UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

SEDA SAYAN: "ARKADAŞLARIMA İHANET ETTİM, ŞİMDİ ŞİMDİ ANLIYORUM!"

Seda Sayan, 2017’de gündeme bomba gibi düşen magazin olaylarını HT Magazin’e verdiği röportajla değerlendirdi.

SEDA SAYAN: "ARKADAŞLARIMA İHANET ETTİM, ŞİMDİ ŞİMDİ ANLIYORUM!"

İşte o röportaj:

2017 sizin için nasıl geçti?

Pek de güzel geçmedi. Dikkat ettiniz mi, tekli seneler bize pek yaramıyor sanki. Depremler, kaoslar, kötülükler tekli senelerde yaşanıyor. İnşallah 2018 çok güzel gelecek ülkemize. Çift sayı yarıyor çünkü Türkiye’ye.

Ne diliyorsunuz yeni yıldan?

Sağlık, barış, mutluluk diliyorum. İnsanlar kendileriyle yüzleşsinler, mutsuzluktan beslenmesinler. Herkes mutsuz ama en önemlisi ne biliyor musunuz, kötüyüz. Kötü insanlar olduk. Gerçekten çok telaşlıyım bu konuda. Kötülük nedir bilmezdik, basbayağı kötü, pis bir şey olduk. Trafikte duruyor, hiç sebep yokken adam öldürüyoruz, ötesi var mı? Bunlar hep mutsuzluktan. Niye bu kadar mutsuzuz ya! Şuradan 50 dakika sonra Yunanistan’dasın. Bodrum kadar yakınlar bize. Orada insanlar batmış yitmiş ama yine de mutlular. Ne demek istediğimi anlıyor musunuz?

Anlamaz olur muyuz, neşemiz kalmadı. Bu hale mi geldik yoksa biz, bize anlatıldığı kadar iyi insanlar değil miydik?

Gerçekten çok iyiydik. Bizim toplumumuz içinde birçok ırkı bir arada barındırır ve birbiriyle iyi geçinen insanlardık. Çok iyi hatırlıyorum, yan komşularımızdan biri Ermeni, biri Yahudi’ydi ve biz iç içe büyüdük. Kumkapı, Ermeni’ydi mesela. Ne Alevilik ne Sünnilik, ne Ermeni ne Rum, bunlar hiç konuşulmazdı. Ayıptı zaten. Kimsenin de aklına gelmezdi bunları konuşmak. Kardeşlik vardı, dostluk vardı, ötekileştirme yoktu. Herkes birbirine yardım ederdi. Herkes birbirinin farkındaydı. Biri bir gün dışarı çıkmasın, merak ederlerdi, “Bu nerede?” diye gider bakarlardı. İnanın biz böyle değildik, iyi insanlardık. Bir şey yaptılar bize, suyumuza bir şey mi karıştırdılar, bilmiyorum ki! Kötü olduk ve karşımızdakinin kötülüğünden mutlu olur hale geldik. Bu çok ürkütücü. Başkalarının başarılarını alkışlardık, mahalleden birine mutlu haber gelsin, hepimize gelmiş gibi olurdu. Şimdi herkes elinde yağlı kara nereye bulaştırsam diye bakıyor.

SHOW TV’de yaptığınız program bu yıl format değiştirecek. Neşeli, oynayan, cıvıl cıvıl Seda Sayan geri gelecek. Bu değişikliği siz mi istediniz?

Ben istedim çünkü izleyeci de beni öyle görmek istiyor. Cinayetler, kanlar, kayıplar bana göre değil, beni öyle görmek istemez halkım. Kesik baş, bilmem ne... Suratıma baktığında o konuyu işleyecek kadın değilim. Biliyorsunuz beni, kahkahamı atacağım, ne konuşursak konuşalım mutluluğa bağlayacağım. İzleyici de benden bunu istiyor. Özellikle sosyal medyadan “Buna dönün, bıktık, milletin içi karardı” diye o kadar baskı yapıldı ki...

Yani 2018’de, terk ettiğiniz formata geri dönüyorsunuz?

Evet, geri dönüyorum. O eski sabah programını akşama taşıyoruz. Daha önce ne yaptıysam onu yapacağım. Yine bir konu oluyordu ama bu, cinayetler filan değildi. Daha soft, daha haber önü olayları işleyen, sanatçı arkadaşlarımızın yer alacağı, magazinden modaya her şeyi konuşabileceğimiz bir program olacak. Kitap yazdıysan gelip kitabını da anlatacaksın mesela.

2017’yi sizinle beraber değerlendirelim istiyoruz. Murat Başoğlu skandalını duyduğunuzda ne düşündünüz?

Murat benim çok eski arkadaşım, çok da iyi bir çocuktu. Bir klibimde oynamıştı. Çok iyi bir ailenin kızı olan eşi, Murat’ın yanında o kadar sağlam durdu ki bu işin aslı astarı olamaz diye düşündüm. Toplumsal baskı olmasa belki boşanmayacaktı bile. Kadın o kadar dik durdu ki yaşanan gerçek değil herhalde diye düşündüm.

Peki Gülben Ergen meselesi? Erhan Çelik, Tolga Duğles, Seren Serengil ve Yeşim Salkım’ın birbirlerine girmeleri?

Ergen bir tek sizin programa bağlandı... 

Tolga Duğles diyorsunuz da o kısım doğrulanmadı. Gülben benim arkadaşım, ben ona bile “Böyle bir şey var mı?” diye sormadım. Size bütün samimiyetimle söylüyorum. Gülben’le Erhan Çelik hakkında konuşuyorum ama öbür olayı asla sormadım. Benim arkadaşlığımın da derecesi bellidir.

Yeşim Salkım ve Seren Serengil’in tavrını nasıl buldunuz?

O üçgenin içine giremem. Bilemem neler yaşandığını. Hepsi arkadaşım. Bir arkadaşımın kötü bir alışkanlığı varsa onunla konuşurum hatta sarıp sarmalarım ama kimsenin ilişkisine karışamam. Ben kimim ki, yargı mıyım? Hayatındaki adamdan bana ne! Onun tercihi bilmem kimle olmaktır, benim tercihimse ayakkabı boyasın ama akşam evine gelsin, benim olsun.

Tarkan’ın evlilik sonrası sosyal hayatta görünür olmasına ne diyorsunuz?

Tarkan evlendikten sonra çok daha tatlı bir şey oldu. Evlilik ona çok iyi geldi. Zaten sıcakkanlı bir çocuktu ama çekiyordu kendisini. Onu daha önce de dışarıda görüyordum, sizin gitmediğiniz yerlere gidiyordu. Şimdi sosyalleşti. Ben pazara da giderim, modayı takip edeceksem Yeşilköy Pazarı’na giderim mesela. Taksici, bakkal, pazarcı, onlar benim en iyi dostlarım.

Adriana Lima-Metin Hara aşkı için ne söyleyeceksiniz?

Gerçek mi o? Ben PR olduğunu düşünüyorum çünkü Metin çok akıllı bir çocuk, bence çok iyi PR yapıyor. Dünyada bunun çok örneği var.

PR için öpüşür mü bir insan?

Aman ne olacak, dizi setinde farz et kendini. Adriana’yı çok büyütüyorsunuz. Bizim dizilerde şimdi öyle güzel kızlar görüyorum ki, Adriana onların yanında sönük kalır.

Deniz Seki’nin cezaevinden çıkması da 2017’nin önemli olaylarındandı. Evlilik arifesinde Faruk Salman’la ayrıldılar...

Gerçekten niye ayrıldı onlar? Deniz hapisten çıktığında aradım ve Faruk Bey’i telefona isteyip tebrik ettim. Çünkü zor bulunacak karakterde bir beyefendi. Deniz’i cezaevindeyken bir an olsun bırakmadı. Deniz’e “Evlenecek misiniz?” diye sorduğumda bana “Annemin vasiyeti” demişti.

Geçenlerde bir davete oğlunuzla el ele katıldınız. Çok güzel bir görüntüydü. Neden bunu yapmıyordunuz?

Oğulcan yurtdışında yaşadığı için az görüşebiliyorduk. Şimdi burada ve beraber vakit geçirmeyi çok seviyoruz, çok da iyi anlaşıyoruz. Aile olarak da öyleyiz. Oğulcan’ın babasının eşi Ayşe’yle de aram çok iyidir. Oğulcan’ın bir kardeşi var, Elif. Yani bir doğurmadım Elif’i, o kadar benim de evladım. Sinan zaten çocuklarına iyi bir baba ve çok sağlam bir adam. Çok şanslıyım ki Oğulcan’ın babası Sinan Engin. O görüntüyü ben de sevdim. Oğulcan da benim bu halimi seviyor, istiyor.

Seda Sayan, “Arkadaşlarım bana aşkı yasakladı. Çünkü âşık olunca kendimi eve kapatıyorum. Ahmaklaşıyorum herhalde” dedi.

Yazdan bu yana sizde bir farklılık var. Daha bir gençleri takip eder, daha çok dışarı çıkar ve görünür oldunuz. Yalnızlık mı yarıyor size?

Arkadaşlarım bana resti çekti, “Bir daha âşık olmak yok” dediler. Âşık olunca kendimi eve kapatıyorum ben. Ne manasız bir şey değil mi? Siz öyle misiniz mesela, değilsiniz. Ben niye öyleyim? Ahmaklaşıyorum herhalde kendi kendime eve mi kapanıyorum ya da beni mi kapatıyorlar, ne oluyor? Beni kimseye göstermek mi istemiyorlar? Arkadaşlarım da bozuluyor haliyle. Onları ihmal ettim. Hatta onlara ihanet ettim galiba. Şimdi şimdi anlıyorum. Bana bir farkındalık geldi, kendimi keşfetmeye başladım.

Arkadaş çevrenizde “Sevgilin varken sen yoksun, şimdi de biz yokuz” diyenler oldu mu?

Olmadı. Küsmez onlar bana ama kızıp cezalandırırlar. Onlar biliyor ki ben çok eğlenceli bir kadınım. Dolayısıyla kızıyorlar, haklılar. Bana aşkı yasakladılar. Demek ki ben pis âşık oluyorum.

Bir ilişki yaşarken arkadaşa ihtiyaç duymuyor olabilir misiniz?

O da değil. Ne bileyim kapatıyorum işte kendimi eve. Hayatıma giren kişi mi dışarı çıkmak istemiyor acaba, bilmiyorum ki... Ben de asosyalleşiyorum. Bu kadar insan sever, bu kadar samimi kadınım ama kopuyorum ve niye kopuyorum onu bilmiyorum.

Bu daha çok sosyalleşen halinizle kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Fatih (Ürek) beni telefonuna ‘Özgür Seda’ diye kaydetti. Varın, siz düşünün... Böyle iyiyim, bırakın biraz gezeyim. Birçok şeyi geri plana atmışım. Hayat geçiyor, o arada ölümler oluyor. Arkadaşlara vakit ayırmak lazım. Çocukluğumdan beri çalışıyorum, her şeyi ötelemişim. Çalışıp aileme bakmışım, hâlâ da elim herkesin üzerinde. Son ilişkim bittikten sonra “Artık kendime zaman ayıracağım, kendimi daha çok seveceğim, arkadaşlarıma daha çok zaman ayıracağım” diye kendime sözler verdim. “Bir durmalıyım artık” dedim. Bundan böyle kendim varım.

Sahneye neden bu kadar ara verdiniz?

Haftanın 5 günü canlı yayında yoruluyorum. Koltuğa oturup işin önüne gelmesini bekleyen bir kadın da değilim, kanalda işin mutfağındayım. Günde 7-8 saat çalışıyorum. Önceliğim televizyon olunca herkes bana sahneyi bıraktım gözüyle baktı halbuki bırakmadım. Özel gecelerde, şık organizasyonlarda ara ara çıktım sahneye.

Yeni yıla ilk kez sahnede girmediniz. Neden?

Bu, benim için radikal bir karar. Bunu da hak ettiğimi düşünüyorum artık. Her yılbaşı sahnedeydim. Bu yıl “Kendimi ödüllendireceğim, Atina’da arkadaşlarımlayım. Hep ben insanları eğlendirdim, şimdi de beni eğlendirsinler” dedim.

Yunanistan büyük bir ekonomik krizin içinde ve insanların hâlâ ödün vermedikleri tek şey eğlence galiba?

Doğru. Bizim terk ettiğimiz gazino kültürünü Yunanistan hâlâ yaşatıyor. Ne olursa olsun hayat devam ediyor, eğlenceyi bırakmıyorlar. Adamların en küçük mekânı bile 2 bin-3 bin kişilik. Muazzamlar. İstanbul’daysa sahneye çıkacak yer kalmadı neredeyse...

Orada eğlenmek Türkiye’deki kadar pahalı da değil. Hele de restoranlarda Türkiye’deki muadillerinin dörtte biri fiyatına yemek yiyorsunuz.

Yok ya, bir kere Selanik’te bir yerde yemek yedik, bir dünya para ödedik. Biz nerelere gittik de kazıklandık acaba?

Atina’dan ev alan çok isim var. Sizin böyle bir yatırım niyetiniz var mı?

Miami’de bir evim var. Atina’dan almayı düşünmedim ama olabilir. Oraya yaşamaya değil eğlenmeye, müzik dinlemeye gidiyorum.

Türkçe-Yunanca albüm fikri nereden çıktı?

Demet Akalın, Ebru Gündeş filan “Hadi albüm yap” diye üzerimde baskı kuruyordu. Demet menajerim gibi çalıştı. Kimi “Eski şarkılarını cover yap diyordu, kimi “Pop söyle.” “Eski şarkılarımı aynı şekilde okumanın anlamı yok. O zaman Sezen Aksu’nun, rahmetli Kayahan’ın şarkısını alırım, bir İbrahiM Tatlıses şarkısı alır okurum” dedim. O sırada “Yunanca- Türkçe yapsana” dediler. Arkadaşım Ayşe (Kazancı), Cefi’yi tanıyormuş. Onunla seslendirmemi önerdi. Yunan zannettim meğer Denizlili Cafer’miş. 10 sene Yunanistan’da yaşamış. Cafer diyemedikleri için Cefi takmışlar adını. Ayşe’yle Cefi’yi dinlemeye gittik. Baktım ışığı, aurası, enerjisi çok iyi, girdik stüdyoya. Müzikal anlamda çok şey kattı bana.

Ne gibi şeyler kattı?

Müzik tarzım değişti. Tanımadığım çok insan varmış. Rubato diye grup varmış, dinledim, öldüm bittim. Ceyhun Damla’yı bilmiyordum. Murat Güneş muazzammış. Alper Atakan’ı tanımıyordum. Cefi beni eski kalıbımdan çıkardı. “Yeni şeyler yapacaksan hayatına yeni, dinamik insanlar sokmalısın” dedi.

Yunanca şarkı söylemeyi düşünüyor musunuz?

Orada büyük hata yaptım. Yunanca şarkıları çok güzel söylüyorum. Kızdım kendime niye Yunanca söylemedim diye. Dilim inanılmaz dönüyor. Dinlediğinde Cefi de şaşırdı. Albüme niye koymadık bilmiyorum. Albümü Yunanistan’da çıkarmadığımız için de çok pişmanım.

Dizileri takip ediyor musunuz?

Ediyorum tabii. Bizim kanal diye söylemiyorum, ‘Çukur’un hastasıyım, ölüyorum o diziye. Bana bizim Kadırga’yı hatırlatıyor. Çok gerçek bir iş. Aras Bulut İynemli’ye bayılıyorum. Allah’ım onu nazarlardan korusun diye, o yavruma ne dualar okuyorum her gördüğümde. Okuyacağım tabii, anneyim ben. Ona bakıyorum, kendi oğlumu görüyorum. Arkadaşlarım bile “Seninkinin dizisi başladı” diyor. Çağatay Ulusoy’u da çok seviyorum. Tolgahan Sayışman var mesela, onu da çok seviyorum. E bunlar hep Oğulcan’ın tayfası.

Bir ara sosyal medyadaki hesaplarınızı dondurdunuz. Niye?

Çok mutsuzlar, çok kötüler var orada. Doğru insanların elinde olduğuna inanmıyorum. Sosyal medyayı kaldıramadık. Fikrimi beyan edemez hale geldim. Açığını bulmak, eleştirmek, hakaret etmek için aportta bekleyen bir güruh var. Mahalle baskısı derken sosyal medya baskısına geldik.

En çok hangi konuda baskı altında hissediyorsunuz kendinizi?

Sanatçı örnek alınır algısına çok ters bakıyorum. Gitsin anasını, babasını örnek alsın, sanatçıyı niye örnek alıyor! Sıra dışı olmasa biri, sanatçı olabilir mi! Beni beğenmiyorsan izleme, dinleme, Allah Allah! Herkes 20 tane adamla beraber olur saymazlar, ben 6 kere evlenip boşanan Seda Sayan olurum. Ne yapayım, ben flört etmeyi bilmiyorum, evleniyorum. Düzgün yaşıyorum, ailemin karşısına “Ben bu adamla evliyim” diye çıkıyorum. Ha yürümedi mi, bu kadar da ciddiye alınacak şeyler değil bunlar. Evlenirsin, yürümez boşanırsın. Cefi’yle sahneden bir fotoğraf koydum altı üstü. Biri “Bu karı da hâlâ akıllanmadı, çocuğu yaşındakilerle” yazmış. Altına yazasım geliyor, “Çocuk mu! 37 yaşında herif o, ne çocuğu be!” diye.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERSEDA SAYAN