UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

EKRANLARIN SEVİLEN DİZİSİ YAYINDAN KALDIRILIYOR MU?..

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

EKRANLARIN SEVİLEN DİZİSİ YAYINDAN KALDIRILIYOR MU?..

MESUT YAR-POSTA

O yöneticiyi bekliyoruz

 ‘Pata Pata’, ‘Dodohando’, ‘Dikkatli Bak’. Üç program da üç dakika sürüyor ve gün içinde ilk yüz program listesine baktığımda en az dört adet yayınla reyting listesine giriyor...

Tekrar ediyorum. Yayın süresi üç saat olup içinde 1 saate yakın reklam kuşağı açan sayısız program var. 12 sırayı işgal eden bu programlar ilkesel olarak reklam almayan TRT Çocuk’ta yayınlanıyor ve reklam verenler için hazırlanan listede fazla sırıtıyor.

Sonuç itibarıyla listeye giremeyen kimi programların sonunu hazırlıyor...

TRT’nin gerçekten saygıdeğer yöneticileri arasından bu tuhaf duruma dur diyecek biri çıkmayacak mı?

Adaletli olur...

İddia o ki TRT 1’de Erhan Çelik’ten boşalan ana haber koltuğuna, o makamı Erhan Çelik’e devreden Zafer Kiraz oturacakmış...

Sezar’ın hakkı Sezar’a mantığından gidersek Zafer Kiraz, kurumun yüzlerinden o koltuğu en çok hak eden kişi...

Erişimi ana kanala göre çok daha sınırlı TRT Haber’in ana haber koltuğundayken ilk yüz listesine girmediği gün sayısı bir elin parmaklarından azdı. Liyakat desen kimse Zafer Kiraz’ın eline su dökemez...

Doğruysa hayırlı olacağı kesin ama biz de ekleyelim; hayırlı ve bol reytingli olsun inşallah!

DAHA DA SORMAM

‘Ateşböceği’ dizisi için (Show TV) yayından kaldırılma kararı alındı. Ben de ilkesel bir karar aldım. Biteceği söylenen dizilerin akıbeti konusunda yetkililere hiçbir şey sormayacağım...

Çünkü soru kaderi değiştirmiyor. Bilgi de bir şekilde geliyor işte. En azından ekranda ani bir veda sıkıntılı bir bekleyişten daha evla!

Duygular su yüzünde

Ampute Futbol Milli Takımımızın Dünya Şampiyonu olması tüm gönüllerde muhteşem bir sevinç yarattı. Allah kardeşlerimizin hepsinden razı olsun...

Ama bu sonuç meseleyi kin kusma vesilesi olarak görenler için de turnusol kağıdı gibi bir durum yarattı...

Şimdi saysam isimleri bu sayfayı dolduracak kadar kalabalık bir spor yorumcusu ordusu A Milli Futbol Takımı oyuncularını yerden yere vurdu...

Buraya yazıyorum, bu sonuç futbolcu ve kimi teknik adamlarla ekran yorumcularının arasını tamir edilemeyecek ölçüde bozdu. “Her şerde bir hayır, her hayırda bir şer vardır” diyen atalarımız hakikaten sağlam öngörü sahibiymiş!

İkili olmak da kalmak da zor

Kanal D Sabah Haberleri Murat Güloğlu’na kaldı. Mutlu Ulusoy önceki gün canlı yayında programdan yeni bir proje için ayrılacağını açıkladı...

Bir kırıklık vardı ama ikili çaktırmadı. Bu ikili işlerin ister istemez vardığı talihsiz bir son var. Bizde çifte sunucu geleneği TRT’nin tek ekran olduğu yıllardan sonra hep sıkıntılı oldu. Bu gözler kardeşlerin bile kariyer çizgilerinin ayrıldığı kırılma anlarına şahit oldu...

Kulislerde meselenin aslında bir reyting denemesi olduğu konuşuluyor. Öyle olmasa bile mutlaka başka sıkıntıları olurdu. Bu işler bizde böyle. Her iki sunucuya da kariyer yollarında başarılar diliyorum!

İsim değişikliği şart oldu

Kalp Atışı’ (Show TV) dizisinde Ali Asaf’ın babası Doktor Ziyanur, Azrail’in elinden ikinci kez kaçamadı ve kalp krizi geçirerek öldü...

Ardından Doktor Alp beyninde tümör olduğunu öğrendi. Doktor Selim, bir kolunu kaybetti. Eylül’ün üvey annesi Nesrin ise yeni taburcu olduğu bu hastaneye sevgilisinin fiziksel şiddetine maruz kalarak ağır yaralı bir şekilde getirildi. ‘Kalp Atışı’, bir hastane dizisinden çok Azrail’in elinden kaçamayan karakterlerin korkunç sonlarının anlatıldığı ‘Son Durak’ filminin dizi versiyonu gibi oldu...

Eylül hastaneye girdiğinden beri karakterlerin başına gelmeyen kalmadı. Dizinin ismini ‘Eylül’ün Laneti’ diye değiştirsek mi acaba?

OYA DOĞAN-VATAN

MEHMET AYKAÇ DİKKAT ÇEKİYOR

Kırgın Çiçekler dizisi üçüncü sezonuna da oldukça iyi başladı. Hikaye evrildi, yeni oyuncular katıldı, polisiye tarafı eklendi. Reytinglerde de karşılığını aldı. Bu sezon en çok dikkat çeken oyuncu ise dizinin Serkan karakteri yani Mehmet Aykaç oldu. Zira; Serkan bu sezon lösemiyle mücadele ediyor. Serkan’a Mehmet Aykaç hayat veriyor. Mehmet üç yılda öyle yol kat etti ki bunu görmemek imkansızdı. Gerçekten liseli bir öğrenci gibiydi üç yıl önce. Gözümüzün önünde büyüdü. Şimdi hem üniversiteli bir genç, hem de lösemiyle mücadele eden birini canlandırıyor. Bunun için hem vücudunu geliştirmiş, hem de aldığı risk alkışlanmaya değer. Saçlarını kazıttı, oyuncu koçuyla uzun süre çalıştı, hastalık psikolojisini en doğru duyguda yansıtmak için araştırmalar yaptı. Bu da ekrana yansıyor. Mehmet Aykaç’ı ilk kez bir dizide izliyorum. Bu azim ve çalışkanlıkla umarım uzun yıllar ekranda onu izleyeceğiz. Emeğine sağlık Mehmet!

Frankfurt Film Festivali geliyor

Almanya Frankfurt’ta Kültürlerarası Transfer Derneği tarafından düzenlenen Frankfurt Türk Film Festivali,  Filmhaus Frankfurt, ABG/SaalbauGmbH, Press-und Informationsamt Frankfurt, T.C. Frankfurt Başkonsolosluğu ve Kültür Ateşeliği, T.C. Kültür Bakanlığı desteği ile bu yıl 17’nci kez sinemaseverlerle buluşuyor. 26 Kasım-2 Aralık 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivalde, Türkiye ve Almanya’dan sinemaseverler, 40’ın üzerinde Türk ve Avrupa filmi, belgeseller ve kısa filmlerle sinemalarda buluşacak. Festivalin lansmanı, Sirkeci Hodjapasha’da basın mensupları ve sanatçıların katılımı ile gerçekleştirildi. Festival Başkanı Hüseyin Sıtkı, Festivalin Türkiye Direktörü Serap Gedik ve Türkiye lansmanını düzenleyen Festival Danışmanı Sayım Çınar, bu yılki festival programı ve akış hakkında bilgi verdi. Bu yıl Erden Kral, Biket İlhan, Gökhan Mumcu, Murat Şeker, Fehmi Yaşar, Okan Arpaç, Funda Karayel, Yeşim Ceren Bozoğlu, Bahar Öztan festivalin jüri üyeliğini yapıyor. Festivalde Albüm, Babamın Kanatları, Bana Git De, Beginner, Koca Dünya, Müthiş Bir Film, Rauf, Rüzgarda Salınan Nilüfer, Tereddüt ve Toz filmleri yarışıyor. Geçen yıl ben de jüri üyelerinden biriydim. Umarım, bu yıl da güzel bir festivale imza atarlar.

Yıldız Tilbe iyi ki geldi

O Ses Türkiye’de bu sezon Yıldız Tilbe’nin olacağını duyduğumdan beri çok keyifli bir yıl olacağına emindim. Cumartesi akşamı bu yılın ilk bölümü yayınlandı. Yıldız Tilbe ilk programda henüz jüri olmaya alışamamıştı, sessizdi ama sezonda bize neler yaşatacağının da sinyalini verdi. Birkaç defa kahkahalar atarken buldum kendimi... O güzel sesinden şarkılar dinledik. Yıldız Tilbe iyi ki geldi, bu sezon O Ses Türkiye’de bol bol Yıldız Tilbe konuşacağız.

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

Uber’e asıl desteği taksiciler veriyor

Yaklaşık bir yıldır, Uber'in gelişmiş bir bilgisayar yazılımıyla, normal araç sahiplerini korsan taksici gibi çalıştırarak, vergi ödemeden haksız gelir ettiğini yazıyorum.

Uber reklama da para harcamıyor; lifestyle, blogger ve magazin yazarlarının Uber markasından bolca bahsetmesini bir şekilde sağlıyor.

Uber asıl tanıtımı ise; kötü taksicilerden bıkan halk, öfkesini sosyal medyada dile getirince yapıyor.

Uber kendini kötü taksi işletmeciliğine alternatif olarak konumlandırdığı için sosyal medyada birçok insan farkında olmadan ya da gönüllü bir şekilde Uber'i örnek göstererek markanın reklamını yapıyor.

BİZ GEÇ KALDIK

Tüm dünyada taksiciler Uber'e karşı savaş açtı ve büyük kazanımlar elde etti.

Bizim taksiciler ise Uber'e başkaldırmakta gecikti, daha da önemlisi halkın desteğini kaybettiler.

Özellikle İstanbul'da 'Taksiciler kötü, Uber hizmeti güzel' diye bir algı oluştu.

Taksicilerin Uber'e karşı direnişini destekliyorum ve hükümetin bir an önce Uber'e karşı sert önlemler alması gerektiğini düşünüyorum ama önce taksicilerin de kendilerine çeki düzen vermesi gerekiyor.

Kısa mesafeye ücreti 10 liraya çıkarılmasına rağmen hâlâ birçok taksi kısa mesafe yolcu almıyor. Bazıları da sürekli kısa mesafe çalışıp uzun mesafe yolcusu almıyor. Devlet ne kadar yardımcı olmaya çalışsa da, taksiciler yeni kuralları kendi menfaatlerine göre uygulamanın yolunu buluyor. Turist avına çıkıp Türk müşteri almayan, aracı pislik içinde olan, sigara içen, kadın yolcuları taciz eden vs. birçok taksi şoförü var.

Elbette işini iyi yapan şoförler var ama taksicilerin çoğu eğitimsiz, aralarında sabıkalı olanlar da var. Tüm bunlara bir de büyük şehirlerin trafik sorunu eklenince, taksiciler müşterilerinin hayat enerjisini emen, sürekli sorun çıkaran insanlara dönüşüyorlar.

Sorunun temelinde ise astronomik ücretli taksi plakalarının çoğunun mafya ve galerilerin elinde olması yatıyor. Taksi plaka sahipleri düşük ücretle, eğitimsiz, sabıkalı insanları günde 12-14 saat İstanbul trafiğine çalıştırınca sorunlar çığ gibi büyüyor. Bu işin çözümü basit aslında; taksi işletmeciliğini belediyeler yapsın. Kendi Uber'imizi hayata geçirelim, paramız yurt dışına çıkmasın. Elbette kimsenin hakkı yenmesin, taksi plakaları makul fiyatlarla toplansın ve belediyeler iyi ücretler karşılığında eğitimli, saygılı insanları çalıştırsın.

Bunu yapmak çok mu zor?

Engellilere adamlık görevimiz

A Milli Futbol Takımı'nın Dünya Kupası'na katılamamasının üzerine Ampute Futbol Milli Takımı'nın Avrupa şampiyonu olması tam bir adamlık dersiydi.

Örneğin Burak Yılmaz'ın Euro 2016 elemelerinde aldığı prim, engellilerin bir yıllık bütçesinden fazla.

Bir tarafta prim için kavga edenler, diğer tarafta yüreğiyle oynayıp şampiyon olanlar... Başka örneğe gerek var mı? Ampute Futbol Milli Takımı ile ne kadar övünsek az. Tüm Türkiye, engelli futbolcu kardeşlerimiz sayesinde mutlu oldu, gururlandı.

Sosyal medyada birçok insan Ampute Futbol Milli Takımı'nın adamlık dersi verdiğini yazdı. Peki, biz engellilere adamlık görevimizi yerine getiriyor muyuz?

Araçlarını kaldırımlara park edenler, engelli rampalarının kapatanlar, engelli asansörlerini işgal edenler...

Ampute Futbol Milli Takımı'nın başarısı, engellilerin haklarının hatırlamanıza vesile olur inşallah! Onlara vereceğimiz asıl hediye; engelsiz bir hayat sunmak olmalı.

Orhan Baba al şu helikopteri

 Rumelihisarı'nda Boğaz manzaralı lüks bir evde oturan Orhan Gencebay, Boğaz hattında yaşanan trafik yoğunluğundan isyan etti.

Sanatçı, "Hafta sonları burada otomobille yol almak imkansız.

Allah'tan mekanlar yakın da yürüyerek gidebiliyoruz. İstanbul her geçen gün büyüyor, bazı ülkelerden daha kalabalık bir yer oldu" dedi.

Orhan Baba haklısın ama seninki de dert mi şimdi? İşten eve dönerken günde üç vesait değiştiren, üç saatini yollarda geçirenler ne yapsın?

Orhan Baba al şu helikopteri artık ya da olmadı metroya yakın bir yerde ev kirala.

Hürriyet’te o yazı neden yayınlandı?

Geçtiğimiz hafta Hürriyet yazarı Jale Özgentürk'ün Ekonomi Fısıltıları adlı köşesinde;

Türk Telekom'un yüzde 55 hissedarı OTAŞ'ın borcunu ödeyememesinin getireceği değişiklikleri konu alan garip bir yazı yayınlandı.

Yazıda Türk Telekom'un üst yönetiminde bir belirsizlik yaşandığını, Türk Telekom CEO'su Dr. Paul Doany'nin yerine başka bir ismin düşünüldüğü belirtiliyordu. Türk Telekom'dan da bu yazıya ilişkin sert bir basın açıklaması geldi. Açıklamada da belirtildiği gibi, Özgentürk'ün yazısında büyük maddi hatalar vardı: Paul Doany'den şirketin yönetim kurulu başkanı olarak bahsediliyordu, yerine getirileceği iddia edilen Ümit Önal'ın ismi ise Ünal Önal diye geçiyordu. Yazının Türk Telekom'un üst yönetiminde bir belirsizlik varmış algısı yaratmaya yönelik olduğu açık.

Peki, Hürriyet böyle etik olmayan bir yazının çıkmasına neden izin verdi? Her zaman etik değerlerden bahseden Hürriyet, bu yazıyı yayınlamadan önce neden Türk Telekom'a soru yöneltemedi?

Böyle büyük bir markanın geleceğine ilişkin gerçek haberler vermek yerine neden tahminde bulunan bir yazı yayınladı? Yoksa asıl mesele reklam kavgası mı?

Hürriyet, Türk Telekom'dan aldığı reklamı az mı buluyor?

Peki, bunun çözümü Türk Telekom'u zor duruma düşürecek bir dedikodu yazısı yayınlamak mı? Ve en önemlisi, Hürriyet'in cesur ombudsmanı Faruk Bildirici söz konusu yazıyla ilgili gelen eleştirileri neden yanıtlamadı?

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI