UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

ALİ EYÜBOĞLU YAZDI: "SEFERBERLİK RUHU TÜM ÜLKEYİ SARDI!.."

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değindiler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

ALİ EYÜBOĞLU YAZDI: "SEFERBERLİK RUHU TÜM ÜLKEYİ SARDI!.."

ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET

SEFERBERLİK RUHU TÜM ÜLKEYİ SARDI

Zeytin Dalı Harekatı’nda 45’nci gün bugün. Operasyonun 43’üncü gününü Cilvegözü’nden Hassa’ya Suriye sınırında geçirdim.

Türk Hava Yolları’yla Hatay’a gideceğimiz uçağın Atatürk Havalimanı’ndan kalkış saati 07.30’du. Sabah 06.30’da  Samsunlu işadamı Sezgin Yılmaz’la karşılaştım. Samsunlu bir grup işadamı da bizim gibi operasyon bölgesindeki askerlerimize moral ziyareti için Kilis’e uçacaktı.

Hatay’da ilk durağımız akreditasyon işlemini yapacağımız Cilvegözü Sınır Kapısı oldu. Oradan operasyonun ilk gününden itibaren A Haber’in kalabalık bir ekiple mesken tuttuğu Hassa’ya geçtik.

Hassa Belediyesi’nin haberciler için kurduğu çadırların önü ana – baba günüydü.  Beyaz TV “Söylemezsem Olmaz”dan İlkay Buharalı ve kameraman arkadaşımız Deniz Polat’la birlikte gittiğimizde Türkiye’nin her bölgesinden gelen insanlarla karşılaştık.

Çadırlarda, Türkiye’nin her bölgesinden gelenlerin astıkları pankartlar vardı.

Afrin’e akın var

Çankırı’dan Diyarbakır’a, Edirne’den Eskişehir’e birçok şehirden ekipler halinde gelenler arasında her yaş grubundan insan vardı.

Milli maçların yapıldığı stadyum önleri gibi Türk bayrağı satanlar, park halindeki otomobillerinden marş çalanlar, operasyon bölgesindeki asker ve polislere moral destek vermek için gelen küçük çocuklar, gençler, anneler, babalar, nineler, dedeler…

7’den 77’ye bütün Türkiye, seferberlik ruhuyla ilk günden bu yana akın ediyor Suriye sınırına…

Hassa’da kaldığımız birkaç saat içinde kimleri mi gördüm “Sıfır noktası”nda?

Eskişehir’den biri down sendromlu olmak üzere çocuklarıyla gelen aile…

Çocukların yazdıkları şiir ve mektupları askerlerimize getiren Çankırı’lı Yarenler.

Askerimize destek için Edirne’den günü birliğine gelen kadın öğretmenler.

Karadeniz Ereğli’den iki otobüs dolusu muhtar…

Kendilerini “Halisdemir yürekli” ilan edip, Afrin’e gitmek için “Kefenimizi giydik de geldik Reis” diye pankart açan astsubay okullarının öğrencisi gençler.

Sıfır noktasında kestikleri kurbanları pişirip, askerimize ikram edenler….

“Kefenimizi giydik de geldik” diye pankart açan gençler.

Asker için kurban

Baklavalar, börekler, geldikleri bölgeye özgü yiyecekleri bölgede görev yapan askerlerimize ikram etmek için gelenler…

“Sıfır noktası”nda kurban kesip, orada pişirdikleri kavurmaları sıcak sıcak güvenlik güçlerimize ikram edenler…

Askerlerimizin Zeytin Dalı Harekatı’ndan zaferle dönmesi için dua edecek hocalarını da yanlarında getiren gruplar…

Konuştuğum yetkililer, operasyonun başladığı günden bu yana Türkiye’nin seferberlik ruhu ile bölgeye akın ettiğini söyledi.

GÜNÜN SÖZÜ

Türklerin vatan sevgisi ile dolu göğüsleri, düşmanların melun ihtiraslarına karşı daima bir duvar gibi yükselecektir. (Mustafa Kemal Atatürk)

 

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

DİZİDE BİR HAMİLE OLAYI EKSİK

Çocuklar Duymasın’, kendini yenileme adına ne varsa gerçekleştiriyor. Ev ahalisi, arada eskilere takılıyor. Dizinin yeni halini siz sayın seyircilere bıraktı.

Bu ayrı bir konu... Neredeyse bir ay boyunca yeni Havuç karakteri meselesi konuşuldu. Meltem’le Haluk, ilk defa öpüştü. Dizinin alışık olmadığı, yeni sevgili karakteri araya girdi. Şimdi sırada ne olmalı? Sürpriz bir hamilelik... Kim olsun? Onu da Birol Güven’e bırakalım.

‘Gülizar’da Yeşilçam samimiyeti var mı?

Dizide, Yeşilçam’a selam edelim hali var ama Gülizar’da nedense bir türlü o havayı alamadım. Farah Zeynep Abdullah, kendi başına saf, temiz ve güzel kızımız olarak bizlere pırıltı veriyor. Son bölümde çok güzel şarkı söyledi. Dedim ya, gönderme adına ne varsa bir türlü alıp, o kokuyu hissedemedim. “Peki, sen bir insanın her şeyi olmak ne demek bilir misin?” diye başlayan, ‘Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?’ kalıbında olan giriş cümlesiyle, Murat’ın yüzündeki ifade, tatmin edici miydi? Senaryonun, “Aşk, bir sabah uyandığında artık onun gülmesini ezberlediğin an demektir” diye devam eden sözleriyle, duygusallığı daha da arttırma isteği ne kadar başarılıydı? Sonrasında, “Gülizar sana aşığım” tiradıyla durumu daha da yukarı taşıyan finalde, ateşli bir öpücükle ‘son’ diyen sahne?      

Ne hissettirdi? Kaldık mı, çarptı mı? ‘Aşk böyle bir şey’ dedirtti mi? Dizinin kendini tartıp biçtiği sahneydi belki. Çünkü Murat bize, ‘Zaten bu kız bana aşık, tersi olamaz’ haliyle, senaryonun ona yüklediği cümleleri hali ve tavrıyla çiğnemişti. Bir Ediz Hun ve Filiz Akın sahnesi mi? Olabiliyor mu? Beklen- tinin yüksek oluşundan mı böyle oldu, bilemedim.

 

OYA DOĞAN-VATAN

BAĞIMSIZ WEB DİZİSİ KANAGA MİSTİSİZM KAPISINI ARALADI

Değişen izleme alışkanlıklarına her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Ne yazık ki televizyon genç kuşağın beğenisini karşılayamıyor. Çoğu zaman eski, uzun ve kısıtlı kalıyor. O nedenle son dönemde Blu TV, PuHu TV gibi oluşumların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Zaten Netflix’in gelişi çok şeyi değiştirdi. Bunlar henüz küçük adımlar fakat ileride çok daha büyük adımlara dönüşecek. Ne yazık ki son cümleme inşallah demek zorunda kalıyorum. Zira, internet televizyonculuğu da sansür tehlikesi altında! Denetimin bazı yerlerde gerekliliğine karşı değilim ama özgür bir alanda, parasını verip istediğimiz içeriği aldığımız bir yerde tabii ki sansüre hayır! Neyse bugünkü konumuz başka!

13 bölümü çekilmiş

www.onedio.com internet sitesi de bir web dizisiyle drama hayatına katıldı. Hem de öyle güzel bir başlangıç yaptılar ki, takdir etmemek elde değil! Yapımcılığını ve başrol oyunculuğunu Mehmet Günsür’ün, senaristliğini Caterina Mongio, Tolga H. Yüceil, Kaan M. Yüceil’in, yönetmenliğini Tolga Yüceil ve Caterina Mongio’nun üstlendiği Kanaga dün onedio’da başladı. 15 dakikalık bir web dizisi olan, bugüne kadar Avrupa ve Amerika’da pek çok web festivalinde yarışan ve ödüller alan dizi merkezine insanoğlunun çevreye ve kendisine kötü davranmasını koymuş. 2015 yılında Mehmet Günsür ve ailesinin hayalini kurduğu, kendi imkanlarıyla İstanbul, Mardin, Şanlıurfa ve Roma’da 13 bölümünü çektiği bağımsız dizi Kanaga; yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan dünyayı kurtarma çabasını konu alıyor. Bunu da Mehmet Günsür’un başrolünü oynadığı Mardin Tamay karakteri üzerinden yapıyor. Tamay; Kanaga’da dünyaca ünlü bir arkeolog olan ve 30 sene önce öldüğü sanılan babasını ararken kendisini ve güçlerini keşfediyor. Gittiği her yerde, açıklanması güç olan, ezoterik ve büyülü yaşantıları deneyimlerken kendisi ile ilgili bambaşka gerçekleri keşfediyor.

3 sezon tasarlanmış

İlk 3 bölümü dün onedio’da yayınlanmaya başlayan diziyi izlediğimde “Vay be, Türkler mistisizmi anlatabiliyormuş. Hem de bu hikayenin içine sizi fazlasıyla alabiliyormuş” derken buldum kendimi... İzlenme oranlarına göre ikinci sezonu da hemen çekilecekmiş. Zaten yola bu diziyi 3 sezon olarak tasarlayarak başlamışlar. İzlediğim 3 bölüm sonunda merakla diğerlerini beklemeye başladım. Sanırım Kanaga’nın 3 sezonluk yolculuğunu görmek bu ülkede farklı konulara, yeniliğe adım atacak yaratıcı kişiler için yepyeni bir imkan sağlayacak. Birkaç yıl önce “Türkiye’de böyle işler yapılmaz” diye konuşurken son zamanlarda mistisizm, vampir dizileri yapılmasından bahseder olduk. Darısı hayal kurmaktan vazgeçmeyen yaratıcıların ve risk alma cesaretini gösteren platformların başına!

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI