UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

MÜZİK DERSİNDEN GEÇEMEDİĞİ İÇİN MEZUN OLAMAYAN ÜNLÜ ŞARKICI KİM?

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

MÜZİK DERSİNDEN GEÇEMEDİĞİ İÇİN MEZUN OLAMAYAN ÜNLÜ ŞARKICI KİM?

ALİ EYÜBOĞLU-MİLLİYET

EBRU GÜNDEŞ’İN GÜNAY REKORU!

Salı akşamı 100’üncü sayısını basan ‘Quality’ dergisinin galası vardı Günay’da... Derginin sahibi ve yöneticisi Salih Keçeci, galaya günler öncesinden davet etmişti beni...

Yaz boyunca Beyaz TV’deki ‘BeYaz Magazin’den mesai arkadaşım Ebru Sulukahya, radyoculuk defterini kapatıp, Günay’ın halkla ilişkilerine başladı. İkisine hayırlı olsun demek için gittim mekana...

Kapıdaki ışıklı panoda, yakında Günay’da sahneye çıkacak şarkıcıların fotoğraf ve afişleri vardı. 30 Eylül’de program yapan Ebru Gündeş’in 6-13 ve 14 Ekim’de; Selami Şahin ile Aslı Hünel’in ise 7 Ekim’de sahne alacağı yazıyordu afişte.

Gazinonun sahiplerinden Vahit Yıldız’a sordum, “Nedir bu Günay’daki Ebru Gündeş fenomeni” diye... Geçtiğimiz yıl en çok sahne alan şarkıcının Gündeş olduğunu söyleyen Yıldız, “2016’da 25 konser verdi, hepsi de full geçti” dedi. İstanbul’da birinci sınıf gazinolardan ayakta kalan tek mekan olan Günay’ın müşteri kapasitesi 380 kişi... Yıldız’dan aldığım bir ilginç bilgi de şu:

Gündeş’in 25 konserini dinlemeye gelenlerin neredeyse yüzde 40’ı aynı müşteri... Üstelik kişi başı fiks menünün bin 250 TL olduğu ön masaların müdavimi hepsi... Yabancı içki açtırınca, daha da yükseliyor şarkıcıyı dinlemenin bedeli... O yüzden “Paraya kıyıp, Ebru Gündeş’i en önden dinleyeyim” diyenlerin kısa vadede bu şansı yakalamaları zor... Onlara kalan masalarda ise kişi başı fiks menü 500 TL.

Günay; Ajda Pekkan, Sezen Aksu ve Tarkan dışında bütün şarkıcıların sahne aldığı bir gazino. Ancak hiçbir solist Ebru Gündeş kadar konser vermiyor. Üstelik hiçbirinin programı için rezervasyon günler öncesinden dolmuyor... Günay’daki konserlerine 23.30’da başlayan şarkıcı, sahnede en az 2 saat kalıyor, duruma göre bu süre 2.5-3 saate bile çıkıyor.

MÜZİK DERSİNDEN GEÇEMEYEN ŞARKICI

Müzikle, doğduğu Hollanda’da tanıştı. Ailesi o     15 yaşındayken Türkiye’ye kesin dönüş yaptı. İstanbul’da tanıştığı Eypio’yla müzikte kendine yeni bir sayfa açtı. Asıl adı Burak Canatan olan Burak King’in söylediği iki şarkı büyük ilgi gördü.

King’in ilk şarkısı ‘Günah Benim’, 208 milyon kez tıklandı ve YouTube’un dünya listesinde 37’nci oldu. King’in ağustos ayında yayınlanan yeni şarkısı ‘Koştum Hekime’ ise bir ayda 26 milyon kişiye ulaştı. “Rap’le büyüdük, Neşet Ertaş’la  olgunlaşıyoruz” diyen King, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Beden Eğitimi öğrencisi. İki yıldır müzik sınavlarından geçemediği için üniversiteden mezun olamadığını açıklaması bana ilginç geldi.

SES GETİRENLER PROJESİ

Sağlık Bakanlığı’nın her doğan çocuğa yaptığı işitme taraması ve gelişen cihazlar sayesinde sağır ve dilsiz kavramı tarih oldu. Bakanlık, yapılan testte işitme kaybı saptananlara cihaz da veriyor.

Cihazların layıkıyla işe yaraması, ailenin ve çocuğun bu konuda alacağı eğitime bağlı. Türkiye’de bu alandaki eksiği gidermek ve farkındalık yaratmak için Samsung Electronics Türkiye ile Çocuk Eğitim Derneği (ÇED), ‘Ses Getirenler Projesi’ni başlattı.

Türkiye’de 0-5 yaş grubunda, 60-100 bin arasında ağır veya hiç işitmeyen çocuk olduğunu belirten ÇED Başkanı Ömer Cenker Ilıcalı, şunları söyledi:

“Eğitim, her çocuk için önemli, ama bu onlar için yaşamsal. Bu yaşta eğitim verilmezse, daha sonra yaşıtlarıyla aynı seviyeye gelmeleri imkansız.

Dernek olarak İstanbul’da 104 çocuğa eğitim veriyoruz. Samsung’un desteğiyle uzmanların aileleri bu konuda eğitecek videolarını sesgetirenler.com sitesine koyduk ve ‘Ses Getirenler Projesi’ni başlattık.”

GÜNÜN SÖZÜ

Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca; dağı bile taşır insan aşık olup, inanınca. (Şems-i Tebrizi)

 

SİNA KOLOĞLU-MİLLİYET

ACILI DİZİLERLE SAVAŞACAK!

Ev ahalisiyle ‘Klavye Delikanlıları’nı izlerken güldük. Bipleme, buzlama gibi küçük dalga geçmeler olsa bile, bu zamanda bu kadar muhalif mizah tadı cezbetti. ‘Dizide bir ‘Ulan İstanbul’ hali var’ diye yazmıştım, yanılmadım. Her karede espri patlatalım, güldürelim zorlamasından muzdarip, yeni kuşak komedi filmleri esinlenmeleri de yok değil. Her hafta bir film uzunluğunda ve diyalogların sağını solunu ‘mutlaka güldüreceğim’ diye süsleme isteği, ilerleyen bölümlerde sorun yaratabilir. Diziye ilk bölüm güldük ama çok hızlı bir giriş yaptı. Şimdi biraz yavaşlamak lazım. ‘Klavye Delikanlıları’nın dizi sektörümüzün ‘uzun olacak’ tuzağına karşı tedbirli olması lazım. Neden bu kadar uzattım? Çünkü uzun zaman sonra, ‘Farklı bir komedi olmuş’ dedirtecek bir örnekle karşılaştık.

Ev ahalisi üç isim üzerinde durdu. “Aa bu ‘Selena’da Hades’ti dedikleri Sinan Çalışkanoğlu (Veli), Ali Barkın (Bayram Şeker) ve Cengiz Küçükayvaz (Bayram’ın cimri babası).” ‘Klavye Delikanlıları’nın yanı sıra diğer karakterlerin hikayelerinden de acayip malzeme çıkar (Mesela Hiko Dayı ve Nergis durumu). Yani bu sezonun sürpriz projelerinden. Dizi, bu kadar acı ve gözyaşına karşı güldürmek için uğraşacak.

Omletten başka yemek yok!

‘Dolunay’ giderek tadından tuzundan kaybediyor. Biraz cazip hale getirilmek adına, aralara aksiyon ve kötülük tohumları atılıyor. Nazlı, Deniz ve Ferit ne zaman bakışmaktan vazgeçecekler?

Gözleriyle anlatıyorlar tamam ama 15 bölüm olacak, Deniz ve Ferit, iki koldan Nazlı’yı gözetleme kulesi halinde. Nazlı da ortada. Hikayenin ana karakterleri bir araya gelince bir yavanlık oluyor. Diğer abi ve ablalarda nispeten bir hareket var. Neden? Çünkü dizi iki saate yakın. 50 dakika yap, bak nasıl rahatlayacak.

Ev ahalisi, “Aşçılık okumuş kız hali hiç yok. Çocuğa peynirli omlet yapıyor, bir de mutfakta sağa sola komut veriyor o kadar” diyor.

Nazlı, bu işinin ehli genç kuşak füzyon mutfağı aşçısı olamamış. Bizde zaten karakter hanesindeki mesleği yapabilenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

İş yeri mekanları eşittir dedikodu, bakışma ve kızmaca ortamları..

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

FETÖ’nün çektiği özel hat

FETÖ'nün eğitim ihaneti için üs olarak kullandığı Ankara'daki Turgut Özal Üniversitesi'nde polisin yaptığı araştırmada, gizli bir odada internet ağından bağımsız özel çekilmiş bir hat keşfedildi. Akşam'ın haberine göre; hat 12 kilometre uzunluğundaymış ve ÖSYM Başkanlığı'ndaki sınav sorularının hazırlandığı odaya ulaşıyormuş.

ÖSYM'nin düzenlediği sınavların soruları, günler öncesinden bu hat üzerinden Turgut Özal Üniversitesi'ndeki bilgisayarlara aktarılıyormuş. ÖSYM'nin güya Kozmik Oda gibi çok iyi koruduğu soru bankasından, FETÖ'cü alçaklar bu hat sayesinde yıllarca soruları çalmışlar.

Aileler boğazlarından kısıp çocuklarını dershanelere gönderirken, bu alçaklar bir tıkla bütün soruları hortumlamışlar. Milyonlarca öğrencinin hakkını yediler, kaderleriyle oynadılar. Milyonlarca ailenin emeği boşuna gitti.

Bir de güvenlik için üniversite sınavlarında gençleri küpesiz, anahtarsız, bozuk parasız sınava sokuyorlardı. Şaka gibi değil mi?

Eminim başka yöntemleri de vardır FETÖ'cülerin. Belki de son 16-18 yılda Türkiye'nin en yüksek puanlı üniversitelerinin en değerli bölümlerinin çoğunu FETÖ'cü öğrenciler kazandı. Vakti zamanında İlber Ortaylı, "Adam Galatasaray Üniversitesi'ni kazanmış ama doğru dürüst Türkçe bilmiyor" demişti. Bu hat, üniversitelerdeki eğitim seviyemizin neden düşük olduğunun da kanıtıdır.

Üniversitelerde neden yeterince akademik araştırma yapılmıyor, neden tez ve makalelerde kopya çekiliyor sorularının da yanıtı bu özel hatta gizli. Soru çalan insan, akademik kariyerini de makale çalarak yapar, araştırma yapmaz.

ÖSYM'ye çekilen 12 kilometrelik özel hat, bir kez daha FETÖ'nün ne kadar büyük bir organizasyon olduğunu gösteriyor. Müslümanlıktan bahsedip kul hakkı yiyenlerle, darbe alçaklığına buluşanlarla savaş sonuna kadar devam etmeli. Üniversitelerde en iyi bölümleri kazanan öğrenciler hakkında geçmişe dönük daha kapsamlı araştırmalar yapılmalı. FETÖ'nün yurtlarında, okullarında, dershanelerinde eğitim görmüş herkes tek tek araştırılmalı.

HES’e diren, yaylaya gecekondu yap

Bu fotoğraf, Trabzon ve Giresun'un ortak kullandığı Şalpazarı ilçesine bağlı Sisdağı Yaylası'nda çekildi. Yayla demeye bin şahit ister! Dağ başında resmen gecekondu semti kurmuşlar. Bu yaylada, 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren bin 750'nin üzerinde kaçak yapı yapıldığı tespit edilmiş. Ve şu ana kadar sadece 11'i yıkılmış.

Yıkımların hızlanması bekleniyor ama yayla sakinleri evlerin yıkılmasını istemiyormuş. Tabii istemezler; yaylanın ortasında bedava arsaya evi kondurmuşlar. Sadece Sisdağı Yaylası değil, birçok yaylada benzer çarpık yapılaşma var.

Avrupa'daki vadilere, dağ köylerine bakıyorsun; hepsi kartpostal gibi müthiş manzaralara sahip, her yer yemyeşil, doğa hiç bozulmamış.

Karadenizli kardeşlerimiz kusura bakmasınlar ama yaylaların gecekondu mezarlığına dönüşmesinin en büyük sorumlusu kendileri. Tabii bu çarpık yapılaşmaya göz yuman, yaylalara elektrik çeken belediyeler de bu işten sorumlu.

Karadenizliler, 'Doğa katlediliyor, dereler kuruyor' diye HES'lere direndikleri gibi yaylalardaki çarpık yapılaşmaya karşı niye mücadele etmiyorlar? Çünkü kendi yaptıkları kaçak evler, gecekondular yıkılacak!

HES belgeselleri çekenler, protestoları organize edenler neden yaylalardaki çarpık yapılaşmaya dikkat çekmiyorlar? Çünkü yayla mücadelesinden muhalefet çıkmaz!

80 kere yakalandılar ama şüpheliler

İstanbul Taksim'deki Gezi Parkı girişinde yabancı uyruklu bir kadının parasının çalındığı ihbarını alan polis ekipleri, kısa sürede şüphelileri yakalamış.

Şüpheliler, gözlerine kestirdikleri mağdurların etrafını sarıyor, içlerinden biri ayağı burkulmuş gibi yaparak mağdurun önünde eğiliyor, bu sırada diğerleri çıkan karışıklıktan faydalanarak cüzdanları çalıyormuş.

Gelelim can alıcı noktaya...

Şu an hukukun şüpheli gözüyle baktığı Dürdane Ç. daha önceden 27 kez, Tuğba S. 27 kez, Sevgi K. 20 kez, Sevilay K. ise 16 kez benzer suçlardan gözaltına alınmış.

Toplamda 80 kere yakalanıp serbest bırakılan şüpheliler, adli kontrol şartıyla yine serbest bırakılmışlar.

Ama normal vatandaş kendini korumak için hırsızı vursa anında içeri girer!

Bu nasıl hukuk, bu nasıl adalet!

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI