UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

MESUT YAR YAZDI: “DÜNYA İÇİN MUTLU BİR SON YOK MU?”

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değindiler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

MESUT YAR YAZDI: “DÜNYA İÇİN MUTLU BİR SON YOK MU?”

ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET

‘Dizi sürelerine RTÜK el atmalı’

Televizyondan sinemaya geçiş yapan Adem Kılıç, yapımcı ve yönetmen olarak yedi yılda altı film çekti. ‘Sümela’nın Şifresi’ni çözerek işe başladı, ardından ‘Moskova’nın Şifresi’, ‘Oflu Hoca’nın Şifresi’, ‘Sümela’nın Şifresi 3’ ve ‘Oflu Hoca’nın Şifresi 2’ geldi. Kılıç’ın ‘şifre’ çözdüğü beş filmini sinemalarda 3 milyon 484 bin kişi izledi. Filmleri TV’lerde sıkça yayınlanan ve iyi reyting alan Kılıç, ‘Oflu Hoca’yı bu kez deplasmana çıkardı.

Kulüp Başkanı Oflu Hoca’nın, futbolcu bakmak için gittiği Trakya’da yaşadıklarını anlatan filmin galası, çekildiği Lüleburgaz’da yapıldı. ‘Oflu Hoca Trakya’da’ filminin ilk kez seyirciyle buluştuğu gala sonrası Kılıç’la televizyon ve sinema serüvenini konuştuk.

- TV’den sinemaya geçiş yapmanın sebepleri neler?

Artık televizyon diye bir mecra kalmadı neredeyse! Çünkü bütün yayın prototipleri dizilerle dolu. Bizim dönemimizde TV denilince, stüdyo programları ve çeşitlilik ön plandaydı. Yarışmalar, eğlence, şov, haber, tartışma, spor, sağlık programları, çocuk ve kadın kuşakları vardı. Süreler ise uluslararası standartlardaydı. Şimdi 120 dakikalık diziler, onların önünde özetleri ve prime time bitiyor. 40 yılını bu mesleğe vermiş bir insan olarak söylüyorum: Elbette dizi de olmalı, ama program çeşitliliği olmadan olmaz. Dizilerin uzunluğu insanların aile hayatlarını olumsuz etkiler hale geldi. RTÜK bu duruma el koymalı. Dizi sürelerini dramalarda

45, komedilerde 35 dakikaya çekmeli. Bu olursa, o  zaman tekrar televizyon yapımı düşünebilirim. Sinemanın en ayrıcalıklı tarafı özgürlük alanı ve kalıcı olmasıdır.

- Bugün ‘İyi ki böyle yapmışım mı’ diyorsun?

Kesinlikle... İyi ki sinemaya hem yapımcı hem de yönetmen olarak girmişim. Biraz geç kalmış gibi görülebilirim ama her şeyin doğru bir zamanı olduğuna inanıyorum. Doğru zaman, 2011 yılı ve ‘Sümela’nın Şifresi’ filmiydi.

‘Yapımcıya kök söktüren oyuncularla işim olmaz’

- İlk sinema filmini yaparken hedefin neydi? Bugün o hedefin neresindesin?

Yaratıcılıktan yanayım. Kopya-çalıntı senaryolara ve star sinemasına karşıyım. Oyuncularıma bakın, hiçbirisi star değil... Hepsi çok iyi oyuncu ve insan. Yapımcıya kök söktüren, burnundan kıl aldırmayan tiplerle işim olmaz. Oynadığı filmi sonuna kadar destekleyen ve sahip çıkan, bizimle il il dolaşan harika oyuncularım var. Hedefim, özgün hikayelerle iyi oyuncuları ortaya çıkarmaktı. Bunu başardım diyebilirim.

- Adem Kılıç’ın bundan sonraki hedefleri, yapmak istedikleri neler?

Hedefim; her sene bir veya iki film yapabilmek. Elimde 3-4 yılın projeleri var zaten. Türk sineması tekellere ve emperyalistlere karşı dimdik ayaktadır. Sinema sansür kurulu da kendi sinemamızı biraz gözetirse her şey daha iyi olacak.

‘KARADENİZ İLE TRAKYA MİZAHINI BULUŞTURDUK’

- Oflu Hoca’nın ne işi var Trakya’da?

Trakya da Karadeniz gibi bir kahkaha diyarı. Biz, bu iki mizahı filmimizde buluşturmayı planladık. Her şeyiyle farklı bir Lüleburgaz filmi yapmak istiyorduk. Biz de rotamızı Lüleburgaz’a çevirdik.

- Oflu’nun Trakya serüveni devam edecek mi?

Galamızda sen de gördün, nasıl bir coşku ve eğlence vardı. Belediye Başkanı (Emin Halebak) “Gülmekten ağladım, gözlerimden hâlâ yaş akıyor onları siliyorum. Bu filmde anlatılan her şeyi biz burada bizzat yaşıyoruz. Hiçbir abartı yok” dedi.  Memleketimizin her köşesi gibi Trakya’mız da muhteşem. İnşallah burada seriyi Hasbi karakteriyle devam ettireceğiz.

- Neden hep Karadeniz?

Karadeniz, Allah tarafından biraz torpil yapılmış bir bölge. Muhteşem doğal bir plato, esprili insanları ve olağanüstü hikayeleri var. Benim de en iyi tanıdığım, bildiğim, doğup büyüdüğüm, özümsediğim bir kültür. Orada beş film yaptım. Bundan böyle başka hikayelerle de çıkacağım izleyici karşısına.

GÜNÜN SÖZÜ

Dürüst olmak belki size çok sayıda arkadaş kazandırmaz ama sizi daima doğru arkadaşlara götürür. (John Lennon)

 

MESUT YAR-POSTA

Bu dizide mutlu son yok mu?

Dün itibarıyla ya da şöyle söyleyelim sabahın seherine yakın bir saatte Amerika füzeleri Suriye’yi vurdu. Başkan Trump’ın açıklamalarından hemen sonra başlayan bu havadan harekat en kısa mealiyle savaş anlamına geliyordu...

Yıllar öncesine gittim. Benim kuşak ekrandan izlediği ilk canlı savaş görüntülerinin Bağdat bombardımanı olduğunu hatırlar. Değişen bir şey yok... Ama ekran iklimi değişecektir.

Uzun bir süre haber kanallarının ekranlarının süresiz açık kalacağını görmek kehanet olmaz. Dilerim tüm bu kritik süreç sonu kötü bitecek bir diziye benzemez...

İşi hafifsemek istemiyorum ama o diziler için sorduğum malum soruyu sormadan edemeyeceğim: “Dünya için mutlu bir son yok mu?”...

Kraliyet güncellendi

Kral TV parçadan bütüne yol almaya karar verdi ve bütün alt markalarını HD yayın yapacak olan Kral markası altında bütünleştirdi...

Kendi tanımlarıyla “müziğin kalbi” artık tek adreste toplanacak. Mehmet Akbay namı diğer Gezegen Mehmet bu kraliyeti kazasız belasız günümüze taşıdı. Yeni oluşumu da taşıyacağından zerre şüphem yok...

Kral, klip yayınlarından para almayan, seçkisini kamunun eğilimlerine göre yapan ve her şeyden önemlisi dijital çağın hakkını verecek bir yayın politikasıyla müzik sektörüne de ilaç gibi gelecek bir vitrin olacaktır. Hayırlısı!

Herkes tarafını seçsin

  “Aşk ve Mavi” de (atv) tarafını seçti. Önceki gece dizinin neredeyse yarısından fazla bir bölüm içerisinde Trabzonspor’a ve tribünlerine selam çakıldı...

Takımın sevdalılarının benim de bayıldığım “Bize Her Yer Trabzon” sloganı, tıpkı “Çukur” (Show TV) dizisindeki gibi duvarlardaydı...

Bana hoş bir jest olmasının ötesinde iyi de bir fikirmiş gibi geldi. “Mesela” diyorum, “bazı diziler çekildikleri kentin futbol üzerinden reklamını yapabilirler”...

Muğla takımları, Ankara takımları, Doğu ve Güneydoğu takımlarının yanı sıra İstanbul’un mahalli takımları da isimlerini duyurur. Fena mı yahu?

En az 45 dakika

Ekranda mizah eksikliği var. Dizilerde ağır trajedilerle boğuluyoruz. Ama umut hiç bitmiyor. Ben kendi adıma gülümsemek istediğim zaman “Kelime Oyunu” (teve2) isimli yarışmayı açıyorum...

 

Ali İhsan Varol ve yarışmacılarını izlerken en az beş yeni kelime öğrenmeniz, en az 10 efsane kahkaha atabilmeniz ve en az 45 dakika dünyanın tüm ağırlıklarından kurtulmanız mümkün. Sanırım bunu zaten biliyordunuz. Ama hatırlatmakta da yarar var. Dedim ya gülümsemek için hâlâ bir umut var...

Nihat Hatipoğlu'nu kim kızdırdı?

Vallahi eğer fikrim beni yanıltmıyorsa kandil gecesi özel yayınında Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu ciddi bir magazin karşıtı hamle başlattı...

Hocanın programın sonundaki duadan hemen önceki dua geçişinde sıklıkla gıybet, dedikodu, arkadan konuşma, şuursuz yorum yapma, dil uzatma gibi eylemlere ciddi bir gönderme vardı...

Nihat hoca gibi sakin bir adamın bu denli dolmuş olması dikkatimi çekti. Ekran ikliminden, ekrandaki magazin eğiliminden mi rahatsız acaba? Yoksa bu göndermelerin hepsi hayatı magazin olanlara mı? Bilemiyorum...

Listenin hep üstlerinde

En istikrarlı günlük dizi hangisi diye sorarsanız, düşünmeden “Elif” (Kanal 7) diye yanıtlarım. Bu dizi, “prime time diliminde günlük olarak yayınlanan bir dizinin şansı ne olur?” diye soranlara iyi bir yanıttır...

Her akşam toplam izleyicide mutlaka ilk 25 işin içinde çıkıyor.

O yirmibeş içine giremeyen kerli ferli dizileri düşündükçe “Elif”e sevinmemek, diğerlerine de üzülmemek elde değil!

 

 

OYA DOĞAN-VATAN

SINIR ÖTESİNDE GALA

Geçen hafta TRT’den Kardeşim Benim Der’a filminin Suriye topraklarında gerçekleşecek olan galası için davet aldım. Hiç düşünmeden kabul ettim. Çünkü savaşın gölgesindeki hayatları merak ediyordum. Annemin korkuları arasında salı günü önce Gaziantep’e uçtuk. Ardından da Kilis’e doğru yol aldık. Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara, öğlen yemeği esnasında bizlere bölge hakkında bilgi verdi. Bugün Kilis’te 97 bin Türk, 138 bin Suriye vatandaşının yaşadığını söyleyen Kara; “Türkler Arapça, Suriyeliler Türkçe bilmiyor. Birlikte yaşam kültürü oluşturuyoruz burada. 6 ayda üstümüze 97 füze atıldı. Buna rağmen Kilis umudun ve barışın şehridir” dedi. İnsan düşünmeden edemiyor. Umut sen ne güzle bir duygusun, her şeye rağmen insanın içinden hiç kopmuyorsun. Yemek sonrası sınıra doğru yol aldık. Gala Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında terör örgütlerinden arındırılan Çobanbey bölgesindeki AFAD Lojistik Merkezi’nde yapıldı. AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ravza Kavakçı Kan, Kilis Valisi Mehmet Tekinarslan, Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara, AA Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu, TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, oyuncular, gazeteciler ve film ekibinin katıldığı gala öncesi bir sergiyi gezdik.

Kardeşim Benim Der’a ağır bir yüzleşme

Suriye’deki iç savaşın çıkışını ve devamındaki gelişmeleri ele alan “Kardeşim İçin Der’a” filminin galasının neden Suriye’de yapıldığını merak ediyorduk. Filmin ortak yapımcı TRT’ydi. TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, bugüne kadar çok sayıda esere destek verdiklerinin altını çizerek, Kardeşim İçin Der’a filmine de çok değer verdiklerini söyledi. Eren, “Bugüne kadar Suriye’deki iç savaşı içeriden veren olmamıştı. Bu eser de bu boşluğu dolduruyor. Henüz Türkiye’de sinemaseverlerle bu tarz bir film buluşmamıştı. Bizim bu bölgeyi anlamız lazım. Hiç kimse bu hayatta vatansız kalmak istemez. Burada olanların ve vahşetin neticesinde milyonlarca insan vatansız kaldı. Bu işin nasıl başladığını ve neler yaşandığını, Esed zulmünü konu alan bir film yapmak istedik. Galayı burada yapıyoruz. Çünkü savaş ortamında sanatın iyileştirici etkisine inanıyoruz” dedi. Filmin yönetmeni Murat Onbul. Bu yıl üç farklı türde film çekti. Önce İlk Öpücük vizyona girdi. Cuma günü Kardeşim Benim Der’a filmi, önümüzdeki ay ise 4N1K 2 filmiyle vizyonda olacak. Ancak bu film onun için çok başka bir yerde! Zor koşullarda oldukça anlamlı bir iş ortaya çıkarmış. Filmin başrolünde İlker Kızmaz var. Kızmaz, “Dışarıdan izleyince akvaryumdan balıkları izliyormuş gibi oluyor ama olaya biraz daha dahil olduğunuzda insanların neler yaşadığını kendi ağızlarından dinliyorsunuz. Bunlarla yüzleşmek bizim için biraz değişik bir tecrübe oldu. Hatta ağır oldu. Umarım filmde de bu insanların yaşadıklarını yansıtabilmişizdir. Tek umudumuz da bu” dedi.

Çocuklara oyuncak dağıtıldı

Film başlamadan önce Halep iline bağlı Çobanbey ilçesinde bulunan Çobanbey Elrifiyye İlkokulu’na bir ziyaret yapıldı. Filmin oyuncuları İlker Kızmaz, Berna Koraltürk, Cem Uçan, yönetmeni Murat Onbul, oyuncular Ayberk Pekcan, Ufuk Özkan, Gözde Kaya, Celal Al, yapımcılar; Yusuf Esenkal, Eyüp Üstün öğrencilerle bir araya geldi ve onlara oyuncak dağıttı. Benim için en acılı anlardan biriydi. Bir okul düşünün, içinde onlarca çocuk ama çatısında silahlı askerler var. Her şeye rağmen bir nebze gülüşü hala yüzlerinde taşıyorlar. Galanın ardından yola çıktığımızda sanırım hepimizin aklında o çocuklar kaldı. Kardeşim Benim Der’a Cuma günü vizyona girdi. Bugünün konjonktüründe nasıl bu hale gelindiğini görmek için izlemenizi tavsiye ederim.

 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI