UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

İNTERNET DÜNYASINDA ORTALIK NEDEN KARIŞTI?..

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

İNTERNET DÜNYASINDA ORTALIK NEDEN KARIŞTI?..

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

CUMALİ, ‘ÇEMBER’DEN NEDEN AYRILDI?

Star TV’nin temiz işlerinden TV filmi serisi ‘Çember’in yeni sezon karakteri Cumali, (Olgun Toker) yayınlanan son bölümde, “Yolcu yolunda gerek” dedi ve kameralara el sallayarak finale gitti.

Yeni sezonda üç bölümün bizlere yavaş yavaş alıştırdığı Cumali, neden ayrıldı? Toker’in Most Yapım’la anlaşması var. Oyuncu, yapım şirketinin ‘Hayat Sırları’ dizisinde oynayacak. Çekimler öne çekilmiş. Böyle olunca Toker, ‘Çember’de üç bölümde yer alabildi. Yani erken veda etti. Tam alışmıştık bu karaktere, gitti.

‘FİLİNTA’NIN NİYETİNE...

Yapımcı Burhan Özkan, (‘Filinta’nın yapımcısı) “Filinta’yı Avrupa’ya açılmak için çektim. 56 bölüm yayınlandı. ‘Kalbimin Sultanı’ dizisini gerçekleştirirken, saygın karşılanmamızda ‘Filinta’nın büyük rolü oldu” diyor. Dizi, TRT 1’de ekrana gelmişti. Proje, çekim, oyunculuk, dekor ve efektleriyle polisiye çizgi roman tadında sektörün en ilgi çekici işlerinden biri oldu. Özkan, “İşte bu bizim, ‘Kalbimin Sultanı’ dizisiyle Ruslarla ortak yapıma girmemizde en büyük etken oldu” diyor. Projenin Rus ortağı, enerji devi Gazprom’un çatısı altındaki KIT sinema Stüdyosu... Gazprom, Rusya’da televizyon ve sinema yapımlarına büyük yatırım yapıyor. ‘Vikingler’ filmi mesela, Gazprom medya bünyesinde yer alan Central Partnership Film Company’nin içinde bulunan bir yapım. 2016’da dünyanın en çok hasılat elde eden10 filminden biri oldu. Yani ‘Kalbimin Sultanı’nın sıradan bir iş olma şansı yok. Dizinin şöyle elini yüzünü düzeltme tarafında Bobby Roth olacak. ‘Lost’ var ‘Prison Break’ var portföyünde... Eh onu getirip, bu işin içine dahil etmek, ‘pamuk eller cebe’ olur, bunu da yapmışlar.

Bir diğer yönetmen Kerem Çakıroğlu. Dizi, Osmanlı Sarayı’nda Sultan Mahmud’la Rus kızı Anna’nın aşkını konu alıyor. Böyle bir durum yaşanmış. Oyuncu kadrosunda ‘Bu diziyle parlayacaklar’ diyebileceğim iki isim, Ali Ersan Duru (Sultan Mahmud) ve Rus oyuncu Alexandra Nikiforova (Anna)... Dizi tecrübeleri var ama beklenen çıkış sanırım bu projede olacak. ‘Kalbimin Sultanı’ bizde star TV’de, Rusya’da Perviy Kanalı’nda yani onların TRT 1’inde yayınlanacak. 

Seyirci pek kızdı!

Geçtiğimiz gün, “Star TV’nin ‘Adını Sen Koy’ dizisi direniyor. Bu da bir yöntem, ekranda olup ‘reytingler düşük’ olayına bakmadan göz aşinalığını sağlayarak, bir süre sonra varlığını kabul ettirirsin” diye yazmıştım. Konu edilen ‘Balçiçek İlter ile Olay Yeri’ programıydı. İnternet dünyasında ortalık bayağı karıştı. Düzeltirim. 

 

MESUT YAR-POSTA

Tam da sırası değil mi?

Müge Anlı’nın ‘Tatlı Sert’ (atv) isimli programında başlattığı “Arakan İçin Ev Bağışlama” kampanyasında toplam 260 ev bağışlandı...

İşin ilginç tarafı bu evlerin 15 tanesi atv ekranında yayında olan dizilerin yapımcı ve oyuncularından geldi...

Müge’nin yaptığı bu kampanya bana göre çok değerli. Ve burada grup farklılığı gözetmeyerek herkesin bir katkısı olmalı diye düşünüyorum...

Başka kanallarda yayınlanan onlarca dizi var. Hepsi de para basıyor maşallah. İşlerinin zekatı için son derece anlamlı bir fırsat. Müge Anlı’ya “biz de varız” demenin tam da sırası değil mi?

SEZON BİTER AŞK GEÇER

‘Beni Affet’ (Star TV) dizisinde geçen sezon efsane bir aşk vardı. Ateş, uğruna ölümlerden döndüğü Gülüm’e sırılsıklam aşıktı...

Ama geçen sezon finalinde ölen Gülüm dizide sanki hiç yaşamamış gibi unutulup gitti. Hatta öyle ki modern Mecnun diyebileceğimiz Ateş, yeni bir ilişkiye başlamak için kardeşi gibi gördüğü Toprak’ın iyileşmesini bekliyor resmen...

O değil de kimi seyircinin aşklarına bakarak iç geçirdiği hatta göz yaşı döktüğü ikililerin senaristlerin kalem ucuyla savrulup gitmesi, insanın inandığı duygularının da içini boşaltmıyor mu? Ey seyirci, dizilerdeki aşkların hiçbirine inanma. Sezon biter; aşk geçer!

Dizilerimizin uluslararası karnesi

IMDB tüm dünyadaki filmlerin ve dizilerin izleyiciler tarafından oylanarak ne kadar izlenilir olduğu hakkında not veren bir platform...

Bu karne niteliğindeki platformda Türk dizilerinin durumu da ilgi çekici. Gelmiş geçmiş en iyi 5 Türk dizisi hangisi dersiniz?

Birinci sırada ‘Leyla ile Mecnun’ (TRT 1) var. İkinci sırayı Blu TV’nin ‘Masum’ isimli dizisi almış. Üçüncülük bir dönemin efsane dizisi ‘7 Numara’nın. Dördüncü sırada ‘Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’ (Star TV) yer alırken beşinci sırada aynı kanalın ‘Kardeş Payı’ isimli dizisi bulunuyor...

Ha unutmadan, ‘Süper Baba’, ‘İkinci Bahar’, ‘Tatlı Hayat’ ve ‘Ezel’ gibi dizilerin de izleyici puanları bir hayli yüksek.

Bilginize...

Anketler 'Kadın' diyor

Salı akşamları ‘Anne’ dizisinin yerine oturacak bir kadın dizisi var. Adı da ‘Kadın’ (FOX). Böyle haber gibi yazınca adını atlamış olmayalım...

Etrafımdaki kadınlar arasında küçük bir anket yaptım. Eşim, kayınvalidem, teyzelerim fragmanına baktıkları ‘Kadın’ için olur verdi...

Dizilerden nefret eden Nurten teyzem haber kanalı izlemeye devam edecekmiş. Bu orana göre her yedi kadından altısı ‘Kadın’ı bekliyor.

Erkeğin kumandaya ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ (atv) dizisi yüzünden sıkı sıkıya sarıldığı salı geceleri de artık sorunlu...

Oscar’ı tutamayacak mı?

‘Ayla’ isimli film bu yıl Oscar aday adayımız. Ancak vize krizi de ortada. Magazin bültenlerinde film ekibinin Amerika’ya gidemeyeceği söyleniyor...

O iş öyle değil. Bir takım oyuncuların vize alamayacağı kesin. Hadi diyelim ki ekipten kimse alamadı ki öyle bir şey yok; o zaman yapımın Güney Koreli ortakları vizyonumuzu Amerika’nın orta yerine aslanlar gibi taşır...

‘Ayla’ bir dayanışmanın hikayesi. Önünde ne vize duvarı durabilir ne de siyasi engeller. Sanat, tarih boyunca siyaseti hep tokatlamıştır. Biline...

NEDEN?

Dünün gafı Seren Serengil’den geldi. ‘Duymayan Kalmasın’ (Star TV) programında Cengiz Semercioğlu, Amerika ile Türkiye arasındaki vize krizinden bahsederken Seren “Neden kriz var?” diye sordu...

Bu notu yoruma kapatıyorum, sevgiler!

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

Bu da entel doğa düşmanlığı

6-8 Ekim tarihleri arasında Interrail Türkiye ve Camprail'in, Türkiye'nin en güzel kamp alanlarından birisi olarak gösterilen Şirinyazı Göleti'nde organize ettiği Bolurail Kampı etkinliği sonrasında doğaya büyük zarar verildiği iddia edildi.

Bölgede yaşayanların paylaştığı fotoğraflarda, devasa çöp yığınları ve kesilmiş ağaçlar dikkat çekiyor.

Daha da kötüsü, etkinliği düzenleyenlerin hatalarını kabul etmeyip Instagram hesaplarında yapılan yorumları sildikleri de iddia ediliyor.

Interrail Türkiye de bunu yaparsa, insanların çevreye duyarlı olmalarını nasıl sağlarız? Emin olun çevreyi kirleten ağaçları kesen o kampçılar arasında; devlet ya da özel sektör bir ağaç kestiğinde ortalığı ayağa kaldıranlar da vardır. Kampçılara dair toplumda genelde olumlu bir algı var ama doğayı kirleten birçok duyarsız kampçı da var.

Çoğu eğitimli, sırtlarında 20-30 kilo çanta taşırlar ama bir torba çöpü ormana bırakıp giderler, ağaçları keserler. Bir de bakir alanlara gidip çöplerini bırakıyorlar! Sorsanız hepsi doğaya saygılı, çevreci. Yok, böyle bir ikiyüzlülük!

Sorun aynı, çözen yok

Bu hafta gösterime giren, Ermeni tehciri konulu 'Kervan 1915' filminin yönetmeni İsmail Güneş, dağıtım sorunları ve sinema salonlarının 'kötü niyetli' tutumları nedeniyle filmi vizyondan çekme kararı aldığını açıkladı.

Filmin dağıtımı aşamasında sorunlar yaşadığını belirten Güneş, "Ben bunu sansür olarak görüyorum. Bir devletin, bir film için 'Bunu oynatmayacaksın' demesiyle, bir salonun 'Ben bunu oynatmayacağım' demesi aynı şey. Filmi seyirciyle buluşturmama meselesinin tamamı sansürdür" açıklamasında bulundu.

Güneş, sinema salonlarının bir nevi kamu hizmeti alanı olduğunu belirterek "Bakkal, 'Ben şu markayı satmayacağım' diyebilir. Sinema salonuna bu muameleyi yaptığınızda bir ülkenin sinema kültürünü yerle bir edersiniz.

'Kervan 1915' gibi bir filmin önce 54, sonra zorlukla 84 salonda gösterilmesi büyük bir skandaldır" diye konuşmuş.

Sinema salonlarındaki tekelleşmeyi, bazı büyük yapım şirketlerinin açıkça kollandığını, özellikle festival ve 'art house' filmlerinin neredeyse hiç salon bulamadığını yıllardır yazıyoruz.

Konuyla ilgili birçok haber çıktı, hatta bu sorunun 'Kapalı Gişe' adlı belgeseli bile yapıldı ama bir arpa boyu yol alınamadı. Her yeni gelen Kültür ve Turizm Bakanı bu soruna duyarsız kaldı.

Daha önce de yazdığım gibi; vasat yerli komedilere ve yabancı aksiyonlara hak ettikleri sayının çok üstünde salon veriliyor. 'Recep İvedik 5' gibi bazı popüler filmler, bazen tüm salonlardaki koltuk kapasitesinin yüzde 60'ını işgal ederek diğer filmlere yaşam hakkı tanımıyor.

Popüler yapımların daha çok salonda gösterilmesi normal ama bizdeki normal olmayan bir durum. Sanatsal yönü güçlü yerli ve yabancı filmler ya hiç gösterime giremiyor ya da birkaç salonda göstermelik yer buluyor. Elbette salon sahipleri de daha çok bilet satmanın peşinde olacak ama bu para kazanma hırsının da bir sınırı olmalı.

Oysa yapılacak iş çok basit. Avrupa ülkeleri örnek alınıp sanat filmleri için sinema salonlarına kota uygulanmalı. Sekizdokuz salonlu büyük sinema komplekslerinde mutlaka bir-iki salon, sanatsal filmlerin gösterimine ayrılmalı. Bu da çıkarılacak bir kanuna bakar ama kimse kılını kıpırdatmıyor.

Ermeni tehcirine harcanan para

İsmail Güneş, Ermeni tehcirini anlatan 'Kervan 1915' filmi için yoğun araştırmalar yaptıklarına dikkati çekerek şöyle diyor:

"Devletin bu tehciri gerçekleştirebilmek için, o yoksulluk içinde 256 milyon kuruş harcadığını gördük. Niyeti bütün bir ırkı yok etmek olsa bu kadar parayı harcamasına gerek yok. Devlet planlamış, yasalar ve yönetmelikler çıkarmış, bunlara uymayanın cezalandırılacağını söylemiş.

İnsanlar, tren varsa trenle, katır varsa katırla, güvenlik önlemi olarak Osmanlı'nın bir yerinden başka bir yerine taşınmış. Biz de bu nakil sırasında yaşanan acıları göstermek istedik." Güneş birçoğumuzun bilmediği tarihi gerçeklere ulaşmış; sözde soykırım yapmak isteyen bir devlet niye bu kadar para harcasın ki? Ermeni diasporasının soykırım söylemlerini boşa çıkartacak bu gerçeği ne yazık ki sinemada izleyemiyoruz. İşte sinema salonlarındaki sanatsal ve toplumsal filmleri yok sayan tekelleşmenin zararı! Bir yönetmen bin bir güçlükle sözde Ermeni soykırımı iddialarına yanıt veren bir film çekiyor ama halkımız izleyemiyor.

Tarihi gerçekleri öğrenmeden kendimizi nasıl savunabiliriz?

Sonra da sözde Ermeni soykırımını tanımasınlar diye birçok ülkeye politik tavizde bulunuyoruz.

Bu ne yaman çelişkidir böyle!

Cihangir’li Weinstein kim?

Amerika, ünlü yapımcı Harvey Weinstein'ın son 30 yıl içinde aralarında tanınmış oyuncuların da bulunduğu çok sayıda kadına cinsel tacizde bulunmasının ortaya çıkmasıyla çalkalanıyor.

Oscar'lı filmlerini hayranlıkla izlediğimiz insanların bulaştığı bu rezalet, şov dünyasında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını bir kez daha gösteriyor. Bizim dizi ve sinema dünyasıyla ilgili de birçok dedikodu Cihangir kafelerinde kulaktan kulağa dolaşıyor. Bunların bazıları şehir efsanesi, bazıları da gerçek. Bizde de bir Harvey Weinstein ortaya çıksa kimse şaşırmaz aslında.

Cihangir'in sanatçı tayfası sır tutmasını iyi biliyor!

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI