UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

İŞTE DİKKAT ÇEKEN KONULARIYLA TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!..

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

 İŞTE DİKKAT ÇEKEN KONULARIYLA TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!..

MESUT YAR-POSTA

Savaşçı savaşa hızlı girdi!

Ve kahramanlık dizileri zincirinin son halkası Savaşçı da önceki gün FOX ekranından aramıza katıldı. Açıkçası Söz ve İsimsizler dizilerinde olduğu gibi yine emek, yoğun bir hikaye ve aksiyon sahneleri var...

Ama Savaşçı dizisini rakiplerinden bir adım öteye taşıyan şüphesiz ki dijital kurgusu ve efektleri. Gerçekten usta işi olduğunu hissettim izlerken. Üstelik bu duygumda yalnız değilim...

Tanıdığım en iyi teknik adamlar da sosyal medyadaki hesaplarında aynı fikri paylaşmış. Çoğu hiçbir şeyi beğenmez de. Sırf böyle ortak bir duyguyu yakaladığı için bile olsa “bravo” notunu düşmeliyiz Savaşçı’ya! (Bu arada dizi pazar geceleri için önemli bir izleyici kalabalığı yakaladı. Tüm izleyici gruplarında gün ikincisi olarak son zamanların en sıkı pazar performansını elde etti).

EN ANNE VAHİDE GÖRDÜM

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Arı grubuna bağlı Adgage (yeni bir kamu duygusu yoklama yöntemi) grubundan Ozan Güneş kardeşim çok ilginç bir anket sonucuyla çaldı kapımı...

Dünya anket sektörüne daha net sonuçlar getiren bu yöntemle yapılan bir araştırmada deneklere sorulan üç sorudan biri “Anne temalı bir reklamda kimi görmek istersiniz?”...

Bu sorudan bir önceki soruya gelen yanıtlarda annelik, “İnsan+Fedakar+Kadın=Anne” olarak tanımlanmış bu arada...

Dağıtmayalım. Araştırma sonucunda açık ara ‘Anne’ algısının karşılığını veren isim Vahide Gördüm olarak çıkmış. Onu bir miktar geriden Bergüzar Korel izliyor. Ve son olarak bir deterjan reklamında çocuğuyla rol alan Pınar Altuğ da listenin üçüncü sırasında...

Anne ve Vatanım Sensin dizilerindeki fedakar anne tiplemesi iki aktrise ölümsüz bir annelik elbisesi giydirmiş, bilginize...

Buyur yeni bir takıntılıya!

Hayat Şarkısı’nda (Kanal D) takıntılı Cem’den kurtulmak ahalinin iki sezonunu almıştı. Adam bir türlü ortadan kaldırılamıyordu. Kadronun neredeyse tamamı Cem’i yok etmek için elinden geleni yapmıştı. Neden sonra iki bölüm kadar önce tamamen çıktı Cevher sülalesinin hayatından. Ama dizi bu, manyaksız olur mu?

Şimdi yeni bir tip türedi. Başlangıçta pek de efendiydi ama sonradan çok pis bozdu. Ailenin başında hiç dert yokmuş gibi Cevherlerin tamamına hayatı zindan etmeye ant içen Hazer acayip planlar yapıyor şu sıralarda...

İstediği de oluyor. Huzur yine yerlerde dolaşıyor dizide. Bir sürü akil insanın lafını dinlemeyen ve sürekli şüphe üreten bu Hazer pek yakında Cem’i de aratacak gibi. Çünkü bu arkadaşta güç de var. Yandı gülüm keten helva!

Tutarsa adres değişir

Teve2 ilginç bir şey deniyor. Malum Kanıt dizisinin tekrarları ile süregelen bir reyting tutturdu kanal. Programlardan çok dizi tekrarları izleniyor kanalda. Bu bir kusur değil, çünkü seyirci alışkanlığını bozmak kolay değil!

 

Neyse. Uzun zamandır ortalarda görünmeyen Yasemin Bozkurt kanal için “3. Sayfa” isimli, gazetelerin üçüncü sayfasından çıkan kriminal meselelere el atan programıyla Kanıt’a benzer bir efekt yaratacak gibi. Haftanın 4 gecesi yeni bölümle ekrana gelen bu reality programı tutarsa, iş ana kanala yani Kanal D’ye alternatif bir gündüz kuşağı olarak taşınır. Mesut kardeşiniz buraya not düşüyor bak. Reytingi bol olsun...

Rüzgarı yakaladığı yerde olmalı

Önceki sabah Ana Muhalefet Lideri ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, FOX ekranında sabah 09.00’da sürpriz bir şekilde İsmail Küçükkaya’nın sunduğu ‘Liderler Meydanı’ isimli referanduma özel programının konuğu oldu...

Açıkçası Kılıçdaroğlu kendisinin de sıklıkla dile getirdiği üzere izlenebilir saatlerde ekranda yer bulamadığı için durumu yadırgamadım...

Yine de program o saatte üstelik duyurusu yapılmadan açık olan her televizyonun beşte birini kendine çekmeyi başardı...

Bu da demektir ki Kemal Bey saatine bakmadan rüzgarı yakaladığı hangi adres varsa orada olmalı. Malum son birkaç gün meselesini anlatabilmesi için!

MEVLÜT TEZEL-SABAH

Gerçek mutluluk...

Bizden önceki kuşakların hayatı genelde geçim sıkıntısıyla geçti. Başlarını sokacak bir ev, çocuklarını büyütecek, okutacak bir gelire sahip olmak bile çoğunluk için en büyük mutluluktu.

Zaman ilerledikçe, ekonomik olanaklar geliştikçe insanların mutlu olma kriterleri de değişti.

Birçoğumuz en sevdiğimiz diziyi izler gibi mutluluğun kesintisiz devam etmesini istiyoruz. Kitaptan ya da internetten yazı paylaşmak adetim değil ama ünlü düşünür Zygmunt Bauman'un mutluluk kavramı hakkında düşünceleri gerçekten değerli.

Bauman, söze Goethe'den örnek vererek başlıyor: "Büyük Alman şair Wolfgang Goethe aklıma geliyor. Duygusal şair.

Ona sormuşlar mutlu bir hayat yaşadı mı diye. Cevabı 'Evet!' olmuş. 'Çok, çok mutlu bir hayat yaşadım.' 'Ama' diye eklemiş hemen ardından, 'Tek bir mutlu hafta hatırlamıyorum.' Bu, güncel felsefeye karşı bir yanıt. Bizler için bir uyarı.

Çünkü bugün tanıtımla, reklamla, sürekli yeni, cazip, çekici modalarla mutluluğu hep daha iyi, daha iyi ve kesintisiz bir dizi memnuniyetler bütünü olarak düşünmeye itiliyoruz. Ve Goethe'nin öne sürdüğü (ki o, sadece mükemmel bir şair değil aynı zamanda çok, çok bilge bir insandı) şu ki, mutluluk üzüntülerin, sorunların üstesinden gelmektir. Şiirlerinden birinde der ki 'Asıl kabus, ardı arkası kesilmeyen güneşli günlerdir'.

Bunun alternatifi mutluluk değil, can sıkıntısıdır. Heyecandan yoksun olmaktır. Peşinden gidebileceğin, uğruna kavga edeceğin bir amaçtan yoksun olmaktır. Goethe'nin söyledikleri, genç insanlar için gerçekten bir uyarıydı.

Hayatınızı sınırsız haz veren maddelerle dolu bir kaptan seçilen hediyeler yığını olarak düşünmeyin. Hayatınızı uzun, uzun bir mücadele olarak düşünün. Bu uzun mücadelede bir problemi çözersiniz, bir diğeriyle karşılaşırsınız ve yan etkiler çoğu zaman can sıkıcıdır. Ve evet, beni kısa dönemde karamsar, uzun dönemde ise iyimser yapan işte budur."

Sibel Can 17 yılda kaç kilo verdi?

Sibel Can 46 yaşında sonunda hedefine ulaştı.

2.5 ayda 10 kilo verip 55 kilo oldu.

'36 bedene kavuştum' diyen Can, Cannes'da çektirdiği fotoğrafla ilgili "Fotoşop var mı?" diye soranlara "Yok, gerçek" dedi.

Sibel Can'ın bu kaçıncı diyet haberi acaba? 2010'da Bugün gazetesinden Okan Işık'ın yaptığı habere göre;

Can, 2002'den 2010 yılına kadar geçen sekiz yılda, verdiği demeçlere göre tam 167 kilo vermiş.

Can'ın verdiği kiloların 2010'dan sonra da çetelesi tutulmuş. 11.1.2017'de Yeni Asır'da çıkan habere göre Can, 2002'den bu yana 15 yılda yaptığı diyetlerle 200 kilo fazlalığından kurtulmuş. Şimdi bu haberlere son verdiği 10 kiloyu da eklersek, ünlü şarkıcı 17 yıl dolmadan toplamda 210 kilo vermiş oldu.

Aslında Can'ın birçok kadından farkı yok; sadece ünlü olduğu için onun verdiği kilolar gündeme geliyor. İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre; kadınlar ömürlerinin 31 yılını diyet yaparak geçiriyor. Yani en az 13 yıl daha Can'ın kilo vermesini okuyacağız.

YÜKSEL AYTUĞ-SABAH

Sanal âlemde kendi ayağına sıkmak

Bu sütunlarda, sosyal medyanın yararlarından çok daha fazla tehlikeleri bulunduğunu yazıp duruyorum. Özellikle de heyecanı mantığının önüne geçen aceleciler için Twitter, Facebook ve Instagram; namlusu geriye kıvrılmış tabanca gibi. Çünkü heyecan ya da öfkeye kapıldıktan hemen sonra, içinizden 10'a kadar dahi saymadan, klavyeye davrandınız mı bittiniz...

Normal vatandaş için bu tehlike, görece daha düşük. Ama eğer ünlüyseniz, bir unvanınız ya da makamınız varsa, sosyal medyayı yoğurdu üfler gibi tüketmek zorundasınız.

Aksi halde, Rıdvan Akar'ın durumuna düşersiniz...

İLİŞKİSİ KESİLDİ

Rıdvan Akar kim? Son derece deneyimli bir gazeteci ve televizyoncu. 1999 yılında Abdullah Öcalan'ın yakalandığını duyuran ilk gazeteci. Sayısız gazetecilik başarısının altında imzası var. Rıdvan Akar aynı zamanda Beşiktaş Kulübü'nün iletişim direktörlüğünü yürütüyordu.

Yani kulübün basın ve halkla ilişkilerinden sorumluydu.

Peki ne yaptı Rıdvan Akar?

Beşiktaş'ın Trabzonspor'u 4-3 yendiği maçtan sonra klavyeye davrandı ve Twitter hesabından şu mesajı paylaştı: "Biz hakemi de, faulleri de, yeni statları da gömeriz." Doğal olarak Trabzonspor camiası ayağa kalktı. Zaten heyecanlı bir karaktere sahip olan Karadeniz insanı, büyük tepki gösterdi. Bunun üzerine Beşiktaş Kulübü, Rıdvan Akar'ın kulüple ilişkisini kesti. Yani onun işine resmen son verdi. Akar da yine Twitter hesabı üzerinden bir özür mesajı yayınlayarak, "Yeni stat deyimi, gerçek anlamıyla yeni açılan statlarda ilk Beşiktaş galibiyetiyle ilgiliydi" dedi.

Bu olayla ilgili soracağım iki soru var: Birincisi; işi 'iletişim' olan birinin nasıl olup da böylesine heyecana kapılarak, sosyal medya tuzağına düştüğü. İkincisi, daha önce başta başkanları Fikret Orman olmak üzere önemli maçlar öncesinde ve sonrasında 'tehlikeli' mesajlar veren üst düzey yöneticilerine karşı sessiz kalan Beşiktaş Kulübü, aynı kuralı bundan sonra kendi yöneticileri için de uygulayacak mı?

Dahası; Beşiktaş'ın bu kararı, futbola barış getirmek adına yöneticilerin ağzına biber sürmeye yarayan bir emsal karar mı olacak, yoksa günü kurtarmaya mı yarayacak? (Fikret Orman, kaybettikleri Ziraat Türkiye Kupası için "Önemli değil, süt kupası gibi bir şeydi zaten" demişti)

İletişim işte budur

Düşünün, ülkenin en ünlü yıldızlarından birisiniz. Altınızda son model bir spor otomobil.

Boğaz'da yol alırken, birden benzininiz bitiyor. Hem de magazin muhabirlerinin cirit attığı Bebek'te... Doğal olarak fotomuhabirleri, kameramanlar üşüşüyor. Sizi, otomobilinizi iterken görüntülüyorlar. Nasıl da karizmayı çizdirir, yerin dibine geçer, kaçacak yer ararsınız değil mi?

Ama Kenan Doğulu öyle yapmadı.

Objektiflere gülümseyerek baktı, muhabirleri yardıma çağırdı:

"Gelin de itin bari, trafiği kapatmayalım. Hem daha güzel bir haber olmaz mı hep beraber itmek?" Sonra da espriyi patlattı:

"Rica etsem, beni Kadıköy'e kadar iter misiniz?" Böylece, karizmayı çizecek olay, bir 'iletişim maharetiyle' son derece sevimli bir magazin haberi haline dönüşüverdi.

Bir de akşam eğlence mekanı girişinde eşi Beren Saat, kocasını kurtardıkları için magazin muhabirlerine teşekkür etmesin mi...

Alın size çiziğin üstüne çifte pasta cila...

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13