UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

“HALİT ERGENÇ HEPİMİZİ EKRANA MIHLAYACAK BİR PERFORMANSLA..."

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

“HALİT ERGENÇ HEPİMİZİ EKRANA MIHLAYACAK BİR PERFORMANSLA..."

MESUT YAR-POSTA

Kaçırmayın derim!

Bugün sizinle biraz oradan biraz buradan laflamak istiyorum. Hep popüler TV işleri, diziler filan derken sahadaki diğer oyuncuları unutmamak lazım...

Mesela sinemaya uzanalım. İzleyici son yılların en çok gişe yapan girişiyle “Ayla” filmini tarihe yazdı. Bu tamam. Hakikaten aday olduğu Oscar’ı alması gereken bir iş...

Ama başka perdelerde de şaşırtıcı işler var. Mesela alıştığımızın çok dışında gerçekten “ustalık işi” bir performans çıkaran Şafak Sezer’in son filmi “Ketenpere”...

İsmiyle bir önceki işlerini hatırlatsa da Şafak bu filmde kolektif işleri arasında kendini en öne çıkaran bir oyunculuk sergilemiş. Gülüyor musun; evet. Eğleniyor musun; sonuna kadar. Peki ya mizahın o ince düşündürme geleneği? İşte son dönem filmlerinde eksik olan bu önemli detay “Ketenpere”nin bütününde var. Bir de öyle sürpriz bir finali var ki; şaşırmamak elde değil...

Öyle her filme “gidin” demeyen şu fakirin önerisi olarak kabul buyurursanız, kaçırmayın derim!

İnsan biriktirmek lazım...

İnsan başlı başına bir sermayedir. Özellikle mevduat olarak insan biriktiren güzel kalpliler için. İnsanı anlamak, tanımak, sevmek bu eylemi yapabilenleri bilgeleştirir...

O yüzden ekranda insanı anlatan tüm işlere büyük bir iştahla bakarım. Özlem Gürses, pazar akşamları teve2’de böyle iştah açan bir iş yapıyor...

“Bana Baştan Anlat” tanınmış tanınmamış birbirinden güzel insanları kendi öyküleriyle yüzleştirip kamuyla bir araya getiriyor. O yüzleşme anında toplumsal defolarımız da ortaya çıkıyor. Yolumuz yanlışsa hikayeleri dinledikçe dönebiliyoruz. Ben Özlem’in son işine böyle bakıyorum. Kitap gibi bir program ve koleksiyonluk bir iş; kaçırmayın derim!

Ekseni hep iyilik...

Bu çocuk yaptığı her işte özneye “iyilik” denen erdemi alıyor. Bir önceki yarışmasında da toplumda kendini göstermekten utanan iyi insanları çaktırmadan bize tanıtıyordu...

FOX’ta haftaya perşembe akşamı başlayacak “Bir İçeri Bir Dışarı” isimli yarışmasında da aynı şeyi yapacak. Anayasası yine aynı; iyi insanlar kazansın! Çoktandır iyileri düşünen birileriyle denk gelmek mümkün olmadı. O yüzden Derda Yasir Yenal’ın işlerini dikkate alıyorum. İyiliği bol olsun. Kaçırmayın derim!

Başka şarkılar da var...

Kral Pop TV önümüzdeki hafta harika bir grubu sahnelerden alıp kamuya açıyor. Sevgili dostum Fatih Ahıskalı’nın da içinde olduğu Rubato şarkılarını artık kendi butik sokağında sadece kendilerini tanıyanlara yorumlamayacak. “Başka Şarkı” çok iyi bilmediğimiz bir müzik tavrını ekrana taşımanın ötesinde yaptığı işi çok iyi bildiğimiz kimi sanatçıların müzikte başka tavırlarını da ortaya çıkararak bizi şaşırtacak. Bu, içeriği sağlam düşünülmüş bir iş. Kulakların özlediği cinsten. Kaçırmayın derim!

BEN UNUTAMADIM YA SİZ?

Ve Emrah; “Aşk ve Mavi”nin (atv) tanıtımına yıllar öncesinden günümüze uzanarak insan ruhuna damgasını vuran o efsane şarkısıyla dahil oldu... “Unutabilsem” şarkısını bilirsiniz, duymuşsunuzdur, unutamamış hatta ezber etmişsinizdir. Mesela ben bu şarkı için hiç “Ne yapsam ne etsem unutabilsem” demedim. O yüzden Emrah’ın ağzından bir kez daha duyduğumda çok da iyi yaptığımı düşündüm...

Dün gece diziyi kaçırdıysanız, fragmanı hâlâ internette bir yerde dönüyor. En azından bulun izleyin, cebinizde gezdirdiğiniz anılara gidin hatta. Kaçırmayın derim!

Radyo ruhu onarır mı?

Voyage, mevcut radyo kalabalığı arasında özellikle yolculuklar ve gece saatlerinde frekansının kıyısına saklandığım bir radyo. Öyle dingin bir hali var ki...

Bizi dünyanın bütün ülkelerinden hiç bilmediğimiz melodilerle tanıştırıyor. Haritada yerini gösteremeyeceğimiz kentlerin birbirinden egzotik şarkılarıyla hakikaten ruhunuza enfes bir şölen çekiyorsunuz...

Ve bir radyo belki de bir ilki gerçekleştirerek Ruh ve Beden Sağlığı Festivali’ne katılıyor. Kendi seçkisinin iyileştirici gücünü festival takipçileriyle bölüşüyor. Müzik hakikaten ruhun gıdasıdır ve kimyasal barındırmayan bir ilaçtır. Festivali de frekansı da kaçırmayın derim!

 


OYA DOĞAN-VATAN

Vatanım Sensin’de aklımızda Halit Ergenç’in oyunculuğu kaldı

Bu sezon keyifle izlenebilecek dizi bulmak, samanlıkta iğne aramaktan daha zor. O nedenle Vatanım Sensin’in ikinci sezonunu herkes gibi ben de heyecanla beklediğimi defalarca yazdım. Ciddiyim, sokaklarda yolumu çevirip “Kızım Vatan Sensin niye başlamıyor? Yoksa yayından mı kaldırıldı?” diyenlerin sayısı yükselmişti. Sonunda 9 Kasım’da yeni sezonuyla “Merhaba” dedi Vatanım Sensin. Öyle bir sahneyle açıldı ki, tam da 10 Kasım öncesi Sevr Antlaşması’nın fotoğrafından sahneye giriş yaptık. Ardından da Londra’da 205 nolu odada uyanan hastanın peşine düştük. O Cevdet’ten başkası değildi. Ve Halit Ergenç yine hepimizi ekrana mıhlayacak bir performansla karşımızdaydı. Zaten bu bölüm Cevdet üzerine kurulmuştu. Cevdet’in uyanışı, konuşmaya çalışması, yürümek için verdiği mücadeleyi izlerken Halit Ergenç’in varlığını unuttuk. Cevdet’e o kadar inandık ki merakla nasıl bir yol izleyeceğini bekledik. Azize’nin öldüğünü öğrendiği sahnede ise o minimal oyunculuğu karşısında hayran kaldık. Kimse kusura bakmasın ama oyunculuğun kaslarını gösterip, güzel bakmak olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi Ergenç. Mesleğine duyduğu saygı, özverisi ve disipliniyle bize şahane bir performans sergiledi. Herkese örnek olsun. Çünkü oyunculuk ciddiye alınması gereken bir meslektir.

Savrulmuş bir hikaye izledik

Gelelim bölümün detaylarına... Biraz dağınık bir bölüm izledik aslında... Azize’nin, Tevfik’in, Ali Kemal’in, Leon’un yok olduğu bir bölümdü. Herkes bir yere savrulmuştu. Fakat asıl sorun hikayede savrulmuştu ve toparlanması iki bölüm sürerdi. Kimin kim olduğunun birbirine karıştığı bu bölümün sonunda anladık ki, asıl hikaye haftaya başlayacak. Sanırım bu senenin modası ilk bölümde dizinin ne anlattığını açıklamamak. Oyuncu kadrosu avantajıyla ikinci bölüme taşınmak. Vatanım Sensin’de ikinci sezonuna bu modayla başladı. Bence yanlış yaptı. Bu kadar bekleyişten sonra izleyici hikayenin bu dağınıklığını hak etmiyordu. Fakat Tüm Kişiler’de 6.10 reytingle 3’üncü, AB’de 9.35’le birinci, ABC1’de 9.15’le birinci olarak Vatanım Sensin oyuncu kadrosunun avantajını kullandı. Çünkü bölüm bittiğinde hepimizin dilinde Halit Ergenç’in oyunculuk performansı vardı.

Çi’ye Berrak Tüzünataç damgasını vurdu

Puhu TV’de ekrana gelen Fi’nin yeni sezonu Çi’yi Vatanım Sensin’in hemen ardından izledim. 90 dakikalık bir bölümle yeni sezonunu açtı Çi. Aslında bu dizinin en büyük artısı 60 dakika olmasıydı ama bizim gibi 150 dakikalık Türk dizisi izlemeye alışık kişilere bu 90 dakika cennet gibi geldi. Sürenin farkına bile varmadık. Yeni sezonun en çok öne çıkan oyuncusu da Berrak Tüzünataç oldu. Özge Egeli olarak geçen sezon sinyalleri vermişti aslında ama bu bölüm izlenmeye değerdi. Onun gibi delirmek ve sisteme bodoslama dalmak sanırım herkesin hayali oldu. Ekranda izlerken çok güzel ama bir şey eksik derdim Tüzünataç’ı izlerken... Fi’de izlerken ise aradığı şeyi bulmuş diyorum. Öncelikle makyajsız oynaması güzelliğini ortaya çıkarıyor. Canlandırdığı karakterin duruluğunu destekliyor. Bu bölümde Özge’nin savruluşuna tanıklık ettik. Berrak Tüzünataç’ın sağlam oyunculuk performansı da izlenmeye değerdi. Önce depresyona girdi, ardından sinir krizi geçirdi, depresyondan çıkarken maskulenleşti, dans performansı korkunçtu ama dünyanın adaletsizliğinden intikam almak isteyen Özge Egeli için kesinlikle çok doğruydu. Sonunda da sistemi yenmek için önce içine girmek gerektiğine karar verdi. Benim için Çi’nin yeni sezonu Özge’yle başladı. Yeni bölümde neler yapacağını da merakla bekliyorum.

 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI