UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

HANDE ERÇEL VE TOLGA SARITAŞ'A HAYRANLARINDAN BÜYÜK BASKI!..

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

HANDE ERÇEL VE TOLGA SARITAŞ'A HAYRANLARINDAN BÜYÜK BASKI!..

SİNA KOLOĞLU-Milliyet

‘KAYITDIŞI’ BİR HİKAYESİ VAR

FOX’un yeni dizisi ‘Kayıtdışı’, ilk yarısı hızlı ve baskılı futbol oynayan, ikinci yarı ise maçı idare eden bir futbol takımı gibiydi. İlk bölümü, ‘klip çekilmiş’ duygusunu fazlasıyla bizlere hissettirdi. Kameranın ayrıntılara girmesi çok hoş, tekrar edildikçe “Bu kadar da yeter” dedirten kareler vardı. Dikkatimi çeken, bu projeye “Motor” diyen yönetmenle, başrol arasındaki geçmişe dayanan söylentilerin garipliğiydi.

‘Paramparça’nın da yönetmeniydi Cevdet Mercan. (Diziyi zirveye taşıyan isim) Yapımdan ayrıldı. Projeyi bırakan bir başka isim de Nurgül Yeşilçay, Ayşe Arman’a verdiği röportajda bir soruya şu cevabı vermişti; “Bu dizinin (‘Paramparça’) dünyasını kuran gerçek yönetmenimiz, bu olanlara katlanamadı ve geçtiğimiz sene ayrıldı. Sonradan gelen genç yönetmen arkadaşı da, erkek başrol oyuncusu yönetiyor! İşin aslı bu. Erkan Petekkaya ne söylese, yönetmenimiz gülüyor, kabul ediyor ve onaylıyor.”

Baktık, ‘Kayıtdışı’ndaki yönetmen ‘olanlara katlanamayan’ Cevdet Mercan. Başrolde ise, Erkan Petekkaya. İzlerken kim haklı diye düşündüm; yönetmen mi, Petekkaya mı, Nurgül Yeşilçay mı? Yoksa hiçbiri mi? ‘Kayıtdışı’ yani.

İki koruması da dizide

‘Paramparça’da Cihan Gürpınar’ın yalıdaki iki koruması Bahtiyar ve Azmi, ‘Kayıtdışı’na transfer olmuş. Bir farkla Bahtiyar (Bahtiyar Demir) ‘Kayıtdışı’nda Rıfat olarak Ali Kemal’in (Erkan Petekkaya) yanında.

Yusuf Özdek (Yani Azmi) ise Ekrem Tanöz’ün (Uğur Polat) koruması olarak yer alıyor. Bu dizide birbirlerine rakip oluyorlar. Dizilerin ‘bilinmeyen kahramanları’ listesinde Yusuf Özdek ismi önemli. ‘Hesaplaşma’, ‘Yer Gök aşk’, ‘Hanımın Çiftliği’, ‘Adanalı’, ‘Kurtlar Vadisi’ (koruma Fehmi) gibi birçok dizide karşımıza çıktı. Savunma sanatlarının yanı sıra, profesyonel bir sporcu. Artık bir aksiyon projesinde kendisini başrollerden birinde görme zamanı geldi. Bu vesileyle biraz da ‘star’ların dışında, kadroda neler oluyor bilgilerini paylaşayım dedim.

Teşkilatın anneleri

‘Kızılelma’ dizisinde MİT’in tepe ismi Meryem’in (Zeynep Eronat) kahramanımız Murad Altay’ın (Furkan Palalı) annesi olduğu ortaya çıkmıştı.

‘Kayıtdışı’nda Çocuk Esirgeme Kurumu’nda Ali Kemal’in ‘annesi’ Melek Anne, (Nur Sürer) onu ‘devleti için çalışan bir çocuk’ olarak yetiştirmiş. Kendisi de daha sonra, teşkilatın tepe ismi olmuş.

Dizilerimizde, teşkilatla annelik arasında böyle bir tesadüf bağ mı var?

Ev ahalisi, Melek Anne (Melek Hanım diye geçiyor ama Ali Kemal böyle sesleniyor) sözünü duyduğunda müstehzi bir tebessümle izliyor diziyi.

 

MESUT YAR-Posta

ERKAN PETEKKAYA KLİBİDİR!

 “Bu bir Erkan Petekkaya klibidir” dersek ofsayta düşmeyiz sanırım. Bu tanım, FOX’un en iddialı dizilerinden “Kayıtdışı”nın ilk bölümünü izlemeyip özet rica edenler için...

Şu kadarını söyleyeyim. Her sahnesinde, çekmek için ne kadar para harcandığını sorduğum bir işte tekniğin, sesin, sanatın yerli yerinde kullanılıp hikaye sorunu yaşanması beni şoke etti...

Ali Kemal karakteri ile çevresindekiler neye ve kime hizmet ettiği çok belli olmayan tiplerdi. Hâl böyle olunca dizinin anlattığı mesele de (varsa eğer) havada kaldı...

Beni en çok Ali Kemal’in kardeşi Nejat karakterinin “duru görü” yani geleceği görebilme yeteneği etkiledi. Bir de sanıyorum trafik kaosu yaşanan dizide sakin bir sokak gibi iç serinletmesi.

Gerisi mi?

Birkaç bölüm sonra görebiliriz, dilerim geç olmaz tabii... Dizi ilk gecesinde toplam izleyici grubunda altıncı, AB grubunda ikinci oldu!

Sen olmazsan kim eğlenecek?

Uzun uzadıya yazmaya gerek yok. Yaz boyunca TV ekranındaki şovuyla izlediğimiz şarkıcı İrem Derici herkese “eğlenmene bak” derken kendini ihmal etti...

Yeme bozukluğu olduğu ortadaydı. Verdiği aşırı kilolar genç şarkıcının direncini altüst etti. Dün yoğun bakımdaydı. Dilerim bugün çıkarırlar...

Şu bir gerçek ki, popüler hayatın dayattığı “ince görünün” önermesi de en az şişmanlığın kendisi kadar tehlikeli. Zayıflama uğruna kendini harcayan insanlar biliyorum...

Dilerim İrem zararın tam da burasından döner ve sevdiklerini üzmez. Çünkü o olmadan kimse eğlenmesine bakamayacak...

Çığ gibi büyüyen bir çağrı

Hande Erçel ve Tolga Sarıtaş ikilisinin “Güneşin Kızları”ndan bu yana birbirine yakıştırılma hali devam ediyor. Dizinin fanları bu ikiliyi sinema filminde görmek için internet üzerinden harekete geçti...

Sosyal paylaşım platformu Twitter üzerinden 1.5 milyon başlık girerek rekora imza atan bu kalabalığı duymazdan gelmek olmaz. İkisi de aynı logo (Star TV) altında olan gençleri bir sinema filminde buluşturalım. Hadi!

Bir hurda kamyon sahneyi kurtarırdı

Herkes gibi ben de geçtiğimiz yıl “İçerde” dizisine kafa tutan “Söz” (Star TV) dizisinin yeni bölümünü bekledim. Beklediğime değdi...

Açıkçası hikaye bıraktığı yerden daha güçlü bir şekilde karşımıza çıktı. Eh Cihan Önal ve Mehmet Özgür’ün katılımıyla gerilimin dozu bir hayli yükseldi...

O değil de nefes kesen bombalı kamyon sahnesi 5 dakika kadar sürerken, finalde kamyonu denizin içinde efektlerle patlatmak sırıttı. O sahne basit bir hurda araçla halledilebilir, gerçeklik duygusunu yitirmeyebilirdi...

Bir de 3 ton patlayıcının denizin içinde bile olsa yarattığı basınçla etrafındaki tüm habitat yerle yeksan olurdu. Sahi, Yavuz’la Çolak nasıl sağ kurtuldu? Yoksa yeni nesil Polat Alemdarlar mı geliyor? Son olarak dizi pazartesi gecesini her izleyici grubunda birinci olarak bitirdi!

ÇİÇEKLER DE GELDİ

“Kırgın Çiçekler” (atv) kaldığı yerden devam etti. İlk bölümünde yine yüz güldüren bir sahne yoktu. Ama dizide kullanılan aforizmalar kimilerine göre çok etkileyici...

Belli ki senaristler felsefe kitaplarından cümle avına çıkmışlar. Kimi zaman ben de o cümlelerin peşinde koşmak için izliyorum. Neredeyse dört sezondur ekranda olup da içinden “star bir isim çıkarmadan” böyle sağlam bir takipçi kitlesine kavuşmasının nedenlerinden biri benim saydığım. Kim bilir izleyenlerin ne tür nedenleri vardır?

BİR DE 'ÇUKUR'U GÖRELİM

Pazartesilerin geçtiğimiz seneki yegane sahibi Show TV, yeni bombasını Ekim’in ortasında patlatacak...

Kanal, “Aras” olarak başlayıp son tahlilde “Çukur” ismini alan yeni aksiyon dizisiyle geçtiğimiz yılın rüzgarını yakalamaya çalışacak. Aslında iyi bir tarih seçmişler. Rakipler eteğindeki taşları tamamen döktüğü için gelecek olan dizinin de eksiği gediği bu manzaraya göre tamamlanacak. “Çukur”un başrol oyuncusu Aras Bulut İynemli en sevdiğim oyunculardan. Ama bir “İçerde” kadrosunun yarattığı efekti tek başına yaratamaz.

“Çukur”a çok sağlam yan kadro desteği gerekiyor. Şimdiden notunu düşelim...

 

OYA DOĞAN-Vatan

GÖRÜNTÜ VAR ANLAM YOKTU

Daha öncede yazmıştım “Off The Record-Kayıt Dışı” gazetecilerin çok iyi bildiği bir tabirdir. Meslek hayatımın çok önemli bir bölümünde bu cümleyi duymuşumdur. Bize bir şeyin perde arkası anlatılırken hep “Off the record” denilerek cümleye başlanır. O nedenle Erkan Petekkaya’nın başrolünü oynadığı Kayıt Dışı dizisinin önce adına vurulmuştum. Bakalım, görünenin değil, ardındakini biz izleyiciye nasıl anlatacak diye de hayli merak etmiştim. Di’li geçmiş zaman kullanıyorum, zira ilk bölümü izledikten sonra beklentimi karşılamadığını en başta söylemeliyim. Gelelim, bu sezonun hem oyuncu kadrosu, hem yapım şirketi, hem reji, hem de kanal olarak büyük ses getiren dizisi Kayıt Dışı’nın detaylarına... Karga Seven Pictures-Tamer Üner, Özer Sata, Kelly Mcpherson, Tracy Bacal, Emre Şahin, Sarah Wetherbee’nin yapımcılığını, Şahin Altuğ ve Caner Güler’in senaryosunu, Todd Cohen ve Tomris Giritlioğlu’nun senaryo danışmanlığını, Ender Gündüzlü ve Metin Arıgül’ün müziklerini Cevdet Mercan’ın tasarım ve yönetmenliğini üstlendiği Kayıt Dışı pazartesi akşamı Fox TV’de başladı. Sezon; Kayıt Dışı, Söz, Kırgın Çiçekler, İsimsizler’le hayli iddialı açıldı. Tanıtımlarına bakınca Kayıt Dışı reytingleri silip süpürecek gibi görünüyordu. Fakat Erkan Petekkaya, Songül Öden, Dolunay Soysert, İsmail Hacıoğlu, Burak Yamantürk, Müge Boz, Tugay Mercan, Ali Düşenkalkar, Kadim Yaşar, Serdar Orçin, Dilşad Şimşek, Kübra Kip, Cemil Büyükdöğerli, Bahar Şahin, İpek Filiz Yazıcı, Çınar Güler ve Nur Sürer ve Uğur Polat’ın rol aldığı dizi Tüm Kişiler’de 3.35 reytingle 6’ncı, AB’de 4.92’yle 2’nci, ABC1’de 4.37’yle 4’üncü oldu. Çünkü ne yazık ki, dizinin tanıtımlarında vaat ettiği dünya kendisinde yoktu.

Ali Kemal’in motivasyonu ne?

Dizi silahına susturucu takan Ali Kemal’le başladı. Oradan Afganistan’a, golf sahasına, saz atölyesine, okula, sokağa, otele, terziye, kahveye, yetimhaneye öyle bir bağlandı ki, mekanlar ve karakterler arasında bağlantı kurmak için dört gözümü açtım. Her sahne oya gibi işlenmişti, geçişler fark yaratılıyordu. Her birine tek tek övgü yazabilirim. Ancak ortada bir bütünlük yoktu. Artık 47’inci dakikaya geldiğimizde hala dizinin ne anlattığını anlamamıştım. Fakat karakter zehirlenmesi yaşıyordum. İnat ettim anlayacaktım, bir kere dizinin adı Kayıt Dışı’ydı, mutlaka izleyiciye kimsenin bilmediği bir şey söyleyecekti. Bu arada telefonum durmuyordu. Herkesin dilinde aynı cümle vardı: “Bu dizinin konusu ne? Biz anlamadık, sen anlamışsındır.” Acı cevabı verdim. Çünkü dizi sona erdiğinde ben de hala dizinin ne anlattığını anlamamıştım. Galiba Ali Kemal’in babasını öldüren kişi Ekrem diye düşündüm. Bize o sahnede sadece katilin dövmesini göstermişlerdi. Oradan belki yakalarım diye açıp Ekrem’in kollarına bakmaya başladım. Ama dövme yoktu. Demek ki düşman o da değildi. Peki, Ali Kemal’in motivasyonu neydi? Bu adam neyin peşinde koşuyordu? Daha doğrusu biz neden Ali Kemal’in hikayesini takip edecektik? Kafamda sorular vardı ama cevapları kendim bulamadım. Bu yazıdan sonra da ekipten birinin beni aydınlatmasını rica ediyorum. Çünkü gerçekten ilk defa bir dizinin ne anlattığını anlamıyorum.

İyi bir hikaye yoksa yarı yolda kalırsınız

Yazacak çok şey, eleştirecek çok malzeme verdi bize Kayıt Dışı. Eleştirmeye başladığımızda durmayız ama en önemli sorun hikayeydi. O nedenle sözü fazla uzatmaya gerek yok. İstediğiniz kadar çok para harcayın, inanılmaz kameralarla çekin, color, müzik şahane olsun, geçişlerinizle olay yaratın. Ama anlatacak bir hikayeniz yoksa yarı yolda kalmaya mahkumsunuz. Çünkü parayı akıttığınızda Hollywood’a rakip olmuyorsunuz. Stilize çekimlerde durumu kurtarmıyor. İyi bir hikayeyi, sürükleyici bir rejiyle anlattığınızda ve karakterlerinizi tasarladığınızda dünya karşısına çıkabiliyorsunuz. Bunun yüzlerce örneği var Hollywood’da. Narcos’u stilize çekimleri için mi izledik? Ezcümle; Kayıt Dışı oyuncu kadrosu, yapım şirketi, yönetmeni ve kanalıyla bu sezonun en iyi işini yaratabilecek bir güce sahip. O nedenle en kısa zamanda hikaye anlatma derdine düşerse şansını artıracaktır. O zaman görüntü var anlam yok demek yerine başka cümleler kuracağız. Herkesin emeğine sağlık!

 

MEVLÜT TEZEL-Sabah

‘Ayla’da skandallar bitmiyor

Bir ay önce bu köşede 'Ayla' filminin gösterime girmemesine rağmen Türkiye'nin Oscar aday adayı olarak açıklanmasının skandal olduğunu yazmıştım. Normalde bu filmi izleyip tartışmamız gerekiyordu ama film, prosedüre uysun diye tek bir salonda bile gösterime sokulmamıştı.

Sonra yapımcı firmadan 'Daha vaktimiz var, filmi vizyona sokacağız' açıklaması gelmişti.

Ayrıca 'Ayla'nın yapımcısı Mustafa Uslu; filmin senaryo yazarı Yiğit Güralp'i 'Ayla'nın resmi sosyal medya hesaplarından engellemişti.

Uslu, Güralp'i, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na, Sinema Dairesi Başkanlığı'na; filmin Oscar değerlendirmesine alınmaması için e-posta göndermekle suçluyordu.

Güralp ise bu suçlamayı reddediyor.

Skandalın daha büyüğünü ise dün GÜNAYDIN'ın deneyimli muhabiri Ömer Karahan'ın haberinden öğrendik. 'Ayla' filminde hikayesi anlatılan Kore gazisi Süleyman Dilbirliği'nin kızı Sebahat Dilbirliği, "Filmin yapımcısı Mustafa Uslu, kendini Cumhurbaşkanlığı'nda çalışıyormuş gibi tanıtıp babamı dolandırdı ve bizi büyük zarara uğrattı" diyordu. Sebahat Hanım, Külliye'yi aramış, Uslu'nun Cumhurbaşkanlığı'nda çalışmadığını öğrenmiş.

İddialar korkunç: 94 yaşındaki Kore gazisi baba etki altında bırakılmış, çocuklarından koparılmış, Marmara Adası'nda bir eve kapatılmış. Savcılıktan Sebahat Hanım'ın babasını görmesini engellemek için uzaklaştırma kararı çıkartılmış. Daha da kötüsü, Süleyman Dilbirliği'nden vekalet alıp evini satmışlar. Sebahat Hanım, "Evin parasını bankaya koyup bana yönlendirmek istediler, rüşvet olarak... Komşularımız söyledi; babam 500 lira ile geçinmeye başlamış. Marmara Adası'na gidip onların yolladığı 500 lirayı çekiyormuş" diyor.

DAĞDEVİREN SESSİZ

Enteresan iddialar... Bakalım yapımcı ne diyecek? Skandallar bununla da bitmiyor. Bugün yine GÜNAYDIN'da yayınlanan haberde; 'Ayla'nın öyküsünün çarpıtıldığı, gerçekte yaşananların farklı olduğu yazıyor. Eğer öykünün çarpıtıldığı iddiası doğru çıkarsa, ayıkla pirincin taşını! Film gerçekte yaşanmış olayları anlatıyor diye Oscar yolculuğuna çıkmıştı.

Bu arada 'Ayla'nın ekibi arasında yer alan, filmin tanıtımı ve Oscar'a aday gösterilmesinde katkısı olan Elif Dağdeviren'in bugüne kadar hiçbir açıklama yapmaması da enteresan.

Asıl sorulması gereken soru ise şu: Bunca rezaletten sonra 'Ayla' hâlâ Türkiye'yi Oscar'da temsil edecek mi?

Her ‘Külliye’de çalışıyorum’ diyene inanmayın!

Kore gazisi Süleyman Dilbirliği'nin kızı Sebahat Dilbirliği'nin 'Ayla' filminin yapımcısı Mustafa Uslu'nun kendisini Cumhurbaşkanlığı'nda çalışıyormuş gibi tanıtıp babasını dolandırdığı iddiası çok önemli. Sebahat Hanım, "Külliye'ye telefon edip Mustafa Uslu'nun Cumhurbaşkanlığı'nda çalışıp çalışmadığını sordum. Böyle bir kişiyi tanımadıklarını ve dolandırıcılık olaylarına karşı dikkatli olmamız gerektiğini söylediler" diyor.

Ve ekliyor: "Üç gün boyunca annem Bandırma'da hastanede yoğun bakımda kalmış, başında kimse yok.

Bana hastaneden ulaştılar, hemen kızımla hastaneye gittik. Polisin oradaki kayıt defterine baktım; 'Devlet yetkilisinin yakınları' diye yazılı bir not geçilmiş." Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin kapıları muhtarından futbolcusuna, gazisinden esnafına herkese açık olduğu için medyada çok gündeme geliyor. Külliye'de selfie çekmek, Külliye'de olduğunu belirtmek çok moda oldu. Sıradan vatandaşa 'Külliye'den geliyorum', 'Külliye'de çalışıyorum' dediğinizde kimse sorgulamıyor. Böyle dolandırıcılar türedi, insanları kandırıyorlar.

Eğer Türkiye'nin Oscar adayı 'Ayla' filminin yapımcısı "Cumhurbaşkanlığı'nda çalışıyorum" diye yalan uyduruyorsa, gerisini siz düşünün!

Daha da kötüsü, medya ve iş dünyasında ünlü bazı işgüzarlar herhangi bir konuda 'Reis'in kesin talimatı var, bu iş olacak', 'Beyefendi bu konuya sıcak bakmıyor' benzeri laflar ortaya atarak algı yönetimi yapıyorlar, kendi çıkarları doğrultusunda iş yürütüyorlar.

Aslında bu sorunu ünlü futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen, Cengiz Semercioğlu'na verdiği röportajda çok iyi özetledi: "Spor camiasındaki durum muhtemelen ekonomide de var. Sürekli 'Beyefendi onu dedi, Beyefendi bunu dedi' deniyor.

Atasözü oldu. Halbuki Beyefendi'nin haberi yok. Bir poz veriyorlar, sonra misal 'Beyefendi 14 yabancı dedi' diyorlar. Atıyorum bunu ama genelde böyle. Kimse de gerçeğini sormuyor nasıl olsa. Benim başıma da geldi.

Çok önemli bir televizyon kanalının CEO'su 'Beyefendi ile görüştük, aman NTV'de kalsın' dedi demiş. Ben de hemen 'Beyefendi öyle şeylere girmez' dedim. Öyle bir tarzı yok... Cumhurbaşkanı, Trump'la görüşüyor, o arada 'Rıdvan oraya gitmesin' diyor, olacak iş mi! Bunun gibi daha neler var..." Özetle; her 'Beyefendi öyle söylüyor', 'Külliye'de çalışıyorum', 'Reis'in kesin emri var' diyene inanmayın.

Bu konuda Cumhurbaşkanlığı danışmanlarının da önlem alması gerekiyor.

Cep bağımlıları mutsuz

Facebook'ta 22 dakika geçirenler mutlu, 59 dakika geçirenler mutsuz oluyor...

CandyCrush'ta 12 dakika mutlu olmak için yeterliyken, 47 dakika geçirenler mutsuz oluyor...

Instagram'da günde 26 dakika geçirenler, 54 dakika geçirenlerden daha mutlu.

Bu veriler, Dünyahalleri. com'da yayınlandı. Kişilerin ekran başındaki zamanlarını kontrol eden Moment uygulamasıyla yürütülen ve 200 bin iPhone kullanıcısının yer aldığı araştırmaya göre; daha fazla kullanılan mobil uygulamalar daha mutsuz hissettiriyor.

Mutsuz kişiler, uygulamalarda mutlu olanlardan 2.4 kat fazla zaman harcıyor.

Cep telefonu ve mobil uygulama teknolojisinin hayatımıza kazandırdığı nimetler saymakla bitmez. Ama her güzelin bir kusuru var, mobil uygulamaların kusuru da bağımlılık yaratması.

Her şeyin fazlası zarar!

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI