UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

MESUT YAR YAZDI: “ÇUKUR'A KRAL GİRDİ!..”

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değindiler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

MESUT YAR YAZDI: “ÇUKUR'A KRAL GİRDİ!..”

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

‘AVLU’ BAŞLAMADAN TANTANASI BOL OLDU

'Avlu', Star TV’de perşembe günü başlayacak. Dizi, ‘Wentworth’ uyarlaması. Avustralya yapımı bir televizyon dizisi. O da 1979’dan 1986 yılına kadar yayınlanan ‘Prisoner’ yapımının uyarlaması. ‘Avlu’, sert bir proje. Tanıtımlarından böyle anlaşılıyor. Dizi daha başlamadan tantanası bol oldu. Adalet Bakanlığı, dizinin cezaevlerinde çalışan personelin mesleki onurunu zedeleyeceği ve kurumsal imajı olumsuz etkileyeceğini öne sürerek RTÜK’ten durdurulmasını istedi. Sonra ne oldu?

İkna ettiler

Duyduğum kadarıyla, bu haberlerden sonra yapım şirketi, Ankara’ya Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne gitmiş. Tabii ki önce randevu almışlar. Genel müdür, yardımcıları ve daire başkanlarından oluşan bir heyete, durumu ve diziyle ilgili meramlarını anlatmışlar. Şimdilik sular duruldu ve proje yayına girecek.

Lezbiyen karakter...

İkincisi, LGBT’li olduğu için, yönetmeni tarafından diziden atıldığını iddia eden oyuncu olayı... Kulağıma gelen, bu durumun farklı nedenlerden dolayı olduğu şeklinde. Ayrıca, projeye önümüzdeki bölümlerde lezbiyen bir karakterin dahil olması da söz konusuymuş.

‘Parmaklıklar Ardında’ benzerliği

Kadın tutukluların hikayelerini izlediğimiz çarpıcı bir dizi de, ATV’de yayınlanan ‘Parmaklıklar Ardında’ olmuştu. Dizi, 2007’yle 2010 tarihleri arasında 109 bölüm ekrana gelmişti. Tesadüf, o da bir uyarlamaydı. Almanya’daki suçlu kadınları konu alan ‘Hinter Gittern-Der Frauenknast’ orijinaliydi ve RTL’de 1997’yle 2007 arasında yayınlandı. Yine tesadüf, bu dizinin kökleri de ‘Prisoner’a dayanıyordu. ‘Parmaklıklar Ardında’nın uyarlamasını, Feride Çiçekoğlu yazmıştı. Çekimler, eski Sinop Cezaevi’nde yapılmıştı. Diziyle ilgili şöyle de bir not var, “İkinci sezonda Türkiye’de var olan suç ve ceza sistemi farklılığı nedeniyle projenin orijinalinde yer alan karakterlerde değişikliğe gidildi”. ‘Avlu’daki durumun bir benzeri... Cezaevi mevhumunun çok konuşulduğu bir ülkede yaşıyoruz. ‘Parmaklıklar Ardında’ zamanıyla, ‘Avlu’ arasında fark var. Bu psikoloji içinde ‘Avlu’ nasıl bir sonuç verecek, merak ediyorum.

 

MESUT YAR-POSTA

'ÇUKUR'A KRAL GİRDİ

 “Çukur” (Show TV) dizisini Gökhan Horzum yazıyor. İçeriden gelen bilgilere göre elinde en az üç sezonluk hikayenin malzemesi bulunuyor...

Bunun ilk meali şu; “Çukur”, bir önceki kuşaktaki benzeri “İçerde” gibi tek sezonluk bir iş olmayacak...

Bu arada hikayeye girip çıkacak olan kişilikler de tespit edilmiş. Herkes sırasını bekliyor. Tıpkı bu hafta “Elvis” ismiyle diziye giriş yapan Saygın Soysal örneğinde olduğu gibi...

Önceki güne kadar en bilindik Elvis, “Presley” soyadını taşıyandı. Amerika-Memphis’te bir kamyon şoförüyken yıllar içinde rock’n roll müziğin gelmiş geçmiş en ünlü isimlerinden biri hatta “kralı” olmuştu...

Bizim uyarlama Elvis, Rus asıllı görünse de birkaç küçük ipucunun ele verdiği kadarıyla da memleketimizde çocukluktan itibaren büyük trajediler yaşamış birisi. Kasaplıktaki krallığı dikkat çekiyor...

Hikayede belli bir ömrü var ama “Çukur”a girişi sağlam oldu. Bir heyecan getirdi ki galiba dizinin en iyi başardığı şey bu; her hafta ithal bir heyecan yaratabilmek!

İKİNCİ TARİHİ ÇIKIŞ

Yıllar önce yetenek yarışmalarından birinde jüride bulunan merhum Erol Büyükburç ağabeyimiz kendisine bir türlü söz gelmemesine sinirlenmişti...

Şimdi hâlâ dost meclisinde kullandığımız “Beni saksı yerine koyamazsınız, en çok bana soracaksınız” sözü de bunun üzerine ağzından dökülmüştü. Nur içinde yatsın...

Benzer bir çıkış birkaç gün önce TRT Müzik’in “Engelsiz Sahne” programında yaşandı. Şarkı söylerken kameraların kendisini az göstermesine sinirlenen şarkıcı Hakan Peker, “Reji, yanlış yerleri çekiyorsun. Burayı (beni) çekeceksin” diyerek sahneyi terk etti...

“Engelsiz Sahne” engelli vatandaşların yeteneklerine dikkat çekmek için uzun süredir o ekranda var olan bir programdı. Hiç bu kadar konuşulmamıştı. Hakan Peker sayesinde o da oldu. Ağzına kadar duyarsızlığımızı bir kenara koyarsak “her şerde bir hayır vardır” diyebilir miyiz sizce?

Gelecek haftaya kadar yok

Seda Sayan (Show TV) önceki gün yayınlanmadı. Dün de öyle. Bugün de öyle olacak ve yarın da. Peki neden? Vallahi RTÜK (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) jet hızıyla cezalandırdığı programa 5 günlük yayın durdurma vermişti. Haziran öncesinde en uygun tarih bu hafta olarak belirlenmiş olmalı ki Seda Sayan beş günlük bir ara vermiş oldu... Programın yayınlanmadığını görenler beni “Kanalla yollarını mı ayırdı?” diye soru yağmuruna tuttular. Hayır. Seda, dilini zorunlu bir nadasa bıraktı o kadar!

Fazilet'in çeyiz gecesi

“Masum Değiliz” (atv) dizisinin yayın günü açıklandı. Cumartesi akşamları ekrana gelecek...

Böylece aynı güne bir hamlede iki dizi birden girmiş oldu. “İnsanlık Suçu” da cumartesi akşamları Kanal D’de olacak...

Valla o gecede bir “Fazilet Hanım ve Kızları” (Star TV) gerçeği var. Yengenizin deyişiyle “Kadını devirmek mümkün değil, karşısına yeni bir rakip çıktığında Fazilet ipleri iyice koyuveriyor”...

Hakikaten de dizide ne zaman nereden ve nasıl çıkağı belli olmayan çok sürpriz entrikalar var...

Dizi karşısına rakip dikildikçe “Fazilet Hanım’ın Çeyizi”ne doğru evrilecek mi, vallahi merak içindeyim!

KİM ÇIKTI KİM DÜŞTÜ?

Şöyle bir reytinglere bakalım. Toplam izleyici grubunda zirvede yer alan ilk üç dizi “Sen Anlat Karadeniz” (atv), “Diriliş Ertuğrul” (TRT 1) ve “Kadın” (FOX) bir önceki haftaya göre reyting kaybetti. “Çukur” (Show TV) yükselerek “Söz” de (Star TV) düşerek ilk beşte yerini aldı. Toplam izleyici grubunun en az izlenen dizisi “Fi” (Show TV) oldu...

AB grubu izleyicide ise ilk sıradaki “Diriliş Ertuğrul” bir miktar reyting kaybına uğrarken “Sen Anlat Karadeniz”, “Çukur” ve “Kadın” bir önceki haftaya göre reytinglerini yükseltti.

Bu grupta beşincilik “Ufak Tefek Cinayetler”in (Star TV) oldu. Listenin son sırasında da “Kanatsız Kuşlar” (atv) yer aldı...

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

Pizzaya tüküren kurye

Eskişehir'de bir müşterisine götürdüğü pizzaya tüküren ve bunu telefonuna kaydeden kurye, an be an güvenlik kamerasına yansıdı.

Olayla ilgili yasal işlem başlatılmış.

Daha önce de bir kurye, asansörde pizzanın üstündeki sucukları yerken kameralara yansımıştı. Hadi ona acıdık, karnı acıkmıştı! Pizzaya tükürürken görüntü kaydetmek nasıl iğrenç bir ruh halidir. Allah bilir o görüntüyü izlettiği arkadaşlarıyla kötülük konusunda yarışıyordur!

MOTORLU VE ÖFKELİ

İnsanın iyisi de var, kötüsü de... Kendimi zorlayarak pizzaya tüküren kuryeyle empati kurmaya çalışıyorum...

Muhtemelen işinde mutsuz, iyi kazanmadığını düşünüyor ve aklınca intikam almaya çalışıyor ama kimden? Müşterinin suçu ne?

Belki de motorcu, o adrese sürekli pizza götürüyordu ve müşteriden bahşiş alamadığı için pizzaya tükürerek intikam almaya çalıştı. Bu vaka, 'Neden bahşiş vermeliyiz?' sorusuna da yanıt olabilir!

Tükürmekten daha kötülerini yapanlar da vardır mutlaka.

Son dönemde büyük bir iş kolu haline gelen kuryecilik mesleğinde sorunlar çığ gibi büyüyor.

Kuryelerin çoğu 18-19 yaşında gençler. Maaşları düşük, mesai saatleri ise fazla.

Bu gençlerin lakabı ise 'motorlu ve öfkeli'. Yollarda sürekli trafik kurallarını ihlal ediyorlar; hem kendilerinin, hem de başkalarının hayatlarını tehlike atıyorlar. Kuryelerin denetim altına alınması şart.

Restoranlarda yediğimiz yemeklere de şüpheyle yaklaşmak gerekiyor.

Yeme-içme sektöründe çalışan insanlardan mutlaka birçok hikaye dinlemişsinizdir.

Çalıştığı yerde mutsuz olan ya da patrona, müşteriye kızan bazı aşçıların ve garsonların kötülük konusunda gelişmiş hayal güçleri var. Güvendiğiniz yerlerden yemek yiyin, sipariş verin. Aslında evde pişen yemek, en gözde restoranlardaki yemeklerden bile daha temiz. Ne de olsa yemeği siz yapıyorsunuz.

Bilgisayara kavuştular

 Gana'da Owura Kwadwo'nun imkansızlıklar içinde öğretmenlik yaptığı Betenase M/A Junior High School'da 2011'den bu yana bilgisayar bulunmuyordu.

Kwadwo, öğrencileri çağın gerisinde kalmasın diye Word programını kara tahtaya çizerek anlatıyordu.

Öğretmenin bu azminin sosyal medyada büyük ilgi görmesinden, daha önce bahsetmiştim. Güzel haber önceki gün ajanslara düştü. Teknoloji devi Microsoft, Kwadwo'nun okulunu bilgisayara boğdu.

İşte idealist olmanın, imkansızlıklara rağmen bir şeyler denemenin faydası.

Yaptığınız iyilik bir şekilde karşılığını buluyor. Bir de bu çabanız Kwadwo örneğinde olduğu gibi sosyal medyada ses getirirse, bir şeyleri değiştirmek mümkün oluyor.

Hişt hişt sakin ol…

TRT Müzik'te yayınlanan, engelli vatandaşların, ünlü şarkıcılarla aynı sahneyi paylaştığı 'Engelsiz Sahne' isimli bir program var. Bu program hem engelli vatandaşları mutlu ediyor, hem de onların sorunları hakkında toplumda farkındalık yaratıyor. Bu güzel programa konuk olan Hakan Peker, canlı yayında şarkı söylediği sırada rejinin ekrana kendisini getirmemesine kızdı ve "Seyirciyi çekeceğine beni çekmen lazım reji. Anladın mı? Yanlış yeri çekiyorsun" diyerek sahneyi terk etti.

Canlı yayınlarda rejinin renkli seyirci görüntülerini ekrana getirmesi kadar doğal bir şey olamaz. Peker bunu bilmiyor mu? Reji seyirciyi ekrana yansıtmayı abartsa bile Peker'in canlı yayını terk etmeye hakkı yok. Hele bu program engelli vatandaşların katılımıyla gerçekleşiyorsa...

Peker, yaptığı saygısızlık büyük tepki alınca sosyal medyadan seyirciye yönelik bir hareketinin olmadığını, engelli vatandaşlara duyarlı olduğunu ve onların birçok organizasyonuna katıldığını açıkladı.

Ben de Peker'in tavrının seyirciye yönelik olmadığını düşünüyorum ama bu, hatalı olmadığı anlamına gelmez.

Peker, son dönemde agresif tavırlar takınıyor; yüzüne botoks yaptırdığına dair iddialar ortaya atılınca da öfkeli açıklamalarda bulunmuştu. Bu öfkenin nedeni ilerleyen yaşından kaynaklanıyor olabilir mi bilmiyorum ama Peker gibi sempatik bir şarkıcıya bu öfkeli davranışlar hiç yakışmıyor.

Sayın Peker, biz sizi hep insanları coşturan hareketli şarkılarınız, danslarınız ve sempatik tavrınızla hatırlamak istiyoruz.

Sertab Erener'in 'Sakin Ol' şarkısında dediği gibi: 'Dünya hali bu, gelip geçici. Hişt hişt sakin ol, sinirlerine hakim ol.'

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI