UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

MESUT YAR YAZDI: BLACK MIRROR'DA, ESRA EROL RÜZGARI!..

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değindiler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

MESUT YAR YAZDI: BLACK MIRROR'DA, ESRA EROL RÜZGARI!..

ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET

BİR KÜL TABLASI İÇİN SETİ ÜÇ GÜN BEKLETTİ

Cem Yılmaz’ın son filmini oğluyla birlikte izleyen gazeteci Soner Yalçın, ‘Arif V 216’ya dair ilginç bir detay yazdı. Yalçın’ın yazdıkları şunlardı:

“Filmin büyük bölümü 1969’da geçiyor. 69 Türkiyesi yaratılmış. Nasıl? Bir sahnede bir masa var. Masada bir kül tablası. Cem, ‘69 yılında bu kül tablası var mıydı?’ diye takmış kafasına... Tam üç gün sürmüş araştırma. Üç gün tüm ekip beklemiş iyi mi? Muzaffer Yıldırım (filmin ortağı) dayanamamış, ‘Yahu bu sahneyi kaldıralım, kül tablasını kaldıramıyorsak’ demiş ama Cem inatçı, ısrarlı ve inançlı. Nihayet ‘Vardı’ cevabını bulmuşlar da, filmde 10 saniye falan görülen, o da sadece masanın etrafındakilere değil, masaya bakanlar tarafından görülebilen kül tablasıyla sahne çekilmiş...”

Yıldırım gibi, “O sahnede kül tablası olsa ne olur, olmasa ne olur?” diyenler olabilir. Cem Yılmaz, filmlerde hata yakalayanların sosyal medyada neler yapacağını bildiği için tedbiri elden bırakmadı.

Yılmaz’ın seyircisine saygı adına böylesine özen gösterdiği filmi, isteyenin nasıl indirip, izleyebileceğine ilişkin Twitter’da paylaşımı görünce sordum, bu yasal bir şey mi yoksa korsana teşvik mi diye?

Korsan teşvikçisi @sifresizfutbol‘un soruma verdiği yanıta bakar mısınız?

“Yasal istiyorsanız sinemaya gidebilirsiniz?”

Vizyondaki ilk haftasında izleyici sayısı 2 milyonu aşan ‘Arif V 216’nın maliyetini kurtarması için 6 milyon barajını aşması lazım. Daha ilk haftasında sanal alemde korsan izleme başladığına göre ‘Arif V 216’nın işi zor...

BİR DİZİYLE STAR OYUNCU? OLABİLECEK HABER SPİKERİ

‘Beyaz Show’un bu haftaki konuklarından biri de Kanal D’nin hafta sonu ana haber spikeri Gözde Atasoy Kökçü’ydü... Program ekibi, hünerlerini sergileyip Kökçü için güzel bir bant hazırladı. Ekibin, Kökçü’yü tespih çekerken, jonglörlük yaparken haber sundurması, eskiden okuduğu bültenlerden kesip birleştirdikleri cümlelerle komik anlatımlar yaptırması güzeldi. Kanal D seyircileri, yıllardır haber ciddiyetiyle izlediği Kökçü’yü belki de ilk kez böylesine kahkaha atarken izledi. Dizi ve film yapımcılarının yerinde olsam Kökçü’ye kesin rol teklif ederdim. Kameralar, gülünce gözlerinin içi gülen kadınları sever; Kökçü’de de bu özellik fazlasıyla var. Yapımcılar spikere iyi bir rol versin, bir dizi veya filmden sonra oyuncu olarak kesin yıldızı parlar.

‘YALAZA’ İÇİN YOLUN SONU

TRT 1’in komedi dizilerinden ‘Yalaza’nın akıbeti belli oldu. TRT yönetiminin başlarda cumartesi akşamları yayınladığı, beklenen reytingi bir türlü tutturamayınca kasım ayında pazartesi akşamına aldığı dizinin durumunu yapımcısına sordum. Osman Sınav; Sinan Albayrak, Didem Balçın, İpek Tuzcuoğlu, Erol Aksoy, Kadir Çöpdemir ve Hasan Kaçan gibi ünlülerin oynadığı komedi dizisinin 20’nci bölümde final yapacağını söyledi.

GÜNÜN SÖZÜ

Verecek bir cevabım olmadığı için sustuğumu sananlara; susuyorum... Çünkü konuşursam, yüzüme bakacak yüzünüz kalmaz hayatta. (Cemal Süreya)

 

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

DİZİLERİN HAİN BABALARI...

 ‘Savaşçı’yı izlerken ev ahalisi, “Söz dizisine benzeyen karakterler var” dedi. Aslı’nın babası Akın Özkaynak (Ege Aydan), birden ortaya çıkmıştı. Emekli büyükelçiydi. Aslı onu unutmuştu, zaten hayatında pek yoktu. Teröristlerle işbirliği yaptığı anlaşıldı. Bir operasyonda vuruldu ve öldü. ‘Söz’ dizisinde Bahar’ın babası Yıldırım Kutlu da, (Cihan Ünal)uluslararası terörizmin hizmetinde bir karakterdi. O da öldürüldü. Her iki dizimizin sevilen kızlarının babalarının ‘hain’ olarak seçilmesi, acaba bir tesadüf mü?

Temo ile Çolak; karikatürize

Her iki dizinin terörist karakterinin ortak özelliği, abartı ve ‘karikatürize’ hallerinin olması. İkisinde de kaş, göz, el ve kol durmuyor. ‘Deli bakın, kötü bakın ve manyak bakın’ gibi bir komut almışlar anlaşılan... Bizim sinemada, düşman karakteri standart bir durum. Peki kim daha belirgin? Çolak, (Serhat Kılıç) daha bir istenileni yapıyor. ‘Sayko karakter’ diye özel bir yere sahip. Dizinin bu karakterine hasta olanları biliyorum ve duyuyorum. Temo, (Burak Sarımola) biraz çiğ kalıyor gibi... Mesela son bölümde Pia ile olan sahnesinde ‘terörist hali’ pek inandırıcı değildi. Bu arada, her iki oyuncuya da sabırlar dilemek lazım. Kolay işler değil, malum bizde millet dizileri gerçek zannediyor (!)

İki dizinin mekanları

Bu dizilerin olmazsa olmazı aksiyon... Altından kalkmak için para, zaman ve emek gerek. Oyuncuların eğitimden geçtikleri yazılmıştı. Her iki projenin ortak özelliklerinden biri de, aksiyon sahnelerinin istenilen heyecan seviyesinde olamaması... Ev ahalisinin; ‘Şu dizilerin zamanı 60 dakika olsa, sahneler daha özenli çekilir’ tezi, yanlış bir tespit değil... Mekan seçiminde ‘Söz’de Musul elçilik binası vardı. Bahçe içinde lüks bir villa... Hatta kameranın cepheden çekimlerinde dikkatli bakınca, köprünün ayağı görülüyordu Boğaz’dan... ‘Savaşçı’da olabildiğince ‘Orta Doğu havasına’ uygun mekanlar seçiliyor. Son bölümde bunun örnekleri vardı. Dediğim gibi zamana karşı yarışıyor tüm bu diziler ve bölümü yetiştirelim telaşındalar... Hemen bir örnek vereyim; İsrail dizisi ‘Fauda’... Aksiyon sahnelerine ve mekanlara bir bakın. Çekimler zaten İsrail saldırılarının olduğu, 2014’te Gazze şeridinde yapılmış. Füzelerin gölgesinde yani...

 

MESUT YAR-POSTA

Yılmaz Erdoğan talk show mu yapacak?

Duy da inanma. Yılmaz Erdoğan talk show işine giriyormuş. Kendisini cebinde kelimeleriyle çeyrek asırlık bir kamera arkası “ağabey” olarak bilirdim. Öyle de zaten...

Bir süredir Muğla- Köyceğiz’deki çiftlikte şu çılgın kalabalıktan uzak bir hayat sürüyor ve yılda iki sağlam işle hayatımıza git gel yapıyordu. Ve fakat şimdi hiçbir söylediği boşa çıkmamış olan bir dostum, “TV ekranında talk show’a başlayacak” diyor. Kanal ismi vermiyor...

“Youtube kanalı filan olmasın?” diye defalarca sordum ama inatla “Ana akım medyada olacak” diyor. Allah Allah...

Neden şimdi ki? Yapsaydı bu işin en parlak, kendisinin de en zinde olduğu yıllarda yapmayı tercih etmez miydi? Duy da inanma...

Ama eğer inanmayı tercih edeceksek, bir süre daha kafamızda kocaman bir “acaba kim ikna etti?” sorusuyla dolaşacağız, orası net!

Milyon TV’de ilginç bir program

Milyon TV bir gençlik kanalı olarak hayatımıza girdi. Şimdi uyduda. Yakında dijital platformlarda da yerini alacak. Ayrıca internet aleminde de yerini sağlamlaştırıyor...

Festivalden müzik sektöründeki tüm gelişmelere kadar aradığınız her şeyi bulacağınız bu yeni televizyonun ilk ses getirecek işi bir ara NTV ekranında da talk şov yapan Hakan Hepcan’ın yeni programı...

 

 

Bu, salı, perşembe ve pazar gece yarısı başlayıp sabaha kadar devam edecek ilginç bir sohbet programı. Açıkçası henüz izlemedim...

Yaş itibarıyla da sabaha kadar bir şey takip etmem zor. Ama hazırlayanlar çok iddialı. O iddiayı buraya taşımamak haksızlık olurdu. Umarım genç kanalımız Milyon TV’nin milyonlarca takipçisi olur!

ESRA EROL'U O BAKIŞI

İnternet üzerinden dizi ve film izleme platformu Netflix o enfes yerel reklamlarına bir yenisini daha ekledi...

Efsane “Black Miror” dizisinin yeni sezon bölümlerini seyre açmadan önce kemaraları Esra Erol’un bir zaman başarıyla yaptığı izdivaç programının içine soktu...

Hakkını vermek gerekirse promosyon konusunda şu ana kadar gördüğüm en iyi fikirler Netflix’ten çıkıyor. Tanıtımı izledikçe Esra Erol eski stüdyosuna hakimiyetiyle, biz bir miktar özlediğimiz izdivaç şeysiyle “Kara Ayna”nın içine doğru çekiliyor hissine kapılıyoruz...

Hele ki finalde Esra’nın bir bakışı var ki insanın tüyleri diken diken oluyor. Bu etkiyi herhangi bir reklam filminde uzun süredir yaşamayan biri olarak bu performans kaçmaz diyorum...

TRT 'MEHMETÇİK' DİYOR

“Kut-ül Amare”, perşembe akşamı yani 18 Ocak’ta ilk bölümüyle TRT 1’de olacak. Dizinin hazırlıkları 2 yıl sürdü...

Irak’ın Kut kentinde yaşanan büyük bir sabır ve kahramanlık öyküsünü anlatıyor. Ama özet geçersek aslında Birinci Dünya Savaşı sırasında bu aziz topraklarda yaşanan her zafer ve hüsran genlerinde var...

“Diriliş Ertuğrul” (TRT 1) dizisinin yapımcısı Mehmet Bozdağ bu iş için deyim yerindeyse içine kapandı. Mustafa Şevki Doğan oturduğu yönetmenlik koltuğuna yayılıp kalmadı...

Şimdi Riva’da bire bir kurulan platformda Kut kenti en batıya gelmiş oldu. İzmir ve birkaç ilde daha çekilen sahneleri de vurucu oldu...

Çok büyük bir prodüksiyon. TRT’nin son dönemde yaptığı en ciddi yatırım aynı zamanda. Genel Müdür İbrahim Eren, “Bununla kalmayacağız” diyor...

Ve TRT her biri kendi döneminin en önemli kahramanlık ve Mehmetçik dizilerine devam etmekte kararlı. Mehmetçik odaklı diziler yükseliyor. Hem sayı hem de içerik olarak. O zaman hepsinin gazası mübarek olsun!

Sadece bir gençlik dizisi değil

 “4N1K” yeni bir dizi olarak yaz başında ekranda. “4N1K” geçtiğimiz yazdan bu yana azalarak bitmiş bir gençlik işi olarak da yaz ayları için topa ilk girenlerden...

“4N1K” ayrıca yayınlanacağı FOX ekranına sadece bir dizi olarak değil, bir sinema serisi ve belki de kitabın devamını da içine alan bir platform olarak girecek...

Yani yan endüstrileriyle. Yani iyi çalışılmış bir çoklu fayda sistemiyle gençlerin manyetik alanına girmeye çalışacak... Yurt dışındaki diziler teslim edersiniz ki artık sadece dizi olarak izlenmiyor. “Game Of Thrones”un Finlandiya’da aynı konseptte bir oteli bile var...

Eğer başarırsa sadece bizim dünyamıza ait bir platform değil, dış pazara da artı değer üreten dört başı mamur bir ticari öğe olarak hayatımıza girecek. Yılın en iyi hazırlanan gençlik dizisi desek sanırım abartmayız. Bu yüzden merak büyük!

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

Yaya değil ölüm geçidi

Ortaköy'de bir yalıda çalışan Muzaffer Vala Başar (50), geçtiğimiz cuma iş çıkışı yaya geçidinden yolun karşısına geçmek istedi. Ancak, araçlar yaya geçidinden geçen kadına yol vermek yerine durmayarak yollarına devam etti. Karşıya geçemeyip seyir halinde olan araçların arasında kalan kadına önce Selman Sakarya idaresindeki belediye otobüsü çarptı.

Çarpmanın etkisiyle karşı istikamete savrulan kadının üzerinden bir de o esnada seyir halinde olan kamyonet geçti. Başar, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Kaza videosunu izledim Başar dikkatli bir şekilde karşıya geçmeye çalışıyordu. Yaya geçidinin ilk bölümünü geçtikten sonra araçlar vızır vızır geçtiği için durmak zorunda kaldı ve hayatını kaybetti.

Hep aynı örneği veriyoruz;

Avrupa'da yaya geçidine adımınızı attığınız anda araçlar durur.

Türkiye'de ise yaya geçitlerinin hiçbir işlevi yok, araçlar durmuyor.

Hatta yaya geçidinde bir insan görüldü mü araçlar daha da hızlanıyor! Geçenlerde bir yayaya yol vereyim dedim, arkadan korna sesleri yükseldi, az daha yayaya yol verdiğim için kavga çıkacaktı.

Eğitimlisinden eğitimsizine kadar birçok insan yayalara saygı göstermiyor. Bu sadece eğitim ve görgü sorunu da değil. Polis, yayalara yol vermeyenlere ağır cezalar kesmeli.

Muzaffer Hanım kazaya değil, cinayete kurban gitmiştir!

Deneuve özür diledi

 Ünlü Fransız oyuncu Catherine Deneuve'nün geçen hafta imzasıyla birlikte 100 kişinin kaleme aldığı ve geçen hafta Le Monde gazetesinde yayınlanan mektupta #BenDe (#MeToo) adlı cinsel taciz karşıtı kampanyanın 'püritenliğe' vardığı belirtilerek 'erkeklerin kadınlara kur yapmakta özgür olması gerektiği' vurgulanmıştı.

Bu mektup, bizim köşe yazarlarını da ikiye bölmüştü. Genelde erkek yazarlar Deneuve'ü haklı bulmuş, kadın yazarlar ise ünlü oyuncuya çok kızmıştı. Ama Deneuve, "Salı günü Le Monde'da yayınlanan mektubun ardından bu iğrenç hareketlerden ötürü mağdur olan ve mektuptan ötürü incinen herkesi kucaklıyorum.

Sadece ve sadece onlardan özür diliyorum" demek zorunda kaldı.

Deneuve geri adım attığı için bizim kadın yazarlar haklı çıkmış gibi görünüyor ama bu mektup daha çok tartışılır!

Engelli insan döven tıp öğrencisi

Adana'da işitme engelli bir gencin dolmuşta dört kişi tarafından öldüresiye dövülme anlarını izlerken insanlığımdan utandım.

Dolmuşta şoför dahil, kimse saldırganlara müdahale etmedi.

Zavallı gence dayak atanlardan Ahmet Günsel adlı cani, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okuyormuş, lisanslı kick boks'cuymuş.

Şimdi engelli insanı dövecek kadar zalim olan bir cani, okulu bitirip doktor mu olacak? Bence tıp eğitimini bıraksın, kick boks'cu olsun!

Türkiye'de insan dövmenin cezası artırılmalı, toplu halde yapılan saldırıların cezası daha da ağır olmalı.

Kadınlar az kazanıyor

Oyuncu Mark Wahlberg, en son çektikleri filmde kendisinden daha az maaş aldığını öğrendiği rol arkadaşı Time's Up (Süre Doldu) adlı kampanyaya Michelle Williams adına 1.5 milyon dolar bağışta bulundu. Bu para, cinsel taciz ve ayrımcılığa karşı hukuki mücadeleye harcanacak.

Wahlberg hem maaş eşitsizliğine dikkat çekerken, hem de taciz kurbanlarına yardım etmiş oldu.

Ücret eşitsizliği sadece Türkiye'nin değil, birçok ülkenin sorunu ama olumlu adımlar atılmaya başlandı.

İzlanda'da 1 Ocak'tan itibaren işyerlerinin erkeklere kadınlardan daha fazla maaş vermesi yasaklandı. İsviçre ve ABD'nin Minnesota eyaletinde de benzer uygulamalar yürürlükte. Norveç Futbol Federasyonu, Ekim 2017'de erkek ve kadın milli takımlarında oynayan futbolcularının eşit maaş alacağını açıkladı. Fransız kadınlar da, erkeklerle eşit ücret mücadelesi veriyor, yakında orada da bir yasa çıkabilir.

Türkiye'de eşitsizlik var.

Araştırmalara göre; erkeğin 100 dolar kazandığı işi yapan kadın, 80 dolar alabiliyor. Öte yandan kadınların istihdam oranı her geçen yıl artıyor. 2015'te yüzde 27.1 olan istihdam, 2016'da yüzde 30.3'e yükseldi.

Kadınlarda okuma oranı arttıkça istihdam daha da yükselecektir ama maaşlardaki eşitsizliği azaltmak için kampanyalar yapılması, yasal değişikliklere gidilmesi ya da Mark Wahlberg gibi ünlü bir aktörün çıkıp kadın oyuncularla eşit maaş almak istediğini açıklaması, bir farkındalık yaratması gerekiyor.

Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu, Barış Arduç vs.; var mısınız başrolü paylaştığınız kadın oyuncuların da sizinle aynı ücreti alması için mücadele etmeye? Aynı işi yapan kadınlar ve erkekler aynı maaşı almalı.

Büyük skandal

Dünya Bankası'nın baş ekonomisti Paul Romer, yatırımcıların yakından izlediği Dünya Bankası'nın yıllık iş yapma raporunda Şili'nin aşağılara düşmesinin siyasi eğilimlerden kaynaklandığını söyledi.

Sosyalist lider Bachelet döneminde Şili'nin ekonomik koşullarının kötüleşmediğini söyleyen Romer, Dünya Bankası'nın verileri ve metodolojisinin doğruluğuna güveni olmadığını söyleyerek Şili'den kişisel olarak özür dilediğini açıkladı.

Birkaç yıl önce uluslararası kredi değerlendirme kuruluşlarının haksız yere Türkiye'nin de notunu düşürdüğü söyleniyordu.

Bu kuruluşların siyasi kararlar alıp Türkiye'yi baskı altına aldığı yönünde iddialar vardı. Bu iddialara gülüp geçen, bu kuruluşların siyasi hareket etmeyeceğine inananlar vardı, şimdi ne düşünüyorlar acaba? Şili'nin yaşadıkları ortada, demek ki oluyormuş!

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERköşe yazarları