UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

MESUT YAR YAZDI: "İLK KEZ KELEBEK TUTANLARA SEVİNDİM!.."

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

MESUT YAR YAZDI: "İLK KEZ KELEBEK TUTANLARA SEVİNDİM!.."

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

HOOP KARDEŞ KANALA GİTTİ

‘Altın Kelebek Ödülleri’ (özellikle böyle yazıyorum, yeni halini sevmiyorum) Kanal D’de başladı, kardeş kanal Teve2’de bitti. Böylesi işler bizde olur. “Napalım dizi başlıyor. Cem Yılmaz espri yaptı, Tarkan da çıktı şarkı söyledi, işin kaymak tarafını yayınladık” mesajı mı?

Türkiye’nin eğlence dünyası adına verilen en uzun soluklu, en ‘prestijli’ ödül töreni. Böyle önemli bir ödül törenini Kanal D senede bir kere yayınlasa ne olur? Tarkan şarkısına kadar ödül alanları izledik. Peki daha sonra ödül alanlar ne oldu? ‘Kardeş kanalda’ kaynadı gitti. Hangi seyirci “Aman döneyim de izleyeyim” der? cem davran tek başına ağırlığını fena halde koydu sunuculuk tarafına... Ayça Ayşin Turan’ın bu ‘sahne tecrübesi’ karşısında yapacağı tek şey vardı; ikinci sunucu olarak ayakta durmak.

Ekran Tarkan’ı özledi

EV ahalisi bir şarkı da olsa Tarkan’ı canlı yayında görünce pek bir heyecanlandı ve “Özlemişiz onu ekranda izlemeyi” dedi. Ben de merak edip Tarkan’ın en son çıktığı 2016 yılbaşı gecesi reyting durumuna baktım. Total izleyicide büyük orkestrayla çekilen konser, 10’uncu olmuş. AB’de büyük ilgi görmüş ve üçüncü olmuş. ‘Vefa’ albümünü seslendirmişti o gece. Yani ekrandaki ilgi, Tarkan’ın ‘Açıkhava konserine giden’ kitlesi oluyor.

YILBAŞINDA KİM BİRİNCİ OLUR?

TV8, ‘O Ses Türkiye Yılbaşı’ yapacak eh bir de ‘Yetenek Sizsiniz’ de koyarsa, yılbaşının en çok izlenen programlarına imza atmış olur. Geçtiğimiz yıl ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’ iyi iş yapmıştı. Bu sene öyle bir Yarışma yok. Show TV, ‘Çukur’ dizisi yılbaşı özel mi yapacak? Çok iyi bir stüdyo işi, konser ya da şov olabilir mi? İstiyorum gerçekten. Artık televizyon kanalları ve seyirci ‘diziye bağlamış’ gidiyor. Belki şöyle bir silkinme olur. Peki var mı bir ipucu?

Besen ve Can geliyor

Star TV’de Sibel Can ve Ümit Besen konserleri olacak diye kulağıma geldi. Başka sürprizler de olacak. Malum, Kanal D’de de Huysuz Virjin yer alacak. Yılbaşında dizilerden kurtulmamız gerek.

 

MESUT YAR-POSTA

Rekorlarla dolu bir bölüm oldu

 

TRT 1’in en kuvvetli dönem işlerinden “Mehmetçik Kut’ül Amare” isimli dizisi için geri sayım başladı. Yola çıkılan fikir, uzun filmin kısa bölümlerle bir dizi serisi haline getirilmesiydi...

Ama kurtuluş direnişimizin bu en önemli kırılma noktasını bir filmle geçirmek herkese haksızlıkmış gibi geldi...

Sonrasında dizinin kaderi rekor bir bütçeyle yayına hazırlanan, ince elenip sık dokunmuş bir iş olarak belirlendi. İyi de oldu... Şimdi sıkı durun. Dizinin ilk bölümü tam 180 dakika olacak. Buna “pilot bölüm” diyoruz. Ve bu özel bölüm için harcanan rakam birkaç milyon lirayı bulmuş durumda...

Hem kanal hem yapımcı işine öyle güveniyor ki bu riski almaktan çekinmiyor. Ekrana iyi bir şey yaklaşıyor sevgili izleyen. Dilerim ona inananları utandırmaz...

Sizce ofsayt mı?

Cengiz Semercioğlu ile Seren Serengil dün “Duymayan Kalmasın”da (Star TV) tatlı ama gönderme dolu bir kapışma yaşadı...

Laf, sosyal medyada “Altın Kelebek” ödüllerine tepki meselesi üzerine dönüyordu ve Seren Serengil, partnerini kırmızı halıda herkesle röportaj yaptığı için ağır eleştirip, “Sen Cengiz Semercioğlu’sun. Neden her yıkılmadım ayaktayım tipiyle röportaj yapıyorsun ki?” dedi.

Bunun üzerine bir parça bozulan Cengiz; “Eh bana da sosyal medyadan soruyorlar; ‘Sen Cengiz Semercioğlu’sun neden Seren Serengil ile program yapıyorsun?’” diye yanıt verdi...

Seren karşı takımdan gelen pası aldı, göğsüyle yumuşatıp ağlara gönderdi; “Eh çünkü onsuz seyredilmem, Seren olmasa seyredilme şansım yok demen lazım!”... Ben hakem olarak bu gole ofsayt dedim, siz okur olarak ne dersiniz bilemem artık!

BİR GİDEN BİR DE GELEN

“İsimsizler” gitti ve yerine “Dostlar Mahallesi” (Kanal D) geldi. İçinde “mahalle” kelimesi geçen işlerin hiçbiri ekranda düş kırıklığı yaratmadı. Hele ki yapım büyük usta Türker İnanoğlu imzasını taşıyorsa...

Elbette oyuncular da baş tacı ama ben Türker ağabeyin reytingin matematiğini, uzun soluklu işlerin olasılık hesaplarını çok uzun yıllar önce çözdüğünü ve istediği işi zirveye rahatlıkla taşıyabileceğini gördüm...

“Dostlar Mahallesi” içinde Alişan ve Çağla Şıkel bulundursa da “Cennet Mahallesi” çıkışlı bir iş olmayacak. Ve eğer “yılın sürprizi bu diziden çıkar mı?” diye bakarsak, İnan Ulaş Torun bize her bölümde göz kırpacak. Peşinen yazıyorum!

HAKKINI VERMEK GEREKİRSE...

Haber denince akla ilk gelen kanal FOX oluyor. Fatih Portakal da ekstra bir çekim alanı yaratıyor...

Ama hafta sonlarını birinci ya da ikinci olarak bitiren Gülbin Tosun’un da hakkını vermek gerek...

Gülbin Tosun

Üşenmeyip hesapladım. Bir Gülbin, reyting ortalaması bir parça düşük olan beş diziye bedel yahu! Ne onun, ne Jülide Ateş’in ne de artık bir haber ikonu olmuş Nazlı Çelik’in ismi tasarrufla kullanılmamalı. Hepsi ekranın sözüne en güvenilir kraliçeleri!

Nazlı Çelik

İLK KEZ KELEBEK TUTANLARA SEVİNDİM

“Altın Kelebek Ödülleri” dağıtıldı. Ödüller beni çok da şaşırtmadı. Hak edene giden oldu, ödül alamayıp bozulan oldu. Bu tip düş kırıklıkları bizde çok abartılıyor...

“Altın Kelebek” bu ülkenin gelenekselleşebilen yegane ödül organizasyonu. Kelebek’in sahibi olmak önemlidir elbette. Üç tane alan da var koleksiyonunu yapan da. Ama önemli olan gönlümüze konan kelebekler. Bir de kırıp dökmeden onları dağıtmak var! Ben Ali İhsan Varol, Tolga Sarıtaş, Aleyna Tilki, Aslı Enver, Miray Daner gibi ödülle ilk kez kucaklaşan isimlerin sevinciyle mutlu oldum...

Miray Daner

“Kendi Mucizesini Yaratanlar” başlığı harika bir fikirdi. Resmen bir genç ustalar geçidi izledik. Bir de elbette rahmetli Harun Kolçak’ın ödülünü alan Eşref ağabeyimizin konuşması unutulacak gibi değildi...

Ancak...

Ödül gecelerinin iç coşkusunun salona yansımadığını, ödül alanın inceden ortadan kaybolduğunu, ustaların gönül ödülü saydığım alkışlardan yeterince paylarını almadığını görünce hayıflanmadım da değil...

Bir de kırmızı halıda sunucuların ağızlarını çok sıkı tutması gerektiği artık netleşti. İşin heyecanının bozulmaması açısından. Hayırlısı olsun!

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

 Ankara'da 20 yaşında bir üniversite öğrencisi, otobüsten indikten sonra takip edildiğini ve evinin önünde tacize uğradığını öne sürdü. Taciz olayının ardından karakola gittiğini ancak "Ankara'da kaç milyon kişi yaşıyor. Boşuna arama" dediklerini aktaran genç kadın, bunun ardından olayın yaşandığı ana ait görüntüleri buldu ve bu görüntüleri sosyal medyadan #TacizcimiArıyorum notuyla paylaştı.

Kendisini taciz eden kişiyi aradığını duyuran kadını ilgi çekmeye çalışmakla suçlayanlar da oldu. Genç kadın ise @kirpigimdustu adlı Twitter hesabından 'Hakkımı arayacağım ve hakkını arayan herkesin yanında olacağım.

Gerçek adalet için' diye yazdı ve sosyal medyada büyük destek gördü.

Olayın Vedat Dalokay Caddesi'nde geçtiği iddia ediliyor.

Pek çok haber sitesinde de bu haber yayınlandı. Şimdi o tacizci, sosyal medyada #TacizcimiArıyorum hashtag'i ile aranıyor. Eğer olay doğruysa tacizcinin sosyal medya kampanyası vasıtasıyla yakalanması kadın hakları adına önemli bir gelişme olabilir.

#METOO ETKİSİ

Oscar ödüllü ünlü yapımcı Harvey Weinstein'ın birçok kadın oyuncuya cinsel istismar ve tacizde bulunduğu ortaya çıkınca ABD'de insanlar sosyal medyada #MeToo hashtag'i ile yaşadıkları taciz, cinsel istismar ve tecavüz olaylarını acıkmaya başladılar ve bu hareket tüm dünyaya yayıldı. Weinstein, Kevin Spacey gibi birçok ünlü tacizci, bu akım sayesinde deşifre oldu ve tüm dünyada taciz ve cinsel istismara yönelik büyük bir farkındalık oluştu. Hatırlarsınız bu köşede 'Türkiye'de #MeToo kampanyası olmalı, buna ihtiyaç var' diye yazmıştım. Geçtiğimiz günlerde ünlü Time dergisi, sosyal medya kampanyası #Me- Too'yu 2017 yılı için Yılın Kişisi seçti.

Ülkemizde Ankara'daki genç gibi birçok kadın tacize, cinsel istismara maruz kalıyor. Ve birçok vaka, dava açılmadan unutulup gidiyor. Umarım #TacizcimiArıyorum hashtag'i de geniş çaplı bir sosyal medya hareketine dönüşür. Tacizcilere karşı böyle cesur sosyal medya kampanyalarına ihtiyaç var. Tacizcilerin yaptıkları yanlarına kalmamalı.

89 yerli film battı

Boxoffice Türkiye sitesine baktım; 2017 yılında 141 yeni yerli film gösterime girmiş. Bu filmlerden şimdiye kadar 10 bin izleyici barajını aşan film sayısı sadece 52. 89 film gişede fena batmış. 10 bin barajını aşıp batan büyük bütçeli yapımlar da var elbette. 'Sektörde yerli film enflasyonu var' diye hep yazıyoruz ama yapımcılar batmaya doymuyor! Hadi festival filmleri, çeşitli kurumlardan aldıkları destek ve yurt dışı gösterimlerinden elde ettikleri gelirle bir şekilde çarkı döndürüyorlar ama 10 bin barajını aşamayan popüler yerli fimler bu zararı nasıl kapatıyorlar, değirmenin suyu nerden geliyor çok merak ediyorum. Vizyona giren her yerli filmin para kazandırdığı dönem geride kaldı. Artık izleyici, kalitesiz yerli film izleye izleye akıllandı. Sinemada yerli film izlerken daha seçici davranıyorlar. Bu noktada artık yapımcıların daha az ama kaliteli film çekmeye odaklanması gerekiyor.

İstanbul’u en iyi ‘Kedi’ tanıttı

Geçtiğimiz yıl Ceyda Torun'un yönetmenliğini üstlendiği 'Kedi' adlı belgesele daha fragmanını izlediğimde vurulmuştum, 'Merakla bekliyorum' diye yazmıştım. İstanbul sokaklarında yaşayan kedileri konu alan belgesel, özetle şu mesajı veriyordu: Kedi, kediden öte bir şey İstanbul'da. Kedi, bütün İstanbul'un tarif edilmez karmaşası, kültürü, özgünlüğü ve özelliğiyle ilgili bir şey. Onlar başıboş kediler değil, onlar ev kedisi de değil. İstanbul onların şehri.

Gerçekten de öyle değil mi? Biz İstanbul'u kedilerle paylaşıyoruz; onları dikkatlice izlerseniz İstanbul'un bütün renklerini ve ruh hallerini görebilirsiniz.

Ne gariptir ki, 'Kedi' hak ettiği değeri İstanbul'da değil de, dünyada gördü. Türkiye'de toplamda 24 bin kişi tarafından izlenen ve 285 bin lira hasılat elde eden 'Kedi'; sadece ABD'de 2 milyon 685 bin dolar gişe hasılatı elde etti. 'Kedi' asıl başarıyı ise internette indirilme ve izlenme oranlarında yakaladı. Birçok sinema sitesi, dergisi ve ünlü gazeteler, 'Kedi'den bahsetti. Bir fenomene dönüşen 'Kedi', en son Amerika'nın ünlü dergisi Time'ın hazırladığı 'Yılın En İyi Filmleri' listesinde beşinci sırada yer aldı.

Torun, kedi dostlarımızı anlatırken o kadar pozitif, o kadar güzel bir belgesel çekti ki, tüm dünyaya İstanbul'un tanıtımını da yapmış oldu. İddia ediyorum, bu yılın en iyi İstanbul tanıtımını 'Kedi' belgeseli yaptı. Bu öyle bir tanıtım ki, dünyanın en şirin hayvanlarından biri olan kedilerin gözünden İstanbul sokak sokak anlatıldı. Bombalı saldırılarla gündemden düşmeyen İstanbul için müthiş tanıtım oldu. 'Kedi'nin başarısı, sinema salonlarındaki yerli komedi tekelini tekrar gündeme getirdi. Kalitesiz yerli komedi enflasyonu yüzünden 'Kedi' ülkemizde 17 lokasyonda vizyona girebildi. Halbuki 'Kedi', başta Time olmak üzere birçok değerli dergi ve gazete tarafından yılın en iyi filmleri arasında gösterildi. İşte festival ve sanat filmlerine, belgesellere daha çok salon verilmesi için bir neden daha...

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERköşe yazarları