UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

SİNA KOLOĞLU YAZDI: "TUVALETTE BİLE DİZİ İZLİYORUZ!.."

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değindiler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

SİNA KOLOĞLU YAZDI: "TUVALETTE BİLE DİZİ İZLİYORUZ!.."

ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET

‘MEHMETÇİK’İN BAŞARISI

TRT’nin iddialı dönem dizilerinden “Mehmetçik Kut-ül Amare”nin ilk bölümünün ne kadar reyting alacağı merak konusuydu.

Dizinin ilk bölümü “Tüm Seyirciler” kategorisinde 7.45 reytingle ikinci, AB’de 9.57 reytingle ABC1’de ise 8.70’le birinci oldu.

TV dünyasında, “Her işin ilk bölüm reytingi tanıtımın başarısı/başarısızlığı, sonraki reytingleri ise projenindir” denir.

TV dünyasının bir gerçeği daha var.

Sezon başında ekrana gelen yeni projelerin şansı, sezon ortasında başlayanlara oranla daha yüksektir.

Bu gerçekleri de dikkate alarak “Mehmetçik Kut’ül  Amare” dizisi iyi bir başlangıç yaptı. Dizi, “Total”de “Bizim Hikaye” dışındaki her yapımdan biraz seyirci alarak bu rakamlara ulaştı. “Mehmetçik” başlayana kadar Perşembe akşamında dönem dizisi olarak sadece “Vatanım Sensin” vardı. Dönem dizisinin ikiye çıktığı ilk akşamın sonunda kazanan “Mehmetçik”, kaybeden “Vatanım Sensin” oldu. Çünkü TRT 1’in yeni dizisi, Kanal D’de ikinci sezonunu yaşayan “Vatanım Sensin”i üç kulvarda da geçti.

“Mehmetçik Kut’ül  Amare”, en çok reytingi Show TV’den aldı. Önceki Perşembe akşamı “Bizans Oyunları” filmiyle 4.03 reyting alan Show TV, TRT 1’in iddialı dönem dizisini ekrana sürdüğü akşam “Güldür Güldür”ün tekrarını yayınlayınca seyircisinin çoğunu “Mehmetçik Kut’ül  Amare”ye kaptırdı.

Önemli not:  “Zeytin Dalı” operasyonu için Afrin’e giden askerimizin, “Mehmetçik”te anlatılan gibi bir destan yazacağına inancım tam. Allah, hepinizin yar ve yardımcısı olsun. 

HAKLIYSANIZ, HAKKINIZI ALANA KADAR SAVAŞIN

Akasya AVM’de birçok farklı markanın ürünlerini satan mağazanın vitrininde “Büyük indirim”i görünce girdim içeriye, belki uygun ve güzel bir şeyler bulurum diye…

Beğendiğim üç ürünü denemek için kabine giderken mağaza görevlisi orta yaşlı hanım, “O markadan üç ürün alırsanız, ekstradan yüzde 20 indirimi var” dedi.

Kabinde denediğim üç kıyafeti satın almak için kasaya gittim. Kasiyer, etiketlerini okuttu ve ödemem gereken paranın 210 TL olduğunu söyledi.

Kasiyere, üç ürünün indirimli toplam fiyatı bu… “Aynı markadan üç ürün alana yüzde 20 ekstra indirim yok muydu diye sordum.

Önce kasiyer, sonra yanındaki görevli, üç üründe de indirim uygulandığında ısrar etti.

Arkamda bekleyen başka müşteri olmamasının verdiği rahatlıkla tane tane anlatmaya başladım:

Üç kıyafetin indirimli fiyatının toplam 210 lira olduğunu alırken zaten hesap ettim. Mağazanızın görevlisi bana, “Aynı markadan üçüncü ürünü alırsanız toplam yüzde 20 ekstra indiriminiz olacak” dedi. Ya o yalancı, ya ben söyleneni yanlış anladım ya da siz yanlış yapıyorsunuz. O görevliyi bulup, geleyim.

İki dakikada buldum o görevliyi. Orta yaşlı kadın, genç kasiyeri kenara çekti, kasanın başına geçti. Üç ürünü kasadan geçirdi ve “Hopi’nizi okutunca ödeyeceğiniz para 168 lira” dedi.

O saate kadar bana boş yere ısrar eden inatçı insan gözüyle bakan iki görevliden erkek olan özür dilerken, uzun boylu hanımefendi, hala yeni kampanyalarda böyle sorunlar olabileceğinden dem vuruyordu.

GÜNÜN SÖZÜ

İnsan hatasını kabul ettiği ölçüde büyük, hatasından ders çıkardığı kadar akıllı ve hatasını düzelttiği ölçüde güçlüdür. (John Maxwell)

 

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

TUVALETTE BİLE DİZİ İZLİYORUZ!

Tablet, telefon ve bilgisayar... Film ve dizi izleyemediğim üç aygıt.

Geçenlerde uçakta karşı koltukta oturan bir vatandaş, tablete gömülmüş, aralıksız dizi izliyordu. Sanki beyazperde ya da plazma televizyon önündeymiş rahatlığıyla. Yolculuk süresini, inmesinive kalkmasını çıkar, havada 30 dakika...

Netflix, bir araştırma yapmış.

22 ülkeden 37 bin 50 kişiye sormuş.

Bu platformu takip edenlerin yüzde 67’si, Türkiye’dekilerin de yüzde 77’si sadece evlerinde değil, işe gidip gelirken, otobüs yolculuğu yaparken veya uçaktayken bile cep telefonu ya da tablet gibi ne bulduysa, film ve dizi seyrediyor.

Asıl çarpıcı sonuç, bizde tuvalette bile cep telefonundan dizi izleyenlerin oranı yüzde 7. Fena bir oran değil. 

Dikizliyor ve yorum yapıyor

Sadece elinde alet, film ve dizi izleyenle yetinmiyoruz. Bizle birlikte etrafımızdakiler de izlediğimizi seyrediyor. Türkiye’den araştırmaya katılanların yüzde 43’ü, dışarıda film ve dizi seyrederken, etrafındakileri gizlice onların ekranına bakarken yakaladıklarını söylüyor.

Yetmiyor, bir de yorum yapıyorlar.

Bu oran, yüzde 21. Yani hem dikizliyor hem de yorum yapıyor. Enteresan bir ayrıntı... Bu merak, başka bir duruma yol açıyor.

İstemeden bir yapımın devamını öğrenenlerin oranı, yüzde 13. Çünkü dikizleyen için de durum aynı. Kendisi de benzer yöntemle dizi izliyor. Onun da gözetleyenleri mutlaka var. İzleyenler ve onları dikizleyenlerin saadet zinciri.

İzlerken utanıyoruz!

İzlediğimiz dizi ya da filmin, tabuları yıkan sahneleri yüzümüzü kızartıyor.

Bir otobüs seyahatinde gözlerin, ‘ne ayıp film izliyor, terbiyesiz’ diyecekleri hissine kapılıyoruz...

Bu oran, ‘izlediğimden utanıyorum’ başlığında, yüzde 13’ü gösteriyor. Bu oranı yüksek buldum.

Muhabbet out, dizi in

Araştırmada, ‘Film ve dizi izlemek, etrafla muhabbetten daha önemli’ diyenlerin oranı, bizde yüzde 47. Bu rakam, araştırmanın yapıldığı 22 ülkedeki en yüksek oran. Yüzde 27’si ekrana bakarken, etrafındakileri görmezden ve duymazdan geldiğini söylüyor. Şaşırtmayan bir sonuç.

Çay bahçelerinde gazoz içen sevgililer yerini cep telefonunda dizi izleyenlere bıraktı. Bir gözlemim, bizim konserlerde en önden yer ayırtıp, sonra cepten mesaj atarak programı bitirenleri çok gördüm.

Her türlü tüketen teknolojiye bağımlı olmaya gönülden razıyız. Belki de Orwell Cumhuriyeti burasıdır...

 

OYA DOĞAN-VATAN

GÜLİZAR YEŞİLÇAM’IN GÜNCELLENMİŞ HALİ

O3 Medya-Onur Güvenatam’ın yapımcılığını, Çiğdem Erken’in müzik ve şarkılarını, Murat Güney’in sanat yönetmenliğini, Çağan Irmak ve Scripta Yazı Grubu’nun senaryosunu, Çağan Irmak’ın proje tasarımı ve yönetmenliğini üstlendiği Gülizar, cumartesi akşamı Kanal D’de başladı. Farah Zeynep Abdullah, Ömer Berk Cankat, Ebru Cündübeyoğlu, Berkay Ateş, Sevtap Özaltun, Berk Erçer, Mahperi Mertoğlu, Ayşe Tunaboylu, Emre Taşkıran, Feriha Eyüboğlu, Gonca Cilasun, Pelin Abay, Sinem Yener ve Osman Alkaş, Zuhal Gencer Erkaya, Şerif Sezer’in rol aldığı dizi Tüm Kişiler’de 3.06’yla 12’nci, AB’de 3.75’le 5’inci, ABC1’de 3.89’la 4’üncü oldu. Gülizar, “Katil  oldum” diye Fettah’a koşmasıyla başladı. Ardından da bir gün öncesine ışınlandık. “Bir el lazım” şarkısını hazırlayan Gülizar ve Fettah’ın heyecanını izledik. Ve bir günde bir insanın başına gelebilecek her şeyi yaşadı Gülizar. Klip çekti, patlayacağını zannetti, evinde elektrikler kesildi, tacize uğradı, bir adamı öldürdüğünü zannetti, kaçırıldı, pavyona düşmekle tehdit edildi, tam düşüyordu ki bir adam geldi ve onu öldü zannettiği babasına götürdü. İlk kez uçağa bindi, babasıyla tanıştı, kardeşi olduğunu öğrendi ve onun tarafından aşağılandı, sonunda da aşık olacağı Murat’ı gördü. Tam bir Yeşilçam hikayesiyle karşı karşıya kaldık. Ancak güncellenmiş, zamanın ruhunu yakalamış bir Yeşilçam hikayesiydi Gülizar.

Kalbi gözünde atıyor

Dizinin ilk yarım saati o kadar hızlı geçti ki, zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Ancak sonraki bir saat malum süre uzatma mevzusuna takıldı ve büyük bir hızla yavaşladı. Gülizar’ın tüm dizilere gösterdiği çok önemli bir gerçek vardı. Her sahnede gerilimli müziğe ihtiyaç olmadığı... Güçlü sahnelerin çoğunu müzik olmadan, sahnenin duygusunu iliklerimize kadar hissederek izledik. Bu konuda hem yönetmen Çağan Irmak’ı, hem de müzisyen Çiğdem Erken’i tebrik ederim. Herkesin bitmek tükenmek bilmeyen müzik kullandığı bir dönemde risk alıp sahnenin saflığını izleyiciye yaşattıkları için... Gelelim oyunculuklara... Farah Zeynep Abdullah yorumlanması zor, gel-gitleri çok fazla olan, kalbi gözünde atan Gülizar karakterini sonuna kadar giyinmiş. Bir an bile şüpheye mahal vermedi. Ebru Cündübeyoğlu’nu oldum olası çok beğenmişimdir. Suzan olarak izlerken de bir kez daha “Helal olsun” dedim. Özellikle Bahri’nin Gülizar’a aşık olduğunu söylediği anda gülerken buz gibi olan suratı ve sonra akıttığı gözyaşlarını izlerken Suzan’a üzüldüğümü fark ettim. Berkay Ateş’i Abluka filminde izlediğimden beri takip ediyorum. Her seferinde “Vay be” dedirtiyor. Yine yapmış yapacağını...

Murat’ı ilerleyen bölümlerde tanıyacağız

Berk Cankat yıllardır tanıdığım, hayallerini, oyunculukla nasıl bir derdi olduğunu çok iyi bildiğim, kalbini sevdiğim bir arkadaşım. İlk bölümde Murat karakterini izlerken yıllardır kat ettiği yolu gördüm. Ancak daha yapacaklarının yüzde 5’ini bile izlemedik. Çünkü Murat ilk bölümde bize Mine’nin histerik bir şekilde aşık olduğu adam olarak tanıtıldı. Veteriner olduğunu, hayvanlara tutkusunu, ailesini sevdiğini ve Mine’ye ilgi gösterdiğini gördük ama Murat’ın istemediği hiçbir şeyi yapmayacağını, dürüst ve güvenilir olduğunu, nasıl bir aşık ya da koca olacağını ondan değil hep diğer karakterlerin ağzından dinledik. Bu da başrol erkek karakterinin ilk bölümde kahramanlaşmamasına neden oldu. O nedenle Gülizar’ın karakterine hakim olduğumuz kadar tanıyamadık Murat’ı... İlerleyen bölümlerde Murat’ın kim olduğunu olaylara gösterdiği tepkilerle anlayacağımıza inanıyorum. Ben Berk Cankat’ı bu diziye yakıştırdım. Gülizar’ın enerjisinin de Murat’ı daha yükselteceğine eminim. Ezcümle; Gülizar çok bildiğimiz bir hikayeyi bize güncellenmiş halde anlatmayı hedefleyen, iyi oyuncularla, rejiyle, müzikle ve iyi bir tasarımla başlayan bir iş oldu. Sonraki bölümde ne olacağını merak ederek kapattım televizyonu... Son zamanlarda hiç böyle bir merakım olmuyor. O nedenle herkesin emeğine sağlık!

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

Şimdi daha güçlü ve huzurlu

Şehri, Ahmed Arif'in şiirindeki gibi sevmek gerek

SABAH Yazarlar Kulübü'nün bu ayki durağı Diyarbakır'dı...

9 bin yıldır yaşamın hiç kesintiye uğramadığı Diyarbakır, bizi yağmurla karşıladı.

Ama GÜNAYDIN'ın deneyimli muhabirleri Ömer Karahan ve Hakan Uç'la birlikte yağmura hiç aldırmadan kadim şehri sokak sokak dolaştık.

Kahvaltımızı tarihi Hasan Paşa Hanı'nda yaptık. Sac kavurmalı yumurta, güveçte peynir gibi lezzetlerle tadına doyulmaz bir kahvaltıydı. Hanın altında bulunan sahaf da kitapseverler için adeta bir cennet.

Kahvaltıdan sonra Cahit Sıtkı Tarancı ve Ahmed Arif'in evlerini ziyaret ettik.

Geleneksel Diyarbakır mimarisini büyük ölçüde koruyan bu evler, aynı zamanda müze ve kültür merkezi olarak hizmet veriyor.

800 YILLIK GÜNEŞ SAATİ

İslam âleminin beşinci Harem-i Şerif'i olarak kabul edilen Ulu Camii'ye gittiğimizde dikkatimizi ilk çeken, sibernetiğin babası olarak kabul edilen bilgin El-Cezeri'nin yaptığı, 800 yıldan uzun bir geçmişi olan güneş saati oldu. 639 yılında Hz.

Ömer döneminde şehrin en büyük mabedi olan Martoma Kilisesi'nin bulunduğu alana inşa edilen Ulu Camii, birçok farklı uygarlığın izlerini taşıyan büyüleyici bir ibadet merkezi.

CİĞER VE BURMA KADAYIF

Daha sonra yolumuz, Diyarbakır'ın en ihtişamlı köprüsü On Gözlü Köprü'ye düştü. Köprünün altından geçen Dicle nehri, fotoğraf çekmek için en gözde yerlerden biri.

Öğlen yemeğinde ise meşhur Diyarbakır ciğerini tattık. Diyarbakırlı dostumuz Nevruz Aytek, bizi Umut Ciğercisi'ne götürdü. Çok salaş bir yerdi ama uzun zamandır bu kadar güzel bir ciğer yememiştim.

Nevruz, yemekten sonra burma kadayıf yemek için bizi Sıtkı Usta'ya götürdü. Burma kadayıfı kim icat ettiyse ona saygılarımı sunuyorum, yok böyle bir lezzet!

Büyüklüğü itibariyle dünyada birinci, uzunluğu açısından ikinci olan Diyarbakır Surları; dünyanın en geniş taş kemerli köprüsü Malabadi, 7 bin yıllık Diyarbakır Kalesi, 30'dan fazla uygarlığın izlerini taşıyan, 8 bin yıllık geçmişe sahip Hevsel Bahçeleri, Mar Petyum Kilisesi... Diyarbakır'da gezilecek yerler saymakla bitmez.

Diyarbakır'ı büyük şair Ahmed Arif gibi düşünelim ve sevelim: 'Açar kan kırmızı yediverenler / Ve kar yağar bir yandan / Savrulur Karacadağ, Savrulur zozan... / Bak, bıyığım buz tuttu, üşüyorum da / Zemheri de uzadıkça uzadı / Seni baharmışın gibi düşünüyorum, Seni Diyarbekir gibi / Nelere nelere baskın gelmez ki, seni düşünmenin tadı...'

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERköşe yazarları