UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! ÜNLÜ OYUNCU BERLİN'E YERLEŞTİ!..

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! ÜNLÜ OYUNCU BERLİN'E YERLEŞTİ!..

ALİ EYÜBOĞLU - MİLLİYET

ORHAN KILIÇ’LA EŞİ BERLİN’E YERLEŞTİ

Titanic Chaussee Berlin’in kuruluş yıldönümü daveti için Berlin’e geldiğim  ilk günün akşamında oyuncu Orhan Kılıç çıktı karşıma...

 

Yedi ay önce İstanbul’dan ayrılıp Berlin’e yerleştiklerini anlatan Kılıç, eşinin evde 6 yaşındaki oğulları Aras’la ilgilendiğini söyledi.

 

Orhan Kılıç, Giresun’un en doğusundaki ilçe olan Göreleli, ben Trabzon’un en batısındaki Vakfıkebirliyim. Çok yakındır iki ilçe birbirine...

 

O yüzden Kılıç, toprağım olduğu kadar magazin medyasından kız aldığı için de damat sayılır. Evlendiği Sema Denker, çok eski bir meslektaşım. Eve gidip, Sema’yı alıp gelmen ne kadar sürer diye sorduğum Kılıç, “40 dakika” deyince, o zaman yap bir güzellik dedim.

 

Bir saat sürmedi, Orhan Kılıç’ın eşi ve oğluyla otele gelmesi.

 

Kenan Doğulu’nun vokalisti Duygu Soylu, Titanic Chaussee Berlin’in balo salonunu dolduran Almanlar ve Türklere, Türkçe ve İngilizce şarkılar söylerken lobiye geçip, geç saatlere kadar sohbet ettik Sema Denker - Orhan Kılıç çiftiyle.

 

Berlin’e yerleşen oyuncu Kılıç’a burada ne yaptığını sordum.

 

Vatandaşı olduğu Almanya’da konservatuvar eğitimi alan Kılıç, oyunculuk yapmaya devam ettiğini söyledi ve ekledi:

 

“Türkiye’de dizilerde oynamadığım bir dönemde ZDF kanalı için çekilecek filmden başrol teklif gelince, buraya yerleşme kararı aldık. Güney Kıbrıs’ta çektiğimiz ‘Kıbrıs’ta Bir Yaz’ adlı film 25 Mayıs’ta yayınlanacak. Tiyatroya devam ediyorum. Kosta Kortidis’in ‘Ted Bunty’ adlı eserini Almanca olarak sahneye koyacağız. Almanya’nın en ünlü cast direktörü Simone Bär var. Kendisiyle tanışmıyorum bile. O, oynadığım işleri seyretmiş ve ünlü yönetmen Sven Taddicken’in çekeceği ‘En Güzel Çift’ filminin başrolü için beni önermiş. Onda oynayacağım.

 

Kültür Bakanlığı, Beyoğlu Belediyesi ve Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Berlin’deki Yunus Emre Enstitüsü’yle birlikte 3 - 5 Mayıs tarihlerinde Mevlana Günleri düzenleyecek Berlin’de... Beyoğlu Belediyesi, Türkiye adına işin organizasyonunu bana verdi. Oyunculuğun yanı sıra o işle ilgileniyorum şu aralar.”

 

BİR İFTİRAYLA 20 YIL HAPİS!

18 yaşındaki genç kız, kendisini taciz etmekle suçladığı annesinin sevgilisi 20 yıl hapse çarptırılınca itiraz etmiş:

 

“Durun, iftira attım. Amacım, annemin sanıkla ilişkisine son vermekti. Ancak bu, suçsuz bir adamın 20 yıl ceza almasına sebep oldu. Söz konusu yıllarda İstanbul’da bile değildim. Sanık, bana ne yaklaştı ne de dokundu.”

 

Şayet B.N.A., annesinin baskısıyla ifade değiştirmemişse, bu demektir ki mahkeme, şikâyetçinin beyanını yüzde 100 gerçek kabul etti ve “Çocuğa cinsel istismar, cinsel taciz ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak”tan 20 yıl verdi sanığa.

 

Çeşitli sebeplerle yalan ve iftiraya başvurabilir.

 

Yalanla gerçeği ayırmak değil midir yargının görevi?

 

Yargının tek dayanağı “kuru iftira”ysa, adaletin tecelli eder mi orada?

 

Hayır...

 

Yalanları yargıyı yanıltan, yalanlarıyla sanık Y. A.’ya hayatı zehir eden B.N.E., elini kolunu sallayıp geziyor şimdi iyi mi?

 

Gel de bu yargıya güven şimdi?

 

Avukat Hande Var, “Böyle bir iftira atan kişi 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası alır” diyor ama nerede o yargı?

 

GÜNÜN SÖZÜ

Yapmacık olup sevilmektense, kendi olup nefret edilmeyi tercih ederim. (Tom Robbins)

MESUT YAR - POSTA

TERCİHİ SİZE BIRAKIYORUM

 Kendi adıma tutacağını inanmıştım ve istatistikler de öyle söylüyor. Fazilet Hanım ve Kızları (Star TV) mevcut izleyici nezdinde karşılığı olan bir dizi. Ancak bir de öteki fikir diye bir şey var. Benim argümanım “mevcuda doğru sesleniyor” olsa da bir başkasınınki tam tersi açıda ve çok daha sert olabiliyor...

İşte karşı delil; “Kızı Sultan’ı meşhur etmeye ve aynı zamanda zengin birisiyle evlendirmeye çalışan Cennet Mahallesi dizisinin yalı ve konak hayranı Pembe’sini hatırlarsınız. Şimdi onu alıp Fazilet Hanım ismini verin ve Kara Ekmek dizisinin Teneke Mahallesi’ne ve de yine aynı dizinin ünlü konağına taşıyın. Fazilet Hanım ve Kızları dizisi, ‘evlilik programları yerine Türk aile dizisi izleyin’ önerisine pek uymuyor...

Çünkü hem Teneke Mahallesi’nde hem de konakta sürekli şiddet ve kaos var. Yeni aile kavramı bu mudur?”...

Unutkan olmak istemiyoruz!

Adını Sen Koy (TRT 1) dizisinde Ömer ve Zehra arasında bir aşk yaşanacak diye beklenirken ikilinin yaptığı 6 aylık sözleşmenin süresi doldu. Ancak Ömer’le olan sahte evliliğin bitmesi için gün sayan Zehra da bu sözleşmeyi hazırlayan Ömer de unuttu gitti. Hatta doktor tarafından 6 aylık ömrü kaldığı söylenen Ömer’in hasta kardeşi Ayşe de hâlâ hayatta. 6 aylık süreci oyuncular da senaristler de unutup gidince günlük dizilerin en büyük hastalığı “izleyici alışır” kafasından kurtulmak mümkün olmuyor. Yapmayalım, çünkü bu dizi uzun yıllar yürüyebilecek potansiyele sahip...

Dizi sevenleri daha ilk aylarından “unutkanlık hastalığına” ve “olur böyle şeyler” hoşgörüsüne mecbur etmeyin...

4 YILI KALMIŞTI AMA...

Seksenler (TRT 1) bitiyor. Ekranda tam da altı sezonu geride bırakmış. Aslında 4 sezon daha gidebilecek bir enerjisi olduğuna da inanıyorum. Gidebilseydi Birol Güven ve arkadaşları seksenli yılların tamamını resmedebilecekti...

Ama bizde böyle bir sıkılganlık var. Yeni bir söz söyleme çabası içinde aslında pek çok sokağına girilmemiş seksenli yılları geride bırakmayı göze alabiliyoruz işte...

Neyse. Belli ki karar karşılıklı alınmış ve verilmiş. Dolayısıyla bize bahşettiği sıcaklığıyla hatırlayacağımız temiz bir iş olarak Seksenler’e “güle güle” diyoruz...

Halef ve selefi saymazsak...

Medyada en çok haber olan spikerler araştırmasında Ahmet Hakan önde gitmiş. Onu TRT 1’in anchormani Erhan Çelik izliyor...

Aslında halef ve seleften bahsediyoruz. İkisi de Kanal 7 çıkışlı ve şimdi geldikleri noktada hayli farklı bir fotoğrafları var...

Ahmet çok izlenen bir televizyoncu ve köşe yazarı. Erhan ise, PR denilen şeye inanan bir iletişimci. İkisi de çok konuşulacak elbet...

O değil de Flash Haber anchormani Gökhan Taşkın mevcut haber ekranının en eskisi. Hakkında çok haber çıkmıyor. Bu onun yetersizliğini değil, biz TV yazıp çizenlerin klasiğe olan ilgisizliğini gösteriyor...

Gökhan’a bu yazıda gereken selamı ve saygıyı ileterek artı bir haber hediye ediyorum. 20 yıl aynı ekranda giderek bilgeleştiği için...

Çok kral hareketler bunlar!

Müge Anlı’nın (atv) o kimsesiz işportacıya bir ev hediye etmesi ya da buna aracı olması bana göre ekranda haftanın en kral meselesidir...

Müge’nin insan sarrafı olduğunu düşündüğüm için “bu durumu istismar edecek çok sayıda insan var” fikrine katılmıyorum. Müge o sahte kalabalığın içinde doğru ihtiyaç sahibini bulur. Ve izleyenini yanıltmaz. Ha bu arada; helal olsun kardeşim!

 

Buna katılmıyorum

Kimi okurlar Acun Ilıcalı’yı Adem’e (Survivor/TV8) karşı tavır takınmakla suçluyorlar. Aksini düşünüyorum. Acun duygularını saklamadan söyleyen bir adam. Hakikaten bir garezi olsa direkt yüze çalışır...

İçimizdeki Adem sevgisini bir kenara koyalım. Çünkü hızla sevdiklerimizin hiç incinmemesini isteyen duygusal bir topluluğa dönüşebiliyoruz...

O adanın bir savaş ve direnç meydanı olduğunu unutmayalım ve Acun’u böyle değerlendirelim. Aksi halde duygu aklı alır körlük baki kalır!

 

 

OYA DOĞAN - VATAN

Mip TV’de neler oldu?

 

3-6 Nisan tarihleri arasında Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlenen Mip TV’deydim. Türk dizilerinin dünyadaki yankılarını görmek adına inanılmaz verimli oluyor bu fuarlar. Bu yıl önceki senelere göre sakin geçse de; pek çok Türk dizisine ilgi vardı. 3 Nisan’da Puhu TV’nin yeni işi Fi görücüye çıktı. Serenay Sarıkaya, Mehmet Günsür ve Berrak Tüzünataç’ın katılımıyla hem soru-cevap, hem de ön izleme gerçekleşti. Oyuncuların en çok değindiği şey 60 dakikalık bir dizide rol almalarıydı. Fi’ye ilgi vardı. Ancak daha fazla bölüm olmasını istiyor yabancılar... Çünkü bir işi alıp yayınlamaya başladıklarında ellerinde kaç bölüm olacağını bilmek istiyorlar. Son yıllarda Türkiye’de bir anda yayından kalkan diziler yüzünden zor durumda kalmışlar. O nedenle ne kadar bölüm olacağını görüp öyle satın alma işlemi yapmak istiyorlar. Cesur ve Güzel İspanya’ya satıldı. Böylece ilk defa İspanya’da yayınlanacak bir dizimiz oldu. Fatmagül’ün Suçu Ne Hindistan’da yayınlanmıştı. Bu defa senaryosu Hint oyuncularla uyarlandı. Vatanım Sensin şu anda Kanal D’nin en çok talep edilen dizisi oldu. Kanal D aynı zamanda Şili kanalı olan Mega TV’yle bir anlaşma imzaladı. Mega TV ve Kanal D ortak projeler geliştirecek. Bundan sonra Türk ve Şilili oyuncuları aynı projede görebiliriz.

 

Legion ve Çoban Yıldızı yan yana

 

Payitaht Abdülhamit dizisi de bir ön izleme ve soru cevap yaptı. Bülent İnal ve Özlem Conker’in katıldığı etkinliğe ilgi yoğundu. Bu Şehir Arkandan Gelecek oyuncuları Leyla Lydia Tuğutlu ve Kerem Bürsin dağıtımcısı Ecco Rights’ın düzenlediği partiye katıldı. O Hayat Benim tartışmasız fuardaki işler arasında en şaşırtıcı olanıydı. Yurt dışına dizi satışında belli oyuncuların isimlerinden bahsedilir. Gerçekten de alıcılar o isimleri bizim kadar tanıyorlar. Ancak O Hayat Benim dizisinde 20 kişilik o listedeki hiçbir oyuncu rol almıyor. Buna rağmen bir rekor kırarak 34 ülkeye satıldı. Üstelik bir Amerikan kanalında da yayınlanmaya devam ediyor. Bence en büyük başarı bu dizinin satışı! Moldovalı bir alıcıyla sohbet ettim. Oyunculara ilgilerinin olduğunu ama en önemli şeyin sürükleyici bir hikaye olduğunu söyledi. Kalbimdeki Deniz, 12 ülkeden talep gördü. Fox TV’nin kataloğuna baktım. Bu yılın en ilgi gören işi Legion’ın arkasında Çoban Yıldızı dizisi vardı. Bu arada Çoban Yıldızı’na ilgi yüksekti. No: 309 22 ülkeye satıldı. İstanbullu Gelin, Anne, Ölene kadar Şili, Uruguay ve Arjantin’e satıldı. Erkan Petekkaya’nın adının bile ne olacağı bilinmeyen dizisi alıcılar arasında şimdiden ilgi yarattı.

 

Türkiye gibi değildi

 

Tüm bu iyi görünen gelişmelerin dışında dikkatimi başka bir şey çekti. Her yıl The Wit Fresh TV Fiction düzenler. Tüm dünyadan seçilen 20 dizi alıcılara sunulur. Genellikle en az bir Türk dizisi de olur. Türkiye denilince akla aşk, Boğaz Köprüsü, bilindik oyuncular gelir. Bugüne kadar hep öyleydi. Bu yıl üç dizi vardı. İsimsizler, Söz ve Sahipli! Üçü de Türkiye gibi değildi. Zaten Söz ve İsimsizler terör saldırısı sonrasını anlatıyordu. Tanıtımları çok etkileyiciydi, günceldi. Fakat dünyada algılanan Türk dizileriyle alakası yoktu. Ben bile bilmesem Türk dizisi olduğuna inanmazdım. Türk dizilerine hala ilgi yüksek dünyada ama bir yandan da herkes şikayetçi. Alıcı düşük fiyat, ünlü oyuncu ve çok fazla bölüm garantisi istiyor. Türkler yüksek fiyat, prime-time’da yayın, ucu açık bölüm sayısı istiyor. Çünkü Türkiye’deki reyting sistemine göre dizinin ne kadar süreceği belli değil! Dağıtımcı şirketler kendi aralarında ortak bir tavır sergileyemiyor. Bir Türk dizisi 1 Euro’ysa, diğer bir şirkette başka bir dizi 10 Euro. Alıcı bu değişken fiyatlardan dolayı artık Türk dizilerine şüpheli yaklaşıyor. Şimdilik Amerika’dan sonra en çok dizi satan ülkeyiz ama gelecek yıl halimiz ne olur bilinmez. Zira, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi bence yurt dışı satışında da Türk dizileri uçurumdan aşağı düşmek üzere!

 

YÜKSEL AYTUĞ - SABAH

‘İÇERDE’ DİZİSİ ‘TOM VE JERRY’ GİBİ

Bizim köşenin okurları, dizi eleştirisinde ben dahil pek çok televizyon yazarını geride bırakmış durumda. Okurumuz Bayram Altuntoprak da harika benzetmelerle Show TV'deki 'İçerde' dizisini mercek altına almış:

"İçerde' dizisi bu kadar aksiyona rağmen ufaktan ufaktan, gizliden gizliye sıkmaya başladı.

Birçok kurgu tekrar etmeye başladı. Sanki 'Tom ve Jerry' ya da 'Twiti ve Kedi' gibi...

Çok heyacanlı bir durum oluyor, 'Tamam, bu sefer kesin kurtulamaz, yakayı ele verir' diyorsunuz ve bunun gerilimini yaşıyorsunuz. Ama artık şunu biliyoruz ki; buradan bir şey çıkmaz, bir şekilde kurtulurlar. Her defasında her iki taraf da içine düştüğü durumdan kurtuluyor ve aynı şey dejavu gibi devam ediyor. Sonuç olarak dizi başladığından beri hiçbir gelişme olmadı, 'Arka Sokaklar' gibi her olay bir bölümde kapanıyor.

Ama 'İçerde' böyle bir dizi değildi ki; tek bir hikaye anlatılıyordu.

Şimdi reytingler iyiyken kimse bir şey demiyor. Ama bu şekilde devam ederse size şikayetler gelmeye başlayacaktır, bekleyin."

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERali eyboğlu  yüksel aytuğ  mesut yar