UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

MESUT YAR YAZDI: “DİZİLERDE BİR KLİŞE NOKTALANIYOR MU?”

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

MESUT YAR YAZDI: “DİZİLERDE BİR KLİŞE NOKTALANIYOR MU?”

ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET

EKRANDA DİZİ SALTANATI BİTTİ!

Reytingin yüksek olduğu sezondan, daha az televizyon izlenen yaza geçerken, kanal yöneticileri ve dizi yapımcıları, eylülde başlayacak yeni yayın döneminin hazırlıklarına başlar. Ancak bu kez durum öyle değil. Çünkü televizyon dünyası büyük bir değişimin içine girdi. Özal’lı yıllarda birbiri ardına açılan entertianment, yani eğlence kanalları, yıllar içinde format değiştirdi. Prime time’daki müzik, eğlence, haber program, yarışma veya filmlerin yerini, dizi arkası dizi aldı. Maliyetler yükseldikçe, peş peşe iki diziyi kaldıramayan televizyonlar prime time’ı tek diziye teslim etti. Rekabet yüzünden fiyatlar yükseldikçe yükseldi.

Birkaç yıl öncesine kadar bölüm başına 20 bin TL civarındaki arkası yarınların bütçesi, 100 bin TL’ye, prime time dizilerinin maliyeti 800 bin TL’den başlayıp, 2.2 milyon TL’ye kadar çıktı. Sadece dizilere ayda 35-40 milyon TL ödeyen kanallar, en büyük gelir kalemi olan reklamlarla bu maliyeti bile karşılayamaz hale geldi. Kanal yöneticileri birlik olup, reklam fiyatlarını yükseltemedi. Mevcut seyircilerin bir kısmı ‘diğer kanallar’a kaydı.

TV dünyasında reklam geliri, alınan reytinge endeksli. Gelir, dizi giderlerine oranla artış göstermeyince deniz bitti!

Kanallar yayınladıkları dizileri ihraç ederek, gelir elde etmeye başladı. İki gelirle sadece dizi giderlerini bile karşılamakta zorlanan TV’ler için, personel ve diğer masraflar da işin içine girince, zarar kaçınılmaz oldu. Alice’de defalarca yazdım bu durumun sürdürülebilir olmadığını… Sonunda olması gereken oldu. Büyük kanalların yükselen maliyetleri önleme adına aldığı kararlar, ilk başta dizi yapımcılarını etkiledi.

Bundan böyle hiçbir kanal ‘Mehmed: Bir Cihan Fatihi’ benzeri yüksek maliyetli dizi yapamaz.

Yaz ekranını ellerindeki projeler ve yarışmalarla geçirecek olan kanallar, yeni yayın döneminde ‘dizi kanalı’ olmaktan çıkacak. Ekranda dizilere oranla çok daha az maliyetli yarışmalar olacak. Yeni yayın döneminde büyük kanallar sadece dizi yayınlamayacak, 90’lı yıllardaki gibi eğlenceye dönüş yapacak.

ÜNLÜLERİN YAZDIĞI ÖYKÜLERİN ŞİFRESİ

Ömür Sabuncuoğlu, kız çocuklarının eğitimine katkı sağlamak amacıyla ‘Onlar’ın Öyküsü’ adlı bir kitap hazırladı. Ajda Pekkan, Arzum Onan, Belçim Bilgin, Bergüzar Korel, Demet Evgar, Fatma Girik, Monik İpekel, Nazlı Çelik, Nebahat Çehre, Songül Öden, Şükran Ovalı ve Ömür Gedikoğlu’nun yazdığı öykülerden oluşan kitapta, Sıla’dan da bir şiir var. Şov dünyasının ünlüleri kitaptaki öyküleri kendileri mi yazdı, yoksa yardım mı aldı bilmiyorum, ama okuduklarımdan çıkardığım sonuç şu:

Öykü yazmak herkesin harcı değil. Kitapta aldıkları sorumluluğun hakkını verenler de var, zamansızlıktan veya konsantre olamamaktan, işi baştan savanlar da… Okutulmayan kız çocukları üzerine kalem oynatanlardan Ajda Pekkan, Nebahat Çehre ve Belçim Bilgin’in öykülerindeki kızlar şehirli, diğerlerininkiyse köylü. Kitaptaki ‘Tomurcuk’ adlı tek şiirin sahibi ise Sıla… Demet Evgar’ın

16, Arzum Onan’ın 20 cümlelik öyküleri Sıla’nın üç sayfalık şiirinden kısa…

AYDIN VE SARIBATUR’A BAŞARILAR DİLİYORUM

Milliyet Pazar’daki söyleşilerini keyifle takip ettiğim Buket Aydın ile Milliyet Cadde’de moda üzerine yazılarını zevkle okuduğum Asena Sarıbatur, yazılı basındaki başarılarını ekranda da sürdürüyor. NTV’nin başarılı haber sunucusu Aydın, Kanal D’ye transfer oldu. Milliyet Pazar’da ses getiren söyleşilere imza atan, başarılı haber spikeri, mayıs ayından itibaren Kanal D Ana Haber’i sunacak. Üstlendiği her işi hakkını vererek yapan Aydın’a yeni görevinde bol reyting diliyor ve başarılı olacağına da inanıyorum.

Milliyet Cadde yazarı Asena Sarıbatur da Bloomberg HT’de cumartesi günleri ‘Styleİst’ adlstil ve moda programına başladı. Her hafta moda dünyasının trendlerini ekrana taşıyan Sarıbatur’un, moda dünyasına yön verenlerle yaptığı söyleşileri keyifle izliyor ve marka yaratmanın sihirli formüllerini not ediyorum.

 

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

MARDİNLİ PROFESÖR GİBİ OLACAK

'Savaşçı'dan bir sahne... Seyfi, Albay Kopuz’un karşısında, masaya bir resim koyuyor: “Bu, kızımdır. Benim hayatım yok, onunki olabilir. Notları çok iyiymiş. Bir keresinde gece gittim, uyuyordu. Baş ucunda bir fotoğraf vardı. Bu şey var ya, büyük bir profesör hani, Mardinli işte.” Albay, “Aziz Sancar” dedi. Seyfi, “Heh işte, onun resmi... Anasına diyormuş, ‘Ben de büyüyünce onun gibi olacağım’ diye...”

Umudun, bir küçük fotoğraf karesinde nasıl da kocaman durduğunu hissettim.

Burjuvazi nerede oturacağını bilmez

‘Teke Tek’te İlber Ortaylı’dan bir saptama, “Türkiye’nin burjuvazisi o kadar zevksiz ki, şehrin en güzel manzaraları, yerini gecekonduya bırakıyor. Bu Şişli’nin Osmanbey’in neresi makbul? Deniz yok diye çocukken anlamazdım, sorardım.” Şimdi burjuvazi, Ege’ye doğru yol almaya başladı hocam (!)

Hayır demek ne mümkün!

Show haberde vardı. Manisa’da olmuş bu olay... Bir çift evlenmeye karar vermiş, nikah günü gelmiş. Nikah memuru, malum soruyu sormuş... Gelin, “Hayır demek ne mümkün” diye espri yapmış. Vay sen misin bunu diyen! Memur, “Ben bu nikahı kıymam” diye tutturmuş. Alkışlayan davetlileri de, “Alkışlamayacağız, gelin hanım hayır dedi” diye uyardığı görüntüler de Seda Sayan’daydı. Programın avukatı Olgun Bey, “Nikah memuruna neden espri yaparsınız? Memur, ‘Senin espri anlayışını anlamıyorum, ben düz bir adamım. Bana hayır mı dediniz? Kıymıyorum nikahı’ diye düşünmüş, adam haklı” dedi. Sonra, “Gelin hanımı alıp, ‘Acaba ‘hayır’ın arkasına sakladığın evet, gerçekten bu nikahı kıymak için mi, ama bana hayır dedin?’ diye sormalıydı. Ama inisiyatif nikah memurunda, o da kıymamış” diyerek bir başka kapı açtı! Emekli bir nikah memuru bağlandı. “Memur, masadan kalkıp gidemez” dedi. Stüdyodakilerin “Siz kılın nikahı” sözü üzerine memur: “’Aynı sözleri söyleyerek nikahı tekrar kıyalım, nasıl kıyılıyormuş gösterelim onlara” dedi. Referandum gibi bir durum!

 

MESUT YAR-POSTA

Alışılmış olanı değiştirebilir mi?

 “Ufak Tefek Cinayetler” (Star TV) dizisinin bu haftaki bölümünde Merve, “Rakamlara takılmayın çünkü güzelliğimiz rakamların ötesinde” dedi.

Sanırım rakamların dizinin her ayrıntısına dağıldığını gözden kaçırmamışsınızdır...

Fiziksel özellikleri konusunda sık sık eleştirilere maruz kalan ve bir kozmetik firmasının başlattığı #RakamlarınÖtesinde kampanyasına destek veren Aslıhan Gürbüz, “Güzelliğin hiçbir kalıpsal zorunluluğuna inanmıyorum.

Ölçüler, kalıplar, üzerimize biçilen ama oturmayan rakamlar, hepsinden kurtulmamız gerekiyor. Olduğumuz gibi, elimizdekilerle mutlu olmayı bilmemiz gerekiyor. Yıllardır 38-40 bazen ise 42 bedenle oyunculuğu icra ediyorum.

Fazla kilolarımı saymak yerine, hayatım boyunca canlandırdığım karakterleri sayıyorum ve böyle mutlu olmayı becerebiliyorum” diye de bir açıklama yaptı...

Acaba bu açıktan mesaj kafa rollerin ille de kusursuz(!) fizikteki arkadaşlardan seçilmesinin önüne bir takoz koyabilir mi? Valla fena da olmaz. Gövdeyi değil yeteneği izleriz, ne dersiniz?

NASIL BİR AYAKSA...

Keremcem, sektör içinde ayağı en uğurlu oyunculardan biri olarak kabul görür. Son oynadığı dizi yüz küsur bölüm süren “O Hayat Benim”di... Daha önceki işlerinin de uzun soluklu olduğu biliniyor.

Keremcem hakkındaki “ayağı uğurlu” lakırdılarını duymuş; “Böyle bir şey olduğu söyleniyor ama ben daha çok tercihlerle ilgili bir şey olduğunu düşünüyorum” diyor...

Aktörün bu yaz iki sinema filmi, sezona da üzerinde dikkatle düşündüğü birden çok dizi projesi var. Bakalım gişede ve reyting tablosunda bir kez daha aynı sonuç çıkacak mı? Çıkarsa yolunu kaybetmiş oyuncu ruhların kılavuzu olabilir vallahi. Söylemezsem olmaz!

BU DA FAZİLET AKIMI

“Fazilet Hanım ve Kızları” (Star TV) dizisinde kızlarına zengin koca bulup lüks bir hayata kavuşmayı hayal eden gözü kara anne Fazilet, bu kadar popüler olunca bu ihtişam ve zenginlik meraklısı annelere yenileri eklendi...

Tersi olsaydı şaşardım. Neyse. “İnsanlık Suçu”nda (Kanal D) Cavidan; “Bir Mucize Olsun”da (FOX) Maksude; “Beni Affet”te (Star TV) Nazan; “Kanatsızlar Kuşlar”da (atv) Azime; “Aşk ve Mavi”de (atv) Hasibe; “Beni Bırakma” (atv) dizisinde ise Esin kızlarına “zengin koca”(!) bulup rahat etmek adına entrikanın tarihini yazıyor... Bitmedi.

Bu arada yeni diziler ekranda görücüye çıktıkça bu tehlikeli ve para meraklısı annelere bir ya da birkaç tane daha ekleniyor. Eyvah eyvah!

REYTİNG O TADI SEVİYOR

“Tehlikeli Karım” (Show TV) bu akşam veda ediyor. İlk bölümünü bir sinema filmi gibi soluksuz izlemiştim. Seçkin Özdemir ekranda resmen uçmuştu. Ekibin diğer üyeleri de sonraki bölümlerde yeteneklerini ortaya koydular.

Toplayınca kolektif bir harikalar kumpanyası ortaya çıktı... Hem bireysel hem de toplu harikaların seyircide karşılığını bulmadığı anlarda hakikaten şaşkınlığa uğruyorum. Keşke berbat oyunculuklarla birbirlerinin başlarına entrika ağlarından kazaklar örselerdi.

Nasıl bir tatsa(!) artık, reyting onu seviyor çünkü. Yazık!

BİR KLİŞE NOKTALANIYOR MU?

“İnsanlık Suçu” (Kanal D) dizisinde esas oğlan Cemal, yıllarca amcası bildiği Sami’nin gerçek babası olduğunu öğrendi. Bunu önceki gün not düşmüştük zaten... Bu bir klişedir, tamam.

Ancak dizide dikkat çeken Cemal’in, Sami’nin diğer oğlu kötü karakter Gökhan’ın çevirdiği entrikalar ve yaptığı kötülüklerin altında kalmaması...

Öyle ki Cemal gerektiğinde oyunun kurallarını belirleyip zekice hamlelerle Gökhan’ı kazdığı kuyuya düşürüyor, maskesini indirerek iyi insanların da aptal olmadığı gerçeğini gözler önüne seriyor. Bizler bu duruma çok alışık değiliz, ne dersiniz?

Özetle Cemal fakir, gururlu ama asla ezik ya da saf değil. Dur yahu, bir klişenin daha sonuna mı geldik acaba?

 

OYA DOĞAN-VATAN

TÜRKİYE’NİN GURURU ULUSOY!

Kendine söz veren ve o sözü tutmak için çabalayan insanlara saygı duyarım. Çünkü öncelikle kendinize verdiğiniz sözü tutmak önemlidir. Yaklaşık 2.5 sene önceydi. Çağatay Ulusoy ve menajeri Engin Aykanat’la sohbet ediyorduk. Ulusoy’un hedefi o zaman bir Netflix Originals dizisinde rol almaktı. Kendisine bir söz vermişti. Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Görüşmeler başladı, proje bulundu, Çağatay Ulusoy anlaştı. En sonunda da Netflix dizilerindeki oyuncuların olduğu fotoğraf karesi geldi. Tek Türk oyuncu Çağatay Ulusoy’du. O fotoğrafa bakarken 2.5 yıl önceki hedefini gerçekleştiren Çağatay Ulusoy’a saygım arttı. Gurur duydum. Bundan sonra onu bir Hollywood filminde izleyebiliriz. Bu haberi aldığımızda da şaşırmayacağım. Çünkü kendine bir hedef koyup onun için emek harcarsan karşılığını alıyorsun. Bunun en yakın örneği Ulusoy!

Adem’e “Sakin ol seviliyorsun” demek istiyorum

İstanbullu Gelin dizisi her hafta heyecan dozu artan bir bölümle karşımıza çıkıyor. Dizinin senaryosu o kadar sağlam ilerliyor, diyalogları o kadar kalbe dokunuyor ki insan bir kez ekranın karşısına oturduysa diziyi bırakamıyor. Buna inanmış oyunculuk performansı ve iyi reji de eklenince İstanbullu Gelin tadından yenmiyor. İşin en güzel yanlarından biri de; her hafta mutlaka başka bir karakterin hikayesine tanıklık etmemiz. Bu da projeyi daha zengin, daha vurucu bir hale getiriyor. Birkaç haftadır Adem bu hikayenin ana merkezinde oturuyor. O kadar masum ki aslında, sevgiye, aile olmaya o kadar hasret ki, onunla inanılmaz bir bağ kurabiliyorsunuz. Hayal kırıklığına uğradığında da öyle bir parlıyor ki, ateşiyle herkesi yakacak zannediyorsunuz. Ona hem kızıyor, hem de “Tamam sakin ol, seviliyorsun” demek isterken buluyorsunuz kendinizi... Çünkü ne yapıyorsa sevildiğini duymak için yapıyor. Geçen hafta diziden Murat Aygen ayrılmıştı. Bu hafta diziden iki oyuncu daha ayrıldı. Berkay Hardal ve Hira Koyuncuoğlu senaryo gereği yurt dışına gitti. Haftaya kucağımızda Faruk’un Adem’e yaptığı itiraf olacak. Eminim yine işler karışacak. Heyecanla yeni bölümü bekliyorum.

 

 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERköşe yazarları