UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

"İŞTE RECEP İVEDİK İLE ŞAHAN GÖKBAKAR ARASINDAKİ EN BÜYÜK FARK!"

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

"İŞTE RECEP İVEDİK İLE ŞAHAN GÖKBAKAR ARASINDAKİ EN BÜYÜK FARK!"

ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET

ORHAN KILIÇ ‘DİRİLİŞ’TE

Türkiye’de bir süre dizilerde rol alamayınca ZDF’den gelen film teklifi üzerine bir yıl önce eşi ve oğluyla doğup büyüdüğü Berlin’e yerleşen oyuncu Orhan Kılıç, sahalara döndü. Oyuncu, ekranın en yüksek reytingli dizisi ‘Diriliş Ertuğrul’un kadrosuna katıldı. 

Dizinin senaristi ve yapım ortağı Mehmet Bozdağ, oyuncunun dizide ‘Aksakallıların adamı’ görevini yapacağını söyledi. ‘Diriliş Ertuğrul’ için yeni sezon, 25 Ekim Çarşamba akşamı başlayacak. TRT 1’de 92’nci bölümü yayınlanacak diziye Kılıç, 94’üncü bölümde ‘Atsız Bey’ olarak dahil olacak.

Yazmıyorsam sebebi var!

Nilay Örnek, Artemis Yayınları’ndan çıkan ‘Bütün İyiler Biraz Küskündür’ kitabında Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’ın memleketi Bayburt’ta açtığı Baksı Müzesi üzerinde yaptığı sohbete de yer verdi. Bayburt köylüsü Hüsamettin Koçan’la şehirli Oya Koçan’ın

45 yıllık evliliği üzerine süren sohbetin sonunda ünlü sanatçının, insanları yargılamadan anlamaya çalışmak için söyledikleri bana ilginç geldi:

“Gündemin içinde olmak istemiyoruz, ama dışında kalmanın zorluklarını da biliyoruz. Güncel, hızla eskiyen bir şey. Güncellik bizi pusuya yatmaya, taraf tutmaya sürüklüyor. Ona taraf olmak yerine, çağın ve insanın tarafı olmak lazım. Zaten kalan da bu oluyor. Daha derine inmek, günübirlik ön yargıların ötesine geçmek… İnsanı anlama çabası, yargılama çabasından daha değerli.”

Koçan’ın bu sözlerini niye mi çok önemsedim? Şunun için:

Şov dünyasında bazen öyle kavgalar çıkıyor ki, taraf olmadan sadece gerçekleri yazsanız bile, fırlattıkları çamur ve çıkardıkları toz size de geliyor. Bu kirli savaştan çamur, toz sıçramasın bana, diye olayları izlemekle yetindiğinizde ise, “Niye yazmıyorsun bu konuda? Seni de mi susturdu?” soruları başlıyor. Seren Serengil, Yeşim Salkım ve Erhan Çelik’le Gülben Ergen arasındaki savaş. Al birini, vur ötekine. Çünkü ‘masum’ değil hiçbiri…

‘Yurdum insanı’ Murat Şar’ın yargıda çözmesi gereken Hale Soygazi’nin gerçek annesi olup  olmadığı meselesini, Seda Sayan ve Uğur Arslan’la günlerce reyting malzemesi yapması…

Her gün yazsam bitmez mevzu, ama yazı günlerim belli. Yeterince bilgimin olmadığı konularda fikir beyan etmemeye özen göstererek seçiyorum konuları. O yüzden hislerime tercüman oldu Hüsamettin Koçan’ın sanatçı bakışı!

Türk Film Festivali’ne katılacak ünlüler

Türkiye ile Amerika arasında yeni bir kriz çıkmaz ve de Allah’tan bir zeval gelmezse, hafta sonu Los Angeles’ta olacağım. Çünkü, 20-22 Ekim tarihleri arasında ‘Hollywood Türk Film Festivali’ var. Hollywood’da yönetmenlik yapan arkadaşım Tekin Girgin ve Altın Küre jürisinde görev yapan gazeteci Barbaros Tapan’ın Kültür Bakanlığı’yla ve Türk Hava Yolları’nın desteğiyle düzenledikleri ‘1. Hollywood Türk Film Festivali’nin mekanı, Paramount Stüdyoları. Türkiye’nin Oscar adayı ‘Ayla’ filmiyle açılışını yapacağı festivale, ülkemizden gidecek ünlüler de belli oldu. Demet Akbağ, Meryem Uzerli ve Selçuk Yöntem’in yanı sıra ‘Ayla’ filminin oyuncuları da katılanlar arasında yer alacak.

GÜNÜN SÖZÜ

Yanında aptal bir kadın olan bir sürü zeki adam görürsünüz, ama yanında aptal bir adam olan zeki kadını kolay kolay göremezsiniz. (Erica Jong)

 

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

İSRAİL’DEN YARIŞMA FORMATI ALDIK

Final Four’, bir ses Yarışması ve formatı Armoza Formats’tan alındı. Sahibi Avi Armoza, ‘uluslararası İsrailli format öncüsü’ diye biliniyor ve 20 yıldır televizyon sektöründe yer alıyor. Şirketi 2005’te kurdu, kabarık bir format ve dizi listesi mevcut.

‘Final Four’, iddialı oldukları bir yarışma. İngiltere, Fransa, İtalya ve Danimarka gibi ülkelerde ilgi gördü. Bizde yarışmanın isim hakkını, Karga Seven Pictures aldı. Şirketin ‘Yaratıcı Direktörü’ Todd Cohen, ‘nadir televizyon formatlarından biri’ olduğunu söylemiş ve “Türk sahnesine yeni starlar kazandıracağına inanıyorum” diye eklemiş.

Fragmanını izledim, dört yarışmacı var. Sesler muhteşemdi. ‘Ses-ışık-çekim’ standardı tartışılmaz. ‘O Ses Türkiye’ye benziyor.

Jüri önemli bir unsur. Tek sorun, ‘O Ses Türkiye’ ile aşık atabilir mi? Bir alışkanlık oldu bizde, Acun Ilıcalı bu işi iyi yapıyor. Unutmadan, o eski ‘reyting’ hali yok tabii. Zaten normali buydu ve yolunda olması gerektiği gibi ilerliyor. “Kardeşim sadece Acun mu var, biz de yaparız bizim de tecrübemiz yeter” diyorlarsa, buyursunlar. Peki hangi kanalda olur? Tahminim, FOX’ta.

ALİ AĞAOĞLU’NA DİZİDE GÖNDERME

İstiklal Caddesi’nde patlayan bomba ve yaşamını yitiren dört can için “Millet fakir, karanfil bıraktı bense, gül” demişti müteahhit Ali Ağaoğlu. ‘Şevkat Yerimdar’da ‘Kuzeyin üvey oğlu Erkan’ı anma’ gecesine gelenler karanfil bıraktı. Bir tek kahveci Olen (Cem Cücenoğlu) gül getirdi. Çırağı sordu: “Usta herkes karanfil bıraktı. Sen niye gül bıraktın?” Cevap şöyleydi: “Bizim farkımız olsun, bunların hepsi fakir. Ne kadar     para, o kadar fukaralık, o yüzden gül bıraktım.” Ağaoğlu açılımı yani...

BUGÜNLERİ 50 YIL SONRA GÖRMEK

Habertürk’te ‘60’lar Soğuk Savaş’ belgeselini izlerken, ‘57 yıl sonra bugünler nasıl anlatılacak?’ diye merak ettim. Geçmişi seyrederken, “Bir Oyun ya da şov muydu?” diye sormadan edemedim. İnsanlık büyük vuruşmalarda kayıplar verdikten sonra ‘akıllandı’. Silah satışlarının bütçe hesapları, bölgesel savaşlarla idare ediliyor. Bugün Orta Doğu’da kırmızı, yeşil, turuncu ve griyle bölünmüş haritaları görüyoruz, silahların gölgesinde... ‘2000’li yıllarda Orta Doğu Nasıl Bölündü?’ belgeselini 2074’te torunlarımız izler mi? ‘Gerçekleri’, 50’li yaşlarında bizim 60’ları izlediğimiz gibi seyrederler mi?

 

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

ABD’li şirketler mi, halk mı önemli?

Meclise sunulacak yasa taslağı ile korsan film yayını yapan siteleri tamamen erişime kapatacak bir merkez kurulacak ve korsana geçit verilmeyecek.

Kültür Bakanlığı'nın üzerinde çalıştığı telif yasa taslağı yakında Meclis'e getirilecek.

Sanatçıların dijital ortamdaki haklarını korumak için, bir savcının yönetiminde Dijital Hak İhlalleriyle Mücadele Merkezi kurulacak.

Korsana karşı büyük mücadele veren Şahan Gökbakar bu haberi Instagram sayfasından büyük mutlulukla paylaştı ve altına da 'Vallahi şunu yapın helal olsun... Bizi de büyük bir dertten kurtarırsınız' diye başlayan bir yorum yazdı.

ŞAHAN'IN SANSÜRÜ

Buraya kadar her şey normal, Şahan daha çok kazanmak için hakkını arıyor.

Normal olmayan ise birçok takipçisinin 'Bir eğlencemiz var bunu da almayın', 'İstediğinizi yapın, o paralı sitelere üye olmayız' benzeri yorumlar yapınca Şahan'ın paylaşımının yorum bölümünü kapatması.

Filmlerinde korsan DVD alan halkçı 'Recep İvedik'i canlandıran Şahan'ın kendi hayranlarının yorumlarından rahatsız olması ve onları sansürlemesi!

İşte 'Recep İvedik' ile Şahan arasındaki en büyük fark bu!

Şahan haklı olduğu bir konuda normal vatandaşın yorumlarını engelleyerek eksi not aldı.

Turizm ve Kültür Bakanlığı'nın yeni yasa tasarısı kabul edilirse, korsan film ve dizi yayını yapan siteler kolay bir şekilde tamamen erişime kapatılırsa, bu işten en çok karlı çıkan Amerikalı yapım şirketleri olur. Çünkü internetten en çok korsan izlenen yabancı dizi ve filmler.

Şahan'ın filmlerinin telif hakkı, ABD'li şirketlerin yanında devede kulak kalır. Ayrıca internet keşfedildiğinden beri korsan yayın tartışma konusu, Avrupa'da korsan yayını savunan siyasi partiler bile var. Birçok ülke internetin özgürlüğüne darbe vurması için korsan yayınları görmezden geliyor.

Türkiye'ye yönelik yayın yapan korsan siteler zaten yerli yapımlara kıyak geçiyor, yerli filmleri kolay kolay internete koymuyorlar.

Koyduklarında anında avukatların devreye gireceğini biliyorlar.

KİM DVD ALIR?

Bu tasarıyı hazırlayanlar ne yaptıklarının farkındalar mı?

Bu karar, en çok ABD'li yapımcıların işine yarayacak.

Türkiye'de milyonlarca insanın en büyük eğlence kaynağı internetten korsan yabancı film ve dizi izlemek. Milyonlarca insan bu işten mutsuz olacak. Yanlış anlaşılmasın, korsanı savunmuyorum, sadece bazen küçük yaramazlıklara da göz yummak gerekir diyorum.

Türkiye'deki realite; rahmetli Turgut Özal'ın dediği gibi 'Benim memurum işini bilir.' Asgari ücretle geçinen, beş lirayla tavuk döner yiyerek karnını doyuran üniversite öğrencileri, üç çocuğuna akşam internetten film açıp oyalayan orta direk aileler vs.; benim vatandaşım işini bilir!

Türkiye'de seçimler yaklaşırken ABD'li yapım şirketleri sırf daha çok para kazansın diye milyonlarca insanı mutsuz etmek enteresan bir siyasi karar. Yerli sanatçıyı korsana karşı korumak için farklı formüller geliştirmek mümkün! Çok mu ajitasyon yaptım bilmiyorum aslında bunları filmlerinden halkçı geçinip milyonlarca dolar kazanan Şahan Gökbakar'ın yazması gerekir! Söyleyin; 30 lira verip DVD film alacak kaç insan var Türkiye'de?

Evlat edinmeyi düşünün

ABD'de evlat edinilmeyi bekleyen 11 yaşındaki Tannah Butterfield'ın beklediği haberi alınca sevinçten havaya uçma anının videosu sosyal medyada tıklanma rekoru kırdı. Tannah'nın mutluluğu görülmeye değerdi.

Elbette her çiftin kendi kanından çocuğa sahip olmak istemesi en doğal hakkı ama ben yine de hatırlatayım:

Türkiye'de 6 bin çocuk sokakta yaşıyor.

Kimsesiz çocuk sayısı 800 bin civarında.

Her yıl ortalama 500 bebek sokağa bırakılıyor.

2015 rakamlarına göre Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nda; 14 bin 398 çocuk barınıyor.

Geçtiğimiz yılın en güzel filmlerinden 'Lion'da 'Saroo', annesinin çocuk sahibi olamadığı için kendisini evlat edindiğini düşünerek "Kendi çocuklarını yapabilmeni isterdim" demişti.

Annesi de şu yanıtı vermişti:

"İstesem çocuk sahibi olabilirdim.

Evlat edinmeyi ben tercih ettim. Dünyada zaten yeterince insan var, ben ve eşim sizin gibi acı çeken çocuklara şans olabilmek, fırsat verebilmek istedik." Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de doğum oranları azalıyor, çocuk sahibi olmayı engelleyen sağlık sorunları yükselişe geçti. Türkiye'de birçok aile, çocuk sahibi olmak için tedavi görüyor, tüp bebek merkezlerine büyük paralar akıtıyor ve bazen sonuç elde edemiyorlar. Çocuğu olmayan çiftler evlat edinmeyi düşünmeli.

Çocuk sahibi olan hali vakti yerinde aileler de evlat edinmeli, olmadı koruyucu aile olmalılar.Bir çocuğa kendi çocuğunuzmuş gibi bağlanabilmek için biyolojik bağlarınızın olması gerekmiyor.

Tannah gibi bir yetimin size sarılması yeter.

Kimsesiz bir çocuğu evlat edinmekten daha büyük sevap, daha büyük bir mutluluk ne olabilir ki?

Kabataş trafiği

Geçtiğimiz hafta Beşiktaş'ta yaşlı kadını ezip geçen beton mikseri, Kabataş istikametine doğru ilerliyormuş.

Kabataş'a yolu düşenler bilir, oraya yapılan Martı Projesi trafiği felç etti.

Kabataş'ta tıkanan trafik zincirleme Beşiktaş'ı, Taksim'i, Zincirlikuyu'yu, köprü girişini etkiliyor. Özellikle Kabataş tramvay durağının olduğu alanda trafik yoğunluğu çok fazla. Çalışmalar yüzünden zaten yol daraldı, bir de Prens Adaları'na, Üsküdar'a giden ve turistleri Boğaz turuna çıkaran teknelere yolcu getiren minibüs ve otobüsler yol kenarına park edince, araçlar için şerit sayısı bazen bire düşüyor. Beşiktaş'ın maç günlerinde sorun daha da büyüyor. Trafik polislerine ihtiyaç var ama onları da ara ki bulasın!

En azından Kabataş'taki ada, Üsküdar ve Boğaz turu seferleri yapan tekneler, Martı Projesi bitene kadar başka yere taşınmalı.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI