Bu olay’la ilgili görüş bildirenlerden biriside İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Adem Sözüer oldu!..
Sözüer, “Türkiye aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet konusunda Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’ne ilk imzalayan ve hazırlanmasında büyük katkı gösteren bir ülke…
İstanbul Sözleşmesi imzalandıktan sonra kadın örgütleri ve ilgili devlet kurumlarını bir araya getirerek, aile içi şiddet ve kadını yönelik şiddetle ilgili 6284 sayılı kanun hazırlandı. Ben de bu komisyonda vardım. Kanundaki tedbirleri etkili uygulamak için, etkili tedbirler öngörüldü.
Örneğin; Uzaklaştırma, elektronik kelepçe gibi…
Tedbirler kağıt üstünde kalmasın diye, tedbiri uymayanlara yönelik zorlama hapsi getirildi. Bunu önerenlerden biriyim.
Örneğin; Aile içi şiddet uygulayana veya tacizci amansız takipçiye yönelik bir uzaklaştırma alınıyor, ama şiddet uygulayan buna uymuyor…
İşte böyle ciddi ve özellikli hallerde zorlama hapsi söz konusu. Aynı konutta oturmayan iki kişinin, birbirine hakaret etmesi durumunda, bu kanunda ki zorlama hapsinin uygulanması, gayrı ciddi bir uygulama ve kanunu kötüye kullanmaktır.
Hakaret suçtur. Bir sanatçı diğerine hakaret etmişse, Ceza davası açılır, kişilik haklarını ihlal nedeniyle tazminat davası açılır. Ama şiddete maruz kalan gerçek mağdurları korumak için getirilen zorlama hapsini şöhretli insanların ağız dalaşına uygulamak doğru değil.
Bazı hakimlerimizin kanunları magazinel yorum ve uygulamalardan kaçınmalıdır.” açıklamasında bulundu…
