UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

MESUT YAR YAZDI: “O DİZİ ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA SONA ERİYOR”

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

MESUT YAR YAZDI: “O DİZİ ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA SONA ERİYOR”

SİNA KOLOĞŞU-MİLLİYET

HER YER TAKSİM, HER YER İNŞAAT

Reklamlarda, “Her yer inşaat” deniyor. “Beton olduk” diyoruz ya, onun karşılığı Reklamlarda da kendini ispat ediyor. Geçtiğimiz ayın reklam dökümleri de bu durumu doğruluyor. İnşaat reklamları, hem spot hem de saniye olarak bizleri esir aldığı süre açısından ilk sırada. Ekim ayının ilk beşi şu şekilde: İnşaat şirketleri ve konut projeleri (24 bin 258 spot-1.049.530 saniye) açık ara birinci. Onu takip edenler ise; şeker ve şekerli mamuller, telefon şebekeleri, kişisel bakım, elektronik ve interaktif yayıncılık reklamları olmuş. (Kaynak: Interpress Ajansı)

İnternetin izleyicisi de ölçülecek

Evimizdeki televizyonun izlenme karşılığı ölçülüyordu. Bu duruma artık internet üzerinden yapılan izleme de dahil olacak. ‘Zaman kaydırmalı izleme’ diyorlar. ‘İzle, kaydet’ yöntemiyle (dijital platformda olduğu gibi ya da kişisel olarak yapılan kayıtlarla) bir dizi bittikten sonra, ne kadar izlendiği ölçülecek. Bir başka izlenme oranı daha ‘reyting araştırmalarına’ dahil oluyor: Çoklu ekran ölçümü. Vatandaşın internet ortamında bilgisayardan, tabletten ve telefondan izlediği...

Mesela Blu TV, Puhu TV ya da Netflix ortamında izlenenlerin ölçümü. TİAK (Televizyon İzleme Araştırma Anonim Şirketi) izleme-araştırma işini, tekrar üç artı iki yıllığına TNS/Media Kantar Group’a verdi. Yeni dönemle birlikte (Ekim 2017) yukarıda sözünü ettiğim araştırmalar da sisteme eklendi. İnternetteki izlenme durumları da artık önem kazanmış oluyor.

Hepimizin bildiği sır mıdır?

Ev ahalisi ‘Hayat Sırları’ dizisi için, “Mustafa’nın (Ahmet Mümtaz Taylan) çocuğu var” dedi. Es geçmişim o sırada. Sonraki karelerde durumu anladım. Bizim için sır olmaktan çok, “Öğrendik de bakalım nasıl ortaya çıkacak?” tarafı merak konusu oldu. Kadro kalabalık ve iddialı. 15 karakterin ayrı ayrı hikayesi var.

Ev ahalisi, “Amma karakter varmış” dedi. Bunları sunacak oyuncuların da rol kabiliyetleri, işin altından kalkabilecek seviyede. Bir ‘aile dizisi’ fakat, öyle ‘Neşeli Günler’ şeklinde değil. ‘Hayat Şarkısı’ hatırlatmaları da var. Olgun Toker ve Ahmet Mümtaz Taylan’ın varlık nedenleri mesela... Şirin, (Ecem Erkek) kızımızın hareketlerinin Bade’ye pek benzemesi... İnci Kuzgun (Devrim Yakut) da aynen Süheyla Cevher. Parasal değil ama duygusal olarak... İlk bölümün izlenme oranları parlak değil. Bir yana not alalım, ‘bu durumu hak etmiyor’ listesine benim gözümde girdi.

 

MESUT YAR-POSTA

Neye şaşıracağını kestirememek

 “Tutsak” (Kanal D) önümüzdeki hafta sona eriyor. İstenilen reytinge ulaşmayı başaramadı. Bu işlerin garantisi, kırmızı kalemle yazılmış bir anayasası artık yok...

Yüzüne bakılmaz dediğimiz kimi işler zirveyi bırakmazken, “kesin iki sezonu var” dediğimiz işler kırkını görmüyor. İnsan artık neye şaşıracağını kestiremiyor. Geçmiş olsun!

Bir yerlerden tanıdık gibi...

“Kızlarım İçin” (Kanal D) isimli dizi fragmanıyla görücüye çıktı. Böyle bol genç kızlı işlerin en kült olanı “Kırgın Çiçekler” (atv) oldu.

Baba karakterini canlandıran Fikret Kuşkan ise benim için bir parça bir dönemin efsane işi “Bütün Çocuklarım” dizisinden kopup da gelmiş gibi...

Bende biraz Kadir İnanır’ın, bir parça da “Aile Şerefi” filmindeki Yaşar Usta’nın koltuğuna oturacak gibi bir hissiyat bıraktı...

Ama biliyorum ki hikayenin iki işle de bir ilgisi yok. Yine de aklımdan geçeni not düşmek istedim. Her yeni şeyin her eski şeyi çağrıştırdığı bir dönemdeyiz ya...

Reytingi bol olsun!

Abiye ile yaprak sarmak!

Önceki gece yayınlanan “Ufak Tefek Cinayetler” (Star TV) dizisi reyting listesinden rakipleriyle neredeyse başa baş çıktı. Daha bir hafta öncesinde not düştüğüm tüm defolarını kapatarak...

Konuştuğum herkes dizi için “reklam filmi gibi özenli çekilmiş” diyor. Evet, fotoğraflardan geçişlere kadar kusursuz bir teknik trafik var...

Hele ki altını tekrar çizmek gerekirse karakterlerin üzerlerinde taşıdığı tasarımlar insanın nefesini kesecek cinsten...

Yine de ev kadınlarının üzerinde günün her saatinde, vitrin mankenine giydirilecek cinsten kıyafetler oluşu bana bir parça tuhaf geliyor. En azından bendeki bünye abiye ile yaprak saran yengelere alışık değil!

Kolay değil arkadaş

“Yüz Yüze” de (Show TV) bitti. Haber bu. Oysa dizi bizden küçük bir ara istemişti. Günü, anlatımı, tavrı bir kez daha gözden geçirilecekti. Ama belli ki kimse için böyle bir nadas vakti yok...

Bu “bitti” haberi doğruysa diziler için artık tek bir çıkış var. Kafadan reytingi yakaladın, yakaladın. Tersi durumunda en az altı ay hazırlık, en az iki ay set, en az bir ay heyecanı çöpe atacaksın. Hediyesi de en az bir sezon işsizlik olacak. Şartlar ağır, artık çok ağır...

Dizi yapayım da paranın belini kırayım diyen herkese duyurulur!

Sırları öğrenebilsek bari...

Herkesin küçüklü büyüklü sırlarının olduğu net. “Hayat Sırları” (Star TV) o gizem silsilesi üzerine kurulmuş zaten...

Ama ne bileyim insan sırlardan çok, böyle sıcak bir aile dizisi ne zamandır salonumuzun içine girmemiş, girememiş onu hesaplıyor...

İlk iki bölümde diziyi “aman tadımız kaçmasın” telaşıyla izledim. Ama biliyorum ki mevcut düzende böyle telaşsız yol alması zor...

Bizi bu tür “aile işlerini özleyecek” kıvama getiren anlayışa kelimeler hazırladım; vakti gelince de çekinmeden sıralayacağım. Dilerim bu sıcak yemek tadındaki dizi en azından sırların çoğunluğunu öğrenene kadar hayatımızda kalır!

Tutkalımız bellidir

Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 79’uncu yıldönümünü idrak ediyoruz...

Toplumsal tutkalımız olarak saydığım kurucu liderimizin anısına yakışır bir anma günü olması temennisi içindeyim...

Bugünü ayrışmalarımızdan kurtulacak bir fırsat olarak da değerlendirebiliriz. Ekranlarımız başta olmak üzere. Atamızın ruhuna rahmet, mirasına hürmetle...

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

Terim’in damatları

Yeni Asır'ın haberine göre; Alaçatı'da Fatih Terim'le birlikte iş yerlerinin yan tarafında bulunan kebapçıyı basan damatları Volkan Bahçekapılı ve Ahmet Baran Çetin, restoranı boşaltmış. Terim'in, Alaçatı'daki evini de kiraya verdiği iddia ediliyor. Mekan yaz boyu açık kalmasına rağmen damatların beklenen işi yapamadığı, kavga olayının ardından Terim ve damatlarının bir daha Çeşme'ye gitmedikleri söyleniyor.

SORUMLU DAMATLAR

Nereden nereye... Terim, Selahattin Aydoğdu'nun kebapçısını bastığı için Türkiye Futbol Direktörlüğü görevinden olmuştu. Bu işten en zararlı çıkan ise Dünya Kupası'na gidemeyen Milli Takım ve Türk halkı oldu.

Terim, kendisine yakışmayacak bir davranışta bulunmuştu ama bir baba olarak çocuklarını koruma içgüdüsü ile hareket ettiğini görmezden geldik. Hep Terim'i eleştirdik, olayda haksız olmasına rağmen kebapçı Selahattin Aydoğdu kahraman ilan edildi, heykeli dikildi vs. Tüm bu yaşananların baş sorumlusu olan damatlar ise hiç konuşulmadı.

Volkan Bahçekapılı ve Ahmet Baran Çetin, küçük bir sorunu halledemeyip Terim'in kariyerinin son dönemini kabusa çevirdiler. Terim gibi bu ülkeye büyük başarılar kazandırmış, gururlu bir futbol adamıyla sosyal medyada dalga geçilmesine neden oldular. Oysa sorunlarını kendileri halletseler, bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Galiba onlar Terim'in damadı olmayı bir statü, bir güç noktası olarak gördüler ve öfkeyle kalkıp zararla oturdular. Terim, böyle kötü bir sonu aklının ucundan bile geçirmemiştir. Ee ne demişler; damadın mı var derdin var.

Gençler dizilere özeniyor, iş beğenmiyor

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) son verilerine göre; 20-24 yaş arası gençlerin yüzde 33.7'si, 25-29 yaş arası gençlerin ise yüzde 34.5'i ne eğitim alıyor, ne de bir işleri var.

Şimdi bu gençlerin neden hiçbir şey yapmadığı konusunda çalışma yapılarak bir analiz raporu hazırlanacak. Rapor hazırlamanın faydası var ama görünen köy kılavuz istemez!

İŞ BEĞENMİYORLAR

Eğitim sistemimiz, iş sektörünün ihtiyaçlarını karşılamaya, kısa yoldan meslek sahibi yapmaya programlanmış değil. Üniversitelerdeki bölümler, geniş bir yelpazeye sahip değil; avukatlık, işletme, iktisat, öğretmenlik gibi belli alanlarda talep fazlası mezun veriliyor. Uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi gibi çok az iş talebinin olduğu bölümlere yığılma var. Üniversiteyi bitirip işsiz kalanları gören gençler ise eğitime devam etmiyor ama meslek liselerine gidip bir meslek sahibi de olmadıkları için işsiz kalıyorlar.

İstanbul'u 27 Temmuz'da vuran dolu, 180 bin otomobilde hasara neden olmuş, Arjantin, Çin ve Brezilya'dan 300 yabancı kaporta ustası ülkemize gelmişti. Kaportacılıkta iyi para var ama bizim gençler bu işi de beğenmiyor. Geçtiğimiz yıl Çorum Valisi Necmeddin Kılıç, Afganistan ve Özbekistan'dan çoban ithal edeceklerini açıklamıştı. Google'a çoban yazın 'Muş'ta 4 bin lira maaşla çoban bulunamadı', 'Bolu'da besiciler, aylık 3 bin lira maaş+barınma+ yemek diyorlar ama çoban bulamıyorlar' haberleriyle karşılaşırsınız.

Daha önce de yazdım; Türkiye'de işsizlik sorunu, biraz da insanımızın iş beğenmemesinden kaynaklanıyor.

Çoğu genç, fiyakalı iş peşinde; dizilerde izledikleri hayatlara özeniyorlar. Baba parasıyla kafelerde cep telefonuyla oynayıp ömür tüketiyorlar. Gençlerimizin beğenmediği işleri de artık Suriyeli, Iraklı, Afgan, Özbek göçmenler yapıyor. Aynı Almanya'daki gibi olacak; bugün Türkiye'ye göçmen gelen Suriyeliler, bir-iki kuşak sonra işyerlerinde Türkler'i çalıştıracaklar.

Milli takımlar ekonomiyi kötü etkiliyor

Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor'un toplam borcu 2017 itibariyle 7 milyar TL sınırlarına yaklaştı. Dört büyük kulübün borcu, 2016 yılına göre toplamda yaklaşık yüzde 35'lik bir artış gösterdi. Kulüp başkanları dövizdeki kur farkından şikayetçiymiş. İşte yabancı sınırının altı oyuncuya çekilmesi için bir neden daha. Basında ve sosyal medyada yabancı sayısının düşürülmesine karşı çıkan güçlü bir kitle var. Söyledikleri tek şey; rekabet kaliteyi artırır. Yahu uzayda mı yaşıyorsunuz; bizdeki yabancı hayranlığı hangi ülkede var? Takımlarımız Afrikalı gençleri yetiştirme yurdu oldu. Milli Takım'ın durumu ortada; Dünya Kupası'nı yine evden izleyeceğiz.

Basketbolda durum daha vahim; takımlar beş yabancıyla sahaya çıkıyor. Buna rağmen Fenerbahçe'nin yerli oyuncuları, çakışan maç fikstürünü gerekçe gösterip milli takıma katılmayacaklarını açıkladılar.

Ak Parti, ülke sporuna bu kadar destek verirken geldiğimiz noktaya bakar mısınız? Darbelere, ekonomik krizlere karşı dimdik ayakta duran Türk insanının sporda morale ihtiyacı var. Toplumsal mutluluklar ülke ekonomisini canlandırır; tüketim artar vs.. AK Parti, bir araştırma yapsın; milli takımlardaki başarısızlığın ülke ekonomisini nasıl kötü etkilediğini görecektir.

TBF Başkanı Hidayet Türkoğlu, Fenerbahçeli basketbolcuların kendisini çok üzdüğünü söylüyor. TFF Başkanı Yıldırım Demirören'den ses seda yok! Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Yabancı oyuncu sayısının sınırlandırılması gerektiğine inanıyorum" diyor. Sayın Bak, Türkoğlu ve Demirören; bulunduğunuz mevkiler sitem etme ya da temenni de bulunmayı değil, sorunları çözme yeridir!

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI