklam geliri 6 bin TL civarında... Kanal başına düşen yıllık gelir 500 TL... Boz boz harca!
RTÜK’ten lisans alan TV’ler arasında sayısal olarak en yüksek pay, yüzde 51 ile uydu kanallarının. 51 uydu kanalının reklam pastasından aldıkları paysa 15. Türkiye’deki TV kanallarının yüzde 22’si yerel, onların da reklam pastasından aldıkları toplam pay yüzde 2... İşin en dramatik yanı da şu: 2017’de 3 milyar 633 bin TL olan televizyon dünyasının toplam reklam gelirinin yüzde 83’ünü 19 ulusal kanal paylaştı. TV’lerin reklam geliri bir önceki yıla oranla yüzde 8 artmasına rağmen ulusal kanalların çoğu zararda.
Sürekli zarar eden ticari kuruluşların uzun soluklu yaşaması olanaksız. Bu yüzdendir ki, son beş yılda kapanan televizyon kanalı sayısı 54’ü buldu.
2013’te Türkiye’de 250 TV kanalı vardı. Bunların 210’u yerel, 15’i bölgesel ve 25’i ulusaldı.
RTÜK’ün verilerine göre bugün Türkiye’de 166’sı yerel, 12’si bölgesel ve 19’u ulusal olmak üzere toplam televizyon kanal sayısı, 196...
CEREN HİNDİSTAN DAVASININ İÇYÜZÜ
Kızı Arya’nın kanser tedavisi gördüğü Memorial Şişli Hastanesi’yle oyuncu Ceren Hindistan arasındaki ihtilaf, hasta hakları açısından önemli.
Memorial doktorlarının iddiası şu:
“Ceren Hindistan, hayati riski olan Arya’nın tedavi sürecini yarıda kesti.”
Oyuncu ise kızının kanser tedavisinin bittiğini ve sağlığına kavuştuğunu söyledi.
Konu yargıya intikal ettiği için bu saatten sonra kimin haklı, kimin haksız olduğuna karar verecek olan merci; mahkeme...
İlk duruşmadan sonra Hindistan, sosyal medya hesabından hastaneye yönelik suçlamalarda bulununca Meromial’ın yönetimi, oyuncu hakkında hukuki işlem başlatacaklarını açıkladı.
‘Söylemezsem Olmaz’da konuyu iki kez ele aldıktan sonra izleyicilerden gelen yorumlar arasında, hastanenin Ceren Hindistan’ı niye mahkemeye verdiği de vardı.
Soruyu ilettiğim Memorial Şişli Hastane yetkililerinin söylediği özetle şu:
“Sağlık mevzuatında yapılan değişiklikten sonra, hayati riski olan çocuklarının tedavisini yarıda keserek alan aileler hakkında yargıya bildirim mecburi.”
Aile Mahkemesi’nin anne hakkında dava açmasının sebebi de bu... Yasa gereği bildirimi yapan hastane, ama davayı açan savcı...
ÜZGÜNÜM HINCAL ABİ
Hıncal Uluç, “Gazetemden seçmeler ve notlarım!” başlıklı yazısını şöyle bitirmiş:
“Peki, nerede nasıl izleyeceğiz Sema’yı?”
Hıncal Abi’nin bahsettiği Sema, liseler arası müzik yarışmasının birincisi Sema Nur Alan...
Üzgünüm Hınca Abi, sadece yeni yeteneklerine değil, profesyonellerine bile şarkılarını tanıtacakları alan kalmadı.
Şarkıcıların geniş kitlelere ulaşacakları en büyük mecra televizyon. 19 ulusal kanal arasında şarkıcıları konuk eden reytingi yüksek tek şov programı var, o da Beyazıt Öztürk’ün ‘Beyaz Show’u... Bu şansı olmayanların parçalarını tanıtabilecekleri tek mecra internet. O alanın da gücü bu kadar.
Üzgünüm Hıncal Abi, yazılarımda ‘değişmesi şart’ diye defalarca dikkat çektiğim tablo bu. Liseli Sema’nın çıkıp, yeteneğini sergileyeceği program yok 19 ulusal ‘dizi kanalı’nda! TV dünyasında radikal değişimler başladı ama... Yakında yer açılacak, dizi dışındaki yapımlara...
GÜNÜN SÖZÜ
Dünyanın gösterişli halleri, yapmacık çıkarcı insanları çekmiyor dikkatimi. Bana bir parça, yüreği güzel, samimi insanlar lazım. (Maksim Gorki)
SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET
Beklenen ilgi nedir?
Hülya Avşar’ın ‘Selfi’ filmi, beklediği ilgiyi görmemiş. Bin 302 kişi izlemiş. Haberler böyleydi. Bu rakamlar ve ‘gişe’ işleri, ‘görsel başarı’yla eş değer tutulmamalı. Projelerin beğeni haliyle, ‘iyi film, iyi oyunculuk’ kıstasları karşılaştırılmamalı... Bunu bir kenara koyduktan sonra, Hülya Avşar örneğine gelelim... Avşar’ın ‘bilinirlilik’ oranıyla, ‘izlenilirlik’ oranları farklılık gösteriyor. Bunun da en belirgin örnekleri oynadığı dizilerdir. 2001’deki ‘Savunma’ 13 bölüm sonra ATV’de final yaptı. Yapım, Rutkay Aziz’le başroldeydi ve Nuran Devres’in kaleminden çıkmıştı. İddialı bir kadro vardı ve kurgusuyla dikkat çekiciydi. Başarılı avukat Şahnaz (Hülya Avşar), zor ve gizemli davaları, avukat eşi ve yardımcılarıyla çözmek için uğraş veriyordu. Anlaşılamayan ve bekleneni veremeyen proje olarak tarihe geçti. 2004’te ‘Kadın İsterse’ çekildi. Yine iddialı bir kadro ve Birol Güven imzası vardı. Cihan Ünal, Zerrin Sümer, Deniz Çakır, Derya Baykal, Kazım Akşar, Burçin Terzioğlu, Vildan Atasever, Ömür Arpacı, Turan Özdemir ve Özge Özberk, dizinin ekibiydi. Star TV’de başlamış, ikinci sezonunda Show TV’ye geçmiş ve 2006 Haziran’da final yapmıştı. Fena sayılmayacak bir zaman dilimi... 52 bölüm oynadı toplamda...
Ömrü kısa, acısı büyük oldu
Avşar’ın, doğulu bir aşiret reisi olan babasının öldürülmesinden sonra İstanbul’a gelerek, şirketlerin başına geçen hırslı bir kadını, Selma Güneri’nin de onun annesini canlandırdığı ‘Zümrüt’, 2004’te Kanal D’de yayınlanmıştı. Müşfik Kenter, Ragıp Savaş ve Şemsi İnkaya gibi isimler vardı dizide... Zümrüt’ün hikayesine çok inandığını ve o yüzden uzun bir aradan sonra dizi setlerine geri döndüğünü söylemişti sanatçı... Altı bölüm yayınlandı. Rol arkadaşı İsmail Hakkı Sunat’ın cinayete kurban gitmesi, Avşar için unutamadığı acı bir anı oldu.
Devamı kısa sürdü
‘Kadın İsterse’nin devamı olarak çekilen ‘Kadın Severse’ dizisinde de (2006) beklenen olmadı. ATV’de önce pazartesi günü ‘İki Aile’ ve ‘Beyaz Gelincik’ gibi diziler arasında yer aldı. Olmadı, gün değişikliğine gidildi. Yedi bölüm sonra, yayından kaldırıldı.
Safiye Sultan’a ne oldu?
‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’de Safiye Sultan olarak 10 yıl sonra ekrandaydı.
Avşar, dört bölüm oynadı. Dizi, aşağılara doğru bir gidiş içindeydi. Yani, oyuncunun filminin izlenme oranlarının düşük olması, sürpriz değil.
MEVLÜT TEZEL-SABAH
Magazinde çıta tartışması
Fahriye Evcen ile eşi Burak Özçivit'in tatil için gittikleri Güney Afrika'nın Cape Town şehrinde Cheetah Outreach'de (Çitaları Yaşatma ve Kurtarma Parkı) uyuşturulmuş bir çita ile çektirdiği fotoğraf tepki çekti.
Takipçileri, 'Siz resim çekileceksiniz diye zavallı hayvanı ne hale getirmişler' diye yazınca Evcen de uyutulmuş çita ile çekildiği kareyi yoruma kapadı.
Ziyaretçilerden elde edilen gelirin çitaları korumak için kullanıldığı bu parkta çitalara zarar verileceğini tahmin etmiyorum. Ancak parktaki uygulamanın ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Eğer her ziyaretçi grup için çitalar uyutuluyorsa bu büyük skandal!
Keşke Evcen ve Özçivit, çitayı uzaktan sevselermiş.
Hayvanseverler bu konulara çok duyarlı. Sosyal medyada bir fotoğraf paylaşırken 40 kere düşünmek gerek!
Terim’in tazminatı
Mahkeme, Türkiye Futbol Federasyonu'nun, Fatih Terim'e, sözleşmesini haksız yere fesettiği gerekçesiyle yaklaşık 9 Milyon lira tazminat ödemesine karar verdi.
Bu karar kimseyi şaşırtmamalı; ortada bir sözleşme ve cezai şartlar var.
Federasyon sözleşmeyi feshettiği anda bu cezayı ödeyeceğini bilmiyor muydu? Tazminatı almak Terim'in hakkıydı ama alacağı para o kadar çok konuşuldu ki, toplumda ünlü teknik adama karşı bir tepki oluştu. Umarım Terim bu davayı sırf haklı olduğunu kanıtlamak için açmıştır ve kazandığı tazminatı bir yardım kuruluşuna bağışlar.
Hata rejinin
TGRT haber sunucusu Ela Rumeysa Cebeci, TSK'nın Güneydoğu'da PKK terör örgütüne yönelik yaptığı operasyonu anlatan haberleri sundu. Reji ekibinin haberle ilgili görüntüleri vermeye başladığını düşünen haber sunucusu, eline cep telefonunu aldı ve kahkahalar ile gülmeye başladı.
Görüntüsünün canlı yayına aktarıldığını fark edince hemen kendini toparladı ama ortaya üstteki görüntü çıktı. Canlı yayının ciddiyetsizliği kaldırmayacağını bir kez daha görmüş olduk. Ancak bu vakada asıl hata rejinin. Sunucu ne bilsin o an görüntüsünün ekranda olduğunu. Haber aralarında put gibi duran sunucu yok desek yeridir.
Kimi iftarını açar, kimi rejiyle konuşur, şakalaşır, bir sonraki haberin detaylarına bakar.
Allah'tan ekrana yansıyan, şehit haberi değildi!
Kariyer mi, çocuk mu?
Ünlü oyuncu Özge Özpirinçci, 2 yaşındaki yeğenini istismar eden bakıcısının yakalanıp adalet önünde hesap vermesi için sosyal medyadan yardım istedi.
İstismarcı bakıcının kaçtığını belirten Özpirinçci, hesabından bakıcı kadının bir erkekle birlikte çekilmiş fotoğrafını paylaştı.
Özpirinçci'nin yardım istemesi gayet doğal ama paylaştığı fotoğrafta bakıcının yanındaki erkeğin yüzünü kapatmalıydı. Çocuk istismarı gibi ciddi bir suçta kimse haksız yere töhmet altında bırakılmamalı. Umarım bakıcı yakalanır ve eğer suçluysa cezasını çeker.
Çocuk bakıcılarının vukuatlarına dair birçok haber izliyoruz. Gerçekten güvenebileceğiniz bakıcı bulmak zor. Eve kamera koymak da fayda etmiyor. Evde mutlaka kameraların göremeyeceği kör noktalar olabiliyor ya da yapmak isteyen yapacağını yapar ve anlaşılınca kaçar.
Yani kamera, çocukların istismara uğramasını ya da dayak yemesini engellemez.
Bence maddi durumu iyi olanlar çocukların, bakıcılara emanet etme riskine girmemeli ya da bakıcının yanında mutlaka akrabalardan bir büyük bulunmalı. Kariyer mi, yoksa çocuk mu daha önemli? Kariyer bekleyebilir ama bir çocuğun cinsel istismara maruz kalmasının telafisi yok! Ne yazık ki, bu acımasız dünyada 'Çocuk da yaparım, kariyer de' sloganı sadece reklamlarda geçerli!
