UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

ALİ EYÜBOĞLU YAZDI: "EGON TAVAN, BATSIN HAVAN!.."

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

ALİ EYÜBOĞLU YAZDI: "EGON TAVAN, BATSIN HAVAN!.."

ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET

DOĞAYI KİRLETMEDE RAKİPSİZİZ NEDENSE

Merit Açık Uluslararası Tavla Şampiyonası için gittiğim Kıbrıs Girne’de konakladığımız otelden çıkıp, sahilde yürüyeyim dedim. Merit Cyristal’dan çıktım, yanı başımızdaki Merit Royal ve Merit Premium’dan sonra halk plajı var. Yaz bitti, güneşli günlerde tatilin keyfini çıkaranlar gitti. Peki geriye ne kaldı?

Masmavi bir deniz, şahane bir kumsal mı? Ne gezer! Sahile dökülmüş inşaat atıkları, hatta beton bloklar... Binlerce boş şişe, naylon poşetler, pet şişeler, giysi parçaları, hatta çocuk bezleri...

Akdeniz’in ortasındaki Kıbrıs adasının güzelim Girne sahilinde olmaması gereken ne varsa mevcut. O çöpleri oraya uzaylılar veya Rumlar getirmediğine göre, hepsi bizim eserimiz.

Otelden sahil boyunca Girne Amerikan Üniversitesi’nin yazlık tesisine kadar yürüdüm, her yer aynı...

Girne’de durum böyle de, Türkiye’de farklı mı? Değil... “Temizlik imandan gelir” diyen bir dine mensubuz, ama doğayı kirletmede, çöplüğe çevirmede üstümüze yok nedense!

Eynesil’i eyalet sanan radyocu

Bazı radyolar var ki, adından bellidir hedef kitlesi. Örneğin Karadeniz FM.

Karadenizliler ve Karadeniz müziğini sevenler için kurulmuş bir radyo istasyonu. Karadeniz FM’de program yapanların Karadenizli olması şart mı? Değil...

 İşveren -ister Karadeniz FM’in olsun ister Süveyş Kanalı’nın fark etmez- işe göre eleman yerine, adamına göre iş uydurduğunda başarının yerini gaflar, kazalar alır. Radyoların prime time’ı kabul edilen akşam saatlerinde Karadeniz FM’i dinliyorum. Dinleyicilerden biri Giresun Eynesil’den mesaj gönderince ‘Selda’dan Dinle’yi sunan radyocu, önce ilçenin ismini telaffuz etmekte zorluk çekti, sonra şunları söyledi:

“Eynesil... Eynesil... Eynesil... İlk defa duydum. Eyaletse iyi bir isim.”

Sırf yöresel müziklere yer verdiği için dinlediğim Karadeniz FM’de yayın teslim edilen bir radyocu da, “Eynesil, Azdavay, Vakfıkebir, Şavşat, Güneysu, İnebolu, Kurucaşile ve  Ayancık” dendiğinde, “İlk defa duydum” yerine her biri hakkında birkaç kelime edecek donanım beklerim. Ondan da vazgeçtim, yaşadığı ülkenin yönetim şeklini bilmeyen, Eynesil’i eyalet sanan birine, her gün canlı yayın teslim edilmesine ne demeli?

Egon tavan, batsın havan!

Kalust Şalcıoğlu müzik dünyasının kapısını; sözü, müziği ve aranjesi Okay Barış’a ait ‘Açsana Kapıyı’ single’yla çaldı. Doğan Music Company etiketiyle müzikseverlerin beğenisine sunulan şarkının klip çekimlerinin bir kısmı Şalcıoğlu’nun canlı kayıt yaptığı esnada yapıldı.Sezen Aksu’nun sahibi olduğu Stüdyo Lonca’da yaptıkları kayıtlarla güzel bir iş çıkardıklarını belirten Şalcıoğlu, müzikte yer edinmenin birçok sektörden daha zor olduğunu söyledi.

‘Açsana Kapıyı’yı çıkarmadan önce Londra Royal Albert Hall’de, şehrin ünlü caz kulüpleri gibi pek çok yerde sahne alan müzisyenlerden oluşan kadrosuyla The Eton Place Music Company’de şan eğitimi workshop’larına katılan, geçtiğimiz sezon başlayan tiyatro oyunu ‘Olgun Portakal’a bu sezon da devam edecek Şalcıoğlu,

22 Kasım 2017’den itibaren Tuğba Özay, Tuna Arman ve Faruk K gibi isimlerle ‘Egon Tavan Batsın Havan’ adlı müzikalde de oynayacak.

GÜNÜN SÖZÜ

Kalbinizle yaptığınız her şey, size geri dönecektir. (Mevlana) 

 

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

PAZAR GÜNÜ DİZİLERİ...

Entrikasında ve yalan dolanında bir ‘standart’ tutturdu dedik ‘Cennet’in Gözyaşları’ için. dizi, son bölümde “Vazgeçtim, otomatiğe bağladım” dedi. Biraz meraklı ve ‘omurgalı’ hali, yerle yeksan oldu. Senaristlerin de olayı derinleştirecek mecali kalmamış gibi...Mesela Orhan’ı illa Cennet’e yamayacaklar. Bunu da zorlamayla yapıyorlar, hissediliyor. Arzu’nun geçmişi başlı başına malzeme, hâlâ bekliyorlar. Kaç bölüm gidebilir böyle dur, kalkla? İş zor biliyorum, haftada 120 sayfa. Birinin dur diyebilmesi lazım o zaman. Söyleyeyim, beş yıl sonra satacak dizi de kalmayacak böyle giderse. ‘Dolunay’ın mecali kalmamış. ‘Bitse de gitsek’ bir hali var. “Nerede kalmıştık?” diye ofluyor. ‘Çocuklar Duymasın’ ise ‘kamu spotu’ gibi olmuş. ‘Savaşçı’nın aksiyon sahneleri, bizim çocukluk yıllarındaki kovboyculuk oyunu gibi... TRT’nin ‘resmi aile komedileri’ serisine bir yenisi eklenmişti (‘Yalaza’dan sonra), ‘Aslan Ailem’. İlk bölümde değişik bir kıpırdanış izlenimi edinmiştim. Ekip iyi de, oynatmak lazım. Oynatmak için, senaryoyla anlaşmak lazım. Ev ahalisi olarak pazar günü, dizilerin en zayıf halkası ve formsuz hallerini izledik.

Boydan keselim abi

Pazar günü dizileri izlerken bir şey daha fark ettik; bizim dizi oyuncuları yarım boy oynuyorlar. Hatta daha da yukarıdan kesiyorlar, omuz hizasına yakın bir alandan bize bakıyorlar sürekli. El ve kol hiç yok. Yakın planın dibine vuruluyor. ‘Gözleriyle oynuyorlar’ diye bir hikaye vardır. Var ama etkileyen... Hepsine birden aynı  muameleyi yapınca çoğunluğun, ‘bön baktığı’ fark ediliyor. Bu saptamayı bana ünlü bir oyuncumuz yapmıştı; “Bizim dizilerin oyuncularının elleri ve kolları görünmez. Çünkü kullanmasını çoğu bilmez.” Nedeni bu olsa gerek!

Aynı bakıyorlar!

Saflar, fakirler ve güzeller... Zenginlerin kadın kısmı kıskanıyor, erkek kısmı peşlerinden koşuyor. Bakışları, duruşları aynı ve kader-leri alınlarında fena halde yazılmış... Cennet, (Almila Ada) Elif, (Gülper Özdemir) ve Meryem (Ayça Ayşin Turan). Aynı tornadan çıkmış üç karakterimiz ellerinizden öper! Hatta arada  yer değiştirsinler, valla kimse fark etmez!

 

MESUT YAR-POSTA

İzdivaçtan vazgeçti

RTÜK (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) ceza verdi ve format değişti. Hande Ataizi artık stüdyosunda ağırladığı konuklarını yarıştıracak. Bu, bilgi yarışması tarzında bir format. Program muhtemel yanıtlar üzerinden izleyiciyi eğlendirmeye çalışacak...

Basit anlaşılabilir bir akışı olacak. Daha önce Zuhal Topal’ın sunduğu programda denenip iyi reyting alan bir bölümden yola çıkılmış. Yine tribünler var ama bu kez herkes yarışın içinde. İzdivaç niyetiyle çıkılan yolda gelinen son nokta budur!

Kaybeden vuruyor

Stok çekim yapan yarışmaların başı dertte. Sonuç itibarıyla hafta sonu finalleri, sonuca kırılan yarışmacı ya da yakınları tarafından sosyal medyada duyuruluyor...

Hâl böyle olunca meselenin tadı kaçıyor. Bu işin son kurbanı “Yemekteyiz” (TV8) isimli program oldu...

Hem haftanın kazananı açıklandı hem de bir iddia ortaya atıldı. Neymiş, “yapım ekibi kimi mutfakları bilerek kirletiyormuş”. Velev ki doğru, yarışmacıların eli süpürge tutmuyor mu kardeşim; bu ne kin?

Misliyle cezaya dikkat

Bana aktaran arkadaşın yalancısıyım. Ama o yalancı değil. RTÜK kademeli bir ceza sistemine geçmiş. Ağır yaptırım ve misliyle ağır yaptırım diye kategorileri var...

Ağır yaptırımda ceza direkt ilgili kanalın reklam gelirlerinden kesiliyor. Mislinde ise işin içine grup gelirleri giriyor...

Program yapanların artık kanunun ince ipi üstünde cambazlık yapması gerekiyor artık. Çünkü bir kanalın cezasını yayın grubuna bağlı her kanal ya da radyo ödeyecek. Fena, çok fena!

Diriliş'e devam!

“Diriliş Osman” geliyor. Ekranın en çok izlenen dizisi “Diriliş Ertuğrul” belli ki zirveyi kimseye teslim etmeyecek...

TRT 1’in dizisi dönem dizileri içinde gönül işlerini filan eksen almayarak doğru bir kurguyla ciddi kitlelere ulaştı...

Aynı aritmetikle devam edeceğini duymuş olduk. Ertuğrul gidip Osman gelecek. Yapımcı ve proje sahibi Mehmet Bozdağ kamu kanalına izleyici çekmenin formülünü çözdü, bu çok net!

Eğer ki yakında vizyona girecek olan yeni dizisi “Mehmetçik Kut’ül Amare” de aynı rüzgarı yakalarsa, dönem dizilerinin sorulacağı adres netleşmiş olur!

Boşansınlar da görelim...

“Çocuklar Duymasın” (Kanal D) dizinin önceki akşam yayınlanan bölümü bana biraz kendini tekrar gibi geldi... Haluk ile Meltem’in daha önce de birkaç kez ayrılmaya karar verdiğini izlemiştik. Sonunda hep barıştılar...

Muhtemel yine öyle olacak. O değil de senarist olsam bu çifti gerçekten boşardım. Malum dizide her hafta gündelik yaşamı neden ve sonuçlarıyla anlatma ve tespit çıkarma çabası var...

Boşanmış ailelerin gündelik yaşamı, çekilen sıkıntılar, hüsranlar ya da artık neyse bu konularla işi çıkmaz sokaktan çıkarmış da olabilirdim...

Hani hayattaki sonlar hep de mutlu değil. Ya da bazı mutlu sonlar hiç düşünmediğimiz yerlerden gelebiliyor!

Demek ki neymiş?

Şener Şen’in Çınar Oskay’a verdiği röportajı okudum. Büyük ustanın film seçkisini kendinde kendisinin de bilmediği yönlerini ortaya çıkarmak ekseninde yaptığını öğrendim...

Bu da demektir ki, Şener Şen’in tercihinde “ille de komedi yapmak gerekiyor” diye bir cendereye sıkışmışlık yok...

Yani özetle “hep aynı yönetmenle çalıştığı için Şener Şen mizahından 10 yıl mahrum kalmak” diye bir şey de yok...

Bırakalım da topluma neyi, kiminle anlatacağına ustanın kendisi karar versin. Nokta!

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI