UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

MEVLÜT TEZEL YAZDI: "İŞTE GERÇEK EMRAH SERBES!"

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

MEVLÜT TEZEL YAZDI: "İŞTE GERÇEK EMRAH SERBES!"

SİNA KOLOĞLU-Milliyet

KANALLARI KURTARAN YERLİ FİLMLER

Bu ay ekranda, 54 yerli film gösterildi. TRT kendi çektiği ‘TV filmleri’ ağırlıklı gitmiş, TRT’de 14 yapım ekrana geldi. Özel televizyonlar arasında bir numara

12 filmle TV8 oldu. Onu, star TV 11 ve Show TV 10 adetle izliyor. ATV ile Kanal D, üçer film göstermiş. FOX, bir yerli film göstermiş. Filmlerin tamamına (TRT dışında)  yakını komedi.

Ekranda reyting yapanlar hangileri? ‘Recep İvedik’, ‘Eyyvah Eyvah’ ve ‘Hükümet Kadın’ serileri baş köşede. Cem Yılmaz filmlerinden ‘AROG’ ve ‘Yahşi Batı’ en çok rağbet görenlerden. ‘Oflu Hoca’nın Şifresi’ ve devamı da aynı şekilde. ‘Geniş Aile’ ve ‘Düğün Dernek’ her daim başvurulanlardan. ‘Vizontele’ler de bu listenin içinde. ‘Entelköy Efeköy’e Karşı’ Star TV’nin her daim gösterdiği yerli filmlerden. Kemal Sunal dışındaki yeni liste bu şekilde. (Kaynak: Interpress Ajansı)

‘Kalp Atışı’ ne oldu?

‘Kalp Atışı’, yaz döneminin en flaş dizilerinden biriydi. İzlenme oranlarının çok üzerinde rakamlara ulaştı. Yeni sezonla birlikte ‘total’ izleyicide günün beşinci dizisi olmuş. Bu kategoride yüzde 6.27’leri görmüştü. AB’de ise, dördüncü sırada. Ortalaması yüzde 4.5 civarlarında. ‘Aşk ve Mavi’, ‘İstanbullu Gelin’ ve ‘Arka Sokaklar’ gelince, izlenme oranları bölündü. Gün değişikliği olabilir mi? Yoksa bu kadarı yeter mi?

Seda Sayan bu ismi açıklayacak mı?

Ev ahalisi olarak, pazartesi gününden bu yana Seda Sayan’ın, ‘Murat’ın annesi hangi ünlü Yeşilcam starı?’ programını izliyoruz. Gerçek bu, seyrediyoruz. Yeşilçam starlarının resimleri ve filmlerinden kareler de gösterildi. “Acaba bunlardan hangisi Murat’ın annesi?” diye soruldu. Sonra vazgeçtiler.

Ev ahalisi, “Valla  buna benziyor” diye tahmin yapmaya başladı. İnternet ortamında baktım, bir isim üzerinde yoğunlaşma var. İş büyümüş. Show TV yönetimi aranmış, ‘ekranda görülen isimler’ adına. Yayının kesilmesi istenmiş. ‘Düğüm çözülecek, gerçek anne açıklanacak’ sloganları susmuyor. ‘Artık Susma’ programı, adı gibi susması mümkün olmayan bir yola girdi. Yazının yazıldığı dün açıklanmadıysa, bugün bu isim açıklanmalı. Açıklanamıyorsa, iş mahkemede bitecek gibi görülüyor.

‘Bir tane duvar çökmüşse ne olmuş!’

İnşaatın kepçesi yanlışlıkla yandaki eve giriyor. İçeridekiler şokta. İhbar üzerine Show TV muhabiri İbrahim Konar olay yerine gidiyor. Etrafı sarılmış. ‘Çekme lan’ durumu. Müteahhitin sözleri, “Bir tane duvar çöktü, ne olmuş? Allah’a şükür kimse altında kalmamış.” Muhabir, “İlla birinin ölmesi mi lazım?” diye soruyor. Müteahhit, “Allah yazdıysa ne yapacaksın?” diyor. haber, Türkiye’nin fotoğrafı gibi. Kimse bunlar münferit hikayesi anlatmasın. İlaveten, muhabire darp var.

MESUT YAR-Posta

Tedavüle giremedi

Bir “Türk Malı” (Star TV) denemesinin daha sonuna geldik. Mehmet Ali Erbil ve Şafak Sezer ile başlayıp üstünden “bitti bitiyor” bulutu hiç kalkmadan yoluna devam eden dizi, bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş misali bitti...

İşin sıkıcı tarafı, bu kez ilk versiyonundaki tepkilerin yanından bile geçemedi. “Aile Komedisi” sıfatı da sanırım seyirciye geçemedi...

Yeni nesil izleyicinin tedavüle sokmadığı işler ağzıyla kuş tutsa da ekranda barınamıyor. “Türk Malı” da bu aritmetiğin son sağlaması oldu...

Hazır rakip de yokken...

Hülya Avşar bugün ekrana (Star TV) dönüyor. İlk konuğu Murat Boz. Geçtiğimiz sezon bir hayli zayıf bir başlangıç yapan program son bölümlerde ayağa kalkmış, 13 bölümlük anlaşma bir sezon daha uzatılmıştı...

Hülya Avşar hemen her işinde sonradan açılan bir koşucu gibi. 100 metrelik mesafeler için fazla ağır, maraton için ideal...

Duyduğum kadarıyla koşuya bu kez deparla başlıyormuş. Karşısında ele gelir bir rakip yokken sağlam bir mesafe alsa bari. Çünkü bir iki haftaya Beyaz da (Kanal D) o parkura girecek!

Nasıl izah edecekler?

Geçtiğimiz sezon “Kısmetse Olur” evinin en dertli ikilisi Nur ve Batuhan yanlarına bebeklerini ve kayınvalideyi alıp “Gençlik Başımda Duman” (TV8) isimli diziye bodoslama dalmışlar. Hatırlıyorum bir ara bu ikili ve Nur’un annesi kozlarını bizim kızlar Müge Dağıstanlı ve Gülşen Yüksel’in Kanal D’deki programında paylaşmışlardı...

Orada tüm gerçekliğiyle işlenen geçimsizlik şimdi olduğu gibi diziye taşınmış durumda...

İnsan gerçekten hayret ediyor. Geçtiğimiz sezon izlediğimiz şey tamamıyla balon muydu? Ha, değilse insan hem işte hem de evde bu kadar büyük stresle nasıl yaşar? Yahut çocuk büyüyünce kamu önünde yaşanan bu acayiplikler kendisine nasıl izah edilir? Sorular, sorular...

Hani yalan yoktu?

“No: 309” (FOX) isimli dizide yine yalan rüzgarı esmeye başladı. Hatırlıyorum, ilk günden beri Onur ve Lale birbirlerinden hiçbir şey saklamayacaklarına ve asla yalan söylemeyeceklerine yemin edip akabinde hemen bozuyorlar...

Bu kez Onur’un eski sevgilisi yanına Onur’dan olduğunu söylediği bir çocuk alarak topa girdi. Eh, adamımız da haklı olarak meseleyi Lale’den gizledi. Bir ara anlatmaya çalışsa da başarılı olamadı...

Neyse, benim gördüğüm bu dizinin “İstanbullu Gelin” (Star TV) dizisinin hikayesiyle aynı eksende yürüdüğü. Eski aşk, bir çocuk ve perdenin arkasına gizlenmiş entrikalar...

Yukarı paragraftaki bu yılın dizi içeriğinin özeti olan bir üçgen. Bir dizide yaşananları kaçırırsak diğerinde yakalarız, net!

İsim değişti

“Artık Susma” (Show TV) isimli programın adı “Seda ve Uğur’la Artık Susma” olarak değişti. Bu küçük değişikliğin reytinge nasıl bir katkısı olacağını bilemiyorum ama reyting listesinde okuma kolaylığı sağladığı çok net...

Kaç gündür listede gözden kaçırdığım program artık gözüme kaçıyor. Televizyonculuk işinde kerametin bir kısmının isimde olduğunu artık kabul ediyorum. Hayırlısı...

Hafta sonu firar edin

Önceki gece “Firardayız” isimli filmin davetine gittim. Son dönemin en güçlü komedi oyuncularından Çetin Altay ve Burak Satıbol gerçek hayatta da dizi ya da filmlerde izlediğimiz tiplerinden farklı olmadıklarını birkaç dakika içinde bana hissettirdiler...

Burak tam 35 kilo vermiş, “İyice küçülünce Kıvanç Tatlıtuğ olacağım” diyor. Şimdi Kıvanç düşünsün...

Çetin’de bir düğün telaşı, yarın yapacağı kına gecesinde kınayı tam olarak nereye sürmesi gerektiğini ankete açıyor. Neyse ki ele sürmede mutabık kalıyoruz...

Filmin hikayesini dinliyor, sonra fragmanı izliyorum. İddia ediyorum; çoktandır benzerini hiç görmediğim “sırf çekilmiş olmak için çekilmeyen bir gülmece” vizyona giriyor. Gülmek için bahane arayanlara duyurulur...

 

MEVLÜT TEZEL-Sabah

İşte gerçek Emrah Serbes

Behzat Ç. kitaplarının yazarı Emrah Serbes, dün sosyal medyadan 22 Eylül'de Aydın-İzmir otoyolunda gerçekleşen ve bir baba ile kızının hayatını kaybettiği trafik kazasını kendisinin yaptığını açıkladı.

Serbes, şöyle yazdı: "O kazanın sorumlusu benim. Kendimi kaybettim ve bu şok nedeniyle olay anında kazayı üstlenemedim.

Kazayı yanımda oturan arkadaşım Kenan Doğru üstlendi.

Şu an suçsuz olduğu halde cezaevinde yatmaktadır. Kenan'ı Beşiktaş tribününden tanırım, senelerce birbirimizi kolladık. Bu hadise nedeniyle hiç kimseye bir şey söylemeden sonuna kadar cezaevinde benim için yatabilecek bir insandır. Ama aradan günler geçtikçe bu vicdanı sorumluluğu kaldıramayacağımı anladım. Savcılığa geldim ve kendim teslim oluyorum." Emrah kardeş, güzel edebiyat parçalamışsın ama önce şu sorulara yanıt ver: Bu itirafta bulunmak için neden altı gün bekledin?

Yoksa kazaya neden olan, kanındaki maddenin temizlenmesini mi bekledin?

Olay anında alkollüysen, artık ortaya çıkmayacak mı? Başka bir madde kullandıysan, bu maddenin vücuttan atılması için ne kadar süre geçmesi gerekiyor? Yoksa tıbbi bir operasyon mu geçirdin?

Bu arada "Kenan suçsuz" demişsin ama bir suçu üstlenmek de suçtur. Kenan'ın yaptığı, delil karartmaya da girebilir.

Kazada yakınlarını kaybeden aile, sosyal medyadaki itirafından sonra sana teşekkür etti. Aileye şikayetçi olmamaları için para verdin mi? Emrah kardeş, yıllarca polisiye kitaplar yazdın, sen daha iyi bilirsin.

Uyuşturucu ve alkol etkisindeyken kaza yapsaydın, kasten adam öldürmekten müebbetle yargılanacaktın. Şimdi daha farklı yargılanacaksın ve belki de hiç tutuklanmayacaksın.

Sen bu yaptığına vicdan meselesi mi diyorsun?

Kaza anında ve sonrasında Kenan ve Emrah'ın telefon kayıtları incelenmeli. Kimlere telefon açtılar acaba? Avukatlardan akıl aldıysa, Emrah'ın yaptığı edebiyat, kurgu olabilir!

KİM YER BU SENARYOYU?

Kafan güzelken insanları ezip geç, yanında gezdirdiğin adama suçu yık, altı gün sonra vücudundaki maddeler silinsin, sonra da edebiyat parçalayıp "Vicdanım el vermedi" de. Sakın çevirdiğin dolapların ortaya çıkacağını anlayınca, vicdana sarılmış olmayasın? Kim yer bu senaryoyu Emrah kardeş? Birisi böyle bir hikaye yazsa, önce sen bir yerinle gülmez misin? Bu kazanın tek iyi tarafı; kitaplarında bol bol insanlıktan, dürüstlükten bahseden, sosyal medyada herkese 'çakan' Serbes'in nasıl bir insan olduğunun ortaya çıkmasıdır.

Trafiğe radikal çözümler lazım

Dünya çapında yapılan son araştırmaya göre; İstanbul, araç kullanımında en kötü 10 şehir arasında yer aldı. 'Yolda öfke' (trafik canavarı) listesine göre ise İstanbul, St. Petersburg ve Bogota'nın ardından en kötü üçüncü şehir. İstanbul'un trafik sorunu, yıllardır çözülemeyen bir memleket meselesi. Köprüler, tüp geçitler, tüneller, metro, tramvay ve metrobüs hatları... AK Parti, daha önce hiçbir hükümetin yapmadığı devasa yatırımlar yaptı ama trafik sorunu bir türlü çözülemedi.

Sorun, nüfus artışında... İstanbul tek başına Türkiye ekonomisini sırtladığı sürece nüfus artmaya devam edecek. Bu da, trafik sorununu üstesinden gelinemeyecek bir hale sokacak. İşin kötüsü İstanbullular trafikte vakit geçirmeye alıştı, 'Yeter ki arabamı süreyim' diyorlar. Yollar, içinde bir kişi bulunan arabalarla dolu.

Köprü, tüp geçit, metrobüs hatlarının ve tünellerin şehir dışından merkeze doğru trafiği artırması, trafik polislerinin iyi denetim yapmaması, trafikte kuralsızlığın kural olması... İstanbul'daki trafik sorununun nedenlerine dair onlarca madde sıralayabiliriz. Daha önce defalarca teklif edildi; tek ve çift plaka uygulaması, özel araçlar için trafiğin yoğun olduğu belli saatlerde denenmeli. İstanbul'da trafiği rahatlatmak için bunun gibi daha radikal çözümlere ihtiyaç var.

Pınar’a yapılan büyük haksızlık

Pınar Bekbölet; TV'deki erkek egemen futbol medyasında, güzelliği kadar bilgi ve birikimiyle de dikkat çeken, yabancı dili iyi, işinde başarılı bir sunucuydu. Yaptığı yorumlar da dikkat çekiciydi. Ama Pınar'ı önce sosyal medyada linç ettiler, sonra da Bein Sports'tan kovdurdular.

Her şey Bekbölet'in; Fenerbahçeliler'e hakaret içeren bir Galatasaray atkısıyla çekilmiş fotoğrafının sosyal medyaya düşmesiyle başladı. Bekbölet hakkında hakarete varan tweet'ler atıldı, Bein Sports'un Bekbölet'i kovması istendi.

Aksi takdirde, kanal üyeliğini iptal edeceklerini yazanlar oldu. Ve sonunda Bekbölet'i kovdurmayı başardılar.

Futbol kulübü başkanlarının, teknik direktörlerin bol bol küfür ettiği, spor programlarında ırkçı ve nefret söylemlerinin yankılandığı berbat bir futbol camiasında, Bekbölet'in yaptığı çok masum kaçıyor aslında. Ve en önemlisi o fotoğraf;

Bekbölet, spor medyasında çalışmaya başlamadan tam 10 yıl önce çekildi.

Bekbölet farklı bir sektörde çalışırken, spora olan sevgisi yüzünden dört yıl önce sunuculuğa başlamış. 10 yıl önce çekilmiş bir fotoğraf yüzünden işinden kovulması büyük haksızlık. Ne yani;

Bekbölet, 10 yıl önce 'İleride belki Bein Sports'ta çalışırım, bu atkıyı tutmayayım' mı diyecekti?

Bein Media Group'un başkan vekili Yousef Al-Obaidly'ye olay nasıl anlatıldı çok merak ediyorum. Al-Obaidly'ye, birçok taraftarın Bein Sports üyeliğinden vazgeçeceğini mi söylediler acaba? Yahu Bekbölet'in 10 yıl önce çekilmiş bir fotoğraf için kovulmasını isteyenlerin ne futbol sevgisine, ne de taraftarlığına inanırım ben. Bahse varım; birçoğunun Bein Sports üyeliği bile yoktur. Bu güruh, internetten korsan maç izleyip sağa sola küfür eder, canları sıkıldıkça sosyal medyada insanları linç eder. Hep yazıyoruz; sosyal medya yorumları, Türkiye'de kamuoyunu temsil etmez. Ne yazık ki, Bein Sports, değerli bir çalışanını boş yere kaybetti.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI