UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

SİNA KOLOĞLU YAZDI!.. O DİZİ EKRANDAN KALDIRILACAK MI?..

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

SİNA KOLOĞLU YAZDI!.. O DİZİ EKRANDAN KALDIRILACAK MI?..

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

ŞEHİT OLANLAR HEP ONLAR

'Savaşçı’ dizisinin son bölümünde bir sahne vardı. Doktor, (Koray Şahinbaş) esir düşüyor. Yüzbaşı Bozok, şehit düşen askeri sorduktan sonra yanıt geliyor: “Kimdi o yüzbaşı, senin kahramanlarından biri miydi? Yeni evli miydi? Yoksa karısı hamile miydi? Babası sıvasız evinde kara lastikleriyle mi oturuyordu? Annesi dayanamayıp bir hafta sonra öldü mü?” Kod adı Doktor olan teröristin cevabı 33 yılın özeti gibiydi. Peki biz daha ne kadar bu dizileri çekeceğiz? Bu cümleler daha kaç yıl söylenecek? Bu acılar bitmeyecek mi? ‘Emperyalizmin kanlı oyunu’ diyerek, daha kaç yıllar geçecek? Bu oyuna çomak sokamayacak mıyız? İzlerken aldığım notlar...

‘Klavye Delikanlıları’ gidici mi?

‘Klavye Delikanlıları’nı salı gününden pazar gününe kaydırdılar. Nispeten rahat bir gün. Son hafta kendi gününde kelimenin tam anlamıyla ‘reyting olarak’ yerlerdeydi. Hak ediyor mu? Yeni kuşak komiklik anlayışı olan ‘Her an ve her şekilde espri yaparım’ ekibinden bir projeydi. İlk bölümler komik hırsızlık ve dolandırıcılık halleri hoşuma gitmişti. Giderek  ‘Her an espri yaparım’ hali bende bir keyifsizlik yaptı.

Komedinin ‘Güldür Güldür Show’la sınırlı olduğu ekranda, komik dizilere daha özel bir ilgi duyarım ve desteklerim. ‘Reyting’ kendi içinde bir yana, “Dizi olarak güldürüyor mu?” sorusuna cevabım, gönül rahatlığıyla “Evet” olamıyor. Yoksa takım iyi, karakterler de yerinde. Pazar günü öyle büyük bir sıçrama yapacağını zannetmiyorum.

Bu ‘Komşular’ acayip çapkın

FOX’un yeni günlük dizisi Avustralya yapımı ‘Neighbours’ uyarlaması ‘Komşular’ başladı. Bir sahnesinde “Böyle bir iş yerinde çalışılır mı?” sorusunu aklıma getirdi. Otelin sahibi Haldun Bey, (Mehmet Uslu) yeni müdiresini tanıtıyor: “Seza Hanım (Sema Şimşek) sektörümüzün parlayan yıldızı. Böyle genç ve güzel bir hanım olduğuna bakmayın, İzmir’de çalıştığı otelleri zirveye taşıdı.” Yakışıklı çalışan bir de, “Tekrar bakmadan önce 18’inizi geçtiğinizden emin olmak isterim” diyor. ‘Komşular’ın otel takımı, felaket çapkın anlayacağınız. Böyle bir iş yerinde çalışmak ister misiniz? Müdür, üst kademe ve yönetici asılıyor.

 

 

MESUT YAR-POSTA

‘Spor Gecesi’ni özleyeceğim

24 ekranındaki “Spor Gecesi” programını izlemek için önceki akşam kanalı açtığımda yayının olmadığını gördüm...

Son iki sezondur futbol ekranında izlediğim iki programdan biri olduğu için telaşlandım. Neyse ki havadisin özetini Gökhan Dinç yaptı...

Program hafta sonuna daha doğrusu futbolda aksiyonun en hızlı olduğu günlere çekilmişti. Ve “Spor Gecesi” ismi de değişmişti...

Kanalın kararıdır, saygı duyarım. Hayatımıza renk getiren Gökhan Dinç ve Haluk Yürekli dostlarıma ve haber ekranının en cafcaflı saatlerini onlara açan 24 yönetimine de başarılar dilerim...

Sosyal medyada sıklıkla gündem olan “Spor Gecesi”ni şu fani gözlerin hep arayacağını not düşerek tabi...

Çok ses getirmedi ama...

Başarılı bir yabancı diziden uyarlanan “Komşular” (FOX) isimli günlük dizi de önceki gün hayatımıza girdi. Yayın saati itibarıyla bir yumruk etkisi yapmadı. Yumuşak bir giriş oldu...

Ama ne olursa olsun, ben günlük dizilerin bir süre sonra kendi özgün müşterisini bulacağına inanıyorum. Bu her kanalda olmuyor elbet. Daha önce kısmen de olsa FOX bunu başarmıştı. Şimdi yeniden yapar mı; göreceğiz...

“Komşular”ın ilk bölümü toplam izleyici grubunda 43’üncü oldu ve saatinde yayınlanan işler arasında altıncı sırada yerini buldu!

Kimdir şu Cumali?

“Çukur” (Show TV) dizisinde olaylar bir parça karıştı. Fazla dallanıp budaklandı. Her karakterin detaylı analizi bir süre sonra dizinin ana eksenini bir sağa bir sola kaydıracak gibi geliyor bana...

İki ana karakterin Yamaç ve Selim kardeşlerin vicdanla vicdansızlığın uçlarındaki gelgitleriyle “yumruğu masaya vurdu mu ses getirecek lider” çıkarmak imkansız...

Dizide şu ana kadar karakteriyle çelişmeyen tek kişi Vartolu. Onun da hükmü içerdeki üçüncü kardeş Cumali ortaya çıkana kadar sürecek gibi...

Açıkçası ben daha üçüncü bölümden şimdi sadece bir efsane gibi bahsedilen Cumali’nin oyuna dahil olmasını bekler oldum. Dizi sanki o zaman açılacak gibi...

Çünkü mevcut hali bilindik işlerin bir kolajı gibi görünüyor. Hadi bakalım, şu Cumali kozunu biraz erkene alarak ekrana sürün. Senaristlere verebileceğim tek tüyo budur!

Kurgu olmadan da izlenir

“Vahe ile Evdeki Mutluluk” (Star TV) önceki gün müthiş bir reyting aldı. AB grubunda 22’nci oldu...

Programın bütününde insana ait her duygu var. Mutluluk, merak, hüzün, çaresizlik ve mutlu son...

Basit bir dekorasyon ya da gezi programı değil. Vahe tüm duyguları gözlerinin bağını çözdüğü ihtiyaç sahiplerinin yüzünü gülümseterek bize veriyor...

Kurgu olmayan işlerin de büyük bir potansiyeli olduğunu göstererek. Tebrikler!

Vole turnuvası ile tanıştık

Acun Ilıcalı ilk kez bu köşede yazdığımız yeni işini “Vole Efsaneler Kupası” adı altında küçük kanalı TV8,5’ta önceki gün yayına soktu...

Türk futbolunun bazı efsane isimlerinin kurduğu takımlar halı sahada kozlarını paylaşıyorlardı...

Bildiğim kadarıyla Acun, konsol oyunlarına bayılır. Bu turnuva da aynen oyunlardaki gibi strateji odaklı...

İlk gün belki çok izlenmedi ama Acun Ilıcalı küçücük de olsa bir ışık görürse bu turnuvanın bir üst modelini ana ekranına (TV8) taşır. Bunu da ilk biz dillendirmiş olalım...

Dilerim yanılıyorumdur

 “Kayıtdışı” (FOX), “Yüz Yüze” ve “Klavye Delikanlıları” (Show TV) son dakika gelişmesi olarak yayın akışından çıkarıldı...

“Kayıtdışı”nda Erkan Petekkaya’nın rahatsızlığı, “Yüz Yüze”de dizinin elden geçirilmesi, “Klavye Delikanlıları”nda ise gün değişikliği mazeretti...

TV ekranına hâlâ iyimserlikle bakabilen birkaç kişiden biriyim. Ama romantizmim bu tip ani değişikliklerin bir çıkmaz sokağa girişin sinyali olduğunu bilmeme engel olmuyor, olamıyor...

Dilerim yanılıyorumdur!

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

Yoksa herkes yeni AKM’yi beğendi mi?

Yeni Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) dış görünüşünü beğendim.

Eski binayla tarihi bağı koparılmadan ortaya yeni, modern bir binanın çıkması çok güzel.

Çatısının yeşil olması (muhtemelen çimen ya da yeşil alan olacak) çevreci bir yaklaşım.

Tabii bu çevreci yaklaşımın, binanın çevresine ve Taksim Meydanı'na da bir uzantısı olmalı.

AKM yıllardır atıl ve işlevsiz durumdaydı, İstanbul'un kültür ve sanat yaşamının ona ihtiyacı vardı. Yeni AKM'nin, her AK Parti projesi gibi çabuk bitirilecek olması da önemli.

KAPALI KUTU DEĞİL

Ana binadaki 2 bin 500 kişilik opera salonunun yanı sıra ek yapılarda 800 kişilik tiyatro, bin kişilik konferans salonu, 285 kişilik sinema ve 250 kişilik oda tiyatrosu olacak.

Bu da yeni AKM'de her gün farklı saatlerde birçok etkinliğin olacağı anlamına geliyor.

Projede restoranlar, kafeler, kütüphaneler ve tasarım dükkanlarının olması da, Taksim'in cıvıl cıvıl yaşayan bir sanat merkezine sahip olacağı anlamına geliyor.

Opera salonunda gerçekleşecek gösterilerin binanın dışındaki dev ekrana yansıtılacak olması müthiş bir fikir.

Böylece AKM, eskisi gibi kapalı bir kutu olmayacak, sokaktaki vatandaşın operaya, klasik müziğe ilgisi artacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi, "Yeni AKM, belli bir elitin değil, tüm halkımızın programları izlediği bir yer olacak." Böylece ezelden beri 'Halk ne anlar operadan, klasik müzikten' diyen elitlerle, 'Opera vardı da izlemedik mi', 'Opera, klasik müzik; bunlar hep yabancı hayranlığı' diyen vatandaşlar arasındaki kutuplaşma ve kamplaşma yavaş yavaş yumuşayacak.

AKM'nin isminin aynı kalması da güzel, böylece isim değişikliği yüzünden polemik çıkarmayı bekleyenler devre dışı kalmış oldu.

Her yeni mimari projeye gözü kapalı karşı çıkan 'istemezükçüler'den şu ana kadar herhangi bir eleştirinin gelmemesi enteresan.

Yoksa yeni AKM herkesin beğenisini mi kazandı?

İşte bu daha önemli bir gelişme. Yeni AKM'nin sanata ve kültüre büyük destek verirken toplumda kutuplaşmayı azaltacak olması ayrı bir yazı konusu aslında.

Yeni AKM şu anki haliyle bile hem mimari, hem de sembolik açıdan büyük beğeni ve heyecan yaratıyor. Yeni AKM'ye emeği geçen herkesi şimdiden kutlarım.

Bu neyin sevinci?

Fotoğraftaki bu büyük sevinci gördüğünüzde aklınıza ilk ne geliyor?

'Olimpiyatlar Türkiye'de mi düzenlenecek?', 'Dünya Kupası'na evsahipliği mi yapacağız?', 'Bir firma büyük bir ihale mi kazandı?' vs. gibi sorular aklınıza gelmiş olabilir.

Uluslararası Kızılay- Kızılhaç Dernekleri Federasyonu Genel Kurulunda yapılan seçimlerde Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık'ın 116 oyla IFRC Avrupa Bölgesinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı seçilmesinin sevinç gösterisi bu.

Oylamada Kınık'ın rakibi Almanya'dan Volkmar Schön olunca (61 oy aldı) ekibin sevinci katlanmışa benziyor. Belki bu sevinci abartılı bulabilirsiniz ama ben bu sevinci değerli buluyorum.

Kızılay Genel Başkanı Kınık, ülkesine faydalı olmak için kendisine bir hedef seçmiş ve güçlü Alman rakibini elemiş.

Uluslararası başarının büyüğü küçüğü olmaz. Herkes kendi alanında Kınık gibi hırslı, azimli olursa, ülkemiz çok daha iyi seviyelere gelir.

Ülkemize güç katacak, prestij kazandıracak her mücadelede, mahalle maçı oynayan çocuklar gibi hırslı ve hevesli olmalıyız.

Ajda’nın işi bu!

71 yaşındaki Süperstar Ajda Pekkan, mutfağında yemek yaparken çekilen fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaştı ve büyük ilgi gördü, haberlere konu oldu.

Fotoğrafını 'Yemek de yaparım kariyer de!

Ajda'nın mutfağı' notuyla paylaşan Pekkan'a kısa sürede binlerce beğeni yağdı.

Pekkan'a 'Bu nasıl fizik, muhteşemsiniz. Maşallahınız var Ajda Hanım, çok iyi görünüyorsunuz' gibi yorumlar yapıldı...

Ben bu övgüyü abartılıyı buluyorum. Ajda Pekkan iki-üç çocuk mu büyüttü? Büyük bir aileyi tek başına mı çekip çevirdi?

Sabah çocuklarını servise bindirip işe gitmek için metrobüs kuyruğuna mı girdi?

İşten döndükten sonra yemek yapıp bulaşık yıkayıp çocuklarının ev ödevlerine mi yardımcı oldu?

Yıllarca çamaşır yıkayıp çocuk bakmaktan iki büklüm mü kaldı? Torun mu bakıyor?

Pekkan'ın 71 yaşında bu fiziğe sahip olması, müzik kariyerinde doludizgin gitmesi elbette övgüyü hak ediyor ama toplum olarak övgü göstermede abartıya kaçmıyor da değiliz. Sanatçıların fiziksel yönden fit olması abartılıyor. Onlar yaptıkları iş dışında zaten imajları ve fiziklerine de yatırım yapmak zorundalar. Bu yüzden sürekli spor salonlarında, güzellik merkezlerinde vakit geçiriyorlar. Bazıları daha genç görünmek için onlarca kez estetik ameliyat oluyor. Onlar Türkiye'deki milyonlarca insan gibi hayat mücadelesi vermiyor ki...

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI