UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

OYA DOĞAN YAZDI: “BU SEZONUN EN BÜYÜK SÜRPRİZİ O DİZİ OLDU!”

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

OYA DOĞAN YAZDI: “BU SEZONUN EN BÜYÜK SÜRPRİZİ O DİZİ OLDU!”

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

76 BİN GİZLİ FİLM VE DİZİ KATEGORİSİ VAR!

Netflix’in verileri, öyle kolay kolay erişilmesi mümkün olmayan boyutlarda... En önemli özelliği, her abonenin zevkini keşfetmesi. Netflix’in 76 bin 897 gizli kategorisi var. (Resmi olarak açıklanmadı ama yabancı basında çıktı) Netflix’e sordum: “Doğrudur, binlerce alt türümüz var. Üyelerimizin izleme geçmişine bakan algoritmalarımız sayesinde, yaptığımız öneriler tamamen kişiye aittir” cevabını aldım.

Burada hemen bir rakam verelim, bugün platformun üye sayısı, 190 ülkede 109 milyona ulaştı. Her abonenin ayrı ayrı zevkine hitap etmenin hızını düşünebiliyor musunuz? ‘Japon spor Filmleri’ kategorisi bile bulunuyor.

900 mühendis ne yapıyor?

Le Monde gazetesinde, 2014 yılının mayıs ayında ‘Netflix, Kültürün İstisna Olmasının Yıkımı’ başlıklı makalede bir ayrıntı dikkatimi çekti. ‘900 mühendis, tam 300 milyon saatlik izlemeyi elekten geçiriyor.’

Yani abone ‘Hangi filmi izliyor?’,

‘Ne zaman izlemeyi bırakıyor?’ ve ‘Hangi

dizilerden hoşlanıyor?’ gibi tüm veriler

toplanıyor. Yukarıda belirttiğim bölümün ayrıntıları işte burada gizli.

İki haftada bir yeni dizi ve film yayınlanıyor

‘Netflix orijinal yapımlara ağırlık verdi’ demek az bile... Bugün, ‘Hollywood’un pabucunu dama atacağı’ dillendirilmeye başlandı. 2017’de yapıma 6 milyar dolar ayırmışlar. Bunun sonucu, yılda 30’dan fazla içerik üretimi yapılıyor. 2018 bütçesi 8 milyar dolar olarak belirlenmiş. İki kat daha fazla yapım anlamına da gelebilir. Netflix, içerik hizmeti yaptığı ülkelerin dizi ve filmlerini de devreye sokuyor. ‘Dünyada neredeyse tekel olma yolunda ilerliyor’ demek, yanlış olmaz.

Dizilerin gözde villası kaç TL?

‘Paramparça’ dizisinde Cansu’yla Deniz’in oturduğu villa Beykoz’daymış. star Ana haber Bülteni’nde haberi vardı. Sahibi evi satmayı düşünmüyormuş. Fakat Araplar pek ısrarcıymış. Komisyoncu hanımefendi, “Değeri 7 milyon TL” dedi. “Günlük kiralıyoruz. Günlüğü 5 bin TL” diye de ekledi. Yani dizilere devam...

MESUT YAR-POSTA

UFAK TEFEK BİR RAKİP DEĞİL...

“Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz (EDHO)” (atv) dizisine sağlam rakip olarak neredeyse herkes “Kadın” (FOX) isimli işi göstermişti...

Öyle ya, geçtiğimiz yıl salı geceleri EDHO’ya deyim yerindeyse kan kusturan bir “Anne” örneği vardı...

“Kadın”da da matematik yaklaşık olarak aynıydı. Alengirler farklı olsa da dizinin ekseninde kadın ve yoksunluk duygusu ikiz kardeş gibi duruyordu...

Bu yüzden kimse dört kadın ve bir sürü entrikadan oluşan “Ufak Tefek Cinayetler” (Star TV) isimli diziye çok da umut vermemişti. Tam tersi oldu. Umut o hattan belirdi...

“Kadın”dan bekleneni dört kadın bir araya gelerek yaptı. Bir şekilde Eşkıya’nın entrikalarını taca atıp kendi entrikalarını izlettirdi. Üstelik tekrarlarıyla birlikte...

AB izleyici grubunda Eşkıya’yı geçen diziyi elbette tebrik ediyorum...

Her hafta “diziden hangi oyuncu eksilecek” kaygısı yerine, “bu hafta dört başrol de gidebilir” duygusunu içimize lök diye oturttuğu ve bizi buna inandırdığı için...

Markaya yatırım şart...

 “Milyonluk Resim” (FOX) yarışmasını anlamaya çalışıyorum. Önceki akşam iyi izlenen bir futbol maçından sonra yayınlanan yarışmanın reytingi dibe vurdu...

Bir sonraki akşam ise o yerlerdeki reytingi alıp zirveye yakın bir yere yerleştirdi... Bu denli istikrarsızlık iyi bir şey değil. İzleyici ile net bir bağ kurulmadığını gösteriyor. Asıl tehlike bu...

“Kim Milyoner Olmak İster”e (atv) bakın; sunucusu iki kez değişmesine rağmen hâlâ ilgi görüyor. Nedeni bir marka olması. Sunucusuyla anılan bir marka değil ama. Benden söylemesi!

BENCE İYİ OLMUŞ!

Müge Anlı saçlarını kısalttı. İzleyicinin ilk fikrini de alkışlı bir anket yaparak aldı...

Bir kriminal programa abiye giyerek çıkan ve bunu herkese kabullendiren yani suretine değil işine bakılan bir sunucu olarak bu küçük değişikliğin büyük bir fark yaratacağını düşünmemiştir sanırım...

Yaratmadı. Bence güzel olmuş. Değişiklik kimi zaman izleyiciden çok sahibine iyi gelir. Fikrim budur!

Töhmet altında bıraktı...

Uğur Arslan kardeşim önceki gün reyting ölçüm şirketinin kendisinin de sunucusu olduğu “Seda ve Uğur’la” (Show TV) isimli programdan reyting kırptığını iddia etti...

Ben iddiasının yanında varsa o kırpılan reytingin kimlere dağıtıldığını da söylemesini isterdim. Bu haliyle aynı saat diliminde yarışan tüm rakiplerini töhmet altında bırakan bir çıkış oldu doğrusu...

Özleyecek birileri kalsın

Elçin Sangu, Kanal D’nin rezervinde. Barış Arduç ve Burak Özçivit ise Star’ın. Bunun dışında oyunculara bir sezonluğuna rezerv koyan başka bir kanal var mı bilmiyorum...

Ama bildiğim bir şey varsa, bu türden oyuncuları kiralayıp kullanmamak lüks bir sitede villa kiralayıp taşınmamakla aynı şey...

Oyuncular durduğu yerde para basmıyor. Üstelik bir süre sonra unutuluyorlar da...

Aynı zamanda “bir iş yapsa da izlediğim tüm dizileri bırakıp onu izlesem” diyen izleyici sayısı da öyle ahım şahım değil...

Çünkü bu hengame içinde kemik hayran kitlesi oluşturacak yeni alternatifler az değil. Zaman geçiyor...

Yeni bir stil lazım...

“Stil Avcıları” (FOX) ve “Alışveriş Melekleri” (Kanal D) aynı günlerde, aynı saatte kapışıyorlar...

Bu durum bende bir formatı ikiye bölüp iki kanala dağıtmak gibi bir his uyandırıyor. Üstelik belli ki birbirlerinden de müşteri çalamıyorlar...

İki yapım da o saat diliminde zaten paramparça olmuş reytinglerin altında iyice eziliyor...

Bana göre artık bu işlerin alıcısı yok. Dost acı söyler ama reyting rakamları daha da acı söyler. Yeni bir stil bulmak lazım, net!

MEVLÜT TEZEL-SABAH

VATANDAŞLIK PUAN SİSTEMİ

Çin'in geçtiğimiz aylarda gönüllülük esası ile başlattığı 'sosyal skor' sistemi, 2020 yılında zorunlu hale gelecek.

Mobil cihazlara yüklenecek bir uygulamayla çalışacak sistemde kullanıcılar; hem sanal, hem de gerçek hayatlarında mercek altına alınacak ve notlandırılacak.

Vatandaşlar aldıkları puanlara göre A, B, C ve D olarak dört farklı kademede derecelendirilecek.

Sanal dünyada yalan söylemek, uygunsuz açıklama ve fotoğraf paylaşımı gibi hareketler, vatandaşların 50 puan kaybetmesine neden olacak. Söz konusu sistemde notu yüksek olan ayrıcalıklı hizmet alırken, kötü nota sahip olanların hayatlarında kısıtlamalar olacak. Sistem son yıllarda Çin'in Jiangu bölgesinde pilot proje olarak test ediliyordu. Enteresan bir haber... Yoksa Çin komünizme geri mi dönüyor? Aslında Çin'in süper güç olması devletçiliğin disipline ettiği kapitalist bir sisteme sahip olması değil mi?

'Vatandaşlık Puan Sistemi' Çin gibi baskıcı bir ülkede gündeme geldiğinde elbette akla ilk George Orwell'ın '1984' romanı geliyor.

Aslında bu sistem daha geniş yelpazede gerçekten adil bir şekilde uygulansa dürüst insanlar kazançlı çıkar. Çalıp çırpmayan, yardımsever, kanunlara uyan, çevreye duyarlı, vatansever, idealist insanlar; kapitalizmde en çok acı çeken grup değil mi?

OYA DOĞAN- VATAN

BU KIZA DİKKAT!

Bu sezonun en büyük sürprizi Ufak Tefek Cinayetler oldu. Reytinglerini her hafta yükseğe taşıyor. Hatta bu hafta AB kategorisinde zirveye oturdu bile... O nedenle sektörde büyük bir şaşkınlık var. Böyle bir işin tutabileceğini kimse beklemiyordu. Peki, neden tuttu? Uzun zamandır kadınların bu kadar güçlü şekilde başrolde olduğu, stilize hayatların anlatıldığı bir iş yoktu ekranda... Üstelik içinde merak duygusunun olduğunu söyleyebilirim. Hala kim öldü bilmiyoruz. Kadın izleyicinin kurulan dünyada Aşk-ı Memnu hissi yaşadığını düşünüyorum. O nedenle yönetmen Ali Bilgin’in yüreğine sağlık! Elindeki malzemeyi çok ama çok yukarılara taşıyor.

Son bölümde ise iki karakterden gözümü alamadım. İlki Oya karakterine hayat veren Gökçe Bahadır’dı. Bir süredir hep sert kadınları oynuyor, fakat bu bölümde farklı duygular arasında gezerken izledik onu. Ben izlemekten çok keyif aldım. Fakat en çok dikkat çeken karakter Nilay’dı. Arzu’nun kızı Nilay’a hayat veren Aslıhan Kapanşahin’in performansı çok etkileyiciydi. Babası

Mehmet’in onu kandırmasıyla annesine cephe alan Nilay, oyunu kısa sürede fark etti ve ava giden babasını avladı. Sonrasında annesiyle yüzleşmesi de izlenmeye değerdi. 17 yaşındaki Aslıhan Kapanşahin’de büyük yetenek var. Demedi demeyin... Bu dizden sonra da umarım onu iyi projelerde görürüz.

Ayla fırsatı kaçırmış

Malum herkes Ayla filmini konuşuyor. İzlememek olmazdı. Hafta sonu soluğu sinemada aldım. Hatta ağlayacağıma çok emin olduğum için kağıt mendili de evden çıkmadan çantama attığımı itiraf etmeliyim. Filmin ilk yarısını izlerken yüzüm gülüyordu. Çünkü ortada gerçekten çok güzel bir hikaye vardı. Küçücük bir kız çocuğu ve Türk askerleri arasındaki o karşılıksız sevgiyi izlerken gözünüzde doluyor, tebessüm de ediyorsunuz. İsmail Hacıoğlu’nu izleyip hayran olmamanız mümkün değil. Ancak iki yarıda işin rengi değişiyor. Oyuncular değiştiği anda filmle olan bağınız kopuyor. Keşke İsmail Hacıoğlu’nu yaşlandırsalardı. Duygu devamlılığında ciddi bir kopuş olmuş. İkinci yarı daha fazla sponsorluk bölümü gibiydi. Finalde ise beklenen son gerçekleşiyor ve yüzünüz gülümseyerek salondan çıkıyorsunuz. Fakat ben üzgün çıktım. Çünkü ortada müthiş bir hikaye var. Dünyada gerçek hikayelere olan beğeni artmış durumdayken öyle bir fırsat kaçırılmış ki üzülmeden duramıyorsunuz. Ayla için asla kötü film diyemem. Hatta şu anda vizyondaki filmlerin en iyisi. Ama eldeki hikayeden çok daha iyisi çıkabilirmiş. Üstelik o damar yakalanmış ama bir yerde kaybedilmiş. Eğer filmin başında yakalanan duygu devam edebilseymiş Ayla Türk sinemasının en iyi filmleri arasına adını yazdırabilirmiş.

ALİ EYÜBOĞLU- MİLLİYET

‘AYLA’ FİLMİ, ‘BABAM VE OĞLUM’U GEÇER Mİ?

Türkiye’nin Oscar adayı ‘Ayla’ filminin gişe başarısı şu gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Demek ki iyi bir şey yapıldığında karşılığını veriyor seyirci. Yapımcılığını Mustafa Uslu, yönetmenliğini Can Ulkay’ın üstlendiği, İsmail Hacıoğlu, Kim Seol, Çetin Tekindor, Ali Atay, Murat Yıldırım, Taner Birsel ve Sinem Uslu’nun oynadığı filmi, 17 günde 1 milyon 961 bin 193 kişi izledi. ‘Ayla’ sayesinde sinemalar ekim ayının son hafta sonunda ve kasım ayında seyirci rekoru kırdı.

Çünkü filmi izleyip beğenenler gitmeyenlere methetti ve ‘Ayla’nın gişe rekoruna koşusu başladı.

Filmin vizyondaki üçüncü hafta sonunda, önceki hafta sonlarına oranla sinemalara daha çok seyirci çekmesi, kendi kulvarında rekora koştuğunun işareti.

2 milyon sınırındaki ‘Ayla’nın bu gidişle 3 milyon 839 bin 883 seyirciyle ‘Babam ve Oğlum’un elindeki ‘dram’ filmleri kulvarındaki seyirci rekorunu kırması sürpriz olmaz.

HÜSRAN YAŞAYANLAR VE SÜRPRİZ YAPANLAR

13 Ekim’de vizyona giren Kenan İmirzalıoğlu ile Meryem Uzerli’nin rol aldığı ‘Cingöz Recai’yi şimdiye kadar 655 bin 98 kişi izledi.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERYAZARLAR