UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

“O PROGRAM ÖNCE İNTERNET KANALINA ALINDI SONRA DA SON BULDU...”

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

“O PROGRAM ÖNCE İNTERNET KANALINA ALINDI SONRA DA SON BULDU...”

MESUT YAR- POSTA

DAHASI DA YOLA ÇIKTI GELİYOR

İki reality programının biteceğini ilk bu köşeden okumuştunuz. Bitti. İlk haber Kanal D’den geldi. Yasemin Bozkurt’un sunduğu “Hayatın Penceresinden” son buldu.

Aynı saatte yeni bir kuşak işi için kollar sıvandı. Ne olur, ona bakacağız... FOX’taki “Sen İste Yeter” de son buldu. Hande Ataizi biraz geç de olsa bu işe ısınmıştı. Reytinglerde listeye de giriyordu ama ekran hesapları farklıdır, olmadı işte.

Bence vakit verilebilirdi. Neyse... Bitmedi. Bu içerik için seyirci ciddi bir sıkışmışlık hissine kapıldı. Kafayı nereye çevirse, cinnet, cinayet, dehşet, taciz ve zorbalık filan...

Dolayısıyla bu programlar üç format dışında ekranda parladığı gibi sönen bir dönem olarak tarihe karışacak. Üçü kalacak, diğerleri yolcu. Nokta!

Meğer isim sahipliymiş

“Artık Susma” (Show TV) programının isminin değiştiğini not düşmüştüm. Meğer bu değişiklik Kadir Çelik kaynaklıymış... Ekranların bir dönem en çok izlenen haber programı “Objektif”i yapan Kadir Çelik, geçmişte Seda Sayan ile “Artık Susma” isimli işi Kanal D için yapmış. İşin çok uzun ömürlü olmadığını hatırlıyorum...

Ama aynı isim yıllar sonra bir kez daha üstelik Kadir Çelik’e nezaketen de olsa sorulmadan gündeme gelince işin içine yargı karışmış. Hâl buyken o isim daha çoook değişir, peşinen söyleyeyim...

İkisinden biri ya da ikisi de...

Kanal D, gündüz kuşağı için “Evim Şahane” ile “Doktorum” arasında gidip geliyor. Daha önce programı aynı ekranda yapan Mimar Selim Yuhay ile görüşüldüğünü duydum... TV8 ekranında geçtiğimiz sezonu dolduran projenin bu yıl ortalıkta görünmemesinden meseleyi anlamalıydım. Bir de “Doktorum” gerçeği var...

Bu iki iş, gündüz kuşağında Kanal D’nin tek geçildiği dönemde çok ciddi reytingler alıp büyük paralar kazandırdı. Şimdi küllerinden yeniden doğmaya çalışacaklar. İş yapar mı? Yapar elbette.

Tüm zamanların en boş gündüz kuşağıyla karşı karşıyayız. Ve içerik denen şey altın değerinde. Daha önce tutanın tekrar tutmayacağı gibi bir kural yok. Yani umut çok...

Şahane bir iş geliyor...

Kerime Nadir’in “Hıçkırık” isimli romanı bir hayli küçükken elimden geçmişti. Daha çok genç kızlara hitap edermiş gibi görünse de benim gibi doğuştan romantiklere de önemli ipuçları veriyordu...

Şimdi izlediğimiz o günlük dizilerin çok daha naifiydi anlatılan. İyi ile kötünün aşk parantezi içinde daha insani entrikaları romanda şahane bir şekilde akıyordu... Filmi de çekildi. Yeşilçam’da gişe rekoru kırdı. Ekranda olması gerekiyordu. 10 yıl üzerine çalışılan bir iş olarak görücüye çıkmayı da bekliyordu aslında...

Günlük işlerin şahane yönetmeni Sevgi Birsel’in hemen her satırını oya gibi işlediği bu hikaye günlük dizi olarak ekrana gelecek; çok şükür...

“Adını Sen Koy” (Star TV) gibi bir fenomenin yaratıcısı olan Sevgi Birsel, “Hıçkırık”ı Kanal D’nin gündüz ekranı için çekecek. Set kuruldu, senaryo çalışıldı, kadro belirleniyor. Savulun hakikaten çok izlenecek bir günlük dizi geliyor...

Size iki seçenek veriyorum

Soru basit. “Aşk ateşi zaman içinde yerini neye bırakıyor?”. Okuma süresi üç saniye, yanıtlama süresi belki biraz daha uzun. Hülya Avşar’ın sorma süresi ise yaklaşık 3 dakika...

Bir sohbet programında soru yanıttan uzunsa gündemde iki seçenek vardır. Ya soran sormayı bilmiyordur ya da yanıtlayan tutuk bir konuktur...

Soran Hülya Avşar, yanıtı 30 saniyede toparlayan Murat Boz. Bu durumda yukarıdaki seçeneklerden hangisini tercih edersiniz.

Yerinden oldu

Daha dün eleştirmiştik. Bugün final kararı aldı. “Gençlik Başımda Duman” (TV8) isimli dizi ekrandan çekilip Youtube kanalına alındı...

Bu dizinin oyuncuları(!) daha önce “Kısmetse Olur” isimli bir reality yarışmasından çıkmıştı. Sonra “Kısmetse Olur”un kısmeti kaçtı. Önce internet kanalına alındı sonra da son buldu...

Oradan hareketle bu dizinin de geleceğini kestirmek zor değil. Bazı şeyler zorlamayla olmuyor. Olursa da ayıp oluyor zaten. Ortalıkta iş bekleyen onca gerçek oyuncu varken!

SİNA KOLOĞLU MİLLİYET

KAFAMIZA BU SOKULUYOR

‘Cennet’in Gözyaşları’nda, fakir ama okul birincisi Cennet, zengin Melisa’nın okul ödevini yapıyor. Hem de bitirme projesi. Fakirler çalışır ama hep fakir kalır, zenginler

tembeldir ama nedense hep zengindir. Seyirci, seni tavlayan nedir? Güç ve para. Kafamıza sokulan budur. Haydi eyvallah!

Daha önce oynar mıydı?

‘Kırgın Çiçekler’, genç ve isimsiz bir kadroyla yola çıktı. Kimse şans vermiyordu, gün birincisi oldu ve 91’inci bölüme geldi. Yeni sezonda ekibe Tayanç Ayaydın dahil oldu. İşin başında, “Abi gel, böyle bir projemiz var oynar mısın?” diye sorsalardı, “Evet” der miydi?

Nasıl anlamazsın?

‘Kayıtdışı’nda Ali Kemal, yemek masasındayken bir telefon geliyor. “Haydi ben gittim, sigorta işi çıkmış” diyor. Kendileri malum, istihbaratın adamı ve yıllardır

evde, durumu kimse çakmıyor. Bizim hanım, “Bu kadın nasıl anlamıyor? Benden kaçmazdı” dedi. Eşi MİT elemanı ama evdekileranlamıyor. Var mı böyle aileler, valla merak ettim...

‘Kanım deli akar’

‘Esra Erol’da’ programında Esma kızımız ekrandaydı. “Şu an 21 yaşındayım. Kanım deli akıyor. Herkes beni idare edemez ama Bülent, bunu olgunluğuyla koruyabiliyor” dedi. Samimi ve kendini tanıyan bir tarifti.

‘Bu oyunu biz bozacağız’

‘Söz’de Erdem Yarbay, ”Bu küresel güç denen acizlerin bildiği tek şey, kaos arkadaşlar. Onu da aşağımızda başarmış görünüyorlar” diyor. Yavuz Karasu, “Birinin masaya yumruğu vurması lazım. Bu da biziz” diyor. Gerçeğin senaryosu, bu kadar kararlı olabiliyor mu?

KARE DONUNCA

Biralı seyirci ekranda !

RTÜK uyuyor musun? Gençlerin ve çocuk-ların zinde ve ayakta oldukları saat diliminde ekranda, maçta bira içen bir adam var. Bu birayı nasıl sokmuş? Nerede güvenlik görevlileri?

ALİ EYÜBOĞLU MİLLİYET

‘ULUSAL’ KAVGASI

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Antalya Film Festivali’nde yaptıkları Radikal değişikliği açıkladığı gün yazdım, bu kararın çok gürültü koparacağını...

“...Antalya’yı, Cannes ve Berlin gibi film festivali konusunda uluslararası bir marka yapalım derken, Türk sineması için vitrin olmaktan çıkacak mı? Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olacağız gibi geliyor bana, ama hadi hayırlısı.”

Sinemacılarla Türel arasındaki ‘Ulusal Yarışma’ tartışması, daha da büyüdü. Sebep malum. Festivali düzenleyen Antalya Büyükşehir Belediyesi, şimdiye kadar ayrı yapılan ulusal ve uluslararası film yarışmasını tek çatı altında topladı.

Fırsat mı, darbe mi?

Türel’e göre aldıkları karar, Türk Sineması’nı dünyaya açacak bir hamle, meslek örgütlerinin yöneticilerine göreyse, Türk Sineması’na vurulan bir darbe...

54. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin tarihi (21 Ekim) yaklaştıkça, taraflar arasındaki kutuplaşma daha da arttı. Türel’e ortak bir mektup yazan sinemacılar, Antalya’dan umdukları yanıt gelmeyince şu gerekçeyle festivali protesto kararı aldı:

“Sinema meslek örgütleri, ulusal yarışmaları kaldırma kararında ısrar edildiği taktirde Antalya Film Festivali’nin hiçbir etkinliğine, yarışmasına, film forum bölümlerine ve film gösterimlerine katılmayacaktır.”

Ödülleri iade etmek!

Bununla yetinmeyen sinemacılar, 54. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde görev yapacak yabancı jüri üyeleriyle temasa geçti ve onları da festivali protesto etmeye davet etti.

Bitmedi... Çünkü sinemacılar, Türel’e geri adım attırıp, Ulusal Film Yarışması’nı geri getirene kadar mücadele etmeye kararlı.

Sinemacıların haftaya, oyuncu, yönetmen ve senaristlerle birlikte geniş katılımlı basın toplantısı düzenlemeleri söz konusu... Şayet bu da sonuç vermezse bu kez, kazandıkları ‘Altın Portakal Ödülleri’ni Antalya’ya iade etmek de var gündemlerinde...

MESLEK ÖRGÜTLERİ FİLM FESTİVALİ YAPSIN

Oscar Ödüllerini Los Angeles Belediyesi mi düzenliyor?

Hayır.

Sinema dünyasının en prestijli ödüllerini Akademi veriyor.

Bizde ise iki önemli film festivalini belediye düzenliyor. Başkanlarla birlikte festivaller de değişiyor.

Antalya’daki gibi festivalde yapılan her değişiklik tartışma yaratıyor.

Sinemanın meslek örgütleri ortak bir vakıf kursa ve her yıl ödüller Oscar’daki gibi dağıtılsa, ama nerede bunu yapacak irade.

Yeşilçam Ödülleri’ni ve Beyoğlu Sinema Ödülleri’ni yaşatamayan sinemacıların en iyi yaptığı şey, muhalefet.

İstiyorlar ki davul belediyede olsun, tokmak bizim elimizde, ama yok öyle bir dünya.

Protesto kolay, zor olan taşın altına elini koymak.

Kurun bir vakıf, başlatın bir yarışma, her yıl hangi valilik veya belediye sponsor olursa orada yapın yarışmayı.

SİNEMAYA GİTMEYEN ÇOCUK KALMAYACAK

6. Bodrum Sinema Haftası kapsamında Kasım 2016’da Kos Adası’nda Sinema Salon Yatırımcıları Derneği (SİSAY) ile Milli eğitim Bakanlığı (MEB) arasında imzalanan protokol, bir yıl sonra hayata geçti. Bir milyon öğrenciyi sinemayla tanıştıracak ‘Sinemaya Gitmeyen Çocuk Kalmasın’ projesine Kültür ve Turizm Bakanlığı da dahil oldu. Beyoğlu Emek Sineması’nda Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un katılımıyla başlayan projeden 5, 6, 7 ve 8. sınıf öğrencileri ve öğretmenleri yararlanacak.

İlk etapta sinemada film izleme imkanı olmayan bölgelerdeki öğrencilerin yararlanacağı kampanyanın maliyetini bakanlık karşılayacak. SİSAY, kampanya için bilet fiyatlarını beşte bire indirecek ve öğrenciler bakanlığın seçtiği ‘120’, ‘Ertuğrul 1890’, ‘Evliya Çelebi’, ‘İksir’ ile ‘Son Mektup’ filmlerini izleyecek. 

GÜNÜN SÖZÜ

Alçakça söylenen söze sakın karşılık verme. Çünkü o sözün sahibinde daha nice düşük sözler vardır. (Hz. Ali)

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERYAZARLAR