UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

İŞTE DİKKAT ÇEKEN KONULARIYLA TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!..

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

 İŞTE DİKKAT ÇEKEN KONULARIYLA TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!..

MESUT YAR- POSTA

Bu da bahar karnesi...

Geldi bahar ayları, gevşer gönül yayları. Dolayısıyla yaylar gevşemeden ekrandaki en iyi on performansa neden ve niçin sorularının yanıtlarıyla bir karne dağıtalım...

İşte oyuncular ve seyirci gözünde neredeyse ölümsüzleştirebildikleri karakterleri. Fazlasını da siz eklerseniz sevinirim...

Nebil Sayın, İçerde (Show TV) dizisinde Coşkun ile gerçek kötünün portresini çiziyor. Notu bana göre 10 üzerinden 10...

Kaan Urgancıoğlu, Kara Sevda’da (Star TV) tutkunun anatomisini resmediyor. İyi mi kötü mü insan kestiremiyor. Notu bana göre yine 10 üzerinden 10...

Ahmet Mümtaz Taylan ve Tayanç Ayaydın (Hayat Şarkısı/Kanal D) yüksek karakter rollerinde kelimenin tam anlamıyla döktürüyorlar. Bayram Cevher’e 10, Hüseyin Cevher’e 9 veriyorum...

Fazilet Hanım ve Kızları’nda (Star TV) Fazilet karakteri hakikaten hırsın abecesini sıralıyor. Nazan Kesal dokuz buçuktan 10’u hak ediyor... Her rütbede başarılı...

Bana göre, Vatanım Sensin’in (Kanal D) lokomotifi Halit Ergenç. Şimdi general olan Cevdet, binbaşıyken de albayken de izleyicinin önüne 10 üstünden 10’luk bir karne koyuyor...

Bu arada aynı dizide Komutan Vasili’yi oynayan Baki Davrak bir insanın aydınlık ve karanlık yüzünü aynı bünyede topluyor. Geç geldi ama 9’u kaptı...

Cesur ve Güzel’in (Star TV) Tahsin Korludağ’ı Tamer Levent ustamız oyundan düşmeyen performansıyla çok gözde.  Bir 9’u da o hak etmiyor mu?

Peki ya İpek Bilgin? Esma Sultan karakterinde gerçek bir hizipçi olarak İstanbullu Gelin’i (Star TV) sırtlıyor. Hocamıza karne vermek haddimize değil ama 10 diyoruz!

Ve Tolga Sarıtaş. Söz’de (Star TV) gerçek bir asker gibi performans çıkarıyor. Şu haliyle gidip silahlı kuvvetlere katılsa kimse yadırgamaz. Bir 10 da ona gitsin bakalım...

Görmezden gelinebilir mi?

Size bir şey söyleyeyim mi Fi (Puhu TV) dizisi en çok Ozan Güven’e yaradı. Daha çok erotik sahneleriyle ve ağırlıklı olarak magazin bültenlerine konu olan dizinin haberlerinde başrolde neredeyse tek başına Ozan Güven’i görüyoruz...

Usta oyuncu böyle bir PR başarısını milyonlarca lira dökse elde edemezdi. Hatta buna “yeniden doğuş” bile diyebiliriz. İnanın bu tespit abartı da değil...

Bu arada internet mecralarında müstesna bir yeri çok hızlı bulan Blu TV’nin efsaneleşen Masum dizisi ikinci sezonun garantisini de kanaldan aldı...

Blu TV daha ilk işinde çok ciddi bir kitleyi izleyici fihristine kattı. Kuran da yöneten de hedefi 12’den vurdu. Tebrikler...

Topa en iyi giren dizler hangileri?

Son bir ay içinde on küsur dizi hayatımıza girdi. Zayıf başlayanlar oldu, startla birlikte depara kalkanlar da. Biz deparcıları alkışlayalım...

İstanbullu Gelin (Star TV) izleyeni her hafta daha da içine alıyor. İsimsizler, Kanal D için çok iyi bir seçim oldu...

Söz asker dizileri içinde kendini çabuk gösterdi ve yayıncı kalan Star TV’yi üzmedi. Aynı şekilde Savaşçı da FOX’un yüzünü güldürdü...

Yeni Gelin yayınlandığı Show TV’yi gününde neredeyse zirveye taşıdı. Çoban Yıldızı da FOX’ta bir başladı pir başladı...

Payitaht Abdülhamid, TRT 1 ekranında tahta çıkmakta hiç zorlanmadı. Ve son olarak Fazilet Hanım ve Kızları’nı (Star TV) umut vaat edenlerin arasına koyalım. Budur!

Bir hoca gördüm sanki!

 

Son bir ay içinde on küsur dizi hayatımıza girdi. Zayıf başlayanlar oldu, startla birlikte depara kalkanlar da. Biz deparcıları alkışlayalım...

İstanbullu Gelin (Star TV) izleyeni her hafta daha da içine alıyor. İsimsizler, Kanal D için çok iyi bir seçim oldu...

Söz asker dizileri içinde kendini çabuk gösterdi ve yayıncı kalan Star TV’yi üzmedi. Aynı şekilde Savaşçı da FOX’un yüzünü güldürdü...

Yeni Gelin yayınlandığı Show TV’yi gününde neredeyse zirveye taşıdı. Çoban Yıldızı da FOX’ta bir başladı pir başladı...

Payitaht Abdülhamid, TRT 1 ekranında tahta çıkmakta hiç zorlanmadı. Ve son olarak Fazilet Hanım ve Kızları’nı (Star TV) umut vaat edenlerin arasına koyalım. Budur!

MEVLÜT TEZEL- SABAH

Boşanmanın zevki

Demet Şener ile İbrahim Kutluay'ın ayrılma süreçleri Brezilya dizisi tadında devam ediyor.

Şener ve avukatı Aslı Hatemi, Nişantaşı'nda görüntülenmişler. Şener, "Zinadan dolayı boşanma davası açıldı. Delillerimizi sunduk. Maddi manevi tazminat istedik. Başlarda barışma teklifi geldi ama barışma yok, ben kararımı verdim" şeklinde konuşmuş.

Aslı Hatemi ise "Güzel, zevkli, çekişmeli bir boşanma davası yaşıyoruz.

Mal paylaşımı davası açmadık. Boşanma davası açtık" demiş.

Boşanma davasının güzel, zevkli bir tarafı nasıl olabilir? Koyun can derdinde kasap et!

Tamam, Aslı Hanım meseleye avukatlık açısından yaklaşıyor olabilir ama bir aile yıkılırken davadan keyif aldığından bahsetmek enteresan bir durum.

İşi düşen, avukatlığın nasıl bir meslek olduğunu bilir. Elbette bu işi vicdanıyla yapanlar var ama çoğunluğu için güzel cümleler kurmak mümkün değil. Bu arada Aslı Hanım'ın Ali Hatemi'den boşanmasına rağmen Hatemi soyadını taşımaya devam etmesi de enteresan bir durum değil mi? Ali Hatemi, Aslı Hanım'dan boşanmak için annesi Kezban Hatemi'nin kendisini evlatlıktan reddetmesini sineye çekmek zorunda kalmıştı ama Aslı Hanım, Hatemi soyadını kullanmaya devam ediyor.

Ne soyadıymış be!

Bu işte bir gariplik var!

 Muğla'nın Bodrum ilçesinde İlçe Spor Müdürlüğü ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen atletizm yarışları; atletizm pistinin olmadığı, zemini tarlayı andıran futbol sahasında gerçekleşti. Yüksek atlama yarışmalarında çıta olarak su borusu, minder olarak yaylı yatak kullanıldı, minder dışına düşen sporcular yaralanma tehlikesi geçirdi. Yaşananlar o kadar trajikomik ki, haberi izlerken başta bu şaka olsa gerek diye düşündüm. Devlet spora bu kadar altyapı desteğinde bulunurken böyle bir skandalın yaşanması gerçekten üzücü. Yüksek atlama çıtası su borusundan mı olur, minder yerine tek kişilik yaylı yatak mı kullanılır yahu! Böyle mi sporcu seçiyoruz, sporcu çocuklar yetiştiriyoruz? Ya organizasyonu düzenleyenler, Spor Bakanlığı ile fena halde dalga geçti ya da ortada bir yolsuzluk var. Eğer Bodrum'da bile böyle bir skandal yaşanıyorsa; biz spora ayrılan kaynakları direkt devşirme sporcu bulmak için kullanalım. Bu arada yarışmanın adı 3. Turkcell Küçükler Atletizm Yarışmaları. Bir diğer sponsor da Cheetos. İki büyük markadan maddi destek alınırken çıta yerine su borusunun kullanılması garip! Bu skandal sonuna kadar araştırılmalı; sponsorlardan alınan para nereye gitti acaba? Ayrıca Turkcell ve Cheetos gibi büyük markalar sponsor oldukları organizasyona hiç adam göndermez mi, ne olup bitiyor diye merak etmez mi? Yok mu çalıştığınız PR şirketi? Su borulu, yaylı yataklı atletizm yarışlarına üstüne para verseler sponsor olunmaz yahu! Ortada bir gariplik var ki, Gençlik ve Spor Bakanlığı, soruşturma başlattı. Bakalım soruşturmanın sonunda ne çıkacak...

Teröre yanıtın kralı

Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Borussia Dortmund'un sahasında Monaco'yu konuk edeceği maça az bir zaman kala Alman ekibinin takım otobüsünün hemen yakınında meydana gelen patlama, terörün sadece Türkiye'nin sorunu olmadığını bir kez daha gösterdi. Ne yazık ki, dünyanın her yerinde saldırılar oluyor, birçok ülke güvenli değil.

Dün Bild gazetesinde Borussia Dortmund için 'You will never walk alone!' (Asla yalnız yürümeyeceksin) yazan bu tam sayfa ilan çıktı. Hem taraftarlara güven veren, hem de teröre karşı boyun eğilmeyeceği mesajını ileten müthiş bir ilan olmuş. Keşke bizde de bu tarz güzel hareketler olsa. Fenerbahçe takım otobüsü hareket halindeyken kurşunlanmıştı; o kurşunlardan biri şoföre denk gelseydi büyük bir facia yaşanacaktı. Keşke Fenerbahçe için de 'You will never walk alone!' ilanı verilseydi.

Bizim büyük markaların reklam departmanları ne yazık ki, fikir üretme konusunda zayıflar. Eee sürekli yabancı meslektaşlarından kopya çektikleri için kriz dönemlerinde yaratıcı olamıyorlar.

Bu statlar neden yapıldı?

Statlar modern, ulaşım kolay, yabancı sınırı yok, birçok kaliteli yabancı Süper Lig'de top koşturuyor ama seyirci ortalamamız Almanya ve İngiltere'nin alt liglerinin yarısı bile değil. Üstelik bu üzücü tabloyu açıklayan da UEFA'nın verileri.

Türkiye'de futbolu yönetenlere 'Seyirci ortalamaları neden bu kadar düşük?' diye sorduğunuzda, 'Biz kaliteli seyirci istiyoruz' diyorlar.

8 bin kaliteli seyirci size yetiyorsa, neden 40-50 bin kişilik stadyumlar yap

YÜKSEL AYTUĞ- SABAH

 

 

Masa fena dağıldı

Beyaz TV'deki 'Söylemezsem Olmaz', Ömür Varol ve Nihat Doğan'ın masaya oturmasından sonra bambaşka bir kulvara geçmişti. Daha doğrusu kendine yeni bir yol açmıştı. Ülkenin gündemiyle paralel olarak magazin haber ve yorumları azalmış, siyaset ve dış politika konuları başta olmak üzere yaşamın içinden halkı ilgilendiren her gelişme masaya yatırılır olmuştu.

Programın cazibe noktası ise Nihat Doğan'ın ateşli konuşmalarıydı.

Kimileri, Nihat'ın hatipliğini takdir ederken, kimileri onu tiye almak için yeni fırsat bulmanın hazzını yaşıyordu.

Programın moderatörü Ömür Varol ise gözünü budaktan, sözünü kitaptan esirgemeyen Nihat'ı kontrol etmekte hayli zorlanıyordu.

Geçen cuma sabahı programın bitimiyle birlikte masada farklı bir tartışma başladı. Yorumculardan Bircan İpek, magazin konularına daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğini savundu.

Nihat Doğan da bu görüşe katıldı. Ancak Ömür Varol; programın reytinglerinin yüksek olduğunu belirterek, "Magazin konuları artar ama ben burada olmam" diyerek rest çekti.

Bunun üzerine tartışma büyüdü, hatta Nihat Doğan ile Ömür Varol arasında yaşanan yumruklaşmaya varan, bardakların havada uçuştuğu kavga, güçlükle önlendi. Bunun üzerine Ömür Varol; kanalın sahibi Osman Gökçek'e istifasını vererek programdan ayrıldı.

Pazartesi sabahı, olaylardan haberi olmayan ve karşılarında Ömür Varol'un yerine kanalda hafta sonları sabah programı sunan Tahir Sarıkaya'yı gören izleyici büyük şaşkınlık yaşadı.

Aynı saatlerde Ömür Varol da Instagram hesabından 'zorunlu açıklama' başlığıyla bir mesaj yayınladı ve sözlerini kinayeli bir ifade ile noktaladı: "Şimdi yeni projeler zamanı. İtle uyuyan, pireyle uyanır..." Bu açıklamanın üzerine Nihat Doğan da dünkü canlı yayında olan biteni şöyle anlattı:

"Programdan sonra Ömür, Bircan'ı dövmeye kalktı. Evli bir kadına hakaretler yağdırdı. Ben geri dönüp araya girdim, onu sakinleştirmeye çalışırken, içinde kaynar çay bulunan bardağı benim alnıma vurdu. Mevlana der ki; gönül deniz ise dil kıyıdır.

İnsanın içindeki her şey diline vurur. Bizi aşağılayıp it, köpek filan diye hakaret etmiş. İçinde ne varsa, dışarıya vurmuş yani..." Özetle; sabah ekranının en renkli masası fena dağıldı ama çabuk toparlandı. Bakalım, hayatın iki kutbunda yer alan siyaset ile magazini buluşturmayı başaran bu melez program türü ekrandaki varlığını daha ne kadar sürdürecek...

 

Murat Yıldırım’ın rahatlığı

İlk başlarda biraz yadırgamış olsam da, Murat Yıldırım'ın 'Kim Milyoner Olmak İster?'deki kendine özgü sunumuna alışıyorum galiba. Murat öyle doğal, öyle içten ki; sanki stüdyonun önünden geçerken yolunu çevirip 'Pardon beyefendi, bi zahmet şu yarışmayı sunar mısınız?' demişler gibi...

Murat'ın bu rahatlığı, geçen hafta notlara 'gaf' olarak geçti. Yarışmacıya "Yarışmamızda seyirci joker hakkında kaç saniyelik süre tanınıyor?" diye sordu. Yarışmacı, uyanık davranıp seyirci joker hakkını kullanmak isteyince, bizimki her zaman yaptığı gibi seyirciye dönüp "10 saniyelik süreniz başladı" dedi. Böylece yanıtı da kendiliğinden vermiş oldu. Bana göre son yılların en 'şirin' gafıydı. Sanırım onun için montajda atılmadı.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13