UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

SİNA KOLOĞLU YAZDI: “GENÇ NESLİ YABANCI DİZİLER ETKİLİYOR!..”

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

SİNA KOLOĞLU YAZDI: “GENÇ NESLİ YABANCI DİZİLER ETKİLİYOR!..”

ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET

TÜRKİYE’NİN EN ÇOK KAZANAN YILDIZLARI

Forbes dergisine göre, 1 Haziran 2016 -1 Haziran 2017 arasında en çok kazanan şarkıcılar şöyle:

Beyonce: 105 milyon dolar

Adele: 69 milyon dolar

Taylor Swift: 44 milyon dolar

Celine Dion:  42 milyon dolar

Jennifer Lopez: 38 milyon dolar

Türkiye’de de ekonomi dergileri var. Onlardan biri Türkiye’nin en çok kazanan oyuncuları veya şarkıcılarının listesini yayınlıyor mu? Hayır. Bu konuya kafa yoran var mı? Yok. Halbuki müzikseverlerin en doğal hakkı, hangi şarkıcının halkta nasıl karşılık bulduğu...

Sosyal medyada sürekli, “Kulvarımda 1 numarayım” diyenlerin gerçeği mi dile getirdiğini yoksa numara mı yaptığını ortaya çıkarmak gerekmez mi? Sahne alacakları etkinlik listesini yayınlayıp rakiplerine hava atanların, aslında konser başına ne kadar para aldığını  bulup,  yayınlamak da önemli bir hizmet ama yapan yok!

JULIA ROBERTS’IN FİLMİ AİLELERİ BULUŞTURDU!

Bu hafta vizyona girecek yabancı filmler arasında Julia Roberts’ın ‘Wonder’ı da var. Türkçesi ‘Mucize’ olan film, 50 bin doğumdan sadece bir bebekte görülen Treacher Collins Sendromu’na dikkat çeken bir yapım. Türkiye’de Treacher Collins rahatsızlığı olanlar ve aileleri, 25 Kasım’da Can Park AVM’de birlikte izleyecek, kendilerine moral aşılayacak ‘Mucize’yi...

11.00’deki özel gösterimin ardından yapılacak şöyleşilerde, çocukları bu durumda olan ailelerin neler yapması gerektiği anlatılacak. Treacher Collins Sendromu’nun ne olduğunu merak edenler olabilir, o yüzden anlatmakta fayda var: Doğuştan alt göz kapaklarının dışında bozuk veya gelişmemiş kulak kepçesi, sarkık ve aşağı çekik gözler, küçük alt çene, işitme kaybı, az gelişmiş elmacık kemiği ve bazılarında dudak veya damak yarığı bulunması gibi tipik özellikleri olan bir sendrom. Stephen Chbosky’nin yönettiği, Julia Roberts, Jacob Tremblay, Owen Wilson, Mandy Tatinkin, Steve Bacic ve Izabela Vidovic’in oynadığı film, normal bir okula giden Treacher Collins hastası August Pullman’ın ilham verici hikayesini anlatıyor. Zekâ sorunu yaşamayan, ama yaşıtlarının alay etmesi yüzünden topluma çıkmayan, normal okula gitmeyen bu çocuklar için Roberts’ın filmi çok önemli.

‘AYLA’ REKORA KOŞUYOR

Türkiye’nin Oscar adayı ‘Ayla’ filminin 15 günlük gişe hasılatı bellli olduğunda ne yazdım? ‘Ayla’, ‘Babam ve Oğlum’u geçer mi?’

18 Kasım 2017’de ‘Ayla’ filminin 17 günde 1 milyon 961 bin 183 kişi tarafından izlendiğini yazıp; dramada rekorun 3 milyon 839 bin 883 seyirciyle ‘Babam ve Oğlum’da olduğunu vurgulamıştım. Yapımcılığını Mustafa Uslu, yönetmenliğini Can Ulkay’ın üstlendiği, İsmail Hacıoğlu, Kim Seol, Çetin Tekindor, Ali Atay, Murat Yıldırım, Taner Birsel ve Sinem Uslu’nun oynadığı ‘Ayla’yı dördüncü haftasında 2 milyon 774 bin 724 kişi seyretti. Rekor için geriye 1 milyon 65 bin 160 seyirci kaldı.

‘Mucize’ filmi, Türkiye’de pek bilinmeyen bir rahatsızlık hakkında ne kadar farkındalık yaratırsa, Treacher Collins sendromlu çocuklara o kadar yarayacak bu!

GÜNÜN SÖZÜ

Mutlu insanlar; her şeyin en iyisine sahip olanlar değil, sahip  olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir. (Bukowski)

 

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

ARAPLAR NEDEN TÜRK DİZİSİ İZLİYOR?

"Araplar neden Türk dizisi izliyor?” diye hep soruldu, değişik cevaplar geldi. “Kendilerine yakın hissediyorlar” gibi gerekçeler var. Yapılan araştırma, çok farklı bir ayrıntıyı gündeme taşıdı; lehçe. Birleşik Arap Emirlikleri Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyelerinden

Badraya Al Jenaibi, 500 Arap öğrenciyle yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Bilgiler, ülkede İngilizce yayın yapan

The Nation gazetesinde verildi. Öğrencilerin yabancı dizi seslendirmelerinde tercihleri, Suriye lehçesi. Zayed Üniversitesi Medya ve İletişim Bilimleri bölümü öğretim üyelerinden Nadia Rahman ise, “Suriye lehçesini tercih etmelerinde Türk dizilerinin büyük etkisi var. Daha lezzetli ve hoş oluyor” diyerek durumu özetledi.

Genç nesli yabancı diziler etkiliyor’

Rapid TV News sitesinin haber başlığı, ‘UEA Youth Hungry For Dubbed TV Drama Daily’ şeklindeydi. Türkiye’nin yanı sıra Güney Kore ve Hint dizileri de çok izleniyor. Yapılan araştırmada gençlerin hangi ülke dizilerini takip ettikleri şöyle sıralanmış: Türk (yüzde 54), Kore (yüzde 18) ve Hint (yüzde 14).

‘Türk dizileriyle dalıyorlar’

“Neden Türk dizileri?” sorusuna farklı bir tarif, yine öğretim üyesi Nadia

Rahman’dan geliyor: “Türk karakterler kurgusal, heyecan verici ve romantik.

Şehirde, köyde ve mülteci kampında yaşayanlar, belli bir zaman diliminde bir arada olmaya davet ediliyor bu dizilerde. Belki bir yerde, kendi gerçeklerinden bir süreliğine kaçmak için...”

Telenovela’yı Latinlerden aldık

Telenovela’yı Latinlerden aldık...

‘Kara Sevda’nın layık görüldüğü Emmy Ödülü’nü bu şekilde de değerlendirebiliriz. Telenovela kategorisi, 2008 yılında Emmy Ödülleri’ne dahil edildi. Çünkü çok fazla izleyici kitlesinin olduğu görülmüştü. Tam beş yıl üst üste bu kategoride Brezilya’nın pembe dizi tekeli Globo TV’ydi. Bu kadar aradan sonra bir Türk dizisinin bu ödülü alması önemli. Bu birincilik, Latin dizilerinin tahtına oturduğunun da bir yerde kabulü gibiydi.

İlk ödülü alan, Müslüman bir ülkenin dizisi

2008 yılında bu dalda ilk ödülü alan Ürdün dizisi ‘Al-Igtiyah’ (İşgal) oldu. Proje, İsrail’in 2002 yılında Batı Şeria’daki işgali sırasında bir Filistinli gencin aşk hikayesi ve yaşananları konu alıyordu. Dizi, 2010’da Kanal 7’de yayınlanmıştı.

 

MESUT YAR-POSTA

Televizyonda ilk kez!

Ortada bir ilk var aslında. Yani dizi yayınlanmıyor ama çekimler tüm hızıyla devam ediyor. Türk dizi tarihinde sadece yayına hazırlanan diziler için geçerli olan şey yayın akışından çıkarılan bir dizi için yaşanıyor...

“Çocuklar Duymasın”ndan bahsediyorum. Kanal D, geçtiğimiz hafta bu dizinin yayın saatine “Hayati ve Diğerleri” isimli yeni işini koymuştu...

“Bir veda bile etmeden yayından mı kaldırıldı?” diye merak ettiğim “Çocuklar Duymasın”ın yapımcısı Birol Güven ile konuştum. “Çekimler tam gaz sürüyor ama yayın takvimi artık kanalın inisiyatifinde” dedi...

Sözleşmeden doğan bir sorumluluk filan da olmadığına göre belli ki her iki tarafın da bir bildiği var...

Kestirilemeyen tek şey, yeni bölümlerin ne zaman yayınlanacağı? Bir de çok ara verilirse, gündelik meseleler üzerinden akan senaryonun modasının geçmesi durumu var. Sorular da sorular...

 ‘Savaş Sanatı’na hücum!

 “Ufak Tefek Cinayetler” (Star TV) isimli dizinin ikonu da Oya karakterinin ezber ettiği Sun Tzu’nun kağıda döktüğü fikirlerden toplanan “Savaş Sanatı” isimli kitap...

Oya’nın okuduklarının kendisine hayrını şu ana kadar çok göremesek de kitabın satışları ciddi şekilde artmış...

Bir kitap dağıtımcısı arkadaşımın söylediğine göre ciddi bir kitle bu yüzlerce yıllık esere aniden iştah kabartmış...

Bir dönem “Aşk-ı Memnu”da nasıl bir son yaşanacağını merak edenler kitaba hücum etmişti. “Fi” dizisinin yayınıyla birlikte Azra Kohen’in “Fi”, “Çi”, “Pi” üçlemesi de satış patlaması yaşamıştı. İşte dizilerin gücünü buradan hesap edebilirsiniz. Analizini sosyologlara bırakarak sadece gülümsüyorum!

Kim yükselmiş?

Reyting karndesindeki tuhaflıklar   belli ki uzun uzadıya bir yazı konusu. Şartlar tam olarak oluştuğunda bu konuya sağlam bir giriş yapacağız...

Şimdilik elimizdeki karneleri analiz etmekle devam edeyim. Geçtiğimiz hafta yayınlanan dizilerin içinde beş tanesi toplam izleyicide reyting oranını yükseltmiş. Bunlar sırasıyla; “Diriliş Ertuğrul” (TRT 1), “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” (atv), “Savaşçı” (FOX), “Kanatsız Kuşlar” (atv) ve “Bizim Hikaye” (FOX)...

En çok izlenen üç dizi toplam izleyicide “Diriliş Ertuğrul”, “Söz” (Star TV) ve “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” olurken AB grubunda ise “Diriliş Ertuğrul”, “Söz” ve “Ufak Tefek Cinayetler” (Star TV) şeklinde sıralanmış!

Gökten zembille mi indiler?

Çok ilginç bir ayrıntı gözüme çarptı. Salı akşamı oynanan Beşiktaş-Porto Şampiyonlar Ligi maçı iyi bir reytingle birinci oldu. Bu sonuç sürpriz değildi... Ama sürpriz olan başka bir skor çıktı.

Mesela maçla aynı saatte yayınlanan “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz”ın (atv) reytingleri geçen haftaya göre yükselmişti. Aynı şekilde “Kadın” (FOX) isimli dizinin de öyle...

Yani benim güzel okurum; bu hesaba göre bu iki dizinin izleyicileri arasında bir tane bile Beşiktaşlı yoktu. Hatta kadroda bulunan ve iyi birer Beşiktaşlı olduğunu bildiğim bazı dizi oyuncuları bile bu hayati maç yerine dizilerini izlediler...

Reytingler maç hiç oynanmamış gibi donup kalmıştı yahu. Peki, yüzdelik olarak listede maçı zirveye taşıyan milyonlarca insan gökten zembille mi Reyting karnesindeki tuhaflıklar indi arkadaş? Hayrola!

Zaman tünelindeki şarkılar...

Aydın Sarman (Seksenler dizisinin Susmuş’u) duygularını nota yoluyla kusursuzca aktaran bir müzisyen. Son zamanlarda Birol Güven işlerinde müzikleriyle ayrı oyunculuğuyla ayrı dikkat çekiyor...

Oyunculuk demişken; Aydın Sarman senaryosunu Birol Güven’in yazdığı tek kişilik müzikal bir anlatıyla (Seksenler Şarkıları) sevdiklerini sahne üzerinde zaman tüneline sokuyor. Üstelik ne izleyip dinleyeni ne de kendini zorlamadan...

Seksenli yıllar benim için hem zor hem de fazlasıyla üretken yıllardı. Hafızamda şarkılarıyla “anı kazısı” yapan bu müzik arkeoloğunu izninizle hepimiz için ayrı bir yere koyuyorum!

 

OYA DOĞAN-VATAN

Tebrikler Kara Sevda!

Geçen akşam New York’tan öyle güzel bir haber geldi ki, inanılmaz mutlu olduk. Ay Yapım imzalı, iki sezon boyunca Star TV’de ekrana gelen, Burak Özçivit, Neslihan Atagül ve Kaan Urgancıoğlu’nun başrollerini paylaştığı, Özlem Yılmaz ve Burgu Görgün Toptaş senaristliğini, Hilal Saral’ın yönetmenliğini üstlendiği Kara Sevda dizisi büyük bir başarıya imza attı. Dizi; Uluslararası Emmy Ödülleri’nde Amerika dışındaki yapımlar kategorisinde Brezilya ve Kanadalı rakiplerini geride bırakarak “En İyi Dizi” (Telenovela) ödülünü aldı. Şu anda dünyada 60 ülkede yayınlanan Kara Sevda bu ödülü Türkiye’ye kazandıran ilk yapım oldu. Tebrikler ve teşekkürler! Kara Sevda ekibi başarınızın tadını çıkarın. Umarım bu başarılara aşina yapımlara imza atmaya devam eder Türk dizileri...

Dostlar Meclisi iki dizinin birleşimi gibi

Yazıya uluslararası bir başarı haberiyle başlayıp aynı yemeği defalarca yememize rağmen tekrar önümüze servis edilmesiyle devam ediyorum. Kanal D’de yeni bir dizi başlıyor. Adı Dostlar Mahallesi. Yapımını Erler Film’in yaptığı dizide; Çağla Şıkel, Alişan, Hande Katipoğlu, Ersin Korkut, İnan Ulaş Torun ve Zeynep Eronat rol alıyor. Zaten başrol oyuncularına baktığımızda bize Cennet Mahallesi’ni çağrıştırıyor dizi. Ama konusuna bakınca başka bir dizi daha akla geliyor. Ortada bir mahalle, taksi durağı, aşıklar, oyunculuk hayalleri kuranlar, çapkınlar, dalavereciler, zıt kardeşler ve her şeye rağmen birbirilerine tutunan insanlar var. Kısacası yıllardır izlediğimiz tutmuş bir formül yeniden hayat buluyor. Bu kez Çiçek Taksi ve Cennet Mahallesi birleşiyor ve reyting yarışına çıkıyor. İki güçlü dizinin birleşimiyle bakalım ekranlarda nasıl bir değişim olacak?

Hayati ve Diğerleri durum komedisi olmalı

Hayati ve Diğerleri pazar akşamı Kanal D’de başladı. Celil Nalçakan’ı sektöre girdiğinden beri takip ederim ve her geçen gün oyunculuk skalasını yükselttiğine şahidim. Ancak Poyraz Karayel’de hayat verdiği Zülfikar’la öyle bir yol açtı ki onun izinden gidiyoruz. Son heyecanı Hayati ve Diğerleri’ydi. Oyunculuğu adına hiçbir şey söyleyemem. Tatlı ekşi bir karakteri layığıyla canlandırmıştı. Günay Karacaoğlu’nu da tekrar tekrar izlesem doymam. Ancak dizide her bir espri kendi içinde, kurulan sahnede çok güzel olsa da bütüne bakıldığında komedi olmaya zorlanmış bir ilk bölüm izledik. Oysa bu tip işleri yürüten ve kalıcı kılan laf komedisinden çok durum komedisidir. Çünkü biz 20 dakika değil, 120 dakika komedi izliyoruz bu ülkede... Arka arkaya laf söylendiğinde de bir süre sonra zorlamaya dönüşüyor. Hayati ve Diğerleri’nde ışık var ama biraz daha doğallaşmaya ihtiyacı var.

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

Sen de mi Serdar!

Televizyonda yaptığı doğa programları ile gönüllerde taht kuran Serdar Kılıç, bir inşaat firmasının reklamında oynayınca sevenlerinin tepkisi ile karşılaştı.

Bence haklı bir tepki. NTV'deki 'Doğada Tek Başına' ve TRT'deki 'Doğadaki İnsan' programlarında doğada doğanın kuralları ile yaşamanın sırlarını anlatan, sürekli çevreci mesajlar veren Kılıç'ın yapacağı en son iş, bir inşaat firmasının reklamında oynamak olmalıydı.

Kılıç; gelen tepkiler üzerine söz konusu reklamdan elde edeceği geliri, doğada yaşayan yardıma muhtaç insanlara harcayacağını açıkladı ama ne kadar inandırıcı tartışılır! Elbette herkes parasını kazanacak, reklamda oynamak ayıp değil ama Kılıç gibi kariyerini sadece doğada yaşamak üzerine kurmuş bir TV programcısının, bir inşaat firmasının reklamında oynaması büyük hata.

Cin fikirli reklamcılar bazen ünlülerin kariyerlerine böyle darbe vurabiliyorlar.

Bu işten en kazançlı reklam ajansı ve inşaat firması çıktı, reklam daha çok gündeme geldi. Kaybeden ise Serdar Kılıç oldu. Kılıç yıllarca emek harcayıp oluşturduğu doğa insanı imajını, bir reklamla imara açarak inandırıcılığını yitirdi.

Sosyal medyada 'Yıllarca doğa, bitki, hayvan edebiyatı yap sonra da betonlaş', 'Serdar Kılıç meğer proje adamıymış' yorumları yapılması gerçekten üzücü. CNN Türk'te yaptığı doğa programlarıyla dikkatleri çeken Güven İslamoğlu da bu tepkilerden nasibini almış olmalı ki Twitter'dan 'O kişi ben değilim, çok sık karıştırılıyoruz' diye açıklama yapmak zorunda kaldı. Zararın neresinden dönülürse kardır. Kılıç'ın reklamdan kazanacağı parayı yardıma muhtaç insanlara harcayacağını belirtmesi yine de önemli. Ünlülerin kulağına küpe olsun; her reklamcıya inanmayın, her reklam teklifinin üstüne atlamayın, uzun vadeli düşünün!

Alkışlar Adebayor’a

Fransız So Foot gazetesi, Başakşehir'in Togolu yıldız futbolcusu Emmanuel Adebayor ile röportaj yapmış. Adebayor'a klasik "Türkiye'deki terör saldırılarından korkmadın mı?" sorusu yöneltilmiş.

O da "Öleceksem, er ya da geç öleceğim. Arkadaşlarım, stadyum yakınlarında kendime dikkat etmemi söyledi.

Restoranlara saldırıyorlar.

Yemek yemeyelim mi? Havalimanlarına saldırıyorlar.

Seyahat etmeyelim mi?

Neresi güvende ki? Her sabah kalktığımda Allah'a dua ediyorum ve ruhumu ona teslim ediyorum. Gerisi önemli değil" demiş. Arsenal, Real Madrid gibi dünya devlerinde top koşturmuş birinden bunları duymak daha da güzel. Aslında Adebayor terörü yakından tanıyor; Togo Milli Takım kadrosundayken 2010 yılında silahlı saldırıya uğramıştı. Adebayor'u, terörün dünyanın her yerinde olabileceğini vurgulayarak 'Türkiye güvenli değil' algısı oluşturmaya çalışanlara gereken cevabı verdiği için kutlarım.

Mülteciler cezaevine!

İspanya'da yaklaşık 500 mülteci, göçmen merkezlerinde yer olmadığı iddiasıyla Archidona kentinde yeni inşa edilen hapishaneye yerleştirildi.

Mülteci olmak suç değil; cezaevi suçluların yeridir. Türkiye'de böyle bir olay yaşansa anında Avrupa ülkelerinden tepki görürdük.

Birçok Avrupa ülkesinde göçmenler zor koşullarda yaşıyor.

Genelleme yapmak istemem ama birçok Avrupa ülkesinde göçmenlere karşı üstü kapalı ırkçı tavırlar sergileniyor. İşte Avrupa medeniyetinin ikiyüzlülüğüne bir örnek daha!

En duygusal oyun

Şampiyonlar Ligi'nde Liverpool karşısında ilk yarıyı 3-0 geride kapatan Sevilla, ikinci yarıda üç gol atarak maçı berabere bitirmeyi başardı. Bu muhteşem geri dönüşte Sevilla Teknik Direktörü Eduardo Berizzo'nun, devre arasında oyuncularına prostat kanseri olduğunu açıklamasının etkili olduğu iddia edildi. Sevilla kulübünden bu iddiayla ilgili herhangi bir yalanlama gelmedi. Maçın ardından yıldız futbolcu Ever Banega de "Hep arkamızda olan taraftarlarımız ve teknik direktörümüz için farklı bir tutumla ikinci yarıya çıkmalıydık" dedi.

Futbol tarihine geçecek bir motivasyon öyküsüyle karşı karşıyayız galiba. İşte futbol bu yüzden dünyanın en güzel, en duygusal oyunu. Berizzo'ya acil şifalar dilerim.

Çöpten çıkan kütüphane

Ankara Çankaya Belediyesi'nin temizlik işçileri, çöp konteynırlarının yanına bırakılan kitapları biriktirerek belediyenin şantiyesinde kütüphane oluşturdu. İşçiler kitapları ödünç alabildikleri gibi dinlenme saatlerinde diledikleri kitabı burada okuyabiliyorlar. Çankaya Belediyesi çalışanlarını kutlarım.

Kütüphanede şu an 3 bin 500 kitap yer alıyor ama kitap sayısının her geçen gün artacağına inanıyorum. Ne yazık ki, insanımızın kitapları sokağa atmak gibi kötü bir huyu var.

Keşke evlerde yıllardır okunmadan duran kitapları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için ülke genelinde sürekli devam edecek bir kampanya düzenlense.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERköşe yazarları