UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

MEVLÜT TEZEL YAZDI: “ÖĞRENCİ, ÖĞRETMENE KARNE VERSİN Mİ?”

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

MEVLÜT TEZEL YAZDI: “ÖĞRENCİ, ÖĞRETMENE KARNE VERSİN Mİ?”

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

‘MİLYONLUK RESİM’ İKİNCİ SEZONDA VAR

FOX’ta Selçuk Yöntem’in sunduğu Yarışma programı için sevindirici bir haber var. Yarışmanın format sahibi Talpa Production, konuyla ilgili basın bülteni

hazırlamış. Rapid TV News sitesinde yer alan habere göre, ‘Milyonluk Resim’ (Orijinali ‘Büyük Resim’) önümüzdeki sezonda da FOX’ta gösterimde olacak.

Yapım şirketi haberinde, her hafta bir milyonun üzerinde izleyicinin yarışmayı takip ettiğini yazdı. Programa evinden katılan, bunun için uygulamayı indirenlerin sayısı da tatmin edici bulunmuş. Uygulamanın 350 bin defa indirildiği yazıyor. Bilgi ve büyük resim birlikteliği ilgi çekti. Ama en önemlisi sunucu... Yarışma programlarının ekranda en başarılı ismi, tartışmasız Selçuk Yöntem... ‘Milyonluk Resim’ için de bu geçerli, unutulmasın.

‘Çukur’, böyle bir mahalle var mı?

Merak ettim, ‘Çukur’un gerçek hayatta karşılığı olan bir mahalle var mı?’ diye... Damlardan genç çocukların uçarak geçtiği, bir ‘Batı Yakası Hikayesi’ hali...

Senarist Gökhan Horzum’a sordum. Horzum, “İşe başlamadan önce bir süre araştırma yaptım. Mahalleye yeni bir isim verme ya da ad kısaltma, bağlılık ve birbirini kollama belli

bir seviyeye kadar var. Onun dışında sokakta takılanların gözleri radar gibi çalışıyor. ‘Kim geldi, kime geldi, niye geldi?’ onun taramasını yapıyorlar. Genel anlamda bir dayanışma pratiği var erkekler ve kadınlar arasında. Ama benim ‘Çukur’da yazdığım kadar ütopik boyutlarda değil” şeklinde konuştu.

İdris gibi bir baba yok!

Gökhan Horzum, araştırma yaptığı mahallelerde parçalı yapıların olduğunu belirterek, “Dini, politik ya da ekonomik parçalılık mevcut. Temeli ekonomik tabii, çıkar çatışması üzerinden bölünmüş durumdalar. İdris, (Ercan Kesal) gibi kapsayıcı bir baba figürü, gerçek mahallelerde yok” dedi.

Zamanı gelmişti

‘No: 309’, 65’inci bölümde, “Tamam” dedi ve kıvamında bitirildi. Lale ve Onur’un sahnelerinde, giderek bir düşüş yaşanmaya başlamıştı. Finalde, kapıda bir özür dileme sahnesi vardı. Onur, Lale’nin gönlünü aldı. Yılmaz ise, (Erdal Özyağcılar) Songül’e (Bu arada bu dizinin yıldızı Sumru Yavrucuk’tu belirteyim) Attila İlhan’dan bir şiir okudu. Kurtuluş, (Gökçe Özyol) Nilüfer’e (Fatma Toptaş) “Affet beni Nünüm” dedi. İmtihan gibi sahneydi. Orada oyunculuk ortaya çıktı. Furkan Palalı ve Demet Özdemir, görevlerini yaptılar. Ama diğerleri oynadılar. Bu işin     ayrıntısı. Bütününde hoş bir dizi izlettiler ve bitirdiler, teşekkürler.

 

MESUT YAR-POSTA

TRT rüzgarı tersine çevirdi...

Ve “Diriliş Ertuğrul” (TRT 1) ekrana döndü. Öyle ki dizinin yayınlandığı sıralarda sosyal medyada birçok kullanıcı “Allah böyle Diriliş nasip etsin” şeklinde mesajlar yayınlıyordu...

Öncelikle Ertuğrul Gazi’nin ölmediğini gördük. Merak filan yapanlar için basit bir tarih okuması yeterliydi. İkincisi Osman Gazi’nin doğumunun müjdesi geldi ki, yalan değil; atmosferin hakkı verilmişti...

Yeni katılımları ve aramızdan ayrılanlarıyla “Diriliş Ertuğrul” son birkaç yılın sezona en iyi giriş yapan dizisi oldu yine. TRT, bu rüzgarın üstüne bir de “Kut’ül Amare”nin yaratacağı rüzgarı eklerse düşüş ibresini rahatlıkla çıkış ibresine çevirir. Çünkü diriliş diriltir...

Sürpriz üstüne sürpriz yaptı

“beIN Sports Haber” kanalı önceki akşam bir sürprizle açılış yaptı. Sürpriz önemliydi. Kanal uyduya çıktı ve kilidini açtı. Yani rakip platform D-Smart’tan bile izlendi...

Kabul etmek lazım ki daha Güntekin Onay’ı görür görmez kimine göre kan kaybı yüzünden elden çıkarılmaya çalışılan NTV Spor vitrini gözümde canlandı...

İyi hazırlanmış bir kanal ve dolu bir içerik. Üstelik şifresiz. Ve bir diğer ilk gün sürprizi de Fenerbahçe Doğuş ile Anadolu Efes arasında oynanan basketbol maçının yayınıydı...

Tematik olarak gözden düştüğü söylenen hatta bir şekilde kârlılığı tartışılan bir spor haber kanalı bana göre izleyiciye ilaç gibi geldi. Yeter ki içeriği hiç boşalmasın!

İZLEYİCİNİN TAKDİRİ

“Çember” serisi veda ediyor. Star ekranında yaz aylarında başlayan sonbaharda da devam eden “Çember” yayınlandığı akşamlarda cılız kalınca 13 bölümü göremeden çemberin dışına çıktı. İzleyicinin takdiridir, bir şey denemez...

Bu arada “Boxun Yıldızları” (TV8) bu akşam ringe çıkıyor. Cuma gecesinin rengi değişir mi; izleyicinin takdiri elbet, belli olmaz!

Kendini bulacak

Murat Güloğlu, iki haftadır Kanal D sabah haberlerini tek başına sunuyor. Belki ilk yüz listesine giremedi ama izlenme oranlarında yükselme göze çarpıyor...

Murat sevdiğim bir kardeşim. Siyaset haberleri ağırlıklı bir programda minik de olsa sırıtıyor. Çünkü daha önce bu hatta başını yakmışlığı var...

Şu işin ibresini daha çok yaşam ve magazin haberlerine çevirebilse hem kendini hem de aradığı reytingi bulacak. Net!

Hala sen de nereden çıktın?

“Adını Sen Koy” (Star TV) dizisinde Zehra ve Ömer aşkının önünde duran son engel olan Zehra’nın babası Salim sonunda insafa geldi...

Zehra ve Ömer’in nişanına onay verdi. Salim, aile arasında yapılmakta olan nişan merasiminde gençlerin yüzüğünü tam takmak üzereyken eve gelen bir telefon olayın seyrini değiştirdi...

Zehra’nın köydeki halası nişana çağrılmadığı ve onayı alınmadığı için gücenmişti. Salim de Zehra ve Ömer’e halanın onayı alınması gerektiğini, ailenin en önemli büyüğü olduğunu söyleyerek yüzükleri takamayacağını belirtti. Haydi...

İki genç köye gittiler. Sert ve otoriter hala, Ömer’e çok soğuk davrandı. Hatta “Bırak Zehra’yı en küçük işimi bile sana emanet etmem” diyerek olumsuz yanıt verdi...

İyi de geçen sezon Zehra’nın kız kardeşi nişanlanırken bu çok önemli aile büyüğü (!) neredeydi sevgili senaristler? Bak bu kez olmadı!

İki sağlam oyuncu ‘Hıçkırık’ta...

Kanal D’nin yakında başlayacak olan günlük dizisi “Hıçkırık”a çok önemli iki isim transfer oldu. Biri Nurseli İdiz...

Bir süredir neredeyse her magazin bülteninin gadrine uğruyordu. İşin o kısmını geride bırakırsak günlük bir dizide yaratacağı efekt bence önemlidir...

Bir de Yeşilçam kökenli Selçuk Özer ağabeyimiz diziye dahil olmuş. Bu da orta profil oyuncuların tercih edildiği günlük diziler için önemli bir kırılma noktasıdır...

“Hıçkırık” belli ki izleyici üzerinde adını aldığı roman kadar sıkı bir etki bırakmak niyetinde. Yıldızı çabuk parlayabilir, bir kenara not edilsin!

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

Yerli ve milli üretimin zaferi

 Türkiye'nin 2008 yılında İsrail'den aldığı insansız hava aracı Heron'lardan üçü Batman'da düşmüştü.

Daha sonra 10 Heron daha alındı. Ancak bunlardan da beşinin motorunun arızalı olduğu tespit edildi. İki Heron tamamen devre dışı kalırken, diğerleri bakım için İsrail'e gönderildi. Bakıma gönderilenler de bir türlü geri gelmedi... Başka ülkelerden de istediğimiz kalitede insansız hava aracı alamıyorduk. Büyük güçler, PKK ile mücadelede avantajlı duruma geçmemizi istemiyorlardı.

Sonra ne oldu? AK Parti, Silahlı İnsansız Hava Aracı SİHA ve İnsansız Hava Aracı İHA üretimini hızlandırmak için gaza bastı. Yerli SİHA ve İHA üretiminde Baykar, TUSAŞ, Karayel gibi özel şirketler azimle çalıştı. İHA'ların görüntü birimlerini üreten ASELSAN, motor üreten TEİ ve otomatik iniş kalkış birimlerini üreten METEKSAN da İHA üretimini bir üst seviyeye taşıyan firmalar arasında yer aldı.

Şimdi gelinen sonuca bakıyoruz: Sadece dokuz ayda SİHA ve İHA'lar tarafından düzenlenen 562 operasyonda 1853 terörist öldürüldü. Büyük kayıp veren PKK eylem yapamaz hale geldi, artık dağa çıkaracak adam bulamıyorlar.

İHA ve SİHA'ların bir diğer faydası ise güvenlik gücü kaybını minimuma indirmesi.

Baykar Teknik Müdürü ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, toplam kalkış ağırlığı 4.5 ton olan yeni bir İHA projesi üzerinde çalıştıklarını belirterek, "Uçuş sırasında ses çıkarmaması çok önemli. Bu araç daha yükseğe çıkacak, 1.5 ton yük taşıyacak" dedi. Artık PKK düşünsün! Bu arada bize insansız hava aracı satmayan ya da çürüğünü satan ülkelere ne kadar teşekkür etsek azdır.

Öğrenci, öğretmene karne versin mi?

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğrenci, veli ve meslektaşların öğretmene not verdiği bir performans sistemine geçiş yapıyor. Şimdilik 12 ilde pilot olarak uygulanacak bu sistemde, öğretmenler de öğrenci ve velilerden karne alacak. Ayrıca öğretmenler dört yılda bir 'yeterlilik' sınavına girecekler ve böylece öğretmenlerin performansı değerlendirilmiş olacak.

Öğrencilerine faydalı olmak için elinden geleni yapan idealist öğretmenlerin yanı sıra okulu yan gelip yatma yeri olarak gören, kendisini geliştirmeyen öğretmenler de var. Her meslekte olduğu gibi öğretmenlerin de performansları değerlendirilmeli.

MEB'in yaptığı teorik açıdan doğru ama pratikte sorunlar yaşanabilir. Örneğin öğrenciler ve veliler; bol keseden not dağıtan, öğrenciyi fazla sıkmayan öğretmenlere mi yoksa notu kıt ama iyi eğitim vermeye çalışan, öğrencisinin performansını artırmak için yeri gelince onu zorlayan öğretmenlere mi daha yüksek not verir? Hepimiz okul sıralarından geçtik. Bol keseden not dağıtan, öğrencisini şımartan öğretmenlerin daha çok sevildiğini biliyoruz.

 

EĞİTİMCİLERE STRES YAŞATMAK ...

8-9 yaşında bir çocuğun, 40-50 yaşında bir öğretmenin performansını değerlendirmesi ne kadar sağlıklı olabilir? Öğretmenin, öğretmene not vermesi de sorun yaratabilir. Öğretmen arkadaşlarımdan biliyorum; idealist, çalışkan öğretmenler, tembel öğretmenlerin göze batmasına neden oldukları için genelde sevilmezler! Ayrıca sınava dayalı eğitim sistemini değiştirmeye çalışırken, öğretmen olana kadar birçok kez sınavdan geçen eğitimcileri dört yılda bir sınav stresi yaşatmak doğru bir yöntem mi?

Öğretmenlerin performanslarını değerlendirmek için de şöyle bir önerim olacak:

Her okula deneyimli öğretmenlerden seçilmiş kalıcı bir müfettiş atanabilir. O müfettiş okulda en az iki-üç yıl kalıp müdürün otoritesini sarsmadan, eğitim kalitesini artıracak denetlemeyi yapar, raporlar hazırlar, öğretmen ve öğrencilerin sorunlarına odaklanır, hatta çözümler üretebilir.

Bunun gibi daha birçok farklı yöntem bulunabilir.

MEB de zaten şimdilik öğretmen performans değerlendirme sistemini 12 pilot ilde uygulayacak ve sonuçları görüp karar verecek. Evet, eğitimdeki sorunlardan biri de öğretmenlerin performanslarının düşük olması; performans artıracak doğru yöntem mutlaka bulunmalı.

Ama önce öğretmenlerin yaşam standartları yükseltilmeli, sadece eğitim fakültelerinden mezun olanlar öğretmen olmalı.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI