UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

SİNA KOLOĞLU: "KLİŞELEŞMİŞ ‘SEN BENİM OĞLUMSUN’ HİKAYELERİ!.."

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

SİNA KOLOĞLU: "KLİŞELEŞMİŞ ‘SEN BENİM OĞLUMSUN’ HİKAYELERİ!.."

ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET

‘SELFİ’NİN GİŞESİ DEĞİL ANLATTIKLARI ÖNEMLİ

Cuma vizyona giren filmlerin üç günde ne kadar seyredildikleri öğleden sonra belli olacak.

Medyanın hangi filmin gişesine dikkat çekeceğini, ne tür başlıklar atacağını şimdiden açıklayayım.

Hülya Avşar’ın “Selfi”si… Hafta sonu “Selfi”yi izledim. “Selfi” film değil, bir otobiyografi…

“Selfi” sinemada iş yapmayınca Avşar’ın zarar edeceğini sananlar olabilir. Sanatçı, filmini aylar önceden Star TV ve Puhu TV’ye satıp, masrafını çoktan çıkardı.

Avşar da zaten bu filmi, gişeden para kazanmak için değil, kendini anlatmak amacıyla yaptı ve başarılı da oldu… 

Türkiye Güzeli seçilip, 16 yaşında başından bir evlilik geçtiği için tacı geri alındığından bu yana Avşar’ı iş gereği yakından takip eden biri olarak “Selfi”den birçok şey öğrendim. 

Çünkü “Selfi”, “Her şeyini bildiğim Hülya Avşar’ın otobiyografisini niye izleyeyim?” önyargısından kurtulup, filmi izlemeye giden herkesin bir şeyler alabileceği bir film.

“Selfi”nin başından sonuna kadar Avşar’ın dikkat çektiği değerlerin başında aile, annelik ve çocuk yetiştirme var.

Şov dünyasında marka olmak isteyenlerin  de alacagi  çok ders var “Selfi”de…

Avşar, bunca yıl nasıl gündemde kaldığını, bankacıların parasını değerlendirmek isteyenlere tavsiye ettiği “Yatırım sepeti”ni örnek alarak kendine nasıl bir kariyer planladığını ilk kez açıkladı.

Avşar “Selfi”de, Helin Avşar’ın kız kardeşi değil, kızı olduğu iddialarına da yanıt verdi: “Üzgünüm, değil.”

TAM 18 YIL ADLİ EMANETTE KALAN OKUL YAKACAKLARI

Yıl 2002…  Soğuk bir kış günü… Olay yeri Bilecik’in merkezindeki bir ilköğretim okulu… Paydos zili çalınca öğrenciler evlerine koşar.

Son öğrenci okulu terk ettikten sonra görevlinin biri, el arabasına doldurduğu odun ve kömürleri el arabasına doldurup, evinin yolunu tutar.

İhbar üzerine etrafta gizlenen polisler ortaya çıkar, el arabasına el koyup, müstahdemi gözaltına alır.

Devletin okuldaki öğrenciler ve öğretmenleri ısıtmak amacıyla gönderdiği kamu malını kişisel çıkar için kullanmayı alışkanlık haline getiren görevli, mahkemeye sevk edilir.

İşten çıkarılan müstahdem, altı yıl süren yargılama sonunda para cezasına çarptırılır.

Olay yargıya intikal ettikten sonra mahkemenin adli emanete aldığı el arabası, içindeki odun ve kömürlerin akıbeti ne mi oldu?

Tam “Aziz Nesin’lik”, üstüne şahane bir kara mizah filmi çekilecek serüven başladı.

2002’de el konulan ilköğretim okulunun el arabası, odun ve kömürleri şayet nakliye için bir araç bulunursa bugün adli emanetten alınıp, çalındıkları yere nakledilecek.

2008’de biten bir davanın adli emanetteki el arabası, odun ve kömürleri bugüne kadar niye iade edilmedi?

Cuma günü bir iş için gittiğim Bilecik  Adliyesi’nde anlatılanlardan anladığım Asliye Ceza hakimleri dosyayı ele almadıklarından tam 18 yıl adli emanette bekledi, ilkokulun yakacakları…

GÜNÜN SÖZÜ

Çağımızın en büyük sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptallar küstahça kendinden emindir. (Bertrand Russel)

 

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

‘SEN BENİM OĞLUMSUN’ HİKAYELERİ

'Adı Zehra' dizisinde Nadir Yaman (Hakkı Ergök), hastanede yatakta, millet etrafında. Böyle olunca zaten ‘bir sırrı paylaşacağı’ gün gibi aşikar. “Şule’yle bunca yıldır bir sırrı paylaşıyoruz. Uzun yıllardır ilişki yaşıyorduk. Sen Serkan’la kardeşsin.” Neden sakladılar? Bir zarar gelmesin diye.

Şimdi hepsi sakallı, bıyıklı koca herif olduklarından, söylemek için uygun zamandır. Her daim geçerlidir bu formül, izleyici nezninde heyecan ve ilgiyi artırır. Meksika ve Brezilya dizilerinin vazgeçilmezidir. ‘Esteban senin baban’ formülü de diyebiliriz. Bir tık öteye gidiyor, Nadir Bey, “Seninle evlenmek istiyorum Şule” diyor. Genco, Serkan, Şule, Zehra ve Ceren için kartlar yeniden açılacak filan. ‘Yahu izleyicinin zevkine uygun her numarayı yapıyoruz, artık bizi görün’ diye sesleniyor dizi. Gerçi yayınlandığı cumartesi, izlenme oranları genelde düşük. Ama işte diyorlar ya, ‘Yüzde 5 alacaksın’ diye. Bakalım bu hikaye diziye ilgi ve alakayı artıracak mı?

‘CEMAL’İ ATAMADIM, SİZİ ATTIM’

Kanal D’nin dizisi ‘İnsanlık Suçu’nda Gökhan, yakışıklı patron oğlu. Ev ahalisi, “Mankenlik yaptı mı çünkü öyle yürüyor” dedi. Halbuki ‘Survivor’ın bizlere kazandırdığı bir şöhrete sahip. “Siz Cemal’le kanka mı oldunuz?” diye sorar Cevher’e (Melike İpek Yalova), o da “Öyle olduk” der. “Adnan Bey, bu ekip var ya (Cevher ve arkadaşları) hepsini kovuyorum”, Gökhan şöyle bir elini şaklatır yani. ‘Biz ne yaptık size?’ işçinin durumunun özeti. Patron tarafı için bir şey yapmak gerekmemektedir, Gökhan devam eder: “Bak canım, aslında Cemal’i kovmak istiyorum. Babam izin vermiyor. O yüzden sizi kovuyorum.” Nasıl? Bu kadar basit. İşçi tarafının diziye göre mesajı şudur: ‘Böyle insan kovulur mu?’ Cevher’in sözleri... Sonra malum soru gelir: “Biz ne yapacağız, ortada mı kalacağız?” Gökhan kardeşimiz daha da ileri gider, “Adnan Bey bu arkadaşın (Cevher) tazminatını en son yatıralım, çok içli ağlıyor. Onu hep böyle görmek istiyorum.” Bu arada Cevher’in ağlar vaziyette olduğunu pek idrak edemedik doğrusu. Seyirci nezdinde durum tersi, Cevher’in yanında ve patronun karşısındadır. Sonuçta senaryoda seyircinin merakını ve duygularını yüksek tutarak iyi bir ‘reyting’ elde etmek amaçtır. Hayatın kendisi böyle değildir, gönlünüzü ferah tutun.

 

 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERköşe yazarları