UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

O DİZİDE ŞANTAJ VE SKANDALLARIN ARDI ARKASI KESİLMİYOR!..

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

O DİZİDE ŞANTAJ VE SKANDALLARIN ARDI ARKASI KESİLMİYOR!..

ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET

ÇAĞLAYAN’DAN YILDIZLARI KIZDIRACAK AÇIKLAMALAR

bir süredir Kanal D’de projelerden sorumlu genel müdür olarak görev yapan televizyoncu Armağan Çağlayan’ın asıl mesleği avukatlık.

Hukuk doktorasını tamamladıktan sonra bir süre akademide ders de veren Çağlayan’ı kamuoyu avukat değil, ‘Popstar’ın sivri dilli jüri üyesi’ olarak tanıdı.

Çağlayan, artık kameranın önünde değil, arkasında. Çağlayan jüri üyeliğini bıraktı, ama ‘sivri dili’ni terk etmedi.

Hukuk camiasına hitap eden ‘h +’ adlı dergide Çağlayan’la yapılmış bir söyleşiyi görünce merakla okudum sonuna kadar.

Söyleşiyi yapan Av. Zeynep Burcu Giciri, dizi oyuncularının uzun çalışma süreleriyle ilgili serzenişini sorunca, artık televizyonculuk yapan eski meslektaşına, Çağlayan’ın yanıtı şu oldu:

“İşin doğasında bu var. Günde sekiz saat çalışarak haftada 75 bin TL kazanamazsınız. Bu ücretlerin de bir bedeli var, bunu ödemek zorundalar.

Mesai saatlerinin daha düzenli olduğu bir iş istiyorlarsa gidip market açsınlar ya da yiyorsa bir taraftan üniversite bitirip doktor, mühendis ya da avukat olsunlar. Hatta ALES’e girip yüksek lisans yaparlarsa daha rahat ve maaş olarak nispeten bol işler bulabilirler. Bu yolu seçtiyseniz günde 18 saat çalışmayı da göze alacaksınız. Aksi takdirde proje çıkmaz. 8 saat mesaiyle dizi veya TV projesi olmaz. Ayrıca sürekli bu tempoda çalışmıyorlar ki. Proje bittikten sonra iki yıl yatıyorlar.”

Şimdiye kadar bu sert açıklamaları okumayan ‘Yerli dizi yersiz uzun’cular, bakalım ne yanıt verecekler Çağlayan’a?

HÜLYA AVŞAR FARKI!

Eskisi kadar film dizi çekmiyor, özel hayatıyla Gündem olmuyor, ama Hülya Avşar’ın modası geçmiyor. Avşar, bir süredir TV8’deki ‘Yetenek Sizsiniz Türkiye’de jüri üyeliği yapıyor bir de haftada bir star TV’ye sohbet programı çekiyor. Avşar, çeyrek asırdır yaptığı gibi bu işlerle de gündem oluşturmayı biliyor. Sanatçı, Star TV’deki ‘Bir Hülya Avşar Sohbeti’ne geçtiğimiz hafta futbolcu Emre Belözoğlu’nu konuk etti. Belözoğlu’nun Avşar’a yaptığı açıklamalar, hafta sonu spor medyasının gündemindeydi. Yeri gelmişken Avşar’ın Star TV’de geç saatlerde yayınlanan sohbet programıyla kemik bir izleyici kitlesi yakaladığını belirtmeliyim. 

CEM YILMAZ’IN ESPRİSİ DERS KİTABINA GİRDİ Mİ?

Hafta sonu sosyal medyada gündem, Cem Yılmaz’ın GORA filmindeki ‘Doğada dört element var. Ateş, su, toprak ve tahta’ esprisinin Ortaokul Fen Bilimleri 8. Sınıf Ders Kitabı’na girdiği haberiydi. Gerçekten öyleyse skandal. Ancak haberin kaynağı memurlar.net’te yazılanlara ve kitabın o sayfasına bakınca, anladım ki durum pek de öyle değil aslında...

 Çünkü, “M.Ö. 300’lü yıllarda doğada dört madde olduğu düşünülerek maddeler; ateş, su, toprak ve tahta olarak sınıflandırılmıştır”ın devamında hurafenin yerinde bilim, ‘tahta’nın yerinde ‘hava’ var. Hal böyle olunca “GORA’daki espri ders kitaplarına girdi” pazar geyiği olmaktan öteye geçmedi.  

GÜNÜN SÖZÜ

Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek isterdim. Ama bugün akıllıyım, kendimi değiştiriyorum. (Mevlana) 

 

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

ROMANTİK BİR ÇİFT OLDULAR

Bizde mafya, asker dizilerinin, yani ‘erkek egemen’ projelerde  ‘aşk’ların içi boş olur. Daha da ileri gidelim, şu an ekranda olan yapımların içinde ‘duygusal’ ilişkileri inandırıcı bir kıvamda bizlere yansıtılan kaç çift var? ‘Savaşçı’ dizisinin son bölümünde Kağan Bozok (Berk Oktay) ile Aslı’nın (Yıldız Çağrı Atiksoy) dans sahnesi vardı. ‘Bunlar birbirlerini seviyor’ dedirtti. Bu sahnede özellikle Aslı’nın çabası vardı. Bakışlarıyla, hareketleriyle, role kendini verdi ve bunu bizlere ulaştırdı. Bozok, askerlerin hayatın içinde ve duygusal olduğunu vurguladı. Rolü, ‘adet yerini bulsun’un ötesine taşımasını bildi. Yönetmenin de hakkını yememek lazım.

ASALA hortladı mı?

‘Savaşçı’nın senaryosuna göre şöyle bir durum var. Dizi bu ya, General (Serhat Nalbantoğlu) Kağan Bozok’a örgütü anlatıyor: “Doktor ve Temo çok daha tehlikeli bir örgütü kurma peşindeler. Bu örgüt (PKK yani) kalburüstü katillerinden, ASALA’nın bazı unsurlarından, Kuzey Irak’ta ve Suriye’deki ne idüğü belirsiz bazı Radikal gruplardan firar etmiş yerli ve yabancı teröristleri aynı çatı altında topluyor.” Bu durumda diziye göre, Türkiye çok daha büyük, kanlı bir örgütle karşı karşıya kalıyor.” Olanlar yetmiyor, senaryomuz ‘daha acayip bir örgüt nasıl olur?’ diyerek böyle bir ekip kurmuş. ASALA nereden akla geldi,  yoksa bir ‘enformasyon’ mu geldi acaba?

MESUT YAR-POSTA

BİRAZ DAHA BEKLEYİN DEDİM

Kanal D’de ocakta başlaması planlanan ‘Mehmed: Bir Cihan Fatihi’ dizisinin setinde kriz çıktı. Yapım şirketi O3, yönetmen Altan Dönmez’le anlaşmazlık yaşadı. ‘Dizinin çekilen ilk bölümü beğenilmeyerek, 2 milyon TL’lik emek çöpe atıldı’ diye bir haber yapıldı. Sonuçta bir sorun var. Yeni yönetmen Cevdet Mercan’ın süre istediği söyleniyor. Bu da makul, öyle kaldığımız yerden devam dizisi değil. Senaryonun baştan yazıldığı da kulağıma gelenler arasında. Bu başlı başına bir sorun. Kadro da gözden geçiriliyormuş. Kısaca, iş uzayacak.

Yazmıştım, ‘Bu sezon için, bu dizi erken. En az bir yıl daha beklemek gerekiyor’ diye. Böyle bir iş bir defa yapılır. “Eee anlaşmalar var, yurt dışına söz verdik” diyecekler mesela, ‘bu haliyle alırlar mı’ diyeceğim. Daha önce denemesi yapıldı, ‘Fatih’ dizisinin ne hallere düştüğünü gördük. Bana sorarsanız aslında, ‘bu iş bizi aşar’ da diyeceğim, çok kızacaklar.

Bu yıl ekrana gelmemesi konusundaki ısrarımda ısrarcıyım! ‘Fatih’e yakışan bir dizi olun, önemli olan bu.

Çok radikal bir karar gelebilir

Pazar akşamı kartlar yeniden karıldı. “Klavye Delikanlıları” (Show TV) oraya taşındı. İki hafta kadar önce de “Dolunay” (Star TV) taşınmıştı...

Dert şu ki, iki işin de yarattığı efekt taşınma masrafına değmedi. Tüm bu taşınmalar yeni gelen işlere yer açılması için de yapılıyor. Öte yandan meselenin külliyen zarar yazan bir tarafı var...

Sanıyorum TV yöneticileri tarafından şu radikal karar alınmalı: “Taşınma masrafı çıkarmadan vedalaşalım”...

Bu öyle ağızdan bir nefeste çıkabilen bir şey. Ama işin vicdan boyutu çok ağır, tıpkı maliyeti gibi. “Vicdan ile cüzdan arasında sıkışıp kalmak” diye bir deyim vardı değil mi?

Refleksler iyi çalıştı

Irak-Süleymaniye’de meydana gelen 7.3’lük deprem esnasında Türkiye’nin en güvenilir deprem profesörlerinden Celal Şengör ekrandaydı...

“Teke Tek” (HaberTürk) programında siyasal eksen üzerinden yürüyen tartışma son dakika haberiyle bir anda fay üstüne taşındı. Prof. Dr. Celal Şengör meseleyi yaptığı çizimlerle basit bir şekilde aktardı...

Ama anlattıkları basit değildi. İçinde ihtimal İstanbul depremi uyarısına kadar her şey vardı. O gece “Teke Tek” ekranında hesaplansa yapılamayacak bir yayın başarısı ve refleks yaşandı...

Başta Fatih Altaylı olmak üzere dakikasında vaziyet alan herkesi kutlarım...

Kuzey Irak halkına da büyük geçmiş olsun dileklerimi ekleyerek tabii!

Canan da nereden çıktı?

Biri bana şunu anlatsın. “Adını Sen Koy” (Star TV) dizisinde her şeye rağmen yalandan uzak duran bir karakter olarak tanıdığımız Zehra şantajdır, skandaldır filan derken resmen Pinokyo’ya dönüştü...

Sevdiklerini koruma pahasına seri şekilde bağladığı yalanlar silsilesi bizim alışık olduğumuz Zehra profiline gerçekten uymuyor. Bu yeni Zehra’yı sevmedim..

Bunun yanı sıra Ömer’in sevgiyle ilgili her atak ve cümlesinin Zehra tarafından havada bırakılması da “yok artık yeni bir soğukluk mu?” sorusunu ekrana taşıyor...

Ben kaldıramıyorum. Şu Canan karakteri meselenin tam da ortasına nereden düştü yahu!

TÜM SİYASİLER YAPMALI...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pazar akşamı “futbol adamı” gömleğiyle NTV ekranındaydı...

“Yüzde 100 Futbol” isimli programda en çok Rıdvan Dilmen ile laflayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz hafta bir hayli toz kaldıran yabancı futbolcuda sınır meselesini 2019’a öteledi...

Bu arada hemen tüm kulüp başkanlarının iltifatta bulunduğu Cumhurbaşkanı’nın siyaset dışı bu sohbeti alışıldığın dışında bir iş olarak ekran tarihinde yerini aldı...

Keşke her siyasi farklı yönleriyle ekranlarda bir fark yaratabilse. Seçenle seçilen arasında o görünmeyen makas kapanıp gitse!

REHAVET Mİ ÇÖKTÜ?

“Fi” dizisinin ikinci sezonu “Çi” ismiyle önceki cumartesi başladı. İlk sezon PUHU TV için sağlam bir başlangıç işi olmuştu. Uluslararası arenadaki ilgiyi bizzat görmüştüm...

Ama bu sezon ilk bölümde bir önceki sezonun dinamizmini bulamadım sanki. Dar bir alanda çok söz söyleme marifeti biraz yaz tatilinin rehavetiyle kaybolmuş gibiydi...

İlk bakışta tüm bir sezonun kehanetinde bulunmak elbette mümkün değil ama eksik bir şeylerin farkında olan sanırım sadece ben değilim. Kendi adıma biraz hız, biraz daha performans istiyorum. Çünkü sevgili yetkililer bizi buna siz alıştırdınız!

YENİ KUŞAK DA KOVBOYU TANISIN

Kovboy filmleri TRT 1’in pazar günleri en sağlam silahlarından biri oldu. Bu arada türün adı western olsa da ben kovboy demeyi seviyorum...

Sabah saatlerinde bir hayli iyi reyting alan bu yarım asırlık filmler, akşam tekrarlarında da rakiplerine toz attırıyor. Belli ki benim gibi kovboy filmleriyle büyüyen kuşak bu lezzetli mönünün farkında...

Ama yine belli ki yeni kuşak da “dikşın dikşınlı” bu nostaljiye boş değil. Devam!

 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI