UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

ARTIK EKRANDA O SAHNELERİ GÖRMEYECEĞİZ! YASAKLAR BELLİ OLDU!

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

ARTIK EKRANDA O SAHNELERİ GÖRMEYECEĞİZ! YASAKLAR BELLİ OLDU!

MESUT YAR-POSTA

EKRANDA YASAKLAR BELLİ OLDU

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) bu yıl kriterlerini alttan alta belirledi. Buna göre suç ve kayıp içerikli programlar vize aldı...

Aile içi ilişkilerde sorunlu değil, umut vaat eden programlar da revaçta olacak. Ekranda çiftlerin kavgalarını değil, mutluluk hikayelerini izleyeceğiz...

İzdivaç programlarının durumu çok havada. Ama belli ki artık tribünlerde “bilmem ne bey bilmem ne hanım ile çay içerek beni aldatmış oldu” ya da “kriterlerime uymadığı için bilmem ne beye hayır diyorum” gibi mazeretler kendine yer bulamayacak...

Evlenmek isteyen öyle uzun haftalar boyunca tribünde oturup eş bekleyemeyecek. Fenomen gelin ve damat adayları tarih olacak. Her program düğün dernek tadında geçecek. Heyhat!

SEZONA TAŞINACAK DİZİLER

Yeni sezona uzanacak diziler kendini iyiden iyiye belli etmeye başladı. Toplam izleyiciyi kapsayan reyting sıralamasında ilk beşte yer alan dizilere banko gözüyle bakabiliriz...

Şevkat Yerimdar (FOX) haftanın reyting birincisi olurken, Kalp Atışı (Show TV) hemen ardından takipteydi. Üçüncü sırada Ateşböceği (Star TV) yer aldı. Dördüncülüğü Dolunay (Star TV), beşinci sırayı da Kanatsız Kuşlar (atv) kaptı...

Listenin tamamına göz gezdirirsek FOX en az 1, Star TV en az 2, Kanal D en az 2, Show TV en az 2 ve atv en az 1 dizisini yeni sezona taşıyacak gibi görünüyor!

YENİ BİR AKIM

Çok ilginç bir şey oldu. Gel Barışalım (Kanal D) isimli programın adı değişti. Yeni ismi Asuman Dabak ile Hayat olan programın dünkü yayınında dekor filan da ışık hızıyla değiştirilmişti...

Açıkçası bu türden değişikliklerin programlar henüz yolun başındayken yapılıyor oluşu sanırım bu yılın alışkanlığı olacak...

Kısacası televizyon dünyasında şaşırmamayı öğrenmemiz gerekiyor. Belli ki o dünya bizim dünyamızdan çok daha hızlı dönüyor!

BİR ÖPÜCÜK NELERE KADİR?

Dolunay (Star TV) dizisinde esas kız Nazlı ile esas oğlan Ferit öpüşünce reytingler misline fırladı. Vallahi teşbihte hata olmaz ise bir kenara “dizileri hayatta tutan sihirli öpücükler” diye bir şeyi not düşmek isterim...

Gerçi hâlâ hiçbiri Behlül ve Bihter (Aşk-ı Memnu) efekti yakalayamıyor ama hâlâ iş yapmaları da görmezden gelinebilir gibi değil, ne dersiniz?

BİR DE ÖZET

Son bir hafta içinde yayınlanan 13 diziden sekiz tanesinin reytingi yükseldi. 4 dizinin düştü ve 1 dizi listeye yeni girdi...

İlk beş dizi içinde sadece Ateşböceği ve Dolunay’ın (Star TV) sıralaması değişti...

Sıralamada en manalı yükselişi Rüya (Show TV) ve Meryem (Kanal D) isimli diziler birkaç basamak değiştirerek gösterdi...

Kayda değer düşüş görülen iki dizi ise Deli Gönül (FOX) ve İki Yalancı (Kanal D) oldu... (Teşekkürler Interpress)

EN AZINDAN VICIK DEĞİL

“Ey Mesut, bu yaz izlediğin dizilerden seni en çok etkileyen hangisi?” diye soracak olursanız kimse kırılmasın ama “Meryem (Kanal D) be güzel okurum” diye yanıtlarım. Dizinin tuhaf bir şekilde çekiciliği var. Sahne başına birden çok entrika düşerken, entrikalar arasında kazasız belasız yol alabiliyor oluşu ilginç. Üstelik dizi bir kaza/cinayet vakası üstüne kurulmuşken...

Neyse.

Eğer gerçekten ortaya temiz bir aşk hikayesi çıkarmakta zorlanıyorsak böyle dolambaçlı ama insanı koltuğa mıhlayan işlerle yeni nesil aşk hikayelerine kendimizi yavaştan alıştırmak lazım...

Geri kalan ekran aşkları ise vıcık vıcık duruyor müdürüm affedersin!

 

MEVLÜT TEZEL-SABAH

3 yaşındaydı, çırpınarak öldü

İzmir'in Çiğli ilçesindeki Sevgi Yumağı adlı kreşe giden üç yaşındaki Alperen Sakin, uyuduğu okul servisinde unutulunca havasızlıktan yaşamını yitirdi. İlk incelemeye göre zavallı Alperen, beyin kanaması, çırpınma ve ağlamaya bağlı olarak ölmüş. Allah kimseye böyle bir acı yaşatmasın.

Haberlerde kreş sahibinin "Saat 12.30'da uyutuyoruz, saat 16.00-16.30 gibi uyandırıyoruz. Ama baktık ki uyanmadı; ondan sonra apar topar aldık, buraya (hastaneye) geldik" dediği belirtiliyor.

Çocuk, kreşin yakınındaki devlet hastanesi yerine özel bir hastaneye götürülmüş.

Baba Serkan Sakin, o gün kreşteki video kayıtlarının silindiğini iddia ediyor. Kreşte sabah yoklama yapılmamış, zavallı Alperen'in sınıfta olmadı öğlen vakti anlaşılmış.

Ve en önemlisi Baba Sakin, "Öğretmenlerden biri vicdanen rahat olmadığından dolayı ifadesini değiştiriyor, doğru olanı söylüyor ve bütün gerçek ortaya çıkıyor..." diyor.

ŞÜPHELİ ÖLÜM

Bu ayrıntılar, çocuğun ölüm nedeninin saklanmaya çalışıldığını, delillerin karartıldığını gösteriyor. Tabii her şey mahkemede belli olacak. Haberlerdeki bir diğer ayrıntı ise servis şoförünün aynı zamanda kreşin sahibinin eşi olması. Üç kuruş fazla kazanmak için mi bu ihmal gerçekleşti?

Çocuk bakmak ciddi sorumluluk gerektiren, zor bir iş. Bu işi iyi yapanlar var elbette ama Sevgi Yumağı örneğinde olduğu gibi 3 yaşındaki Alperen'in ölümüne neden olanlar da var.

Her önüne gelen kreş, anaokulu açmasın.

Apartmanların bahçe katlarında kreşler açılıyor, küçücük alanlara çocuklar dolduruluyor.

Sırf daha fazla kar için çocuk bakımında uzman olmayan kişiler sigortasız çalıştırılıyor vs. Türkiye'de servis işletmeciliğinde de büyük sorunlar var. Genelde emekli olmuş insanlara düşük maaşla servis şoförlüğü yaptırılıyor. Servis hostesleri de sigortasız çalıştırılabilecek deneyimsiz gençlerden seçiliyor. Devletin kreşleri, anaokullarını ve okul servislerini daha sık denetlemesi gerekiyor.

Bu arada, kreş çalışanları tarafından Alperen'in ölüm nedeninin gizlenmeye çalışılması da en ince ayrıntısına kadar araştırılmalı.

Bu işin içinden başka bir şey de çıkabilir!

Tolunay’lar işsiz kalmaz!

Teknik direktör Tolunay Kafkas, Türkiye Futbol Federasyonu Futbol Gelişim Direktörü ve Genç Milli Takımlar Sorumlusu oldu.

Kafkas gibi sinirli, oyuncuları ve medya ile sürekli sorunlar yaşayan birinin genç milli futbolcuların gelişiminden sorumlu olması şaka gibi. Ayrıca Kafkas'ın tek bir oyun felsefesi vardı, o da, karşı takıma futbol oynatmak! Kafkas'ın bu özelliği sosyal medyada 'Tolunay Kafkas ile ilk yarı sıfır keyfi' diye espri konusu olmuştu.

İddaa oynayanlar Kafkas'ın takımını görünce hemen 'ilk yarı sıfır'a para basarlar.

Buraya yazıyorum; Kafkas, Süper Lig'den alacağı ilk dolgun ücretli tekliften sonra görevi bırakır! Futbol altyapısı sağlam ülkelerde gençlerin antrenörleri uzun yıllar görev yapar. Bizde ise Federasyon Başkanı ya da milli takım teknik direktörü her değiştiğinde altyapı hocaları da değişiyor.

Türkiye'de, Kafkas gibi farklı takımlarda defalarca başarısız olsalar da, sürekli iş bulan bir teknik direktör grubu var. Artık nasıl bir torpilleri varsa, hep aynı isimler Süper Lig'de takım çalıştırıyor.

Bu teknik direktörler 20 kişiyi geçmez! Tek bir oyun felsefeleri var; o da küme düşmemek!

İşsiz kaldıklarında ise torpille TFF'de iş buluyorlar.

Gençlere, yeni teknik direktörlere fırsat tanınmalı.

Deprem konteynırlarına ne oldu?

Her 17 Ağustos'ta 1999'da yaşanan Marmara Depremi'ni hatırlıyoruz. Deprem uzmanları, her 17 Ağustos'ta ya da yaşanan orta ölçekli her depremde ekrana çıkıp çok yakında İstanbul'u vuracak depremden bahsediyorlar.

Sonra her şey unutuluyor...

'Deprem haberciliği' diye bir şey var. İstanbul'a dair kıyamet senaryolarını yazılıyor, anlatılıyor vs.

Peki, olası İstanbul depremine hazır mıyız? Kentsel dönüşüm başta iyi gitti; bazı riskli binalar yıkıldı, yerine yenileri yapıldı.

Lakin kentsel dönüşüm bir süre sonra rantsal dönüşüm oldu! İstanbul'un para eden semtleri şantiyeye dönüştü, sağlam binalar sırf iki kat daha çıkmak için yıkılıp yeniden yapılıyor.

Hafriyat kamyonları yüzünden birçok insan hayatını kaybediyor.

Mahallelerde toplanma alanlarımız ve deprem sırasında kullanılmak üzere içinde kurtarma ve yardım malzemelerinin olduğu konteynırlar vardı, ne oldu onlara? İstanbul'da deprem konteynırı gören var mı? Kullanılmıyorlar, boşa yer işgal etmesin diye kaldırıldılar herhalde.

Özetle; sadece 'Deprem olursa ne olur'u konuşuyoruz, hazırlanmıyoruz. Allah hepimizi korusun.

Şimdi Tarantino düşünsün!

Flaş flaş flaş... Bir dönem 'Romantik', 'Barda', 'Balans ve Manevra', 'Mumya Firarda' gibi birçok filmde rol alan, yönetmenliği de deneyen ünlü şarkıcı Teoman, sinemayı bıraktığını açıkladı. Bir muhabir, 49 yaşındaki şarkıcıya "Sinemaya geri dönmeyi düşünüyor musunuz?" diye sormuş. O da "Sinema artık benim için bitti.

Bundan böyle sadece şarkı söyleyeceğim" demiş. Teoman bir şeyleri bırakmasıyla meşhur olduğu için yine espri konusu oldu. Hatırlarsınız ünlü şarkıcı, 2011 yılında müziği bıraktığını açıkladıktan kısa bir zaman sonra müziğe dönmüştü. Alkolü, sigarayı, gece hayatını da bırakmıştı! İşte Teoman'ın sinemayı bırakmasıyla ilgili yorumlardan en çok güldüklerim:

 "Bırakmalizm akımının kurucusu Teoman'ın düşünce akımını bir adım daha ileriye götürmek için aldığı karar."

 "Şimdi Tarantino düşünsün."

 "Bir Yağmur Atacan'ın oyunculuğu bırakması değildir."

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERtv yazarları