UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

EŞREF KOLÇAK: “HARUN’A ÇOK KIZGINIM”

Usta aktör Eşref Kolçak, oğlu Harun Kolçak olmadan geçirdiği ilk bayramda Gemlik’teki evinin kapılarını açtı. İçini döken usta oyuncu, “Kendimi yerden yere atıp paralansam elime ne geçer? Harun’umun gözü açık gitmedi, mutlu ve huzurlu vefat etti. Onu özledikçe fotoğraflarına sarılıyorum” diyor.

EŞREF KOLÇAK: “HARUN’A ÇOK KIZGINIM”

Yeşilçam'ın çınarlarından usta oyuncu Eşref Kolçak, bu yıl buruk bir bayram geçiriyor. Yedi yıl önce eşi Özcan Kolçak’ı, geçtiğimiz temmuz ayında ise oğlu Harun Kolçak’ı kaybeden ve Gemlik’te yalnız başına hayat süren Kolçak, her şeye rağmen dimdik ayakta. Eski mutlu günlerin fotoğraflarına bakarak acı- sını bir nebze de olsa dindirdiğini dile getiren usta, oğlunun cenazesinde selfie çekenlere ise ateş püskürdü. Ustanın bayramlık ağzını açtırdık, bakın neler anlattı...

Oğlunuz Harun Kolçak olmadan geçirdiğiniz ilk bayram. Onun yokluğuna alışabildiniz mi?

İnanır mısınız Harun’cuğumun yokluğuna hâlâ alışamadım, inanamıyorum. Vefat ettiğini kabul edemiyorum! Onu özledikçe fotoğraflarına sarılıyorum maalesef. Sanki şu an kapı çalacak ve bir yerden çıkagelecek gibi bir hissiyat var içimde.

Onu hastalık sürecinde hastanede veya evinde ziyaret etseydiniz, bu hissiyat hâlâ olur muydu?

Harun’um gözümde gönlümde nasılsa öyle kalsın istedim. Ona hep ‘Oğlum sen benim için hastanede hemşirenin elinde gördüğüm Harun’sun, ben seni kafama kazıdım’ derdim. Benim gözümde o hiç büyümedi, hep çocuktu. Allah’a şükürler olsun son 1-2 yılında hem müzikal anlamda hem de arkadaşlık anlamında ciddi bir sevgi, saygı ve ilgi gördü. ‘Çeyrek Asır’ albümü, onun yeniden dirilişi oldu. Son dönemde onu ziyaret eden herkes yüzündeki nurdan bahsediyordu. Harun’umun gözü açık gitmedi, mutlu ve huzurlu vefat etti.

Bu yaşınıza kadar yaşadığınız en büyük acı oğlunuzu kaybetmeniz miydi?

Hayır. En büyük acıyı 1947 yılında henüz 20’li yaşlarımda annemi kaybettiğimde yaşadım. Şimdi ben cenazede kendimi yerden yere atıp, paralansam elime ne geçer ki? Hem bizim geleneklerimize göre bu çok yanlış. Asya’daki eski Türkler, yakınlarını defnettikten sonra toy denilen eğlence düzenleyip acılarını bir nebze bastırırdı. Üzüntüyü, tatlılıkla karşılamak lazım! Benim en sevindiğim nokta Harun’cuğumu annesi rahmetli olmadan önce umreye göndermişti.

Oğlunuza hiç kızdınız mı?

Kızdım! Benden evvel bu dünyadan göçtü diye çok kızdım. Sıra benimdi ama takdir-i ilahi diye bir gerçek var. Onu anacığının yanına verdiğim için içim rahat. Ana-oğul birbirini çok severdi. Ben çoğu kez araya girmeye çekinirdim.

Herhangi bir üzüntünüz var mı peki?

Torunumun olmaması. Torun sahibi olmayı, bayramlarda onun başını okşamayı çok isterdim ama Harun bize bir torun vermedi. Bu hususta annesi de hep sitem ederdi.

"SELFİE ÇEKECEĞİNE DUA ET BE KARDEŞİM"

Oğlunuzun cenazesinde insanların tabutun başında selfie yarışına girmeleri ciddi tepki aldı ve gündemi uzun süre meşgul etti. Siz bu görüntüler karşısında neler hissettiniz?

Neredeyse çıldıracaktım. Cenazeye başsağlığı veya cenaze namazı kılmak için gelinir. 90 yaşımdayım bugüne kadar cenazede tabutun önünde fotoğraf çektiren insan görmemiştim. Bu da yetmezmiş gibi cenaze törenine gelen sanatçıyla fotoğraf çektirmek için kuyruk olanlar. Ne cenazeye ne aileye saygı var! Oğlumun yanına gideceğim, yol istiyorum, kimse yol vermiyor. Selfie çekeceğine dua et be kardeşim! Olmaz böyle şey, insanlığımız bitmiş.

"EL ÖPMEK YERİNE TELEFONLARI ÖPÜYORLAR"

Bayramların artık tatil fırsatı olarak değerlendirildiği malum. Bayramlar sizin için ne ifade ediyor?

Ben çocukluğumda bayram yaşadım, şimdi pek bayramlık bir şey göremiyorum. Bir gün önceden hazırlığa başlardık. Yeni neslin en büyük bayramı ellerindeki telefonlar. Çocuklar ve gençler el öpmek yerine telefonlarını öpmeyi tercih ediyor. Ne bayram ne seyran kaldı. Komşular biraz et getirirse midem bayram edecek. Eski bayramların tadı bambaşkaydı.

"HARUN'LA ARKADAŞ GİBİYDİK"

Oğlunuzun müziği seçmesinde etkiniz oldu mu?

Harun, 70’li yıllarda St. Benoit Lisesi’nde okurken, ‘Baba ben artık okumak istemiyorum, müzikle uğraşmak istiyorum, müzisyen olacağım’ dedi. Kararına saygı duydum ama eşim kıyamet koparmıştı. Biz baba-oğul gibi değil de arkadaş gibiydik. Harun sonunda istediğini aldı. 1-2 filmde rol aldı ama setlere alışamadı çünkü o müzik için doğmuştu. İyi ki de müziği seçmiş! Onun şarkılarını kimse aynı şekilde yorumlayamaz, kendine has özgün bir tarzı vardı.

"İSTANBUL BİR CEHENNEM"

34 yıl önce İstanbul’dan ayrılarak eşinizle birlikte Gemlik’e yerleştiniz. Uzun yıllar İstanbul-Gemlik arasında mekik dokudunuz. Neden İstanbul’u terk ettiniz?

İstanbul tam anlamıyla cehennem, sıcaktan ve insan kalabalığından nefes alamıyorsun. İnsanlar bu cehennemde yaşamak için nasıl can atıyor, anlam veremiyorum. Düşünün ben daha o yıllarda dayanamadım. Harun kendi başının çaresine baktığı için eşimle buraya yerleştik, iyi ki de gelmişiz. Burada gürültü, patırtı yok. İnsanlar birbirlerine sevgiyle bakıyorlar. HT Magazin

 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLEReşref kolçak  harun kolçak