UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

İKİ DİZİNİN YAYIN GÜNÜ DEĞİŞTİ, BİR DİZİ FİNAL KARARI ALDI!

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

İKİ DİZİNİN YAYIN GÜNÜ DEĞİŞTİ, BİR DİZİ FİNAL KARARI ALDI!

MESUT YAR-POSTA

VE EN MASUM İZDİVAÇ İLE YENİDEN

Şöyle bir on yıl kadar geriye gidelim. ‘İzdivaç’ en masum kuşak programlarından biriydi. Hayatta mutluluğu bir türlü yakalayamayan, yakalasa da sürdüremeyip hüsrana uğrayanların paravanın arkasında duran kader arkadaşlarını eğlenceyle seçtiği...

Sonra en popüler işlerden biri haline geldi. Birden çok kanalda her gün bir yenisi ortaya çıkan sunucularla bir reyting makinesini andırıyordu... Rekabet yoğun olunca işin içine türlü entrikalar girdi. Ve bu iş ciddi bir erozyon yaşayarak memleketin en çok tartışılan TV içeriklerinden biri oldu...

Sonrası bu içeriğin telkinlerle azalarak bitirilmesi oldu. Şimdi sizi yarına götüreyim. İzdivaç işlerinin o ilk ve en masum halini tekrar ekranda göreceksiniz...

Toplumun geleneklerini ve kırmızı çizgilerini eksen alan bir iş olarak hafta içi her gün Sony Channel Türkiye’de yayınlanacak. Hem de Hande Ataizi sunumuyla ve ismiyle. İçeriği masumlaşan bu eğlenceli kuşağın yeniden izleneceğini biliyorum. Bakın ilk notu da ben düşüyorum!

İki taşınma vakası...

‘Dolunay’ (Star TV) pazar akşamlarına alındı. ‘Ateşböceği’ final yapıyor ve yerine gelen çağdaşı sayılan bu romantik komedi dizisi oldu. Pazar akşamları şansı var mı bilemem ama mevcut yerinde reytingleri fena değildi...

Bu arada ‘İsimsizler’ (Kanal D) büyük bir duyuru fırtınasıyla dün geceye taşındı. Bu yazı yazıldığında reytingler henüz gelmemişti ama cumartesi gecesi için alışıldığın dışına çıkmaya yönelik bir adımdı bu...

İki adımdan, izleyici yaratabilmiş iki kemik işten bahsediyorum. Yayınlandıkları gecelerde bir kırılma noktası yaşatabilirler. Ya da kaybolup giderler. İlk seçenek olsun isterim, net!

Yarım saatlik kayıp zaman...

Hülya Avşar (Star TV) konuğu Haluk Levent’e inatla “provokatör müzik yapıp yapmadığını” sordu. Ünlü şarkıcı her seferinde nezaketle yanıtladı. Ama Hülya Avşar inatla bu soruda takıldı...

Sonuç itibarıyla meselenin “duymak istediği noktaya gelmeyeceğini” anladı. Ama programın yarım saati aynı soruya odaklanarak kayıp zamanlar listesine yazılmıştı bile! “Evet” ya da “Hayır” diyerek yanıtlanabilecek bu soru üstünde neden böyle uzun bir maraton koşulduğunu merak ettim.

Konuğunu gömen bir söyleşi programının olası konuklarını tedirgin edeceğini düşünen bir ben miydim sadece?

Melih Gökçek Anchorman olursa...

Ahmet Hakan önceki gün bülteninde (Kanal D Ana Haber) deyim yerindeyse Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e yönelik bir seans yaptı...

İstifası beklenen Melih Gökçek’e yönelik, “İstifa etmek için benim ekranda olmadığım günü bile bekleyebilir” diyen Ahmet Hakan, başkanın istifası sonrası yapabileceği işlerin listesini de saydı. Gerçeğe yakın duran bir seçenek vardı. Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’in sahip olduğu Beyaz TV ekranında ana haber sunma ihtimali...

Hani olmaz ya, olursa da iki kanalın anchormaninin karşılıklı makarasına hazır olunmalı derim. Ya da karşılıklı bir gölge oyununa.

Bir ihtimal daha var

‘Final Four’ geçtiğimiz TV fuarlarının en çok alıcı bulan ses yarışmalarından biri oldu. Tek başına ses yarışması demek belki de haksızlık...

Süper star hayatı yaşayan dört yarışmacının koltuğunu kaptırmama çabası gösterdiği ve bu haliyle çılgın bir reality işi olarak da adlandırabileceğimiz ‘Final Four’u Karga Seven isimli yapım şirketi Türkiye’ye taşıdı...

İşten sorumlu olan isim Mahperi Uçar. Kendisini iyi tanırım. Hakikaten kafasını koyduğu içerikleri bir yerlere taşıma ustalığı vardır. Şimdi uygun ekranı aramaya odaklandığını biliyorum...

Bu ses yarışmaları işi kimi zaman gına getirse de, ‘Final Four’u rakiplerinden öne çıkaran birden fazla yönü var. Hem prime time diliminde hem de gündüz kuşağında yayınlanabilir olması gibi. Doğru kanalı bulursa izleyici eskileri unutarak bu yüksek seviyeli yetenek yarışmasına bir şans verebilir. Televizyonculuk dediğin bir taraftan da olasılık işidir...

ALİ EYÜBOĞLU- MİLLİYET

HOLLYWOOD’DA İLK TÜRK FİLM FESTİVALİ

Bu yıl 20-23 Ekim tarihleri arasında ilk kez düzenlenen ‘Hollywood Türk Film Festivali’ ilginç bir döneme denk geldi. Amerika, Türklere vizeyi askıya aldığı için Türkiye’den festivale davet edilenlerin bir kısmı Los Angeles’a gelemedi. Festival için İstanbul’dan gelenlerse, Türkiye’nin Los Angeles Konsolosu Gülru Gezer’in, konutunda verdiği davette buluştu. Görev süresi dolduğu için burada son günleri olduğunu söyleyen Gezer, “Konsolosluk olarak destek verdiğimiz festival, ülkemizin Amerika ile vize krizi yaşadığı bir sürece rastladı.  Umarım kalıcı bir festival olur” dedi.

Los Angeles Türk Konsolosluğu’ndaki davete katılanlar arasında festival için İstanbul’dan gelen şu ünlüler vardı: Demet Akbağ, Meryem Uzerli, Selçuk Yöntem, Büşra Pekin, Hidayet Türkoğlu, Kaan Urgancıoğlu, Demet Sabancı Çetindoğan, Ahmet San ve Hilal Saral…

‘Hollywood Türk Film Festivali’nin açılış filmi ‘Ayla’nın ekibi davette yoktu. Çünkü bir gece önce İstanbul galasını yapan ekip, 13 saatlik uçuşun ertesi günü düzenlenecek Los Angeles’taki galaya enerji toplamak için otelde istirahate çekildi.

Demet Akbağ’ı sanatçı değil, yazlıkçı sanmak!

Atatürk Havalimanı’nda ilginç bir diyaloğa tanık oldum. THY’nin uçağına doğru giderken baktım, ‘Hollywood Türk Film Festivali’nin davetlilerinden Demet Akbağ ile kız kardeşi Sedef İybar önümde. Abla-kardeşin muhabbetini karşı yönden gelen genç bir kadın böldü. BeIN Gurme’de yemek programı yapan İybar, kendisine iltifat yağdıran hayranına ablası Demet Akbağ’ı gösterdi.Genç kadın, “Sizi de Çeşme’den tanıyorum” dedi.

Özel televizyonculuğun kült işlerinden ‘Bir Demet Tiyatro’ya adı verilmiş, onlarca dizi ve filmde önemli roller üstlenmiş Demet Akbağ’a, ‘Yazlıktan komşu’ muamelesi yap!

Olacak iş mi?

Hal böyle olunca da Akbağ, “Zaten tek Çeşme’den tanırlar beni. Kız için Çeşme’den üst komşum diyeceğim, ama evler tek katlı. Pazarda aynı peynirciye gidiyoruz herhalde” diyerek diline doladı.

Centilmen Hacıoğlu! 

Bu yıl ilk kez düzenlenen ‘Hollywood Türk Film Festivali’nin açılış filmi Türkiye’nin Oscar’a aday gösterdiği ‘Ayla’ydı. Filmin ‘Ayla’ rolündeki Koreli çocuk oyuncusu Kim Seol, hikayenin gerçek kahramanı Kim Eunja, yönetmen Can Ulkay, yapımcı Mustafa Uslu ve başrol oyuncuları İsmail Hacıoğlu ile Sinem Uslu, bu özel gösteri için Los Angeles’a uçtu.

Filmde savaş sırasında anne ve babasını kaybeden Koreli küçük Ayla’ya sahip çıkan Türk askeri Süleyman Dilbirliği’ni canlandıran İsmail Hacıoğlu’na bu yolculukta eşi de eşlik etti. Bir ara baktım Hacıoğlu, eşi Duygu Kaya’ya bezelye çorbası içiriyordu.

Doğan Satmış’ın kaleminden Acun

Gazeteci Doğan Satmış’ın Eylül 2017’de Karakarga Yayınları’ndan çıkan ‘Survivor’ adlı kitabını 13 saat 15 dakikalık İstanbul-Los Angeles uçuşunda okuyup, bitirdim. Deneyimli gazeteci Satmış, Ilıcalı hakkında çıkan haberler, köşe yazıları ve verdiği söyleşilerden derleme yaparak bir portre yazmış.

 Acun Ilıcalı, muhabirlikten medya patronluğuna yükselen ilk Türk değil. Satmış’ın da yazdığı gibi Kemal Ilıcak, Nezih Demirkent, Ertuğrul Akbay, Mustafa Özkan ve Ufuk Güldemir var. Niye kimse onlar hakkında Satmış gibi ironik bir dille Kitap yazmadı? Çünkü onların hiçbiri Acun Ilıcalı gibi ekranda muhabirlik yaparak ünlenmedi.

Acun Ilıcalı, milyonlarca TV seyircisinin gözü önünde büyüdü ve ‘Yeni Türkiye’nin yeni rol modeli’ oldu. Satmış’ın Acun’un hayatını yazarken eleştirel bir dil kullanmasının sebebi, Ilıcalı’nın gençlere ciddi bir eğitim almadan da yırtmanın mümkün olduğu umudunu aşılıyor olması…

GÜNÜN SÖZÜ

Tebessüm bedavadır; vereni üzmez, alanı mutlu eder. (Şems)

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERYAZARLAR