UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

MEVLÜT TEZEL YAZDI: "ÇİFTLİK BANK’IN PERDE ARKASI!.."

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değindiler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

MEVLÜT TEZEL YAZDI: "ÇİFTLİK BANK’IN PERDE ARKASI!.."

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

‘ÖLMESEYDİM BENİMLE KAHVE İÇER MİYDİN?’

‘Börü’ dizisinin son bölümünde ağır yaralanan Murat, “Bana ‘Ayı’ derler, sırf bundan dolayı bu saate kadar ayaktayım” diyordu. Murat’ı ana jet üssünden aradılar. Adatepe’nin bir ağaç gölgesine kadar tırmandı. Teröristler peşindeydi. Ana jet üssünden havalanmıştı Üsteğmen Gökçe pilot... Murat, “Ölmeseydim benimle kahve içer miydin?” diye sordu. Gökçe Üsteğmen, “İçerdim” dedi. Murat, “Gerçekten mi, çirkin olsam bile mi?” diye ekledi. Kemal’i anlattı sonra, “Entel bir abimiz vardı” diyerek...

Kuantum fiziğinden bahsetmişti Kemal, “Başka kainatlar varmış. Onlardan birinde seninle kahve içtikten sonra aşık oluyoruz” dedi ve “Burada değil, o evrende sana aşık olacağım Gökçe. Ama ne olur esir aldırma beni” diyerek son sözlerini söyledi. Kamera, yakıcı güneşin altındaki tepedeydi. Barış Manço’nun ‘Gülpembe’ parçası çalıyordu, bir de jilet misali kayan jet sesi... Sonra? O tepenin, o ağacın gölgesinin olduğu yerde büyük bir toz dumanı ve göğe yükselen toprak görüldü.

Nice aşklar bu dünyada değil ama başka kainatlarda buluşmak üzere bu topraklarda veda etmedi mi? ‘Börü’nün son bölümünün son sahnesi yürekleri farklı farklı dağladı. Gökçe’nin gözünden iki damla düştü ve “Çay içtikten sonra nizamiyeye çıkarım. Beni oradan alırsın” dedi. Bir dakika ayrılmanın mümkün olmadığı görsel bir sunum, ‘Börü’.

FUAT AKDAĞ’LA BAŞKA KİMLER GİTTİ?

Fuat Akdağ, NTV Spor’un 2008 yılında harcını atan isimlerden biri. Flaş bir kararla gittiği yazıldı. Beklenen bir durumdu. Markanın bitişiyle birlikte Akdağ’ın binada yapacak fazla bir şeyi kalmamıştı. “Fazla bir şey kalmadı” diyen sadece Akdağ değil, beraber program yaptığı Mehmet Demirkol da ayrılıyor. ‘Spor Servisi’, izlenen ve ilgi gören bir formattı. Başka bir kanalda yolculuğa devam edecek. Bir başka giden program, futbol ve bunun dışında akla gelebilecek her şeyin konuşulduğu ve kendine has bir sohbet programı halini alan ‘Kırmızı Çizgi’... Tivibu’yla adı geçmişti, sordum, “Yok öyle bir şey” dediler. Rıdvan Dilmen ise, NTV’de devam ediyor. Zaten ‘Yüzde Yüz Futbol’ NTV’nin programıydı.

Daha sonra spor kanalına geçmişti.

 

MESUT YAR-POSTA

Sosyal medya da listeye alınmalı

Geçtiğimiz hafta arama motorlarında en çok aranan kelimeler arasında “Börü” (Star TV) vardı. Daha doğrusu ikinci sırada...

Meali “yiğit”ten tutun da “ürkütücü hayvan”a kadar değişiyor. Kadim Türk kültüründe yeri bir hayli geniş. Halen Anadolu’da da kullanılan bir kelime...

O değil de dizi ve programların sosyal medya reytingleriyle mevcut reytingleri arasında ciddi bir makas var. Bakın “Börü” (Star TV) arama rekoru kırmış, insan ister istemez reyting rekoru da bekliyor. Ama liste farklı şeyler söylüyor...

O vakit, “herkesin ve en çok da yeni nesil TV izleyenin eğilimini hesap etmek için sosyal medya da reyting ölçümlerine girmeli” diyorum. Yoksa geleneksel televizyonculuk denen şey unutulan birçok gelenek gibi ne olduğunu anlamadan TV aygıtıyla birlikte yitip gidecek!

Bir devir gerçekten kapandı

NTV Spor kapanınca Fuat Akdağ, NTV ailesinden de ayrıldı. Neredeyse kanalın logosu kadar eskiydi. Bu tür vedalaşmaları kurcalamak istemem. Giden de gelen de bir sürü neden sayabilir. Kendi işleri...

Ben haberi duyunca sadece şunu anladım. Bir devir gerçekten bitti. Şaka değil NTV Spor tarih olup gitti!

O ELLERİ GÖRELİM

Deniz Akkaya önümüzdeki hafta bir yemek yarışmasıyla ekranda olacak. “Elimin Lezzeti” isimli program Lifetime logosu altında yayınlanacak. Bilmiyorum ne düşünüyorsunuz ama bu kanal da diğer butik kanallar gibi alttan alta kitlesini topluyor...

Saygınlık bir dönem sonra reytingden çok daha para eder bir şey olacak ki bu kaçınılmaz gerçeğe erken erenlere ne mutlu!

ANLAYACAĞI DİLDEN...

“Ufak Tefek Cinayetler”de (Star TV) Oya kardeşime naçizane bir önerim olacak. Bak canım kardeşim. Sendeki şu bakla merakını kabul edebilirim. Ama o baklayı ağzında tutma alışkanlığına hakikaten sinir oluyorum...

Çıkar ağzından şunu. Serhan’a git “Seviyorum işte, var mı diyeceğin” de. Mehmet’e sor, “Burcu’nun karnında çocuk filan yok. İki evlat babasısın. Hamile kadın neye benzer, hâlâ anlamıyor musun?”...

Ve her çağrıldığın yere tuzluğu kaptığın gibi koşup gitme. O tıp diplomasını sana nasıl verdiler be bacım? Malum o bölüme girmek de bitirmek de matematik ister!

YANLIŞ ANLAMAYIN

Birbirimizin vicdanını tartar olduk. Özellikle sosyal medyada öfkeli klavyeler türedikten sonra. Ben nereye çatacağı belli olmayan bu kalabalığa hiçbir isim takmıyorum. Sadece diyorum ki; “Ben ‘Çukur’u eleştirdim diye dizi sona ermez. Ben Seçkin Özdemir’i övdüm diye kaşesi artmaz. Ben aklımda ‘Fi dizisi geleneksel ekranda kendine makul bir izleyici bulamayabilir’ fikrini taşıyorum diye Show TV diziyi yayınlamaktan vazgeçmez. Falan filan!”...

Ama şu da bir gerçek ki ben falanca dizinin amigolarının gönlü olsun, filanca yapımcının yüzünde güller açsın diye bu köşede boydan boya badana yapmam. Mürekkep kullanıyoruz; değerli ama çok değerli bir şey.

İYİYDİ ÇOK İYİYDİ

“Kalbimdeki Deniz” (FOX) kadın sorunlarına duyarlı bir diziydi. Duyarlılığından bir şey kaybetmeden son buldu... Açıkçası ekseninden kaydığı zaman dostane uyarılarda bulunduk ve hemen herkes ciddiye aldı. Bu müthiş bir zarafet...

O değil de o diziden bir Özlem Savaş geçti. Ekmeğine savaşan bir oyuncu. Kendini temize çekmiş bir insan. Nedense beni en çok etkileyen onun ekrana sürdüğü karakterdi...

Bir karakter başka işlerdeki bin karaktere bedel olabiliyor. Yetkililere hayatımızdan sessizce çıkıp bir hayli sessiz giren Özlem’i teğet geçmeyin derim...

Takıları topla kardeşim

Fatih Ürek “Gelinim Mutfakta” (Kanal D) isimli şenliği hakikaten hakkını vererek sunuyor. Beni yanıltmayacağını biliyordum...

Ancak gelinler biraz heyecanlı. Aralarındaki gerilim ilk iki gün seyirciye geçmekte zorlandı. Ama önceki günden itibaren rekabetin hakkını verdi...

Neyse. Yarışma AB grubunda bir hayli sevildi. Kanalın tüm gün reytingi üzerinde pozitif bir etkisi de olacak gibi. Fatih kardeşim takıları şimdiden topla!

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

Çiftlik Bank’ın perde arkası

Çiftlik Bank mağdurlarına herkes '26 yaşındaki, ergen irisi bu tombalak gence nasıl kanarsınız?', 'Çiftlik Bank'ın sahibi Mehmet Aydın'ı yolda görseniz para vermezsiniz' diyor. Ama Çiftlik Bank tesislerinin açılış töreni görüntüleri bu büyük dolandırıcılıkta Aydın'ın tek başına olmadığını, arkasında bir organizasyonun olduğu izlenimini veriyor.

Çiftlik Bank'ın tesis açılışındaki konuşmalarını izlediniz mi? Oyuncu Mehmet Çevik, şöyle diyor: "Beyaz sakallarıma hürmeten beni dinlemenizi istirham ediyorum. Bir insan bir bilgisayar oyunundan yarın bu ülkenin besinini yaratacak noktaya geliyor. Kudüs, kırmızı çizgimizdir." 'Bu millet için yapılan yatırımlar', 'Lider ülke Türkiye'yi karıştırmaya çalışıyorlar', "Çiftlik Bank 'Biz dünyadan büyüğüz' diyen 5'lerin kurduğu tezgahı deviriyor..." Çevik, siyasetçiler gibi öyle etkili konuşmuş ki; sanki onu dinleyen kitle az sonra askere yazılıp Afrin'e gidecekmiş gibi duruyor. Yahu o çiftlikte güya inekler, danalar yetiştirilecek ama Çevik; sanki Çiftlik Bank'ın kurulmasını ABD, İsrail istemiyormuş, sanki TSK'ya silah üretiyormuş gibi konuşuyor.

'Çocuklar Duymasın'ın Fıs Fıs İsmail'i Süleyman Yağcı ise almış eline mikrofonu, "Kameraman arkadaşımdan rica ediyorum, buradaki 1 milyon insanı çeker misin kardeşim?" diye pazarlama yapıyor. Mehter marşları çalınıyor, okunan dualarda mazlum Müslümanlar'dan bahsediliyor ve hoca 15 Temmuz sürecinden, kafirlerden bahsedip topluluğa tekbir çağrısında bulunuyor ve kurdele kesiliyor.

Mehmet Çevik gibi ünlü bir oyuncu bu dolandırıcılığa nasıl alet olur? Çevik "Ben sadece reklamda oynadım" diyor ama açılış töreninde kürsüye çıkarken Basın ve İletişim Danışmanı olarak anons ediliyor!

O açılışta bulunan ya da bu açılışın görüntülerini izleyen aklı başında birçok insan bu tezgahın kurbanı olabilir ki, oldular.

Benim izlediğim görüntülerde Aydın'ın konuşmasına rastlamadım. Zaten o konuşsa dolandırıcıların yarattığı halkı hipnotize eden hava anında dağılır!

Çevik'in konuşması ise daha tehlikeli! Siyasetçilerin Türkiye üzerinde oynanan oyunları deşifre eden, askerlerimiz Afrin'de savaşırken halkı kenetlendiren konuşmalarından kopya çeken, toplumda oluşan milliyetçi algıyı dolandırıcılık için kullanan kirli bir konuşma bu!

Bunun toplum üzerinde yaratacağı etkiden bahsetmeme gerek yok herhalde.

Bu dolandırıcılık, '26 yaşında tombalak suratlı bir genç halkı kandırdı' diye geçiştirilmemeli. Devletimiz, Afrin operasyonunda oluşan milliyetçi duyguları, 15 Temmuz şehitlerini bile kurdukları tezgaha alet eden bu çakallardan acilen hesap sormalı.

Sudaki plastik tehlike

Gazetecilik kuruluşu Orb Media'nın yaptığı araştırma kapsamında, dokuz ülkeden 250 su şişesi New York Devlet Üniversitesi'nde incelendi. Hemen hemen bütün örneklerde 1 litre suda ortalama 10 plastik parçacığı bulundu. Bu parçacıkların insan saçından daha kalın olduğu anlaşıldı.

BBC'nin haberine göre;

Aquafina, Dasani, Evian, Nestle Pure Life, San Pellegrino gibi şişeleme tesisleri yüksek standartlarda olan büyük ulusal markalarda bile plastik parçacığa rastlandığı belirtiliyor.

Araştırmaya katılan kimya profesörü Sherri Mason, "Bu araştırma herhangi bir markayı doğrudan suçlama amaçlı değil. Araştırma, plastiğin her yerde tesir ettiğini gösteriyor. Plastik, toplumumuzun her yerine yayılan bir madde ve sularımızı da istila ediyor" diyor.

Böyle büyük markalarda bile plastik parçacıklarına rastlanıyorsa gerisini siz düşünün!

Plastik şişede su satışı, Nurettin Sözen İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde musluklardan çamurlu su akmaya başladığında hayatımıza girmişti.

Bu skandaldan önce herkes musluktan su içerdi. Musluktan akan sular artık birçok şehirde plastikte satılan içme sularından daha temiz ama damacana ve plastik şişelerdeki sular hayatımıza öyle bir girdi ki, musluktan su içmek aklımıza bile gelmiyor.

İnsanlara musluktan su içmeyi tekrar hatırlatmalıyız.

Bu hem sağlımız, hem de tasarruf açısından önemli bir adım olur. Eskiden İstanbul'da hemen hemen her mahallede sokak çeşmesi olurdu, şimdi hiçbiri akmıyor! Osmanlı'dan kalma tarihi çeşmeler öksüz çocuklar gibi bir köşede duruyorlar. O çeşmelerden su içmek bile insanın geçmişiyle bağ kurmasını sağlar.

Kaybedenler kafası

'Kaybedenler Kulübü Yolda'nın galasına başta Nejat İşler, Yiğit Özşener ve Rıza Kocaoğlu olmak üzere bazı oyuncular içkili geldi. Basına poz verirken sorulan sorulara güçlükle cevap verdiler. Aslında sorular da çok yüzeyseldi, öylesine sorulmuş gibiydi.

Şimdi 'Galada içki içilir mi?' sorusu gündemde. Bu soruyu tartışmak bile mahalle baskısı yaratır! Elbette içilir ama basının karşısında dinç çıkacak kadar! Öte yandan galada oyuncularla gazeteciler arasında geçen sohbet ise tam da filmin ruhuna uyan cinsten eğlenceliydi. Filmin PR ekibi istese böyle bir tanıtım yapamazdı.

Gala görüntülerini izleyenler 'Kadıköy'ün Kaybedenler Kafası işte bu' deyip filme daha çok ilgi gösterebilir.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI