UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

İŞTE DİKKAT ÇEKEN KONULARIYLA TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!..

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

İŞTE DİKKAT ÇEKEN KONULARIYLA TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!..

MEVLÜT TEZEL-SABAH

‘Küçük dev adam’ı unuttular

İlyas Tüfekçi, 80'li yılların en başarılı futbolcularından biriydi, lakabı 'küçük dev adam'dı.

Stuttgart ve Schalke 04 formasıyla attığı goller TRT'de tekrar tekrar gösterilirdi.

Fenerbahçe'ye transfer olduğuna başta kimse inanmamıştı. Tüfekçi'nin dünya şampiyonu İtalya'ya attığı gol ve Bordeaux zaferinde yaptıkları hâlâ hafızalarda.

1986'da Jupp Derwall yönetimindeki Galatasaray'a transfer olan ve Sarı Kırmızılılar'ın 14 sezonluk şampiyonluk hasretine, attığı kritik gollerle son veren Tüfekçi, 1994-2003 yılları arasında birçok takımda teknik direktörlük yaptı.

Şimdi ise vefalı dostları ve taraftarlar dışında, İlyas Tüfekçi'yi pek hatırlayan yok. Üç yıl önce ALS (Motor nöron hastalığı) teşhisi konulan Tüfekçi'nin 12 gündür yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdiğini, hastaneden taburcu olunca öğrendik.

Tüfekçi'nin bu zor günlerinde en büyük yardımcısı olan oyuncu kızı İlkin Tüfekçi ile konuştum. "Babanızın yoğun bakımda olduğundan haberimiz yoktu" dedim. O da şunları söyledi: "Yoğun bakımda olduğundan özellikle kimseye bahsetmedik. Allah'a şükürler olsun ki babam hayata tutundu, çok mutluyum. Babam şu an iyi, inşallah daha da iyi olacak.

Bu süreçte yanımızda olan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz. Dualarınızı bizden eksik etmeyin."

MAKİNEYE BAĞLI

"Hastalığı süresince babanızı futbol camiasından, futbolcu dostlarından arayıp soranlar oldu mu?" diye sordum. İlkin Hanım buna cevap vermek istemedi:

"Şu aradı, bu aramadı' diye konuşmak bana yakışmaz.

Hem böyle konuşunca tatsız tartışmalar çıkıyor ortaya. Babam bu konuların konuşulmasını istemiyor, çok hassas bir psikolojisi var. Onun sağlığı her şeyden daha önemli. Herkesi kendi vicdanıyla baş başa bırakıyorum. Ben kendi adıma sadece Mehmet Ali Aydınlar'a, gösterdiği yakın ilgiden dolayı teşekkür etmek isterim.

Bir de sosyal medya aracılığıyla babama iyi dilek mesajlarında bulunan bazı futbolseverlere teşekkür ederim." ALS; tedavisi zor, ölümcül bir hastalık. Hasta kadar, hastanın yakınları da bu süreçte zor günlerden geçiyor.

İlkin Hanım'a "Fenerbahçe ve Galatasaray yönetiminden ya da Futbol Federasyonu'ndan size maddi manevi destekte bulunan oldu mu?" diye sordum. İlkin Hanım bu soruya da yanıt vermek istemedi ama olumlu da konuşmadı:

"Bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Konuşursam babamı üzmüş olurum. Onun ruh halinin iyi olması benim için her şeyden önemli. Ben babamın yanındayım, ona her türlü destek oluyorum." İlkin Tüfekçi, son olarak şu açıklamayı yaptı: "ALS, mücadelesi çok zor bir hastalık.

Babam, nefes alabilmesi için makineye bağlı olarak yaşamak zorunda. Allah'a şükürler olsun ki babam hayatta." İlkin Hanım dile getirmese de, Türkiye'de futbol camiasının ne kadar vefasız olduğunu çoğumuz biliyoruz. Normalde Avrupa'da, böylesine tanınmış bir futbolcu ve teknik direktör ALS hastası olsa, görev yaptığı takımlar o futbolcu için saygı geceleri düzenler, yardım kampanyaları başlatır. En önemlisi, her an onun yanında olduklarını hissettirirler.

İlyas Tüfekçi'ye yapılan büyük bir vefasızlık örneğidir.

Geçmiş olsun 'küçük dev adam', dualarımız seninle...

Futbolumuzun özeti

Beşiktaş-Gençlerbirliği maçı öncesinde, iki takımın teknik direktörleri Şenol Güneş ve Ümit Özat kameralara samimi pozlar vermiş. Hatta Özat, Güneş'in elini öpmüştü. Maçın 22'nci dakikasında Cenk Tosun'a yapılan faul sonrası, Şenol Güneş sahaya girdi, Özat da Güneş'e tepki gösterdi.

Güneş maç sonundaki konuşmasında Özat'ı eleştirirken, "Fiziğine rağmen bizim alanımıza geldi. Yine elimi öpmeye gelmiştir" dedi. A Milli Takım'ı dünya üçüncüsü yaptığı dönemde, dış görünüşü ve giyim tarzıyla haksız yere eleştiri konusu olan Güneş'ten böyle bir söz duymak gerçekten üzücü.

Bu açıklamadan sonra Özat mağdur duruma düştü ama o da Güneş'in Türkçesi ile dalga geçerek büyük ayıp etti: "Maç sonu fiziğimle de alay etmiş. Bu onun ezikliğinin belirtisidir. Bugün 100 kilosun, yarın 80 kilo olursun.

İnsanlık hali... Biz yıllarca Şenol Güneş'i anlamakta çok zorluk çektik, Türkçe'yi çok iyi konuştuğu için..." Maçtan önce sarmaş dolaş olan iki teknik direktörün sadece 22 dakika sonra birbirine girmesi, birbirlerinin dış görünüşü ve konuşma diliyle dalga geçmesi; futbolumuz adına berbat bir tablo.

Teknik direktörlerin bu kafada olduğu bir futbol kültüründe hoşgörülü ve küfürsüz bir ortam beklemek hayal.

Ya Halit’i bıçaklasalardı?

Halit Ergenç, Taksim'de dostlarıyla eğlendiği bir mekandan ayrıldıktan sonra kendisinden bahşiş koparmak isteyen sokak çocuklarının arasında kalmış.

Çocuklar, Ergenç'in peşini bırakmamış, onunla birlikte yürümüşler. Ergenç bahşiş verip çocuklardan zor kurtulmuş.

Sokak çocuklarının durumu bir insanlık dramıdır.

Hepimiz onlara üzülüyoruz ama bu çocukların bazıları madde bağımlısı, tinerci, bazıları dil bilmeyen göçmenler...

Çoğu da üzerinde kesici alet taşıyor. Hatırlatayım; daha önce sokak çocukları bir SAT komandosunu bıçaklayıp öldürmüştü. Yani kafaları bir dünya olan bu çocuklar şakaya gelmez! Sokak çocuklarının yarattığı güvenlik tehditinden, polisler kadar mekan sahipleri de sorumludur.

Ya bu çocuklardan biri Ergenç'i bıçaklasaydı, ya da üzerine tiner döküp ünlü oyuncuyu yaksaydı?

MESUT YAR-POSTA

Amma da cimriymiş!

Hayat Şarkısı’nın (Kanal D) günü değişti. Pazar akşamları benim kafa da takip ekranı da bir hayli bölündü. Kimi dizileri Fizan TV’ye de sürseler izlerim. Ama pazar için geç bir final saati oluyor. Bunu izleyici de not düşüyor...

Neyse. Yayınlanan son bölüm birkaç gün ortadan kaybolarak kendine sığınacak liman arayan Bayram Cevher’e kilitliydi. Bayram’ı koşulsuz kabul eden Mahsa karakterini fazla nazik bulsam da ikili arasındaki elektrik ekranı kapladı, ne yalan söyleyeyim!

O değil de kaçtığı adresin bilinmesini istemeyen Bayram Cevher’i evden istediği çamaşırları ele verdi. Koca işadamının cebinde parası mı yoktu da, yakınlarda bir yerden iki kıyafet alamadı? Bayram Cevher iki iç çamaşırıyla kendini ele verdi. Ne pintiymiş arkadaş?

Fi'yi merak etmek için üç neden!

Puhu TV’nin yeni internet dizisi Fi’yi henüz izlemedim. O yüzden yakın çevremden gelen üç tanımlamayı not düşeceğim...

Dizi tam da sanal alem kafasıyla çekilmiş. O kafaya sahip olanların çok çabuk sevip kabulleneceği bir atmosferi varmış, bu bir...

Ozan Güven ilk sahneden itibaren seyirciyi avucuna alıyor bir daha da bırakmıyormuş. Aynı şey dizinin müziği için de geçerliymiş, bu iki...

Dizinin özellikle ikinci bölümünde yoğun argo ve ekranda RTÜK (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) engeline takılabilecek bir dolu reklam ve eylem ayrıntısı kullanılmış, bu üç...

Bu üç madde ışığında insan bir üçlemenin ilk ayağı olan Fi isimli diziyi merak ediyor doğrusu. Bir bakıp, TV ekranına akabilir mi; haberini vereceğim...

Bir bilsem anneciğim!

Okurumuz Mine Uçer haklı olarak soruyor: “İzlediğim dizilerde senaryo yazarları söz birliği etmiş gibi, kişilerin birbirlerine hitabetinde aynı tuhaf şekli kullanıyorlar. Anne çocuklarına ‘anneciğim’, baba ‘babacığım’, abla kardeşine ‘ablacığım’, teyze yeğenine ‘teyzeciğim’ diye hitap ediyor.

 

Çevremize baktığımız zaman günlük yaşamımızda da, insanların bu hitap şeklini maalesef çok sık kullandığını görüyoruz. Psikolojik açıdan da çok yanlış olan bu uygulamanın sebebi sizce nedir?”

Sorunun bendeki yanıtı “empati” duygusudur. Bir başkasında da “sempati” olabilir. Ama psikolog ve pedagogların bunu bireysel gelişimde kusurlu bulduğunu biliyoruz. Yine de sanırım biz neysek senaryo yazarları da o Sayın Uçer...

Biraz daha erken bitebilir!

Elli küsur ülkeye satılan Muhteşem Yüzyıl Kösem (FOX) dizisi, ekran serüvenine muhteşem bir hüzünle devam ediyor. Anlaşılan kanal bu işten iyi para kazandığı için reytingleri falan takmadan yayını sürdürüyor...

Ama işin bir tarafında “genel prestij” diye bir şey var. Sıradan bir çizgi filmin bile daha fazla izlendiği bir dizinin prestiji kimi mutlu eder sahi? Sanırım bu yüzden Muhteşem Yüzyıl Kösem beklenenin aksine sezon sonundan biraz daha önce aramızdan ayrılacak...

Bir TV adamı olarak beni bu veda değil de bir markanın olağanüstü değer kaybı üzecek. Keşke bazı şeyler zirvede bırakılabilse!

Dört ayrı isme dört ayrı yarışma mı?

Belli oldu ki önümüzdeki günlerde FOX’ta bir yarışma zinciri izleyeceğiz. Zincirin halkalarının ayrıntılarını sonra yazarız ama her bir yarışma için adı geçen dört ismi not düşmeden olmaz sanırım...

İlker Ayrık’ın kanala geçişini ilk benden duymuştunuz. Selçuk Yöntem’in transfer olasılığını ben başkasından duydum. Bildiğim kadarıyla Timur Acar da FOX ekranında yeni bir yarışmanın yüzü olacak...

Geçtiğimiz günlerde Çalar Saat Hafta Sonu programından ayrılan Murat Güloğlu’nun ismi de bir başka yarışma için geçiyor...

Vallahi dizi ekranının gasp ettiği izlence anlayışımıza FOX dört yarışmayla birden “bir dakika” diyebilirse tarihe geçer. Hayali bile güzel...

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERMEVLÜT TEZEL  MESUT YAR