UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

ALİ EYÜBOĞLU YAZDI: “DİZİLERİ BEKLEYEN TEHLİKE: PATİLİLER!”

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değindiler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

ALİ EYÜBOĞLU YAZDI: “DİZİLERİ BEKLEYEN TEHLİKE: PATİLİLER!”

ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET

DİZİLERİ BEKLEYEN TEHLİKE: PATİLİLER!

Yakın gelecekte dizilerin kaderini insanlar kadar, evcil hayvanlar da belirleyecek. “Yok artık, daha neler?” dediğinizi duyar gibiyim. Netflix’in araştırmasını okumamış olsam, ben de böyle derdim. 26 ülkede 50 bin aboneyle yapılan araştırmaya göre, evcil hayvan sahibi 100 kişiden 58’i, “TV izlerken en iyi partnerim patili dostum” dedi. Bu oran, Türkiye’de yüzde 66...

Patililer kumandayı ele geçirip, “Şunu izleyelim” demiyor, konuşup dikkat dağıtmıyor, ama şunları yapıyor:

100 hayvandan 23’ü mama karşılığı uslu duruyor, ama bazen rüşvet bile kâr etmiyor. O yüzden evcil hayvanı olan 100 Netflix seyircisinden 12’si havlu atıp, televizyonunu kapatıyor. Türkler, bu konuda da dünya ortalamasının üzerinde performansa sahip. 100 Türk’ten 19’u beslediği evcil hayvan karşısında pes edip, ekran karartıyor. Dünya genelinde tek başına yaşamak ve evcil hayvan beslemek trend... Evcil hayvan sahipleri ha bire arttığına göre, dizilerinin daha çok izlenmesini isteyenler, patililerin zevk ve alışkanlıklarını da dikkate almak zorunda.

Hangi hayvanla neleri izliyorlar?

Netflix&Patiler Araştırmasının global sonuçlarına göre tablo şöyle:

Köpek sahipleri: Aksiyonlar; ‘Narcos’, ‘Marvel’s Daredevil’.

Kedi sahipleri: Bilim kurgular; ‘Black Mirror’ ve ‘Star Treck: Discovery’

Kuş sahipleri: ’Love’ ve benzeri komediler.

Evinde kedi, köpek ve kuş besleyenler: ‘Stranger Things’.

BİZDE FİLM ÇEKEN DİZİ STARLARINA BAKIŞ BU!

Hollywood’un iki starını aynı filmde görünce, “vuav” diyenler, aynısı bizde olunca ne yapıyor?

Kimi, ‘Burak Özçivit’le Murat Boz’un filmini üç günde kaç kişi izledi?’yi merak ediyor.

Kimi, “Murat Boz’la Burak Özçivit’in ikinci filmi, birinci kadar niye iş yapmadı?” diye soruyor.

Kimi, “Kerem Bürsin’le Burak Özçivit’in ‘Can Feda’ filmi gişede can çekişiyormuş” diyor.

Bizde iki dizi yıldızını buluşturan her proje hakkında merak edilen ve konuşulanlar üç aşağı beş yukarı böyle.

Bir filmin ilk üç günde veya vizyonda olduğu sürece kaç kişi tarafından izlendiği mi önemli, yoksa iyi bir proje olup  olmadığı mı? Diyelim ki Murat Boz, ‘Kardeşim Benim 2’den 500 bin TL aldı ve projeye hiç destek vermedi. Bu; filmin gişesini zayıflatır, ama kalitesini etkilemez.

Hal böyleyken insanlar, bir filmin kalitesi yerine, neden gişeyle veya dizi yıldızlarının o işten ne kazandığıyla ilgilenir? Çünkü bizde nicelik, nitelikten önemli!

‘EĞRETİ GELİN’DE PARA ALMADAN OYNADILAR

Yazar Şükran Kozalı’nın ‘Eğreti Gelinler’ kitabından bir film daha çıktı. Aslında Atıf Yılmaz’ın yönettiği ‘Eğreti Gelin’le, Ankaralı ‘Film Tayfası’nın çektiği ‘Eğreti Gelin Ladik’in konusu aynı...

İlk ‘Eğreti Gelin’i Nurgül Yeşilçay oynadı, yenisinde bu rolde Yeşim Salkım var. Yeşilçay, ‘Eğreti Gelin’le Antalya’dan ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü aldı. Yenisinde Yeşim Salkım’ın kızı Ladik’i Sevinç Meşe canlandırdı.

Zaim ve Deniz Güvenç’in yönettiği ‘Eğreti Gelin Ladik’te Salkım dahil, tüm oyuncular para almadan oynadı.

Senaryoyu Zaim Güvenç’le birlikte yazan Şükran Kozalı, filmi çekme sebeplerini şöyle açıkladı:

“İlk projede Atıf Yılmaz’ın hikayenin özünü bozması beni üzmüştü. Sonra mahkemelik olduk kendisiyle... 2012’de davayı kazandım. Kızı, reddi mirasta bulundu. Sonra ben de pişman oldum. ‘Eğreti Gelin’, el değmemiş, çok güzel bir hikaye. Buradaki kadınları asla incitmedim.

O kadınlar kültürlü kadınlardı.

O işi para için yapmıyorlardı.”

GÜNÜN SÖZÜ

Kendini beğenmiş insanlar başkalarını kendine hayran sanır. (Antoine de Saint-Exupéry)

 

MESUT YAR POSTA

Hikaye ve seyirci ilişkisi

Dizi karneleri önümde duruyor. Hikayenin sıradanlaşması reytingleri bir hafta düşürüyor diğer hafta toparlıyor. Öyle de olmuş... Toplam izleyicide zirvedeki “Sen Anlat Karadeniz” (atv) haftayı düşüşle bitirmiş.

Bir önceki bölüme göre daha aksiyonlu “Diriliş Ertuğrul” (TRT 1) ve “Kadın” (FOX) yükselmiş. Dördüncü sırada “Çukur” (Show TV) ve beşinci sıradaki “Söz” (Star TV) ise bir önceki haftaya göre bir miktar reyting kaybetmiş. Bu hafta da “Söz”, “Çukur”un üstünde çıktı. Haftaya karne nasıl gelir biraz belli oldu.

AB grubu izleyicide “Diriliş Ertuğrul” ve “Kadın” yükselerek zirvede duruyor. Üçüncü sırada “Çukur”, dördüncüde “Sen Anlat Karadeniz” ve beşinci sırada “İstanbullu Gelin” (Star TV) var ki bir hafta öncesine göre düşüş yaşamışlar.

Her iki listenin sonunda “Fi” (Show TV) var. Günü değişti, cuma prime time saatinin ikinci dilimine yerleşti. Yükselmesi artık zor. Kendisini iyi bir internet dizisi olarak anacağız!

Gelecek sezonun işi olabilir

“Gelinim Mutfak”ta, Kanal D’nin gündüz kuşağında geç bulduğu sağlam bir iş haline geldi. Açıkçası her hafta reytinglerini kademeli olarak yükseltiyor...

Düz bir hesapla dört hafta kadar sonra gündüz kuşağının en çok izlenen birkaç yapımından biri olur. Hazır böyle hız almışken bana göre yaz aylarını da boş geçmemeli...

Çünkü her sezona yeni bir gündüz işi bulmak kolay değil. Hâl böyle olunca bunun gibi mutfakta pişmiş bir iş gelecek sezonların gözde içeriklerinden biri haline gelebilir. Söylemesi benden...

‘Masum Değiliz’ için iki yol

Atv’nin “şu işi yaz ayına koysaydınız olmaz mıydı?” diye sorduğum işi “Masum Değiliz” yayın akışından çıkarıldı. İddia o ki dizinin çekilmiş altı bölümü var...

Herkes “o bölümler ne olacak?” diye soruyor. Net olmamakla birlikte bir ihtimal peşinden yürüyorum ve diyorum ki, belki de dizi bu haliyle yaz aylarında kendine yepyeni bir hat bulmaya çalışacak. Neden olmasın? Ha, bardağın boş tarafından bakarsak, “yayın bitti ve iş paydos etti” diyebiliriz ki bu da hakikaten içimden gelen bir durum tespiti değil...

O cephede durum aynı

“Adını Sen Koy” (Star TV) izleyicileri “neden artık dizimizi yazmıyorsun?” diye soruyor. Haklı olabilirler. Ama her gün ekranda bir sürü yeni iş. Bakmadan geçsek onlara ayıp...

Önceki gün Zehra ile Ömer arısında bir minicik “ilerleme” gördüm. Uzun zamandır kavga etmiyorlardı. Zehra açık sözlü bir kız. Ömer ise fazla hesaplı...

Hâl böyle olunca tartışmanın tek tarafı yok gibi. Barışırlar umuduyla bıraktım. Sonra kırık da olsa durum toparlanmış...

Günlük dizilerde her şey canım cicim olmuyor. Bu yüzden bıraktığınız yerden başlamak mümkün. Bıraktıklarınız bıraktığınız gibi duruyorsa sorun yok. Öyle hissettim de...

Ancak reytingler; dizi zor bir saatte dövüşüyor. Rakamları inişli çıkışlı buluyorum. Ama sanırım bu da günlük dizilerin kaderi!

Yoksa cinayet belli mi?

“Ufak Tefek Cinayetler” (Star TV) sıradan bir bölümle karşımızdaydı. Her hafta olağanüstülük beklemek imkansız. Ben Merve’nin fantezilerine bayıldım. Bir de gençliğiyle hesaplaşmasına...

Ama bölümün en can alıcı yeri Mehmet’in kehanetiydi sanırım. Serhan’a Merve’yi kastederek; “Bir gün Oya ile birlikte pencereden aşağı atılıp kendinizi Merve’nin çiçekleri üstünde cansız yatarken bulacaksınız” gibilerinden bir şey söyledi...

“Kim kimi öldürdü?” sorusunun yanıtı bu olmasın sakın? Yüksek ihtimal hedef şaşırtmaydı ama duyunca da şaşırttı, yalan yok!

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

İyi ki doğdun internet

 25 yıl önce bugün Türkiye'de ilk internet bağlantısı gerçekleştirildi. Türkiye'nin ilk internet ağı projesi, 1991 yılında ODTÜ ve TÜBİTAK tarafından başlatıldı.

İlk internet bağlantısı ise 12 Nisan 1993 tarihinde ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı'na ait yönlendiriciler ve PTT'den sağlanan 64 Kbps kapasiteli kiralık hat kullanılarak gerçekleştirildi ve NSFNet ile bağlantı kuruldu.

Türkiye'de üniversitelerin başını çektiği internet; ODTÜ'nün ardından 1994-96 yılları arasında Bilkent, Boğaziçi, Ege ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nde de hayata geçti. İnternetin Türkiye'de ticari kuruluşlarda kullanılması süreci, 1994 yılında T.C. Merkez Bankası ile başladı. İnternetin geniş kitlelere ulaşması ise 1996 yılı sonunda mümkün oldu. Hikayenin gerisini biliyorsunuz, internetsiz bir hayat düşünemiyoruz bile. http://internet.org.tr/ adlı sitede, Türkiye'nin internet macerasının arşivi tutulmuş, enteresan fotoğraflar ve hikayeler var. Örneğin zamanın Hürriyet yazarı Yalçın Pekşen, 14 Ekim 1995 tarihinde 'İnternet, sen bu aklı terk et' başlıklı yazısında, internete girmenin çok pahalı olduğunu, internet kullanıcı sayısının bin kişiyi geçmediğini, internet adresi girmenin zahmetli olduğunu, bir fotoğraf ya da yazılı metni indirmenin 20 dakika sürdüğünü yazmış.

O yazıdan bir bukle:

'Hadi bol paranız var, harcamaya bayılıyorsunuz.

Peki, internete girip ne yapacaksınız?

Vallahi en çok bir haftada can sıkıntısından patlayacak, internetten cayacaksınız. Yani şimdilik internette gezinmek isteyenler bu akılları terk etmezlerse boşa para ve boşa zaman harcıyorlar.' Türkiye'de internet ve teknoloji yazarlığının öncülerinden rahmetli Yurtsan Atakan da Pekşen ile polemiğe girmiş.

Atakan, 21 Ekim 1995 tarihinde 'Çift elçiyiz, çift elçi' başlıklı yazısında, internet kullanıcı sayısının 50-60 bin olduğunu belirtip Pekşen'in yanıldığını yazmış: 'Bildiğim kadarıyla Yalçın Pekşen internet kullanıcısı değil, dolayısıyla parası ve zamanı boşa gitmiyor. Ama böyle yapmakla da neler kaçırdığının farkında değil. Çünkü sandığı gibi internete bağlanıp da bir haftada sıkılıp patlayanı ne gördüm ne de duydum.' Zamanın en ileri görüşlü siyasetçilerinden biri olan Turgut Özal, bir gün gazetelerin bilgisayar disketleriyle (Floppy disk) satılacağını söylemişti. Şimdi 'floppy disk'ler antika oldu. Nereden nereye... Türkiye'de internet kullanıcılarının sayısı 54.3 milyona ulaştı. Sosyal medya kullanımında ise dünyada 13'üncü sıradayız. İyi ki doğdun internet...

Estetik cerrahlara kötü haber

Siirt'te kulaklarını kepçe olduğu için beğenmeyen bir kişi, estetik operasyon geçirdi ama sonuçtan memnun olmayan vatandaş, maddi ve manevi tazminat davası açtı.

Yerel mahkeme tarafından verilen ret kararı emsal oluşturacak şekilde Yargıtay'dan döndü. Habertürk'ten Fevzi Çakır'ın haberine göre; Yargıtay, üniversitelerin plastik ve rekonstrüktif cerrahi kürsüsü öğretim üyelerinden oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor istedi.

Şimdi dava, raporun sonucuna göre tekrar görülecek. Eğer raporda ameliyatın ayıplı olduğu ve amacına ulaşmadığı sonucu çıkarsa, dava açan vatandaş tazminat elde etme hakkına sahip olacak.

Estetik ameliyatlarda yüzde 100 olumlu sonuç elde etmek elbette göreceli bir durum. Mutlaka beğenilmeyecek bir taraf çıkabilir.

Ama ortada bariz bir hata varsa ya da kötü sonuç elde edildiyse, estetik cerrah bunun bedelini ödemeli.

Yani artık doktorların kötü bir iş çıkardığında 'Ancak bu kadar yapabildik' bahanesi ortadan kalkabilir.

Cemiyet hayatından bazı arkadaşlardan hep 'Şu cerrah çok ünlü ama adam resmen 'kasap', kadını dışarıya çıkamayacak hale getirdi' diye dedikodular duyarım. Özellikle burun ameliyatlarında başarı oranı yüksek değil. Ama bu doktorlar, ünlü oldukları ve magazin basınına çok haber oldukları için onları tanımayan insanların hayatlarını kabusa çevirmeye devam ediyorlar.

Siirtli vatandaşın açtığı davanın Yargıtay'dan dönmesi emsal teşkil edebilir. Estetik ameliyatlardan kötü sonuçlar alanlar artık haklarını arayabilirler.

TRT’de maçları seçen adam

Önceki akşam birçok futbolsever, TRT 1'in Manchester City-Liverpool arasında oynanan Şampiyonlar Ligi maçını yayınlamasını bekliyordu.

İlk maçı 3-0 kaybetmesine rağmen City'nin bir mucizeye imza atabileceği ve maçın zevkli geçeceği tahmin ediliyordu. Ancak TRT 1, Roma-Barcelona maçını tercih etti. Bu tercihte milli futbolcu Cengiz Ünder'in Roma'da oynamasının etkisi olduğu konuşuldu.

Barcelona'nın turu garantilediği hesaba katılıp sıkıcı geçmesi beklenen maçı sırf Cengiz oynayacağı için yayınlıyor diye TRT 1 yönetimine sosyal medyada tepki gösterildi. TRT'de maç yayınına karar veren kim, hangi akla hizmet yılın maçı olmaya aday M.

City-Liverpool karşılaşmasını yayınlamaz diye serzenişlerde bulunuldu.

Sanılanın aksine Roma-Barcelona karşılaşması tarihe geçen bir maç oldu. Roma, bu yıl La Liga'da yenilmezlik serisini 38 maça çıkararak Real Sociedad'ın rekoruna ortak olan ve Şampiyonlar Ligi'nde hiç kaybetmeyen Barcelona'yı 3-0 yenerek bir mucizeyi gerçekleştirdi.

Son golün ortasını Cengiz'in yapması da bizi ayrıca gururlandırdı.

Roma, Barcelona'ya göre mütevazı kadrosuyla tarih yazdı. Futbolda hiçbir zaman peşin hükümlü olmamak lazım. Demek ki, TRT 1'de

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI