UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

ESRA EROL'UN PROGRAMINA ÇIKMAK İÇİN 25 BİN TL İSTEDİ!..

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

ESRA EROL'UN PROGRAMINA ÇIKMAK İÇİN 25 BİN TL İSTEDİ!..

ALİ EYÜBOĞLU-Milliyet

DÜNYANIN GELENEKSEL MUTFAKLARI FATİH’TE

17 ülkeden 48 ünlü şef ve gastronomi yazarı ‘Gastronomist 2017’ için İstanbul’a geldi. İtalyan kasap Dario Cecchini, Brezilyalı et ustası Andre Lima de Lucca’nın yanı sıra Greg Malouf, Anissa Helou, Sebastien Ripari, Michel Godet, Janna Gur, Maria Jose Sevilla, Alica Rios, Christian Plumail ile Rizida Khusainova gibi ünlü şefler ve yemek yazarları Fatih’te buluştu. bugün başlayıp 24 Eylül’de sona erecek ‘Gastronomist 2017’de, konuk ülkelerin geleneksel mutfaklarının yanı sıra Türkiye’nin kadim mutfak kültürünü yansıtan sunumlar, Sultanahmet Meydanı’nda halka açık yapılacak. Anadolu Halk Mutfağı Derneği, Mutfak Dostları Derneği ve Mutfak magazin Dergisi’nin iş birliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ve Fatih Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek organizasyonda, yabancı şef ve gastronomi yazarlarıyla Türkiye’nin bu alandaki önemli isimleri kültür alışverişinde bulunacak. Sultanahmet’te bir araya geldiğimiz Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, etkinlikle ilgili şunları söyledi:

“Fatih; tarih mirası ve farklı kültürlerin harmanlandığı özgün dokusu, geleneksel lezzet duraklarıyla öne çıkan, gastronomi turizmi açısından da İstanbul’un marka yüzü... Dünyada yükselen turizm değerleri arasında belki de en güçlü alan gastronomi. Yaptığımız araştırmalar turizm gelirleri içinde gastronominin payının yüzde 20’ye çıktığını gösterdi. O yüzden ‘Gastronomist 2017’ gibi geleneksel mutfakları buluşturan bir etkinliğin tarihi yarımadada gerçekleşecek olması daha da önemli. Etkinliğin İstanbul turizmine önemli katkıları olacağına inanıyorum. Dört gün boyunca lezzet festivali yaşanacak Fatih sokaklarında.”

YALNIZ DEĞİLSİN ALEYNA TİLKİ!

Televizyoncu Aslı Şafak, “Ne ayıp! Bu soru kavgada sorulmaz” diye yanıt verip RT yapınca tweet’in sahibi kim diye baktım. Ahmet Mergen’in “Aha troylobüs günleri” tweet’i üzerine, “Troylobüs diye bir şey duyan, bilen???” diye soran Nişantaşı Üniversitesi öğretim görevlisi Mert Yılmaz’mış meğer! Troll sorularına Google yerine sosyal medyada yanıt arayan sadece Aleyna Tilki değilmiş demek ki!

MADONNA İLE SÖYLEŞİ

Çarşamba sabahı yabancı haber sitelerinde sörf yaparken Bild.de’deki Madonna söyleşisi dikkatimi çekti. Aslında söyleşide bild.de’nin şefiyle, Eileen Primus adlı genç muhabir arasındaki diyalog güzeldi. Telefonla da olsa Madonna gibi bir dünya starıyla söyleşi yapmak her gazeteciye kısmet olmayacak bir şey.

Muhabir, Madonna söyleşisiyle yaşadığı çifte şoku bakın nasıl anlattı:

- Eileen, bugün 16.30’da     ne yapıyorsun?

Ofiste çalışıyor     olacağım.

- Güzel. 16.30’da Madonna’yı arayabilir misin?

Şeyyy, bundan kolay ne var. Tabii ararım.

Eileen Primus, 16.30’da şefinin verdiği telefon numarasını aradı.

Merhaba. Gerçek misiniz? Madonna mısınız?

- Ah tatlım... Tabii ki...

GÜNÜN SÖZÜ

Bir kadının elinden hayallerini almak, bir kaplanın yanından yavrusunu almak kadar tehlikelidir. (Aldous Huxley)

 

SİNA KOLOĞLU-Milliyet

 ‘SÖZ’ TEHLİKEYİ FARK ETTİ

 ‘Söz’ün yeni sezon ilk bölümünde Cihan Ünal, Türkiye üzerinde Oyun oynayan küresel güçleri temsil eden Büyük Bey ve Bahar’ın babası karakterine hayat veriyor. Küresel güçlerin elemanlarıyla toplantı sahnesi vardı. Masada, “3.5 milyon insan toprağımıza göçtü. Şimdi İdlib’i dizayn ediyoruz. En az bir milyon oradan gelecek. Artık işimiz çok kolay” diye konuşuldu. Bilmem anlatabildiler mi? 

‘EDHO’dan ‘Baba’ya gönderme mi?

‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ yeni sezona bomba gibi bir giriş yaptı. Projeyi, ‘mafya dizisi’ diye eleştiriyorlar. Onların dünyasını ve ilişkilerini oya gibi işlenmiş diyaloglar eşliğinde bize gösteriyorlar.

Hızır Çakırbeyli karakteri, bir kahraman olarak sunulmuyor. Öyle görenler varsa yanılıyor. Sonuçta silahların konuştuğu, hatta ne kadar masum gösterilse de silah ticaretinin yapıldığı bir dünya. Dizi, etkili bir giriş yaptı.

Ece Hakim, yurt dışında önemli bir üniversiteyi burslu kazandı. Gidişi ‘şanlı olsun’ istediler ve doğrusu da buydu. Zeyno babasının kollarında, izleyeni çarpan sahneleriyle veda etti. Akla ister istemez ‘Baba 3’ filminden bir sahne geldi. Michael Corleone’nin kızı, babasının gözleri önünde vurularak öldürülmüştü. Mafya çocuklarının sonu bu mu?

Ekrana çıkmak için 25 bin TL istedi!

Esra Erol’da bir kadın, iki ismi var. Caroline, duruma göre Seda. Ortada altı aylık bir çocuk var. Babasının daha önce ‘Kısmetse Olur’dan tanıdığımız Murat Özbakan’ın olduğu iddia ediliyor. Tesadüf işte. Ekipten Emrah Bey, Murat Bey’le konuşmuş. Seda, kendini ünlü bir firmanın avukatı olarak tanıtmış. Sonra Murat Bey’in yazlığında bir ay kalmışlar. Meğer avukat değilmiş. Çocuk için DNA testi yapılacak. Bir dipnot, Murat Bey’in çocuğa bakacak parası yokmuş.

Erol, “Ekrana çıkmak için ekipten 25 bin TL talep etmiş” dedi. Gerekçe olarak Murat Bey, “Bu durum gerçek olduğu için, daha çok talebim oluyor” diye eklemiş. Murat Bey, telefonla bağlandı. Ekibin kendisine maddi destek sözü verdiğini iddia etti. Bozuk çamaşır makinesi için bunu teklif ettiklerini söyledi. Erol, “Biz sana niye maddi destek verelim? Babamın oğlu musun sen ya? Konuyu ucuza indirme, annenle ilgili söylediklerini söylerim ona göre” diye azarladı ve “Seda bütün hayatını yalan üzerine kurmuş. Murat’ın (kuaförü ve bir başka olay kahramanı) ve siz Murat’ın bir ortak özelliği var ki, hanımefendinin kendini zengin olarak tanıtınca kapılarınızı açmanız, yalanlar ortaya çıktığında sırtınızı dönmeniz” diye sözlerine devam etti. ‘Kara komedi’ filminin son sahnesi böyleydi.

 

MESUT YAR-Posta

O yarışma yeni kanalında

Hani deyim yerindeyse kırk yıldır Star TV’de izlemeye alıştığımız “Miss Turkey” güzellik yarışması bu yıl 1An TV ekranına transfer oldu...

Önceki gün görücüye çıkan 20 finalist kızımızın hangisinin taç giyebileceği hakkında bahisler de başladı...

Bu tip büyük organizasyonların geçtiğimiz yıllardaki kadar ilgi görmediği ortada. Belki büyük kanallar için masraf kapısı oluyor ama küçük kanalların adını duyurması için de bulunmaz fırsat. Hadi hayırlısı...

Mutluluklar dilerim

Acun Ilıcalı ve Şeyma Subaşı önceki gün dünya evine girdi. Bütün haber ve magazin bültenlerinde bir haftadan fazla bir süre konuşulacak bir düğün olduğunu sosyal medyadan gördüm...

Kendisine ve eşine; kısacası Ilıcalı Ailesi’ne ömür boyu mutluluklar notunu düşelim. Yüzleri, takip ettiğim fotoğraflarındaki gibi gülsün hep!

Önemli bir lobi çalışmasıdır...

“Fatih” (Kanal D), “Diriliş Ertuğrul”, “Kuddül Amara”, “Payitaht Abdülhamid” (TRT 1) ve diğerleri. Birkaç sezon önce “Muhteşem Yüzyıl” ile başlayıp “Diriliş Ertuğrul” ile zirve yapan dönem dizilerinin sayısında bu yıl neredeyse yüzde 100’lük bir artış olacak...

Böylesine külfetli ve zahmetli işlerin ayakta kalmasının benim için önemi büyük. Bir vakit sonra hem bizdeki izleyicinin hem de dünya pazarının göz bebeği oluyorlar. Ve sanırım iyi işlenen bir dizinin dünya ekranlarında gösterilmesi gibi bir lobi faaliyetinin bedeli bugünlerde hesaplanamaz. Temenni eskilerden gelsin; “Gazamız mübarek ola!”...

Televizyon ticarethane ise...

Şimdi hakkını verelim. Tuğçe Kazaz hangi platformda olursa olsun takip ediliyor. Biraz gel-git yaşayan bir fikir bünyesi var. Hâl böyle olunca çok dikkat çekiyor...

Ben TV ekranında yarattığı efekte bakıyorum ki önemli. Tuğçe Kazaz nereye çıksa ertesi gün manşettir, köşedir, internet sitesidir vs. kendine yer buluyor...

Tamam, kolay yönetilebilecek bir insan olmayabilir. Tamam, kimilerine çok itici de gelebilir. Ama TV ekranı ticarethane olarak düşünülürse Tuğçe Kazaz, nereye koyarsanız koyun para basar. Net!

RAKİPSİZ KALDILAR...

“Duymayan Kalmasın” (Star TV) yerleştiği yeni saatinde geçtiğimiz yıldan çok daha iyi reyting alıyor. Bunda artık neredeyse hiç rakibinin olmamasının da payı var...

Magazin işleri daha küçük kalibreli kanallarda yürüyor. Ama büyük kanallar yazın bitmesiyle magazin topundan çekildi...

Konu da biraz bununla ilgili zaten. Yıllardır TV8 ekranının sabah kuşağını dolduran “Aramızda Kalmasın” bu yıl ekranda olmayacakmış...

O ekranda son olarak Jess Molho, Hakan Ural, Duygu Çetinkaya ve kalıcı yorumcu olarak da Salih Keçeci vardı. Yeni sezonda bu program yerine hangi program ya da bu isimler yerine hangi isimler olacağı ise henüz belli değil. Bilginize!

Eşkiya salıya hükümdar olacak mı?

“Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz (EDHO)” (atv) hızlı bir bölümle ekrana döndü. Ancak karşısında geçtiğimiz yıl çarptığı “Anne” (Star TV) duvarına benzeyen bir rakip engeli yoktu. Hâl böyle olunca da birinci olmakta zorlanmadı...

Yaz boyunca Star TV’nin yüzünü güldüren “Dolunay” dizisi ve Kanal D’de önceki akşam start veren “Tutsak” isimli dizi EDHO karşısında cılız kaldı...

Özetle kanalların rekabetten düşmemek için hemen her gecelerini güçlendirecek yapımlara ihtiyacı olduğu kendini iyice belli etti...

NEDEN OLMASIN?

Oktay Kaynarca önceki akşam aniden atv Haber stüdyosunda belirdi. Amerikalı meslektaşı Robert De Niro hakkındaki haberi büyük bir ustalıkla sundu...

İçimden, “hayırdır inşallah” dedim; “yoksa atv yılın transfer bombasını sessiz sedasız mı patlatacak?”...

Öyle ya, TV dünyasında bu türden sürpriz gelişmeler yaşamak neredeyse sıradanlaştı. Neyse ki Oktay’ın haberden hemen sonra başlayacak olan dizinin promosyonu için orada olduğu ortaya çıktı. Hızlı bir sohbet, peşinden bir türkü; tamam...

O değil de Oktay Kaynarca’nın ana haber stüdyosunda sırıtmadığını söylesem sanırım sevgili haberciler bozulmaz. Ağzı laf yapabilen ender oyunculardan biri olduğu gerçeğini de yazının burasına yapıştırarak...

 

OYA DOĞAN-Vatan

TUTSAK NASIL BAŞLADI?

Bu tüm kanalların yeni yayın dönemi tanıtım filmi yayınlandığında hiçbirini beğenmememe rağmen Kanal D’nin filmi içindeki oyuncular nedeniyle oldukça dikkat çekici görünüyordu. Zira; Kenan İmirzalıoğlu, Halit Ergenç, Engin Akyürek, İbrahim Çelikkol, Bergüzar Korel, Birce Akalay, Elçin Sangu gibi iddialı isimleri izledik. Ancak Kanal D elinde bu kadar star isim varken bu yıl değişik bir strateji izliyor. Eylülde tüm kanallar en iddialı isimlerle olan projelerini görücüye çıkarırken, Kanal D eylül ayında Ver Elini Aşk, Tutsak gibi projelerle yayın hayatına başladı. Fazla iddia iyi bir şey değildir. Seyircide çok büyük beklenti yaratır ve karşılayamazsa tepetaklak yok olur. Bunun daha önce yüzlerce örneğini izledik. Ancak bir proje “Ben geliyorum” diye bas bas bağırmadığında farklı bir etki yaratıyor. Bu kadar lafı Tutsak dizisine giriş yapabilmek için ettim. 1441 Productions-İrfan Şahin’in yapımcılığını, Gürkan Tanyas’ın senaristliğini, Yıldıray Gürgen ve Kerem Türkaydın’ın müziklerini, Serhan Şahin’in yönetmenliğini üstlendiği Tutsak, salı akşamı Kanal D’de ilk bölümüyle görücüye çıktı. Yalan yok, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ın yeni sezona başlayacağı gün, Dolunay geçen hafta reytinglerde alıp başını gitmişken zirveye yerleşmesini zaten kimse beklemiyordu. Üstelik tanıtımlarında yüksek bir iddiası yoktu. Ama yarattığı beklentiyi karşıladı. Pamir Pekin, Gülper Özdemir, Caner Şahin, Ayda Aksel, Seray Gözler, Murat Balcı, Yağmur Özbasmacı Mermer, Çağdaş Tekin, Güneş Emir, Özcan Varaylı, Ceyda Kasabalı ve Mehmet Gürhan’ın rol aldığı dizi; Tüm Kişiler’de 3.27 reytingle 5’inci, AB’de 4.07’yle 4’üncü, ABC1’de 4.00’şe 4’üncü oldu.

Caner Şahin’in hastasıyız

Dizi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanan Elif’in mutluluğuyla başladı. Ancak her güzel anın kısa sürdüğünü hatırlatan bir yatak odası sahnesiyle gerçek hayata döndük. Küçücük bir genç kız yanında kendisinden 30 yaş büyük bir adamın yanında uyandı. Üstelik bu adam onun perdeleri açmasına bile izin vermiyordu, onu eve kilitliyordu. Biz ara ara kızın hayatına geri dönerek başına neler geldiğini gördük. Tüm bu olup bitenleri de gözetleyen bir komşu vardı karşıda, Bahadır... Üstelik Elif’in kocası Sadullah’la aynı işyerinde çalışıyordu. Sonunda Kenan Sadullah’la kapıştı, Sadullah kaçtı, Elif tek başına kaldı. Bir tutsaklıktan başka bir tutsaklığa atıldı. Bahadır’ın yardımıyla kocasının dolandırdığı ailenin yanına hizmetçi olarak girdi. Herkes onu arıyordu. Yine ilk bölümde Sadullah’ın karısı olduğu da ortaya çıktı. Kenan’ın yanına gelişiyle ilk bölüm finali oldu. Hikaye klişe, yer yer ağır melodram, müzikler fazla eski olmasına rağmen Gülper Özdemir ve Caner Şahin arasındaki uyum harikaydı. Dizi hızlı başladı ve 50 dakika akıp gitti, ondan sonraki 30 dakika duraksadı. Ancak sona doğru tekrar toparladı. Benim için klasik bir Türk dizisiydi. Beklentim bu kadardı ve bunu fazlasıyla karşıladı. Gülper Özdemir’i ilk kez başrolde izledik. Performansı görülmeye değerdi. Almancı olduğu telaffuzundan biraz belli oluyor. Zamanla onu da toplayacaktır. Caner Şahin’in zaten hastasıyım. Onu yıllarca ekranda izleyebilirim. Çok doğal, çok gerçek bir yerden oynuyor. Pamir Pekin’i son yıllarda daha durağan ama içinde volkanlar patlayan karakterlerde izlemeye başladık. Fakat sanırım en zoru Kenan olsa gerek... Zira, adam hep düz ve hiçbir şekilde kim olduğunun rengini belli etmiyor. Gizemini koruyor. İçindeki karanlığın neler yapacağını da ilerleyen bölümlerde göreceğiz.

Durağan bir ilk bölümdü

Ezcümle; Tutsak ilk bölümüyle klasik bir melodram olarak karşımıza çıktı. Ancak bu reytinglerle yoluna uzun süre devam etmesi çok zor. O nedenle hikayeye büyük hareket, dizinin gününe müdahale lazım. Çünkü her ne kadar ilk bölümden bize derdini anlatsa da; her an bir olay olmasına alışmış izleyici için durağan bir ilk bölüm izledik. Herkesin emeğine sağlık!

 

MEVLÜT TEZEL-Sabah

Macron oldu micron!

Birleşmiş Milletler 72'nci Genel Kurulu'na katılmak üzere New York'ta bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünya liderleriyle ikili görüşmeler de yaptı. En çok merak edilen görüşmelerden biri de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile olandı.

Le Point dergisine verdiği mülakatta Macron, "Bildiğiniz gibi, küresel sahneye çıkmak aslında o kadar da havalı bir şey değil" demişti. Dergi muhabirinin bu sözlerine açıklayıcı bir örnek vermesini isteyince de Macron, "Erdoğan ile her 10 günde bir konuşması gereken benim" yanıtını vermişti. Fransa Cumhurbaşkanı'na hiç yakışmayacak bir açıklamaydı bu.

Bu açıklamanın üzerinden bir ay bile geçmeden Macron ile Erdoğan bir araya geldi ve ortaya çok konuşulan üstteki poz çıktı. "Erdoğan ile her 10 günde bir konuşması gereken benim" diyen Macron gitmiş yerine Erdoğan'a hayran hayran bakan sevimli Micron gelmiş!

Macron sanki biraz uzaktan atıp tutan klavye delikanlısı gibi duruyor.

Tabii bu duruşta Erdoğan'ın yarattığı auranın etkisi büyük.

Erdoğan, dünya siyasetinde vücut dilini en iyi kullanan, en karizmatik duruşa sahip liderlerden biri.

Bunu Erdoğan'ın tokalaşmasında, oturuş, jest ve mimiklerinde de görebiliyorsunuz.

Erdoğan'dan önce birçok siyasetçimizin yabancı meslektaşları karşısında silik duruşlarına şahit olmuş ve üzülmüştük. Erdoğan ise güçlü duruşundan hiçbir zaman taviz vermedi. Liderler karşısında güçlü durmak önemli bir ayrıntı. En azından görüşmenin başında psikolojik üstünlüğü ele geçiriyorsunuz ve en önemlisi halkınız sizin bu güçlü halinizi görünce gurur duyuyor.

Raple büyüdü Ertaş’la olgunlaştı

Burak King, rap müziğin yükselen isimlerinden biri.

Genç rap'çinin Eypio'yla birlikte söylediği 'Günah Benim' şarkısı geçtiğimiz yıla damga vurmuştu. Şarkının Youtube'da sadece klibi 206 milyon kişiye ulaşmıştı.

Burak King şimdi ise Youtube'da bir ayda 26 milyon kişiye ulaşan 'Koştum Hekime' şarkısıyla gündemde.

Gerçek ismi Burak Canatan olan Burak King, 1992 yılında Hollanda'da doğdu.

15 yaşına gelince ailesiyle birlikte Türkiye'ye kesin dönüş yaptı.

Burak King'in şarkılarında gurbetçi çocukluğun, sokaklarda geçen günlerin yalnızlığı, isyanı buram buram hissediliyor.

Burak, "Çocukluğumdan itibaren rap dinliyorum.

Kalbim bu ritimle atıyor. 16 yaşıma kadar başka müzik dinlemedim... Rap'le büyüdük, Neşet Ertaş ile olgunlaşıyoruz" diyor.

Umarım bu devam eder;

Neşet Ertaş ile olgunlaşmış bir rap şarkıcısı müzik piyasasında bir şeyleri değiştirebilir.

Bu arada üniversite hayatı devam eden Burak King'in iki yıldır müzik dersinden geçemediğini de not düşelim.

Bir klibi 206 milyon kez izlenmiş bir şarkıcının müzikten geçememesi enteresan!

Burak'ın en çok şu açıklamasını da çok sevdim: "Pop müzik daha ticari bir tarz. Hızla üretilip aynı hızla tüketiliyor. Rap müziğin ise bir hikayesi var, anlattığı, anlatacağı şey çok. Sadece bir müzik değil aynı zamanda bir yaşam tarzı." Aynen öyle ve rap müzik sanıldığının aksine Türkiye'de daha geniş bir kitleye sesleniyor.

Özellikle internet üzerinden indirilen ve dinlenen şarkılarda rap'in üstünlüğü net bir şekilde ortaya çıkıyor.

Bizim magazin basını pop müzikle yatıp kalkıyor ama Türkiye'de gençlik tekerlemeci pop'u, ağlak rock'ı değil; rap müziği dinliyor. Burak King de gündeme gelmeyi en çok hak eden rap yıldızlarından biri.

Bergüzar Korel’in haklı isyanı

"3 yaşımdan beri yazlarım Çeşme'de geçiyor. Küçükken hiç para vermeden denize girdiğimiz sahillerde artık parasız şezlonga oturamaz hale geldik. İnsanlar cimri diyecekler diye korkuyorum. Ama sadece enayi yerine konmayı sevmiyoruz... O mekanların hiçbirine gitmiyorum." Bu sözler normal bir vatandaşa ait değil; ünlü oyuncu Bergüzar Korel, denize para vererek girmeye isyan ediyor. Bu köşede defalarca yazdım; Türkiye, deniz kıyılarının oteller, tatil köyleri ve beach işletmeleri tarafından kapatıldığı ender ülkelerden biri.

Birçok otel, kıyı şeritlerini kapatıp sadece kendi müşterilerinin kullanımına izin veriyor.

Ailece gidip para ödemeden rahat bir şekilde denize girecek halka açık plaj çok az. Bodrum, Çeşme gibi gözde tatil yerlerinde durum daha vahim; en güzel yerler, beach'ler ve oteller tarafından zapt edilmiş. Bazen özel bir beach'de denize girmek için kişi başı 100 lira ödüyor insanlar.

Birçok insan bu beach mafyasıyla uğraşmak istemedikleri içen ücra yerlerde denize giriyor.

Denize girilecek en güzel yerler bu mafyatik beach işletmeleri tarafından tutulmuş durumda, belediyeler de buna ses çıkarmıyor çünkü mekan sahiplerinden para alıyor. Para verip beach'e gitseniz bu sefer bangır bangır müziğe katlanmak zorunda kalıyorsunuz!

Aslında 'Deniz kıyıları halkındır' diye bir yasa var:

1990 yılında çıkan 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve yine aynı yıl çıkan Kıyı Kanunu'nun uygulanmasına dair yönetmeliğe göre; 'Kıyılar ile doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan araziler, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup buralarda hiçbir yapı yapılamaz.' En sosyetik yerlerinden biri olan Cannes'dan en güzel plajların olduğu Rio de Janeiro'ya dünyanın hemen hemen her yerinde en güzel sahiller halka açık. Cannes'da geceliği 3-5 bin Euro'ya otelde kalan da, günü birlik yüzmeye giden orta direk bir insan da aynı plajda güneşleniyor.

Bizde ise ayrımcılık deniz kıyısında başlıyor.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI